GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
70
Nasıl şartlar koşmuşlar?
1. Daima vudu-abdestli olması gerekir. Şeriatımızda da zaten
“Abdest Müslüman'ın silahıdır”. Abdestli olan bir Müslüman her
ibadete hazırdır, gafil değildir. Allah’tan gafil değildir. Çünkü
abdestli olduğu için, her ibadete hazırdır. Daima vudu-abdestli
olması budur.
2. Lokmada ihtiyat
3. Hıfz-ı Nispet
Talibe bu üç şart koşulmuştur.
Talip kim?
İşte bir mürit. Tarikata girmiş, Cenabı Hakka ulaşmak isteyen bir
mürit.
Çünkü tarikatsız insanlar Allah'a ulaşamazlar.
Allah’tan ruhumuz gelmiş, yine Allah’a ruhumuz gidecek.
Ceset Allah'a gidecek değil. Cesedi Cenabı Hak topraktan halk
etmiş, yine toprak olacak.
Ama ruhumuz Allah'tan gelmiştir, Allah'a dönecektir.
Bakın şimdi: Şeriat, tarikat, hakikat, marifet var.
Şeriattan başlıyor. Ama tarikat olmasa, insan hakikate ulaşamıyor.
Hakikate ulaşamazsa, işte ruhu nereden geliyor? Ruh nimetine
malik olamıyor.
Ruh nereden gelmiş? Allah’tan gelmiş, Allah'a gider. Hakikate
ulaşırsa Allah'a gider. İnsan tarikatla hakikate ulaşıyor.
Onun için işte; hıfz-ı nispet var. Daima vudu, abdestli olmak, bir de
lokmada ihtiyatlı olmak var.
Lokmada ihtiyat; helal kazanacak. Lokması helal olacak. Helal
kazanıp, helal yiyecek ve şüpheden de sakınacak.
Bir var ki biliyoruz helal, onu yapıp işleyeceğiz.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
71
Bir var ki biliyoruz haram, ondan kaçınacağız.
Bir de var ki helal mıdır, haram mıdır? Şüpheli. Zamanımızda bu
çok işte! Helal lokma kalmadığı için, haram var, bir de şüpheliler
var.
İnşallah Cenabı Hak haram lokma yiyenlerden etmesin.
Cenabı Hak haramdan bizi korusun, muhafaza etsin, zamanımız
çetindir. Şimdi korunmak, helal lokma bulmak, çok çetindir. Ama
işte şüpheliler var. Helal mıdır, haram mıdır, şüpheli. Ondan da
sakınmak lazım.
Nakşibendi efendimizin emri kelamıdır. “ibadet on cüzdür, dokuzu
helal lokmadır”.
Yani bir insan ne kadar yaşarsa yaşasın, ömrü boyunca Allah'a olan
ibadetinin, itaatinin onda dokuzu helal lokmadır.
Bedeni amel, bir de mali amel var insanlarda değil mi? Gerek
bedeni ameli olsun, gerek mali ameli olsun, ömrü boyunca yapmış
olduğu ibadetin, itaatin onda dokuzu helal lokma.
Öyle buyuruyorlar ki bir insanın kursağına, yani midesine bir
haram lokma gittiği zaman, onu kırk gün boyunca kanına aksediyor
ya! Mideden kana geçiyor, kandan da iliğinden, damarından kırk
günde temizlenirmiş. Kırk gün sürermiş. Onun için o kırk gündeki
ibadeti makbul olmuyor. Helal lokma yemediği için.
Onun için “ibadet on cüzdür dokuzu helal lokma” buyrulmuş.
Lokmada ihtiyat da budur.
Bir de hıfz-ı nispet vardır.
Hıfz-ı nispet de: sana verilen muhabbeti muhafaza edeceksin.
Madem ki tarikata girdin bu muhabbeti nereden aldın sen?
Meşayihten!
Çünkü meşayihe olan muhabbet Allah'adır, meşayihe olan sevgi
Allah'adır.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
72
Cenabı Hak öyle buyuruyor. “Kulum beni sev, sevdiklerimi sev,
kullarıma sevdir”. Ey kulum beni sev ki, sevdiklerimi de sevesin.
Sevdiklerimle beni seversin, kullarıma da beni sevdirirsin,
buyuruyor.
Onun için burada Hıfz-ı nispet sana verilen, meşayih vasıtasıyla
sana gelen muhabbeti muhafaza edeceksin.
Tabii muhabbet kalpte bir ışıktır, bir nurdur. Muhabbet,
göremiyoruz ama, ancak biz bunun tadını tadıyoruz, seviyoruz
değil mi?
Ama bunun cismi kalpte bir nurdur, ışıktır. Allah’ın nuru, yanan
ışıktır. İşte bunu muhafaza etmek için, söndürmemek için, hıfz-ı
nispet, muhabbeti muhafaza etmek gerekir.
Bunun da iki yönü var: Birisi şu ki, muhabbeti, yine sözüyle,
hareketiyle, hali, fiili, ameliyle muhafaza ediyor. Bir de hali, fiili,
ameliyle terakki ediyor. Yani bu muhabbeti insan muhafaza ederse
o büyüyor. Büyüye, büyüye, büyüyor. Muhabbetin büyüdükçe
kalbi de büyüyor. Muhabbet çoğaldıkça, kalbi de büyüyor.
Çünkü insanlarda mide var ya, ne istiyor? Su istiyor. Peygamber
efendimiz buyuruyor ki: Mideyi üçe taksim edin. Midedeki
boşluğu üçe taksim edin. Bir payını ekmekle, bir payını suyla, bir
payını teneffüsle. Hiç birinin hakkını birine geçirmeyin buyuruyor.
Bir payını yemekle, bir payını suyla, bir payını teneffüsle. Madem
ki böyleyse, demek ki midenin bir hazmı var. Herkesin midesi de
bir olmaz. Bazı insanın midesi var ki fazla alıyor büyük, bazı
insanın midesi var, küçük, cismi küçük, midesi de küçük. Bazısı
cesedi büyük, midesi de büyük oluyor. Bazı insanlar var ki yüz
gram bir şeyle doyar. Bazıları var ki bir kiloyla doyar. Bazıları da
var ki bir kiloyla doymaz.
Onun için burada insanlardaki muhabbet de böyledir. Kalbindeki
muhabbeti muhafaza ile o kalp büyüyor. Mide gibi değil ki, mide
büyümüyor, ama kalp büyüyor. Kalbin de bir cismi var, midenin de
bir cismi var. Ama midenin cismi büyümez. Yalnız kalbin cismi
büyür.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
73
Yine cisim olarak büyümez ama mana var onda. Cenabı Hakk’ın
onda bir sırrı var, onda esrarı var. Gizli bir esrar var onda.
Sır ki nedir bu ondaki gizli sır, esrar?
Ondaki gizli sır, esrar şudur ki: Cenabı Hak hadis-i kutsi’de
buyuruyor ki: “Ben arşa, kürse, levhe, kaleme sığmam. Mü’min
kulumun kalbine sığarım
1
”. Demek ki bu ufacık et parçası, kalp
ama, bu ne kadar manada büyüktür.
Mana ne? Madde ne? Madde görünenler. Mana görünmeyenler.
Manada ne kadar bu kalp büyük ki artık yerlerden, göklerden,
dünyalardan, her şeyden bu kalp büyük.
Hiçbir mekana sığmayan Cenabı Hak “Mü’min kulumun kalbine
sığarım” buyuruyor. Fakat bu kalp büyüyor işte. Manada, kendi
sırrında, esrarında büyüyor. Cisim olarak büyümez.
Ama insanlar da büyük varlık. İnsanlar kıymetli varlık, insanlar
çok güzel varlık. Fakat yine bu güzelliğini, yine bu büyük varlık
olduğunu, yine kıymetli varlık olduğunu göstermiyor. Çünkü
cesedi örtmüş, perdelemiş onu.
İnsanlarda üç sıfat vardır. 1) Hayvani sıfat, 2) Beşeri sıfat, 3)
Meleki sıfat. Üçünü de zahirdeki bu ceset ne yapmış? üçünü de
perdelemiş.
Hayvani sıfatta olanı da perdelemiş, insan kılığında gösteriyor.
Beşeri sıfatta olanı da perdelemiş bir insan olarak gösteriyor.
Meleki sıfata geçeni de perdelemiş, bir insan olarak gösteriyor.
Eğer bir insan meleki sıfata geçince bütün varlıklardan büyük
oluyor.
İşte Cenabı Hak, “Biz insanı kıymetli halk ettik, biz insanı büyük
halk ettik, biz insanı güzellerin güzeli halk ettik
2
” buyuruyor.
1 Alusi Ruh’ul Me’ani XX.101
2 Tin 95:4
Dostları ilə paylaş: |