GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
130
Emr eyledi şeyhim Muhammed Şâh'a
Çıkardı zulmetten bedrâya bizi
Bu kelam neyi ifade ediyor?
En evvel bir müridin ruhu fenafişşeyh olmadıktan sonra
fenafirresul olamıyor, Resulullah’a gidemiyor, makbul ümmet
olamıyor, Peygamber efendimizi bulamıyor. İşte onun için Yunus
Emre de
Gel ey gardaş hakkı bulayım dersen
Bir kamil mürşide varmazsan olmaz
Resulün cemalin göreyim dersen
Bir kamil mürşide varmazsan olmaz
Gelin gardaşlar gidelim nile
Nice aşıkların bağrını dele
Cebrail delildir Ahmede bile
Bir kamil mürşide varmazsan olmaz
Bunda bir sır var,
Niceleri gittiler mürşid arayı
Arayanlar buldu derde devayı
Bin kez okur isen aktan karayı
Bir kamil mürşide varmasan olmaz
Diyor ki; çok kimseler mürşit aramaya gittiler ve arayanlar da
buldular.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
131
Bu da Allah’ın emridir. Çünkü Cenabı Hak; “ileyhil vesilete
8
”
buyuruyor. Kur’anı Kerimde ayet, bir vasıta ara deniliyor. Bu bir
emirdir.
Burada vasıta meşayihtir. İnsan arayıp bulacak vasıtayı.
Mesela diyelim denizi geçeceksin, vasıtasız denizi geçebilir
misin? Çok yüksek Ağrı dağı var arkasına geçeceksin, neyle
geçeceksin? Vasıtayla, mesela uçakla geçeceksin. Uçaksız ve
gemisiz gidilmeyen yere insan neyle gider? Ancak gemiyle gider
uçakla gider.
Öyleyse Cenabı Hak burada kendinize bir vesile bir vasıta arayın,
buyuruyor. İşte Yunus Emre de
Niceleri gittiler mürşit arayı
Arayanlar buldu derde devayı
Bin kez okur isen aktan karayı
Bir kamil mürşide varmazsan olmaz
Burada, yani bin sene yaşasan, bin sene medrese ilmi okusan senin
yine de bir mürşide ihtiyacın var.
Bir mürşidi eğer tanımazsan, kamil mürşide varmazsan, varlığını
onun varlığında yitirmezsen sen Allah’tan geldin Allah’ı
bulamazsın. O zaman Allah’tan gelen ruh Allah’ı bulamaz.
Cenabı Hak her şeye bir sebep vermiş, müsebbiple halk etmiştir.
Her şeyi müsebbiple bir vasıtaya dayamıştır. Onun için burada
demek ki;
Aşk ile can seyretmeye
Burada, ancak aşk’a duçar olmazsa bir insan, Allah’a ulaşamaz.
Çünkü Allah’a vasıta Aşktır; zikir, fikir, ibadet değil.
8 Maide 5:35
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
132
Zikir, fikir, ibadet de Allah’ın emridir, yanlış anlaşılmasın, zikir,
fikir, ibadet de Allah’ın emridir. Bakın ama bu cesededir.
Ancak cesette bir hareket var, cüzi irade cesettedir. Onda farz
kılınmıştır. Ama ruhta irade var mı? Ruhta irade yoktur, ruhta irade
var denilmez. Cenabı Hak “Gulirruhü min emri rabbi
9
” emri
fermanında ne buyuruyor?
Peygamber efendimize ruhtan sormuşlar. Bunun üzerine Cenabı
Hak ayet inzal ediyor. Habîbim; sana ruhtan soruyorlar. De ki;
“Ruh rabbimin emrindedir, gulirruhü min emri rabbi”.
Öyleyse burada mesul olan cesettir, mükellef olan cesettir. Şeriat
cesededir.
Ama işte ceset de ne yapıyor?
Ceset de ruhun kalıbıdır. Ceset de ruhu taşıyor.
Mesela; bu suyu getirip koydular bu bardağa, bu bardak pis olsaydı
suyu temiz tutar mıydı? Tutmazdı.
Ama bu sefer bardak temiz, su temiz değil, bardak suyu temiz eder
mi? Etmez.
Onun için insanlarda şeriatta var, tarikatta var.
Şeriatsız da olmuyor, tarikatsız da olmuyor.
Şeriat ceset ile tarikat da ruh ile oluyor.
Öyleyse biz cesedimizden haberdarız, ruhumuzdan haberdar
değiliz.
Öyleyse ruhumuzun muamelelerinden de haberdar değiliz, biz
ruhumuzun eğitiminden de haberdar değiliz. Tarikata girdiyse,
bizim ruhumuz ne gibi muamele görüyor?
9 İsra 17:85
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
133
Tarikat ruh ile ilgilidir. Bir insan tarikata girdiyse, meşayihe
inandıysa, meşayihe mürit olduysa onun bir muamelesi vardır.
Ruhi bir muamelesi var, ruhi bir eğitimi var. Onu biz bilemiyoruz.
Ama bilmek mühim değil inanmak mühimdir. Biz neye inandık?
..teslim olup şeyhe inan
Burada, eğer bu inanç olursa tamamdır.
Neyle inanacağız, evet bizim ruhumuzu yetiştiriyor.
Nasıl bir anne çocuğunu doğurup, dünyaya getirip, onu besliyor,
büyütüyor, emziriyor, yıkıyor, yatırıyor, yediriyor, içiriyorsa,
demek ki hizmet görüyor. Görmezse çocuğu büyütemez.
Evliyaullahın velayeti de hizmet görmezse onun ruhu gelişmez.
Evliyaullahın ruhu, müridin ruhunu yetiştiriyor, buna inanmak
lazım.
Buna inanmak için de, tarikatın dört şartı var;
Muhabbet, İhlas, Adap, Teslim.
Muhabbet; mürit meşayihi canından çok fazla sevecek.
İhlas; mürit meşayihini büyük görecek. Meşayihler çoktur, hepsi
cemdir, hepsi de meşayihtir. Ama benim meşayihim en büyüğüdür,
hepsinden daha üstündür diyecek. Onun için divanda geçiyor;
Hakîkat erleri çoktur bu gülzâr-ı cihân içre
İnkar etmiyor başka hakikat erlerini.
Hakikat erleri kim?
Hakikat erleri; şeriatı, tarikatı bilenler, yaşayanlar, hakikat’e
ulaşmış kimseler.
Hakikate ulaşınca ruhlarına salahiyet, ruhlarına yetki almışlar.
Ruhlarını büyütmüşler, onların ruhları kemale ulaşmış, cesetleri
değil.
Fakat;
Dostları ilə paylaş: |