GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
112
Bir talip cismi ile şeriatta, ruhu ile tarikatta olacak.
Cismi ile şeriatta; şeriatta hiçbir eksik olmayacak.
Ruhu ile tarikatta; ta ki ruhunu terakki ettirecek.
Ne ile terakki ettirecek?
Allah'ı unutmamakla, Allah'ı zikretmekle terakki ettirecek.
Bir talip ne ile terakki ediyor?
Zikir, fikir, şükür ile terakki ediyor.
Şükür nimetini arttırıyor. Şükürle terakki etmek budur. Şükür
nimetini arttırıyor. Cenabı Hak bir kuluna vermiş olduğu nimetin,
kıymetini bilirse “ben onun nimetini yükseltirim, artırırım
7
”
buyuruyor.
Burada nimet çoktur ama bizim için en büyük nimet nedir?
Bizim için en büyük nimet Allah bize bir mürşit, tarikat nasip
etmiş. Cenabı Hak bize meşayihi sevdirmiş, velilerini sevdirmiş.
Bizim için en büyük nimet budur. Niçin?
Şeyhim benim sultan imiş
Haktan bize ihsan imiş
Can derdine derman imiş
Görün beni aşk n’eyledi
Ahiri derviş eyledi
Dervişten mana nedir?
Dervişten mana: her şeyden geçmiş, kalbinden her şeyi atmış, onun
gönlünde Allah'tan başka bir şey yoktur.
Ama bunu insanlar, tarikatsız, mürşitsiz elde edemezler. İllaki
onun kalbinde bir mürşit sevgisi olacak. İllaki kalbinde Allah,
7 İbrahim 14:7
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
113
resulullah sevgisi olacak. Zaten Allah sevgisi, resulullah sevgisi,
meşayıh sevgisi hiç değişmez. Çünkü niçin?
Bu da Cenabı Hakk’ın bir iltifatı, insanlara bir ihsanıdır. Cenabı
Hak buyurmuyor mu: “habibim seni seven beni sever, seni
sevmeyen beni sevemez
8
”. Peygamber efendimiz “benim
ümmetimin velileri, uleması benim varislerimdir
9
” buyurmuş.
Fakat burada ulema ikiye ayrılıyor: zahir ulema, batın ulema.
Zahir ulema: şeriat memurları.
Ama batın ulema: tarikat amirleri, tarikat memurları.
Tarikat memurları ise onlar ruhlara amirlik yapıyorlar. Şeriat
amirleri ise, zahirde cisimlere amirlik yapıyorlar. Cisme, nefse yani
onlar ne veriyorlarsa veriyorlar, ne üretiyorlarsa üretiyorlar.
Ama tarikat meşayihi ruhadır. Meşayihin iki yolu vardır. O da:
Zahir ilmi, batın ilmi. Birleşenlere ne diyorlar?
Zülcenaheyn çift kanatlı diyorlar.
Mesela bunlardan İmam-ı Rabbani hazretleri, Necmeddin-i Kübra
hazretleri, İmam Gazali hazretleri, İmam-ı Azam hazretleri, ondan
sonra daha başka çok sayılamayacak kadar. Nakşibendi efendimiz,
Abdulkadir Geylani efendimiz, hep, ne bunlar? Zülcenaheyn
bunlar çift kanatlı. Hem zahir ilmini bitirmişler, alim olmuşlar.
Ondan sonra tasavvuf ilmine girmişler, bir meşayih vasıtasıyla, bir
meşayihin duasıyla, himmetiyle onlar, ruhlarını da geliştirmişler,
ruhlarını da makamına ulaştırmışlar.
Bir insanın ruhu makamına ulaşmazsa, kamil insan olamıyor, veli
olamıyor. Bir insan ruhu makamına ulaşmak için evvela
fenafişşeyh olması gerekiyor. fenafişşeyh olunca, ondan sonra
fenafirresul olması icap ediyor. fenafirresul olunca ondan sonra
fenafillah. Öyle, ruhun üç makamı vardır.
8 Al-i İmran 3:31
9 Camiu’s Sağir 1/384
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
114
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
115
“Sermaye bu yolda heman, teslim olup Şeyh’e inan”
18.08.1989, Hanımlara Sohbet
Bir Köroğlu türküsü vardır.
Her türkünün, her kelamın bir mecazı var bir de hakikati vardır.
Herkesin anladığına göre.
Mesela “yâr-yâr”, “yâr-yâr” denilir.
Ama kaç türlü yâr var. Bundan ne kadar anlamlar, bundan ne kadar
manalar çıkıyor.
Çok manalar vardır, ama hakiki yâr Allah’tır.
Yâr demek; yardım eden, ondan yardım gelen.
Yâr-yâr diyor ya, insana neden yardım geliyorsa, nereden yardım
geliyorsa odur ama, insanlara hakiki yardım Allah’tan gelir.
İnsanların hakiki yârı yardımcısı Allah’tır. Allah’tan başka,
insanların yârı yardımcısı hepsi mecazdır, aldatıcıdır, geçicidir.
Onun için bak;
Eğer aşık isen yâra
Sakın aldanma ağyâra
Düş İbrahim gibi nara
O gülşende yanar olmaz
Diyor ki; eğer sen de yâra aşıksan, Allah’a aşıksan, ağyâra
aldanma.
Ağyar ne?
Ağyar da seni yârdan ayıran.
“Ben Allah’ı seviyorum, seviyorum” diyorsun ama, Cenabı Hak
senin ve benim kalbimize bakıyor, kalplerimize nazar ediyor.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
116
İnsanların kalbi nazargâhı ilahidir. Cenabı Hak diyor ki; biz
insanların kalplerine nazar ederiz, kalplerine bakarız, boylarına,
soylarına,
güzelliklerine,
zenginliklerine,
maharetlerine,
marifetlerine hiç bir şeylerine bakmayız. Kalplerine nazar ederiz.
Onun için; “seviyorum, seviyorum” diyorsun ama, kalbinde ne
var? Kalbinden neyi seviyorsan Allah onu görüyor, biliyor.
Eğer Allah’ı seviyorsan; kalbinden arzuları çıkaracaksın ki Allah’ı
sevmiş olasın. Onu ifade ediyor ki;
Eğer âşık isen yâra
Sakın aldanma ağyara
Sen Allah’ı seviyorsan kalbinde daha başka bir sevgi olmasın.
Başka sevgiler olursa, o sevgi perdeler, seni Allah’tan ayırır. Başka
sevgiler, başka arzular seni Allah’tan uzaklaştırır.
Düş İbrahim gibi nara
O gülşende yanar olmaz
Bakın, İbrahim Aleyhisellam’ı ateş yakmadı. Niye yakmadı?
O da insandı, beşerdi, peygamberdi.
Peygamberler de zahiren beşerdir. Peygamberler de melek
değiller. Melekler; yemezler, içmezler, melekleri ateş yakmaz, kül
olmazlar, melekler ihtiyarlamazlar, hastalanmazlar, ölmezler.
Ama insanlar; yanar da, insanlar düşer de. İnsanlar hasta da olurlar,
insanlar ihtiyar da olurlar, yorulurlar, aç da kalırlar telef te olurlar,
susuzluktan telef te olurlar.
Bu insanlarda vardır. Meleklerde böyle bir şey yoktur.
Peygamberlerin zahirde beşeriyeti var, onların da yemeleri içmeleri
var, kuşkuları var, hastalığı var. Ne meşakkatler çekiyorlardı,
ihtiyar oluyorlardı.
Dostları ilə paylaş: |