GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
276
—Ben sizin dediğiniz insan isem beni öldükten sonra görürsünüz,
anlarsınız öldükten sonra ve öbür âlemde beni o zaman
göreceksiniz, öbür âlemde anlayacaksınız, bileceksiniz.
Şimdi hakikaten de tabii onun büyüklüğüdür. Yani şimdi şöyle
ifade edeyim ki; onun zamanında öyle bir sıkı bir zamandı ki
icabında bu Erim hükümetinin zamanında tamamen gizlendi. Bir
sene kendi oğulları bile nerede olduğunu bilemediler. Çok sıkı
zamanlarda hususi aranıyor.
Eğer onun zamanı aşikâr bir zaman olsaydı, belki ne bileyim nasıl
ifade edeyim ki; insanların izdihamından onun yüzünü herkes
göremezdi.
İşte demek ki çok ihsanın çoğunluğu da tarikata girdikten sonra
oluyor. Bu dördüncü ihsan olmuş bize.
Birinci ihsan Allah bizi inananlardan halk etmiş,
İkinci ihsan seçmiş ve sevgili habibine ümmet etmiş.
Bak Peygamber Efendimize Cenabı Hak'ın en büyük ihsanı o
olmuş, ve onun için bütün mükevvenatı halk etmiş.
Allah'tan sonra Peygamber Efendimizdir. Peygamber Efendimiz
olmasaydı; Allah seni beni de halk etmeyecekti, mükevvenatı halk
etmeyecekti, melekleri halk etmeyecekti, o eflâkı, varlıkları halk
etmeyecekti.
Bunların hepsi kimin için?
Peygamber Efendimizin nurundan Cenabı Hak bunları halk etmiş.
Onun için Peygamber Efendimizin emirleri var:
“Evvel Allah benim nurumu halk etti,
Evvel Allah benim ruhumu halk etti,
Evvel Allah benim aklımı halk etti
1
”, buyuruyor.
1 Tirmizi Menakıt 1, Müsned 4. Bab S.66
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
277
Yani bütün inste, cinde, melekte olan akıllar hep onun aklından
ayrılmıştır. Bütün ruhların hepsi Peygamber Efendimizin ruhundan
geçmiştir. Onun için;
Üç kerre doğdum aneden
Kurtulmadım efsâneden
Usanmışam bu hâneden
Buyruluyor.
Bu üç kere doğuş nedir?
Bu üç kere doğuştan birincisi ilmi ezelide bizim ruhlarımızın
halkiyeti. Bu ruhlar Peygamber Efendimizin nurundan halk
edilmiş.
Ondan sonra ikinci bir doğuşumuz ne oluyor?
İkinci doğuşumuz bir cisimle ana rahminden dünyaya geliyoruz.
Üçüncü doğuşumuz ne?
Kabirden kalkacağız, yine bir cisimle kalkacağız.
Ama işte bizim için mühim olan oradan güzel kalkmak için, o son
olarak kabirden kalktığımız o cisimdir.
Cenabı Hak ilmi ezelide bizi halk etmiş. Belâ dedirtmiş.
Ruhlarımızı halk etmiş. Orada inanan inanmayan ayrılmış seçilmiş.
Fakat ikinci bir dünyaya gelişimiz ana rahminden geçiriyor. Evvel
cismimizi halk ediyor, sonra ruhumuzu indiriyor.
Burada tekrar biz dünyadan da geçiyoruz, ölüyoruz.
Fakat o kabirden kalktığımız zaman, o cismi biz kendimiz
kazanıyoruz. Eğer güzel ameller işledikse, güzel amellerimiz
olursa güzel bir cisimle kalkacağız. Ameli Salih, Ameli kabih var.
İnsanlar kabirden kalktığı zaman ellerine amel defteri verilecek.
Bütün insanlık hep birden kalkacak.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
278
İbrahim aleyhisselam Cenabı Hak'tan iki şey dilemiş. Allah ikisini
de göstermiş ona aşikâr etmiş. Birisi demiş ki;
—Ya Rabbi, sen bu insanları yoktan var ettin ama bu dünyaya
insanlar asıl asıl nesil nesil gelip geçiyorlar, demiş.
Gelir bir bir, gelir bir bir, kalır bir
—Fakat kıyamette bunların hepsi birden kalkacaklar. Bunlar nasıl
kalkacaklar? İnanıyorum kaldırırsın, kadirsin kaldırırsın ama bir
alamet göreyim ben nasıl kalkarlar, demiş.
Cenabı Hak emrediyor; “dört tane büyük kuşun başını kes ya
İbrahim”. Kesiyor.
“Bunların başlarının hepsini bir tepenin, dağın başına götür koy”.
Koyuyor, her bir kuşun başı her bir dağın başında; bir dağın
başında değil. Dört dağın başında dört tane kuşun başı var.
“Gövdelerini dibekte tüyünü yolmadan, etini kemiğini ayırmadan
tüyüyle etiyle kemiğiyle döv”. Dövüyor, dört kuşun etini macun
oluyor. Başlar dağların başında, o dört kuşun eti gövdesi de macun
olmuş önünde.
“Ya İbrahim o kuşlara isimleriyle seslen
2
”. İsimleriyle sesleniyor;
işte horoz, kaz, hindi, tavuk böyle seslendiği zaman bakmış ki o
etler birbirinden ayrılıyor. Hep macun olmuş etler birbirinden
ayrıldılar; vücut bütünleşti, kemikleri, etleri, tüyleri takıldı, başlar
dağlardan geldi takıldı ve kuşlar uçtu gittiler.
Bir bunu aşikar olarak istemiş ve Cenabı Hak da göstermiş.
Allah'tan ikinci bir isteği de olmuş.
—Ya Rabbi, sen yemekten içmekten, gitmekten gelmekten
münezzehsin, inanıyorum ama dünya haneme bir teşrif etsen de
seni orada görmek istiyorum, demiş.
2 Bakara 2:260
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
279
Cenabı Allah buna “geleceğim o gün” diye gün ve saat tayin
ediyor. O güne ve o saate İbrahim aleyhisselam çok hazırlıklar
yapıyor. Böyle çok mıntıka temizliği yapılıyor, çok güzel yemekler
hazırlanıyor, çok temiz elbiseler giyiyor, hazırlanıyorlar. Günü,
saati tamam oluyor.
O beklenirken bakıyor ki çok ihtiyar biri geliyor. Böyle gözleri
çapak bürümüş, ağzından salyalar akmış, başı berbat, üstü pis
iğrenç bir vaziyette, beli bükülmüş elinde bir asa böyle dayana
dayana inleye inleye geliyor. Yani hiç yüzüne bakılacak bir şeyi
yok. O diyor ki;
“Ya İbrahim ben acım, benim karnımı doyur”. O da diyor ki;
—Baba, sen bu halinle buralarda görünme, al sana bir parça ekmek
git öbür tarafta ye, diyor. Savıyor bunu. Gün de geçiyor, saati de
geçiyor. Misafir gelmeyince tekrar Allah'a yalvarıyor.
—Ya Rabbi, sen vaadinden hulf etmezsin, ama gelmedin, diyor.
“Ya İbrahim ben geldim de sen benim yüzüme bakmadın bir parça
kuru ekmekle beni saldın”, diyor.
—Aman ya Rabbi estağfurullah nasıl olabilir? Diyor ki;
“Ya İbrahim ben gitmekten gelmekten, yemekten içmekten
münezzehim. Ben o size çok iğrenç görünen ihtiyar vardı ya, onun
kalbindeydim. Ona yedirsen bana yedirmiş olacaktın, ona içirmiş
olsan bana içirmiş olacaktın”. Bu hadis-i kutside var, Cenabı Hak,
“mümin kulumun yediği benimdir, mümin kulumun içtiği
benimdir
3
”, buyuruyor.
Bu da bizim tarikatımızca şudur ki; bakın bizim tarikatımız riyazet
tarikatı değildir. Riyazet tarikatı haktır. Riyazet tarikatında ne var?
Nefislerinin isteğini vermezler. Çok basit şeyler yerler, ölmeyecek
kadar az yerler, haktır. Bu da nefis açlıkla ıslah oluyor, terbiye
oluyor.
3 İbni Arabi S.55-56
Dostları ilə paylaş: |