GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
272
“Seni katre
i
ken umman eder şeyh” 15.03.1995, Almanya
Himmet-i evliyâ bize yâr iken
Şâh-ı Nakşibendî ser-hünkâr iken
Seyyid Tâhâ, Sıbgatullah var iken
"Kâbe kavseyn"e dek seyrânımız var
Burada açıklanıyor, demek ki tarikata girenlerin hepsi anlayışta bir
değil.
Ne kadar anlayabildiyse, ne kadar yaşayabildiyse o kadar ileri
gider.
Çünkü tarikatın nimetinin nihayeti yoktur.
Tarikatta makamların, mevkilerin, nimetlerin nihayeti yoktur.
Tarikatta şu var ki bir insan hakikaten tarikatın son nimetine
ulaşacak olursa tayy-i mekân, gayb-i rical makamına ulaşıyor.
Tayy-i mekân gayb-i rical makamı haktır. Bu ne demek olur insan
için? Kelamı kibar da buyrulmuş ama böylelerine buyrulmuş:
"Bir yerdesin her yerdesin"
Onlara buyrulmuştur.
"Bir yerdesin her yerdesin, her yerdesin bir yerde değilsin."
Ne demek?
Eğer Allah'ın birliğine bir insan dâhil olursa her yerdedir. Onlara
zaman da yok mekân da yok. Onların işlemlerini, bin senede
işlenemeyecek bir işlemi, onlar için bir sözdür. Ol demesidir. Bir
anda işlerler, bir anda yaparlar. Ki şu kelamda açıklanıyor.
Olârın ruhlarının yok karârı
Dolaşırlar zemîni âsumânı
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
273
Olar bu âlemi devran ederler
Ararlar derde düşen nâ-tüvânı
İşte bu kelamlarda neler var, ne gibi anlamlar var?
Onların, velilerin ruhlarının kararı yoktur. Onlar cesetlerinde
hayatta olduğu zaman cesetlerinde kapalı değiller. Onlar ispat-ı
vücut yaparlar. Yani burada oturduğu zaman onun ruhu gider yine
bir cismiyle taa ırakta bir yerde, beş yerde, on yerde, elli yerde
görünür, yüz yerde görünür. Bir bu var, bir de;
Olârın ruhlarının yok karârı
Öldükten sonra da bunlar kabirde kapalı değildir.
Hatta Reşahat'ta yazılısı var. Aliyir Ramitini Hazretleri silsilede
okunuyor ya "Ve ila ruhi valihi fi muhabbeti Mevlahül ganiyyül
maruf bi Hazreti Azizan Havace Aliyyir Ramitini". Bu mübarek
zat zamanında sahra sohbetine çıkarmış. Cemaat çok içerlere
sığmıyor, sıcak oluyor. Bir açık hava sohbetinde büyük cemaate
sohbet yaparken herkes görmüş yüksekten bir akbaba isminde bir
kuş gelmiş. O kuş tam cemaatin üzerine gelince doksan derece
inmiş aşağı. Azizan Hazretlerinin tepesine konacak kadar alçalmış
ona böyle fasih açık olarak;
—Ya Ali merdan ol, demiş.
Bunu kuş demiş. Azizan Hazretleri de mübarek cesedi çok
bereketliymiş. Öyle büzülmüş ki yumruk kadar kalmış. Velilerin
hepsinin cisimleri çok değişik olur.
Yine Azizan Hazretlerinin müridinin bir tanesinde bir hâl tecelli
etmiş. Böyle aşikâr uçuyor havada herkes görüyor. Şeyh efendi
demiş ki;
—Oğlum bu sırrı ifşa etme, onu gösterme, demiş.
O yine yapıyor, bunun elinden almış daha uçamıyor. Gelmiş demiş
ki;
—Benim uçmamı ver, demiş.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
274
—Vermem, sen taşıyamıyorsun, ifşa ettin, demiş.
Bu sefer yalvarmış, istemiş, niyetini bozmuş. Demiş ki;
—Ben bunu ya vuracağım, ya da tehditle alacağım, ya da bunu
alacağım, demiş.
Bunu dolandırıyor. Bir gün mübarek Azizan Hazretleri büyük bir
bağ içerisinde bahçesinde gezerken bakmış ki kimse yok yanında;
—İyi fırsat, demiş.
Bir gama almış gitmiş vuracak.
—Benim hâlimi ver.
Vermezse ona gamayı vuracak. Bakmış ki bir çoban o, Azizan
Hazretleri değil çoban şeklinde görmüş.
—Allah Allah, demiş.
Çıkmış uzaklaşmış ki bakmış yine o. Yine dönmüş onu çoban
şeklinde görmüş. Sanki başı kıyafeti bir sürü otlatan çoban
şeklinde. Demiş ki;
—Bu beni oynatıyor, aldatıyor, demiş.
Çekmiş gamayı, demiş ki;
—Benim hâlimi ya vereceksin ya da seni şimdi vuracağım, demiş.
Göğsüne dayamış gamayı. O mübarek de bir bakınca bunun gama
elinden düşmüş, yıkılmış, çırpınmaya başlamış. Sonra Gamayı
almış eline onun boğazına koymuş. Ayılmış tekrar kendisine
gelmiş. Müride demiş ki;
—Sen beni vurmaya geldin ama şimdi ben seni keseyim mi? O da
demiş ki;
—Efendim eğer benim hâlimi vereceksen kesme, vermeyeceksen
kes.
—Al veriyorum ama bir daha ifşa etmeyeceksin.
Vermiş.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
275
İşte Azizan Hazretleri o kuşun o hareketine, sözüne karşı öyle
küçülmüş. Hemen kuş çekmiş gitmiş. Oradaki bütün insanları
cezbe almış, hep kendilerinden geçmişler. Hiç ayık kimse
kalmamış. Bir zamandan sonra ayılmışlar. Ayıldıktan sonra
sormuşlar;
—Efendim bu ne hikmettir? Sana çok yüksekten gelen o kuş niye
senin tepene konacak kadar indi ve sana bu kelamı söyledi, sen de
o kuşa karşı niye bu kadar küçüldün? Demiş ki;
—O kuş değildi, o kuş benim mürşidim Mahmudu İnciriyyil
Fagnevi Hazretlerinin ruhuydu. Ben ona sordum ki efendim böyle
acele nereye gidiyorsunuz? O da dedi ki;
—Allah'ın dostlarından bir tanesi halet-i nezide can vermede.
Allah'tan diledi;
—Ya Rabbi dostlarından bir tanesini gönder bana yardımcı olsun.
—Ben de onun Allah'ın emriyle yardımına gidiyorum.
Bu olmuş kitapta da yazılı. Demek ki;
Olârın ruhlarının yok karârı
Dolaşırlar zemîni âsumânı
Olar bu âlemi devran ederler
Ararlar derde düşen nâ-tüvânı
Evet, onların ruhları kabirde de kapalı değil.
Çünkü onlar âlem değişiyorlar ölmüyorlar.
Hatta Evliyaullah, keramet sahibi olan bir veli, aslında keramettir
ama keramet de önemli değil. Büyük veliler için keramet önemli
değil.
Hakikaten öyle, kabirde de kapalı değiller. Hatta öldükten sonra,
mübarek Paşam Hazretleri buyurdu ki;
Dostları ilə paylaş: |