65
doğrulanmasının olanaksızlığı anlamına gelseydi, kuantum ku
ramları geçerli olarak nitelenmezdi. Ancak öngörülerin olasılık-
sal doğasına rağmen kuantum kuramlarını test edebilmekteyiz.
Örneğin bir deneyi pek çok kez tekrar edebilir, farklı sonuçlara
ait frekansların öngörülen olasılıklara uyduğunu doğrulayabiliriz.
Buckytopları deneyini ele alalım. Kuantum fiziği bize hiçbir şe
yin asla kesin bir noktada saptanamayacağını söyler, eğer aksi ol
saydı momentumdaki belirsizliğin sonsuz olması gerekirdi. Aslın
da kuantum fiziğine göre, her parçacığın evrenin herhangi bir ye
rinde bulunma olasılığı vardır. Yani çift yarıklı düzenekte belir
li bir elektronu bulma şansı çok yüksek olsa da, o elektronu Alp
ha Centauri yıldızının en uzak köşesinde veya ofisinizin kafeter
yasında yediğiniz çoban böreğinde bulma olasılığı her zaman var
dır. Sonuç olarak, bir kuantum buckytopuna tekme atıp uçması
na izin verirseniz, onun tam olarak nereye ineceğini önceden söy
leyebilmenizi sağlayacak herhangi bir bilgi veya yetenek söz ko
nusu değildir. Ancak deneyi pek çok kez tekrarlarsanız, elde etti
ğiniz veriler topu bulabileceğiniz değişik noktaların olasılıklarını
yansıtacaktır; deneysel fizikçiler bunun gibi deneylerin sonuçla
rının kuramın öngörüleriyle uyuştuğunu doğrulamaktadır.
Kuantum fiziğindeki olasılıkların Newton fiziğindeki veya gün
delik yaşamdaki olasılıklara benzemediğini anlamak önemlidir.
Bunu anlamak için bir ekrana düzenli bir akışla fırlatılan Bucky
toplarının
oluşturduğu örüntü ile, dart oyununda on ikiden vurma
ya çalışan oyuncuların yaptığı deliklerden oluşan örüntüyü karşı
laştırabiliriz. Eğer oyuncular çok fazla bira tüketmemişlerse, okla
rın merkeze yakın saplanmaları olasılığı oldukça yüksektir, mer
kezden uzaklaştıkça bu olasılık da azalır. Buckytoplarında olduğu
gibi, herhangi bir ok herhangi bir yere saplanabilir ve zamanla alt
ta yatan olasılıkları yansıtan, deliklerden oluşan örüntü ortaya çı
kar. Gündelik yaşamımızda bir okun değişik noktalara saplanma
olasılığı olduğunu söyleyerek, bu durumu yansıtmış oluruz; ancak
bunu, okların fırlatma koşulları hakkında yeterince bilgiye sahip
olmadığımız için söyleriz. Oyuncunun atışı sırasında okun açısı
nı, dönüşünü, hızını vb. tam olarak bildiğimizde tanımımızı gelişti
rebiliriz. İlkesel olarak ancak o zaman okun nereye saplanacağını
büyük bir doğrulukla öngörebiliriz. Gündelik yaşamdaki olayların
sonuçlarını tanımlamak için kullandığımız olasılık kavramları, sü
recin
özünü değil, sürecin belli özelliklerini bilmeyişimizi yansıtır.
Kuantum kuramlarındaki olasılıklar farklıdır. Doğadaki temel
rastlantısallığı yansıtır. Doğanın kuantum modelini oluşturan il