B
irkaç yıl önce İtalya, Monza’da belediye meclisi Japon ba
lıklarının yuvarlak akvaryumlarda tutulmasını yasakladı.
Yapılan açıklamaya göre balığı yuvarlak kenarlı
bir akvaryumda
tutmak zalimlikti, çünkü yuvarlak cam balığa bozulmuş bir ger
çeklik görüntüsü sunuyordu. Peki, biz gerçekliğin doğru ve bo
zulmamış resmine bakıp bakmadığımızı nasıl bileceğiz? Biz de
görüşümüzü bozan dev bir yuvarlak akvaryumun içinde olabilir
miyiz? Japon balığının gerçeklik algısı bizimkinden farklıdır ama
bizimkinin daha gerçek olduğundan emin miyiz?
Japon balığının gerçeklik algısı bizimki ile aynı değildir, yine
de, Japon balığı gözlemleyerek akvaryumun dışındaki nesnelerin
devinimlerini yöneten bilimsel yasaları formüle edebilir. Örneğin,
bizim düz bir çizgide özgürce devindiğini gördüğümüz nesne, bo
zunum nedeniyle balık tarafından eğik bir çizgide hareket ediyor
muş gibi gözlemlenebilir. Buna rağmen Japon balığının bozulmuş
referans çerçevesinde formüle ettiği bilimsel yasalar her zaman
doğru olacaktır ve akvaryumun dışındaki nesnelerin gelecekteki
hareketlerini öngörmesini olanaklı kılacaktır. Onun yasaları, bi
zim çerçevemiz içindeki yasalardan daha karmaşık olabilir, ama
basitlik bir tercih meselesidir. Japon balığı böyle bir kuram for
müle ederse, onun bakış açısını gerçekliğin resmi olarak kabul
etmemiz gerekir.
Gerçekliğin farklı resimlerinin ünlü bir örneği MS 150 yıllarında
Ptolemaios (yak. 85-165) tarafından, gökcisimlerinin devinimleri
ni tanımlamak için gerçekleştirilmiş bir modeldir. Ptolemaios’un
on üç kitaplık bir inceleme olarak yayınladığı çalışması, genellik
le Arapça başlığı olan
Almagest
(
El-Mecisti
) adıyla bilinir.
Alma-
gest
Dünya’nın küresel, devinimsiz,
evrenin merkezinde konum-
38
Ptolemaios evreni
Ptolemaios'a
göre biz evrenin
merkezindeydik.
landırılmış ve uzaktaki gökcisimleriyle karşılaştırıldığında önem
senmeyecek kadar küçük olduğunu düşünmenin nedenlerini
açıklayarak başlar. Aristarkhos’un Güneş merkezli evrenine rağ
men bu inanç, mistik nedenlerden ötürü Dünya’nın evrenin mer
kezinde olması gerektiğini düşünen Aristoteles zamanından beri
çoğu eğitimli Yunanlı tarafından kabul görmüştür. Ptolemaios’un
modelinde Dünya merkezde kımıldamadan durur, bütün gezegen
ler ve yıldızlar Dünya’nın etrafında karmaşık yörüngeler üzerinde,
iç
içe geçmiş çarklar gibi, dönerler.
Bu model bize doğal görünür, çünkü ayaklarımızın altında
ki yeryüzünün hareket ettiğini hissetmeyiz (depremler ve tutku
dolu anlar dışında). Daha sonra Avrupa’da bilim kendisine mi
ras kalan Yunan kaynaklarını esas aldı ve böylece Aristoteles ve
Ptolemaios’un görüşleri Batı düşüncesinin büyük kısmına temel
teşkil etti. Ptolemaios’un kozmos modeli Katolik Kilisesi tarafın
dan benimsendi ve on dört yüzyıl boyunca resmi doktrinleri oldu.
Ancak 1543’e gelindiğinde Kopernik
De Revolutionibus Orbium
Coelestium
(Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine) adlı kitabında