Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə124/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   120   121   122   123   124   125   126   127   ...   138

SIGMUND FREU D ’UN ANISINA

375


Ancak o  zamanki  görünüşe  göre  bunların  acı  ile  yüklü  olmalarının 

tek bir  nedeni  vardı;  hepsinin  de  cinsellikle  ilgili  olmalarıydı  bu  neden. 

Cinsellik  travması  kuramı,  Freud’un  ilk  olarak kendi  başına oluşturduğu 

histeri  kuramıydı.  Nevroz  vakalarıyla  uğraşan  her  uzman-hekim,  hasta­

ların ne kadar kolaylıkla telkin altında kaldıklarını  ve sözlerinin ne kadar 

güvenilmez bir zemin üzerine kurulmuş olduğunu bilir. Bu yüzden Freud, 

çok geçmeden söz konusu travma etkeninin çocuk düşlemindeki anormal 

bir gelişimden oluştuğunu  ileri  sürerek,  açıktan  açığa olmasa da,  kuramı 

düzeltmek zorunda kaldı. Bu hareketli düşlem etkinliği gücünün, herkesin 

o  güne  dek  sözünü  etmekten  çekindiği,  çocuktaki  cinsellik  olduğunu 

öneriyordu.  Anormal  erken  gelişim  vakaları  geçmişte  tıp  literatüründe 

yok  değildi,  ancak  bu  normal  çocuklar  için  söz  konusu  edilmiyordu. 

Freud bunu pekâlâ biliyordu ve sözünü ettiği  şey somut bir erken gelişim 

değildi.  Esas  sorun,  çocuklarda oldukça normal  sayılan  olayları  cinsellik 

açısından dile getirmek ve yorumlamaktı.  Bu görüş, ilkin meslek çevrele­

rinde,  sonra da okumuş halk yığınları  arasında bir öfke, bir iğrenme duy­

gusu uyandırdı. Kökten yenilik getiren düşünceyi uzmanlar, ister istemez, 

tepkiyle  karşılarlar.  Freud’un  bebekteki  içgüdüsel  yaşam  kavramı  da, 

genel  ve  norma]  psikoloji  alanına  saldırıydı;  çünkü  nevroz  psikolojisi 

alanındaki  gözlemlerini,  o ana kadar karanlıkta kalmış  bulunan  bir alana 

uygulamış oluyordu.

Zihnin,  nevrotik,  özellikle  de,  histerik  durumları  üzerinde  yapılan 

dikkatli  ve  ince  araştırma,  bu  gibi  hastaların  çoğu  kez  alabildiğine  canlı 

bir düş-yaşamı olduğunu, dolayısıyla da düşlerini anlatmaktan hoşlandık­

larını açığa çıkardı. Yapı ve ifade biçimi bakımından bu hastaların düşleri, 

çoğu kez nevrozların belirtilerine uyuyordu. Anksiyete (endişe) durumları 

ile  anksiyete  düşleri  elele  gider,  doğal  olarak  da  aynı  kökten  çıkar. 

Böylece Freud düşleri araştırmalarının çerçevesi içine almazlık edemezdi. 

Daha işin başında, travmatik duygu ve heyecanların engellenmesinin, bir- 

biriyle  bağdaşmayan  nesnelerin  bastırılması,  geri  itilmesi  yüzünden 

olduğunu anlamıştı. Arazların yerini tepiler, dilekler ve düşlemler almıştı; 

bunlar  ahlâk  veya  estetik  bakımdan  acı  ile  yüklü  olduğundan  törel 

alışkanlıkların  «sansürüne»  uğruyordu.  Bu  törel davranış bunlan bilincin 

dışına  itiyor,  özel  bir  bastırma  eylemi  de  anımsanılmalarını  önlüyordu.




376

ANALİTİK PSİKOLOJİ

Freud’un, yerinde olarak «represyon» (geri itme, bastırma) dediği kuramı, 

psikolojisinin ağırlık merkezini  oluşturdu.  Birçok şey bu kuramla açıkla- 

nabildiğine  göre,  bunların  düşlere  de  uygulanması  doğaldı.  Freud’un 

Düşlerin  Yorumu  (1900)  adlı  kitabı  çığır  açan  bir  yapıttır,  deneyciliğin 

sözüm  ona  sağlam  zemini  üzerinde  duran  bilinçdışı  psişe  muammasını 

açıklamak  için  girişilen en  cüretli  atılımdır belki  de.  Hastalarından  edin­

diği  bilgi  yardımıyla,  Freud,  düşün,  kılık  değiştirmiş  bir  istek- 

gerçekleştirme  olduğunu  kanıtlamaya  çalışmıştır.  Nevroz  psikolojisinin, 

sınırlı  bir  kavramı  olan  «represyon»mekanizmasının,  düşler  olgusuna 

uygulanması, normal  psikoloji  alanına yapılan  ikinci bir saldırı olmuştur. 

Öyle  geniş  kapsamlı  sorunlara yol  açmıştır  ki  bu,  ortaya çıkardığı  prob­

lemlerin çözülmesinde muayenehane tecrübeleri yaya kalmıştır.

Düşlerin  Yorumu Freud’un  belki de en önemli yapıtıdır, saldırıya da 

en açık olanıdır. Biz genç psikiyatrlar için bir «ışık kaynağı» idi, ama daha 

yaşlı olanlarımız  için,  alay  konusu  oldu.  Nevroz  hastalığında Orta Çağın 

«ecinni niteliğini» bulan, düşleri, bilinçdışı süreçler için son derece önem­

li  bir  bilgi  kaynağı  olarak  gören  Freud,  bir  daha  yüzeye  çıkmayacak 

şekilde  unutulup  gitmiş  gibi  görünen,  pek  değerli  bir  şeyi,  geçmişten 

çekip  çıkarmıştı.  Nitekim,  eski  tıp  biliminde  olsun,  eski  dinlerde  olsun, 

düşlerin  anlamı  büyüktü,  kehanet  gibi  saygı  görürdü.  Bununla  birlikte, 

yüzyılın dönümünde, gözden düşmüş bir şeyi ciddi tartışma konusu yapa­

bilmek  için  alabildiğine  büyük,  bilimsel  bir  cesaret  gerekti.  Biz  genç 

psikiyatrları  en  çok  etkileyen  şey,  ne  kuramın  kendi,  ne  de  tekniği  idi, 

çünkü  her  ikisinin  de  su  götürür  yanları  vardı,  esas  sorun,  bir  kimsenin 

düşler  üzerinde  araştırma  yapacak  cüreti  göstermiş  olmasıydı.  Bu 

araştırma doğrultusu,  şizofrenik  sanrılar  ile,  psikiyatrların  o  güne  kadar 

dıştan  geliyormuş  gibi  tanımladıkları  içten  gelen  kuruntuların  açıklana­

bilmesine götüren yolu  açmış  bulunuyordu.  Dahası  da,  Düşlerin  Yorumu 

hem  nevrotiklerin  hem  de  normal  kişilerin  nice  kapalı  kapılarına  may­

muncuk anahtarı rolü görmüş oluyordu. Bastırma kuramı esprilerin yoru­

muna da uygulandı.

Freud  1905’de Espriler ve Bilinçdışı  ile İlişkileri adlı kitabını yazdı, 

bu, Günlük Yaşamın Psikopatolojisi adlı yapıtı  ile ikili bir bütün oluşturu­

yordu.  Her  iki  yapıt,  meslekten  olmayan  kişilerce  zevkle  okunabilir  ve




SIGMUND FR EU D ’UN ANISINA

377


öğretici olabilir. Represyon kuramından öteye giderek, Totem ile Tabu’da 

ilkellerin  psikolojisi  alanına  yapılan  saldırı  daha  az  başarılı  oldu,  çünkü 

nevrotiklerin  psikolojisinden  türetilen  kavramlar  ilkellerin  görüşlerine 

uygulanırsa  ilkelleri  açıklamıyordu  ve  bu  görüşlerin  yetersizliğini  açığa 

çıkarıyordu.  Bu  kuramın  son  uygulaması  da  Bir  Yanılsamanın  Geleceği 

(1927) adlı kitabında, din alanındaydı.  Totem ile Tabu adlı yapıta, geçerli 

olabilecek  henüz  epey  malzeme  varsa  da,  aynı  şey  yazık  ki  Bir 

Yanılsamanın Geleceği  için  söylenemez.  Freud’un  felsefe  ve din  tarihin­

deki  yetersiz  eğitimi  yalnızca  acı  bir  biçimde  kendini  göstermekle 

kalmıyordu,  aynı  zamanda  dinin  ne  olduğu  konusunda,  İsrailoğullannı, 

Vaat Edilen Ülke’ye götüren, ama kendisine ayak basma izni  verilmeyen 

Musa hakkında bir  de kitap yazdı.  M usa’yı seçmiş olması, Freud gibi bir 

kişilik için rastlantı olmasa gerek.  Başlangıçta da dediğim gibi Freud hep 

bir  doktor  olarak  kalmıştır.  Başka  alanlar  ilgisini  çekiyorduysa  da, 

kafasının içinde hep, klinik bir nevroz hastası görüntüsü vardı; yani insanı 

hasta yapan, onun  iyi olmasını engelleyen  bir davranıştı bu.  Bu görünüm 

karşısında  herkes,  her  şeyde  bir  bozukluk  görür,  ne  kadar  çabalarsa 

çabalasın,  bu  cin  saplantısı  görünümünün  onu  görmeye  zorladığı  şeyden 

kendini  kurtaramaz:  bu,  kişinin  zayıf  yanıdır,  kendisinin  kabul  etmek 

istemediği  dileğidir;  içerleme  duygularıdır,  «sansürün»  biçimini 

değiştirdiği  bir  dileğin  yasadışı  gerçekleşmesidir.  Nevrotikin  psişesi,  bu 

gibi  şeylere  saplanıp kaldığı  için hastadır;  çünkü,  içinde  daha neler neler 

olmasına karşın bilinçdışının yalnızca bilincin pek haklı  nedenlerden geri 

çevirmiş  olduğu  nesnelerle  dolu  olduğu  görülmektedir.  Freud’un

düşüncesinin ağırlık noktası yıkıcı bir kötümserlik,  “........ ’den ibarettir.»

diyen  bir  davranış.  Bilinçdışının  hastaya  yararı  olabilecek  yanını, 

yardımcı,  iyi  edici  güçlerini gösterecek en  ufak bir belirti  yok.  Her şeyin 

kötü  yanını  arayan,  onu  birtakım  belirsiz  öğelere  indirgeyen,  ya  da  hiç 

olmazsa  bu  öğelerini  kuşkuyla  karşılayan  bir  psikoloji  ile  insanoğlunun 

her davranışı  bozulma eğilimi gösterir.

Nevroz  hastalığında  sık  sık  görülen  zararsız  yutturmacalar  için  bu 

olumsuz davranış  kuşkusuz doğrudur.  Arka planda olup bitenlerin,  o  hoş 

olmayan  şeylerin  ne  olduğu  konusunda  yapılan  tahmin  çoğu  kez  doğru 

çıksa da, her zaman doğru çıkmaz.  Bir de şu  var:  aynı  zamanda başarısız



Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   120   121   122   123   124   125   126   127   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə