DAVRANIŞ TİPt SORUNU
141
yorgun ve argın gelmektedir. Bu çeşitli ilişkilerden geriye doğru yönelen
enerji, bilinçdışına akmakta, geliştirmeyi ihmal etmiş olduğu şeyleri
harekete getirmektedir.
Gençlerde, nevrozda kördüğüm olan içgüdüsel güçler, serbest
kaldığında, ona canlılık, ümit vermekte ve yaşamının kapsamını
genişletme fırsatı sağlamaktadır. Yaşamının ikinci yansında olan biri için
bilinçdışmda uyur durumda yatan karşıtların işlevinin gelişmesi, canlan
ma demektir, ancak bu gelişme, artık çocukluk çağındaki bağlarının
çözülmesi, çocukluk çağındaki boş hayallerin yıkılması ile ve eski
imgelerin yeni figürlere aktarılması yoluyla olmaz; karşıtlar sorunu
aracılığı ile gerçekleşir.
Karşıtlık ilkesi, ergenlik çağındaki temel bir ilkedir, ergin kişinin
psikolojik kuramının bu olayı tanıması şarttır. Bu bakımdan Freud ve
A dler’in görüşleri genelde uygulanabilecek kuram lar olarak ileri
sürüldüğünde birbirine zıt düşmektedir, teknik ve yardımcı kavramlar
düzeyinde kaldıkları sürece, birbirleriyle çelişiyor, biri ötekini dışlıyor.
Sırf bir teknik geçici önlem olarak kalmak istiyorsa, bir psikoloji
kuramının karşıtlık ilkesine dayanması gerekir, yoksa nevrotik bakımdan
dengesiz bir psişe oluşturmuş olur. Karşıtlık olmadan denge olmaz, kendi
kendini otamatik ayarlayan bir sistem olmaz. Psişe işte böyle kendi ken
dini otomatik ayarlayan bir sistemdir.
Daha önce bıraktığımız yerden devam edersek, bireyde eksik olan
değerlerin, niçin nevrozun kendi içinde bulunduğunu açıkça görürüz. Bu
noktada genç kadının vakasına dönüp bu arada kazanmış olduğumuz bil
giyi uygulayalım. Farzedelim bu h asta «analiz» edildi, yan i tedavinin
sonunda, arazlarının arkasında gizli bilinçdışı düşüncelerinin niteliğini
anladık, böylece bu arazların kuvvetini oluşturan bilinçdışı enerjiyi
yeniden ele geçirdik. Ortaya şimdi şu çıkıyor: tasarruf edilebilmeye hazır
enerji nasıl kullanılacak? Hastanın psikolojik tipine göre bu enerjiyi belli
142
ANALİTİK PSİKOLOJİ
bir objeye yöneltmek gerekir, bir hayırseverlik etkinliğine örneğin, ya da
başka yararlı bir işe. Kendilerini gerektiğinde işlerine bütün varlıklarıyla
adayan özel enerjili, ya da çalışmaktan zevk duyan kimseler için, bu kolay
olabilir, ama çoğu zaman durum başkadır. Çünkü unutulmamalıdır ki,
teknik deyimiyle librdo’nun bilinçdışmda objesi vardır, İtalyan genci gibi,
ya da onun yerini alan başka bir insan gibi. Bu gibi durumlarda, yüceltme
ne kadar arzu edilir olsa da, olanaksızdır, çünkü gerçek obje, övülesi etik
etkinliklere göre, çok daha iyi bir kanal sağlamaktadır. Çoğumuz bir
adamdan söz ederken, gerçekte olduğundan çok, olması gerektiği şekilde
konuşuruz. Ama hekimin işi daima gerçek adamlarladır; gerçeğinin bütün
cepheleri yaşanıncaya kadar «kendi» kalan adamlarla. Gerçek eğitim,
ancak çıplak hakikatten yola çıkarak başlar, aldatıcı ideallerden değil.
Sözü edilen tasarrufa amade enerjiyi hiç kimse dilediği gibi yönelte-
mez. Enerji, bağlı olduğu kullanılmaz durumdaki biçiminden serbest
bırakılmadan önce, bu kanalı bulmuştu bile. Hastanın önceden İtalyan
gencinin çevresinde döndürdüğü fantezileri şimdi hekime aktarılmış
bulunuyordu. Hekimin kendi, bilinçdışı libidonun objesi haline gelecekti.
Hasta transferans gerçeğini kabul etmeyi reddederse, ya da hekim bunu
anlayamazsa, veya yanlış yorumda bulunursa, hekimle olan ilişkiyi
tamamiyle olanaksızlaştırmaya yönelik güçlü direnmeler ortaya çıkar.
Sonra hasta çekip gider, başka bir hekim, ya da kendini anlayacak birini
bulur, ya da araştırmayı bırakır ve sorunu ile başbaşa kalır. Bununla bir
likte, eğer hekime transferans vaki olur ve bu kabul edilirse, eskisinin ye
rine geçen doğal bir biçim bulunur, çatışmadan nispeten uzak bir enerji
kaynağı sağlar. Bu vâki olduğu takdirde, doğa yasalarına veya tedirgin
edici bir etkiye bile bile karşı gelmiş olur.
Transferansta her türlü çocuk fantezileri aktarılır. Bu fantezilerin
dağlanması gerekir, yani indirgeyici bir analiz ile çözülmesi gerekir, buna
transferansı çözmek denir. Bu şekilde, enerji kullanılmaz durumda
yeniden serbestliğe kavuşmuş, gene bir tasarruf konusu çıkmıştır ortaya.
Bir kez daha doğaya güvenmek zorunda kalırız, uyum sağlayacak olan bir
objenin daha aranmadan önce seçilmiş olmasını umarız.
V
KİŞİSEL BİLİNÇDIŞI VE ORTAK BİLİNÇDIŞI
t5)ÜRECİMİZDE yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Çocuksu
transferans fantezilerini öyle bir noktaya getirdik ki; durum, hekimi,
babasının, anasının, amcasının, velisinin, öğretmeninin ve bütün aile
büyüklerinin yerine koyan hastanın kendi için bile yeterince açık artık.
Ancak deneyimlerimizin sık sık kanıtladığı gibi, hekimi bir kurtarıcı,
tanrısal bir varlık gibi canlandıran başka fanteziler de ortaya çıkmakta —
doğal olarak bu, sağlıklı, bilinçli düşünme eylemi ile tamamiyle çelişmek
tedir. Öte yandan, bu tanrısal sıfatlar, içinde yetiştiğimiz Hıristiyanlığın
çerçevesini çok aşıyor; putatapıcılığın büyüsüne bürünüyor, çoğu kez de
hayvansı biçimde ortaya çıkıyor.
Transferansın kendi de, bilinçdışı içeriklerin yansıtılmasından
ibarettir. İlkin, hastalık belirtilerinden, düşlerden ve fantezilerden de
anlayacağımız gibi, bilinçdışının yüzeysel içerikleri yansıtılmaktadır. Bu
durumda, hekim (geçen bölümde sözünü ettiğimiz İtalyan genci gibi)
olası bir âşık rolündedir. Sonra, baba rolünde çıkar ortaya: Bu baba, has
tanın gerçek babası için beslediği duygulara göre, ya iyi, müşfik bir baba,
ya da «gürleyen» bir babadır. Bazan hekim, ananın ifade ettiği önemi
üstlenir; garip de olsa, olmayacak şey değildir. Bütün bu fantezi
yansıtmalarının temeli, kişinin özel anılarındadır.
Son olarak da, alışılmadık fantezi biçimleri çıkar ortaya. Hekime
olağanüstü güçler atfedilir; ya büyücü, ya şeytan, ya da bunun karşıtı iyi
lik meleği, kurtarıcı olur çıkar. Öte yandan, bu iki karşıt kişiliği içinde
bulundurduğu da olur. Hastanın bilinçli zihnine böyle görünmesi şart
değildir elbette, onu bu kılıkta gösteren şey yüzeye çıkan fantezilerdir
sadece. Bu tür hastalar, bu fantezilerin kendilerinden doğduğunu, hekimin
Dostları ilə paylaş: |