Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə97/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   93   94   95   96   97   98   99   100   ...   138

2 9 4

ANALİTİK  PSİKOLOJİ

«İstatistik  suçiu»yu  dışta  tutacak  olursak,  olmasını  istediğimizden 

daha  az  ideal  ve  daha  çok  ilkel  bir  insanın  psişik  alt  yapısına  ait bayağı 

nitelikler ve  ilkel  eğilimlerin geniş  ülkesi  kalır geride.  Uygar veya eğitim 

görmüş  ya  da  ahlaksal  bir  varlığın,  nasıl  yaşaması  gerektiği  konusunda 

bazı  fikirlerimiz  var,  zaman  zaman  da  bu  büyük  ümitlerimizi  yerine 

getirmek  için  elimizden  geleni  yapıyoruz.  Ama  doğa,  çocuklarının  her 

birine  aynı  şeyleri  bağışlamamış  olduğundan,  bunların kimi  daha başarılı 

kimi  daha  başarısız  oluyor.  Böylece  doğru  dürüst,  yani  göze  batan  her­

hangi bir anormallik göstermeden yaşayan kimseler var. Günah işlerse de, 

ufak tefek günahlar işlerler, ya da işlediği günahlar bilinçlerince bilinmez. 

Kişi  günahlarını  bilmeyen  kimselere  karşı  daha  hoşgörülü  olur.  Kanun 

arasıra, bilinmemesine rağmen cezalandırıyorsa da, kilisedeki itiraf, ancak 

kişinin  kendisinin  günah  saydığı  şeyle  ilgili.  Ama doğa günahı  bilmeden 

işleyenlere karşı  hoşgörülü  değil.  Bile  bile yapmış gibi, bilmeden yaptığj 

şeyleri  de  aynı  şiddetle cezalandırıyor.  Böylece  bir zamanlar sofu  ihtiyar 

Drummand'un  da  söylediği  gibi,  yakınlarına  dayanılmasını  güç  yapan 

tuhaf sinirlilik  ve  kızgınlık  krizleri  geçiren,  öte  yanlarını  bilmeyen  kim­

selerin çoğu  yüksek ahlâklı kimseler oluyor. Azizliğin  ünü büyüktür, ama 

bir  azizle  yaşamak  insanda  bir  aşağılık  duygusuna,  hatta  ahlâksal 

bakımdan  daha  az  eğilimli  kişilerde  korkunç  bir ahlâksızlığa  sebep  olur. 

Ahlâklılık  zekâ gibi  bir eğilim  işidir.  Ahlâklılığı  bozmak  mümkünse  de, 

kişiyi  kendinde olmayan bir sisteme zorla sokamazsınız.

Ne  yazık  ki,  insan  bir  bütün  olarak,  kendisini  sandığından,  ya  da 

olmak  istediğinden daha az iyidir;  bunda şüphe yok. Herkesin bir gölgesi 

vardır,  bu  kişinin  bilinçli  hayatında  belirli  olmadığı  süre  daha  kara  ve 

yoğundur.  Aşağılık  duygusu  bilinçliyse,  kişinin  her zaman  onu  düzeltme 

imkânı  vardır.  Üstelik  başka menfaatlerle devamlı  temastadır,  bu  yüzden 

değişmeye  hazırdır.  Ama  bilinçten  geri  itilir  ve  yalnız  başına  bırakılırsa 

hiçbir  zaman  düzeltilmez.  Üstelik  beklenmedik  bir  anda  birden  patlak 

verebilir;  ne  yapar yapar,  en  iyi  niyetli  girişimleri  engelleyen  bilinçli  bir 

gizli  engel  oluşturur.

Geçmişimizi  birlikte  taşıyoruz, yani  istekleri  ve duygularıyla birlik­

te,  ilkel  ve  aşağılık  insanı  ve  ancak  büyük bir çaba  sonucu  kendimizi  bu 

yükten  kurtarabiliriz.  Bir  nevroz  çıkarsa,  oldukça  yoğun  bir  gölgeyle




BİLİNÇDIŞI  ZtHNİN BAĞIMSIZLIĞI

295


uğraşmamız  gerekiyor  demektir.  Böyle  bir  vakanın  tedavi  edilmesi 

gerekiyorsa, kişinin bilinçli kişiliğiyle gölgesinin birlikte yaşayabilmesini 

sağlayacak bir çare  bulmak gerektir.  Kendileri böyle dert çekenler, ya da 

başkalarına  yaşasınlar  diye  yardım  eden  herkes  için  çok  önemli  bir 

meseledir  bu.  Gölgenin  ortadan  kaldırılması,  başağnsım  dindirmek  için 

kafayı  kesmek gibi  bir şey olur.  Bir insanın ahlâk durumunu bozmak işe 

yaramaz, çünkü daha  iyi  yanını  da öldürür  ki onsuz gölgenin  bile anlamı 

kalmaz.  Bu karşıtların uzlaştırılması  büyük bir meseledir.  Antikitede bile 

bazı zihinleri kaygılandırıyordu,  ikinci yüz yılın efsanevi biri, bir Gnostik 

olan Karpokrates, Matta'ya göre Incil'in 5.25.  bölümündeki:  «Rakibinizle 

çabucak  anlaşınız,  onunla  aynı  yoldayken»  sözlerindeki  rakibi  bedensel 

insan  olarak  anlamıştır.  Canlı  beden  kişiliğin  kaçınılmaz  bir  bölümü 

olduğundan,  metnin  şöyle  olması  gerekirdi:  «çabucak  kendinle  anlaş, 

kendinle aynı yoldayken».  Kilise babalarının daha sağlam zihniyetlerinin 

bu  ince  ve  modern  görüş  açısından  son  derece  pratik  fikrin  inceliğini  ve 

başarısını  takdir  edeceği  tabiidir.  Tehlikeliydi  de,  bugün  de  insanın 

hayatının  niçin fedakâr olması  gerektiğini,  yani  insandan  daha büyük  bir 

fikre kendini  adaması  gerektiğini  unutmuş  bir uygarlığın, en hayati,  aynı 

zamanda  en  tehlikeli  sorunudur.  İnsan  kendine  bir  şey  ifade  ediyorsa, 

büyük  şeyler  yaşayabilir.  Ama  güçlük  bu  ifadenin  sağlanmasındadır. 

Tabii,  bir  kanıt  olmalıdır  bu;  ama  kişi,  insanın  icat  edebileceği  en 

kandırıcı şeylerin değersiz ve hazırlop olduğunu ve kişisel istek ve korku­

larına karşı  bir şeye  inanmadığını  görüyor.

Bastırılan  eğilimler,  yani  gölge,  kesin  olarak  kötü  olsaydı,  ortada 

hiçbir  mesele  kalmazdı.  Ama  gölge  oldukça  bayağı,  ilkel,  uygunsuz  ve 

tuhaftır; tamamiyle kötü değildir.  Hatta bir bakıma insan  varoluşunu can­

landıracak,  güzelleştirecek,  aşağı,  çocuksu,  ve  ilkel  nitelikler  bile  ihtiva 

etmektir,  ama bu gerçekleştirilmiyor.  Okumuş  halk,  şimdiki  uygarlığımı­

zın çiçeği, kendini köklerinden yükseğe kaldırmış  ve toprakla olan bağını 

koparmak  üzere.  Bugün  nüfusun  aşağı  tabakasının  tedirgin  ve  huzursuz 

olmadığı  hiçbir  uygar  memleket  yok.  Bazı  Avrupa  milletlerinde  bu,  üst 

tabakaya da çıkmış durumda.  İşlerin bu durumu, psikolojik  sorunumuzun 

dev  boyutlarda  yansımasıdır.  Topluluklar  insan  yığınları  olduğundan, 

sorunları  da,  kişisel  sorunların  yığınıdır.  Bir  insan  serisi  kendini  üstün




296

ANALİTİK PSİKOLOJİ

insanla  bir  tutuyor  ve  aşağı  inmek  istemiyor,  öteki  takım  kendini  aşağı 

insan olarak görüyor ve yüzeye çıkmak istiyor.

Bu  sorunlar  hiçbir  zaman  kanunla  veya  entrikalarla  çözülemez. 

Ancak genel bir davranış değişikliğiyle olur.  Bu değişiklik propaganday­

la,  yığın  toplantılarıyla  veya  şiddetle  olmaz.  Bireylerdeki  değişiklikle 

başlar.  Kişilerinin  beğendikleri  ve  beğenmedikleri  şeyin,  hayat  ve  değer 

görüşlerinin  değişmesiyle devam eder  ve  ancak bu gibi  bireysel değişik­

liklerin biraraya gelmesi meydana getirir ortak hal çaresini.

Okumuş  kimse  kendindeki  aşağılık  duygusunu  başkaldırmaya  zor­

layacağının  farkında  olmadan  bastırır.  Hastamın  bir  zamanlar  düşünde 

«Sol  cenahı  tamamiyle  boğmak»  niyetinde olan bir asker birliği görmesi 

dikkate değer.  Biri sol cenahın  işte bu  yüzden boğulması gerektiğini  ileri 

sürer.  Düş,  hastamın  kendindeki  aşağılık  insanla  nasıl  uğraşması  gerek­

tiğini gösteriyor. Belli ki doğru bir yöntem değil bu. Oysa «nefse- dönüş» 

düşü,  sorusuna  doğru  cevap  olarak  dinsel  bir  davranış  gösteriyor. 

Mandala,  tarihsel  bakımdan,  görmüş  olduğumuz  gibi,  Tanrıyı  felsefi 

olarak  açıklamak  veya  tapma  amacıyla  görünür  biçimde,  ya da  Doğuda 

olduğu  gibi,  yoga  çalışmaları  için  bir  yantra  halinde  göstermek  için  bir 

simge olarak  işe yarıyordu. Göksel dairenin bütünlüğünü ve dörtlü ilkeyi, 

unsuru,  ya da psişik  nitelikleri  birleştiren  yerin dört köşeliliği  tamlığı  ve 

birleşmeyi ifade ediyor. Böylece Mandala «uzlaştırıcı bir simge» vekarmı 

taşıyor.  Tanrıyla  insanın  uzlaşması  İsa’nın  ve  haçın  simgesiyle  ifade 

olduğundan,  hastanın  dünya  saatinin  de  buna  benzer  uzlaştırıcı  bir 

anlamını  umut edebiliriz. Tarihsel benzetmelerle önyargılar edindiğimiz­

den,  Tanrının,  Mandalanm  orta  yerinde olacağını bekleriz.  Oysa merkez 

boştur.  Mandalayı  tarihsel  örneklere  göre  inceleyecek  olursak,  Tanrının 

daire,  Tanrıçanın  da  dörtköşeyle  temsil  edildiği  sonucuna  varmamıza 

rağmen,  Tanrının  yeri  boştur.  «Tanrıça»  yerine  «mekân»  veya  «ruh»  da 

diyebilirdik.  Tarihsel  önyargıya  karşı  bununla  birlikte  (tanrısal  imgenin 

dörtlü tarafından işgal olunduğu «nefse-dönüş evi»nde olduğu g ib i) Man- 

dala’da Tanrının iziyle karşılaşmadığımızı da söylememiz gerek Tersine, 

bu  bir  mekanizmadır.  Böylece  Önemli  bir  vakayı  Önceden  edinilmiş  bir 

fikrin  lehine  gözden  kaçırmaya  hakkımız  olduğunu  sanıyorum.  Bir  düş 

veya bir vizyon, olması gerektiği gibidir. Başka bir şeyin kılık değiştirmiş




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   93   94   95   96   97   98   99   100   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə