D ü Ş Ü n c e d ü n ya s I n da



Yüklə 1,74 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə100/113
tarix22.07.2018
ölçüsü1,74 Mb.
#58351
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   113

222
D
Ü Ş Ü N C E  
D
Ü N Y A S I N D A  
T
Ü R K İ Z
yılının  kış  aylarında,  bu  işgalden  kaçarak  Doğu 
Türkistan’a sığınmak isteyen binlerce Kırgız Türkü 
Tanrı  dağlarında  donarak  ölürken  kendilerine 
ait  hayvanların  yarısından  fazlası  da  bu  yolculuk 
boyunca yok olmuştur (Erdem 2000: 72).
Kırgızların  Ruslara  karşı  en  önemli 
direnişlerinden  biri  1916  yılında  Ürkün  olarak 
adlandırılan  isyandır.  Bu  isyanda  Kırgızlar, 
kendilerine  ait  toprakların  ellerinden  alınması 
ve  kırsal  alanlara  göç  ettirilmesi  sonucu  Çar 
hükümetine  karşı  ayaklanmıştır.  Bu  isyanın 
en  büyük  özelliği,  Kazakistan’ın  güneyi  ile 
Kırgızistan’ın  güneyi  ve  Fergana  bölgesini  içine 
alacak şekilde geniş bir coğrafyada, bölgedeki tüm 
Türk boylarının katılımıyla gerçekleşmiş olmasıdır. 
Rusların Türkistan genel valisi Nikolay Kuropatkin 
isyanı 
bastırmaya 
gönderdiği 
kuvvetlere 
verdiği  emirde:  “Kurtlar  (isyanı  yönetenler) 
hapsedilmelidir.  Koyunlar  (isyana  katılan  halk) 
bağışlanabilir.  Bu  anlamda  Çar’a  rapor  edeceğim 
ancak, Karakul ve isyancıların çok kan döktükleri 
Pişkek’in  dağlık  bölgeleri  bu  emrin  dışında 
tutularak  cezalandırılacaklardır.  Issık  Göl’ün 
ve  Keben  vadisinin  civarındaki  bütün  yerleşim  bölgeleri  Kırgızların  ellerinden 
alınacaktır”  (Hayit  1997:  9)  demişti.  Ruslar  tarafından  kanlı  bir  şekilde  bastırılan 
bu isyan sonucunda Kırgızların bir bölümü yeniden Doğu Türkistan’a göç etmek 
zorunda kalmıştır.
Bir  taraftan  coğrafya  üzerindeki  Rus  işgali,  diğer  taraftan  yine  Ruslar 
tarafından hemen her alanda programlı bir şekilde yürütülen asimilasyon faaliyetleri, 
Kırgızları 1990’lı yılların başına kadar ekonomi, siyaset, kültür ve askeri alanlarda 
baskı altında bırakmıştır. Bu baskı dönem dönem kırılmaya çalışılmışsa da bir netice 
alınamamıştır. Rus işgali altındaki Türk coğrafyasında, Rusların Türk topluluklarına 
karşı uyguladıkları başkalaştırma çalışmaları ve baskıların; özellikle kültür dairesi 
içinde dil, edebiyat, tarih, din gibi alanlarda çalışanlar ve onların ortaya koyduğu 
eserler ile bu coğrafyadaki eğitim faaliyetleri üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür. 
Zira Ruslar, siyasi amaçlarını gerçekleştirmek üzere Rus askeri gücüyle birlikte Rus 
bilim adamlarını da Türkistan’a sokmuş ve böylece Rus kültürünü bölgede etkin 
kılmayı hedeflemiştir. Buna bağlı olarak Çarlık yönetimi, hem bölgeye yerleştirdiği 
Rus ahalinin çocuklarını yetiştirmek hem de bölge Türklüğünü başkalaştırmak daha 
doğrusu  Ruslaştırmak  amacıyla  işgali  altındaki  bütün  bölgelere  Rusça  ile  eğitim 
Kırgızların 
Ruslara karşı 
en önemli 
direnişlerinden 
biri 1916 yılında 
Ürkün olarak 
adlandırılan 
isyandır. Bu 
isyanda Kırgızlar, 
kendilerine 
ait toprakların 
ellerinden 
alınması ve 
kırsal alanlara 
göç ettirilmesi 
sonucu Çar 
hükümetine karşı 
ayaklanmıştır.


223
S
İ Y A S E T   V E  
K
Ü L T Ü R  
D
E R G İ S İ
veren  okullar  açmıştır.  Bu  durum  bölgedeki  Türk 
aydınlar  arasında  da  farklı  yorumlamalara  sebep 
olmuştur.  Bazı  aydınlar  Rusların  batılı  olduğunu, 
batının  gelişmiş  bir  devletinden  gerekli  modern 
bilgi  ve  tecrübelerin  bu  yolla  kazanılabileceğini 
düşünürken  bazı  aydınlar  da  tam  bunun  aksine, 
bu  başkalaştırma  faaliyetine  karşı  kendi  millî 
kimliklerini  ön  plana  çıkartacak,  özellikle  eğitim 
hayatında yeni birtakım düzenlemelerin yapılması 
görüşünü  ileri  sürerek  bu  yolda  çalışmalar 
başlatmışlardır.
19. yüzyılda Ruslar, İlminski’nin hazırladığı 
ve geliştirdiği projeyle Türkistan’daki Türk boyları-
nın  konuşma  dillerini  ayrı  ayrı  yazı  dili  haline 
getirerek Türk yazı dilini bölmek, böylece Türklerin 
yazı diliyle anlaşma kolaylığını ortadan kaldırmak 
istemiştir.  İlk  başlarda  bu  görüşün  tartışılmasına 
da  göz  yuman  Rus  yönetimi,  daha  sonra  konuyu 
tartışmayı  bile  yasaklamış  ve  1920’lerden  sonra 
her  Türk  boyunun  konuşma  dilini  ayrı  bir  yazı 
dili  hâline  getirmiştir  (Ercilasun  1997:  154).  19. 
yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında bölgede 
bir  taraftan  geleneksel  eğitim  sistemiyle  eğitim 
faaliyetlerini devam ettiren mektep ve medreseler, 
diğer  taraftan  Rusların  siyasi  amaçlarla  açtığı  misyoner  Rus  okulları,  bir  de  dini 
ve  beşeri  bilimlerin  bir  arada  okutulmasının  gerekliliğini  ifade  eden  modern  bir 
anlayışla eğitim faaliyetleri gerçekleştirmeye çalışan Cedit okulları vardı.
Rusların dil ve yazı üzerinden gerçekleştirmeye çalıştıkları bu başkalaştırma 
çalışmaları  Kazan’da,  Azerbaycan’da  ve  Türkistan’ın  değişik  yerlerinde  yine 
komünist idarecilerin izin verdiği oranda tartışılmıştır. Bu tartışmalar neticesinde 
Rusların bu projelerine karşı en önemli fikir İsmail Gaspıralı Bey tarafından ortaya 
atılmış ve onun bu çıkışı kısa bir sürede bir görüş olmaktan çıkıp bir aydınlanma 
faaliyeti ve hatta siyasi bir faaliyet olarak Türkistan’ın her yerinde etkili bir çalışmaya 
dönüşmüştür.
Genel  manada  Ceditçilik  olarak  adlandırılan  aydınlanma  hareketi;  Rus 
yönetimindeki  Türkistan  Türklerinin  özellikle  dini  eğitim  ile  ilgili  konularda 
başlattıkları  yenileşme  girişimlerinin  zamanla  kültürel  diğer  alanları  da  içine 
alarak  yaygınlaştırdıkları  çalışmalar  bütünü  olarak  özetlenebilir.  “Cedit”  sözü, 
bu  anlamıyla  19.  yüzyılın  sonlarına  doğru  İsmail  Gaspıralı’nın  Kırım’da  açtığı 
Usul-i  Cedit  okullarıyla  birlikte  kullanılmaya  başlanmıştır.  Usul-i  Cedit  okulları 
19. yüzyılda 
Ruslar, 
İlminski’nin 
hazırladığı 
ve geliştirdiği 
projeyle 
Türkistan’daki 
Türk boylarının 
konuşma dillerini 
ayrı ayrı yazı dili 
haline getirerek 
Türk yazı dilini 
bölmek, böylece 
Türklerin yazı 
diliyle anlaşma 
kolaylığını 
ortadan 
kaldırmak 
istemiştir. 


Yüklə 1,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   113




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə