240
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
Temelde tek tip Cedit okullarından bahsetmek imkânsızdır; üç farklı kanaldan
beslenen Cedit okulundan bahsedilebilir. Bunlardan birincisi ilk dönem Cedidizm
hareketinin ideolojik çerçevesini de benimseyen kişiler tarafından açılan Yeni Usul
Mekteplerdir. Bu görüşün beslendiği kaynakları, Rusya’daki Türk Topluluklarının
siyasi birliği fikri ve Gaspıralı’nın koymuş olduğu “dilde, fikirde ve işte birlik”
uhdesi olarak özetlenebilir. İkinci grup okullar, Yeni Usul Mekteplerin yapısını
ve müfredatını desteklediği hâlde ideolojik olarak hiçbir bağı olmayan kimseler
tarafından açılan mektepleri kapsamaktadır. Son olarak da eski usul mekteplerde
eğitim veren mollaların, halkın Yeni Usul Mekteplere göstermiş olduğu sempatinin
etkisiyle kendi okullarının müfredatlarını Cedit okullarınınki gibi yeniden
yapılandırması ile oluşan mektepler oluşturmaktadır. Aşağıdaki tabloda yeni usul
mektebin ders programı gösterilmektedir.
Numara
1. Yıl
2. Yıl
3. Yıl
4. Yıl
1
İlk Okuma Kitabı
11
—
—
2
Okuma
4
2
–
2
3
Yazma
2
3
4
4
4
Kuran
—
6
5
4
5
Din Dersi
3
3
4
2
6
Peygamberler Tarihi
—
3
—
7
İslam Tarihi
—
—
4
6
8
Türk Halkları Tarihi
—
—
—
1
9
Aritmetik
3
4
3
6
10
Tabiat Bilimi
—
—
4
—
11
Coğrafya
—
—
4
3
12
Hijyen
2
2
2
2
Toplam
23
23
30
30
Yeni usul mekteplerdeki ders programları incelendiğinde dini derslerin hâlâ
müfredatta önemli ölçüde bulunduğu görülebilir. O dönemin şartları içinde her ne
kadar yeni usul mektepler modern ve çağdaş bir eğitimi öngörüyor olsa da toplumun
genel tarzından bağımsız ve dini bilgiden muaf bir ders programı hazırlama imkânı
olmadığı görülmektedir.
Usul-i Cedit Okullarının Getirdiği Yenilikler
Eski usul mekteplerde eğitim öğretim klasik yöntemlerle verilmekteydi. Hoca
her öğrenciyi karşısına alarak dersini ezberden okutmakta ve bu şekilde sınıftaki
tüm öğrencilerle kısıtlı miktarda ilgilenebilmekteydi. Gaspıralı’nın getirdiği yeni
usul yöntemle öğretmen öğrencilerle tek tek değil fakat grup hâlinde ilgilenerek
onlarla daha fazla zaman geçirebilecek şekilde eğitim verebilecekti. Bu şekilde sınıf
içi bireysel başarıdan kaynaklanan dengesiz ilerleme hızı ortadan kaldırılarak, toplu
hâlde ilerleme sağlanabilecek ve öğretmenin öğrencilerle geçirdiği vakit artmış
olacaktı.
241
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
Eski usul mekteplerde eğitim bilindiği
üzere bireysel olarak gelişiyordu. Ortak takip
edilmesi gereken bir ders programı olmadığı için
tüm öğrencilerin de aynı anda eğitim–öğretime
başlaması gibi bir zorunluluk da yoktu. Ancak
Cedit Okulları’nda öğrenciler sınıf sistemine göre
yerleştikleri için tüm öğrencilerin aynı anda eğitime
başlaması gibi bir zorunluluk vardı. Zira ortak
bir müfredat takip ediliyordu ve sonradan gelen
öğrencinin diğerlerine yetişmesi imkân dâhilinde
değildi.
Cedit Okulları’nın getirdiği bir diğer yenilik
de eğitimin hangi metotla verileceği üzerine idi. Zira
eski usul, öğrencilerin okuma yazmayı öğrenmesini
cümlelerin ezberlenmesinden yola çıkarak başlattığı
hâlde, yeni usul, alfabedeki harflerin karşılık
geldiği seslerle ve bu harflerin de kısmen aşamalı
bir şekilde öğretilmesini hedefliyordu (Somuncuoğlu 2006). Bu tarz okulların
sağladığı bir diğer yenilik de, eğitime millî bir karakter kazandırmasıdır. Zira eski
yöntemde eğitim Arapça ile yapılıyordu. Yeni sisteme göre eğitim çocukların ana
dilinde olacaktı. Böylece Rusya’daki Türk Topluluklarına millî bilinç kazandırılmış
olacaktı. Bu okulların yapmış olduğu en büyük katkılardan birisi budur.
Cedit Okullarının Türkistan’da Yaygınlaşması
Gaspıralı, Bahçesaray’da açtığı mektebin başarıları sayesinde o bölgedeki
insanlardan çok büyük destek almıştı. Ancak Gaspıralı, bu okulların Rusya’nın
batısındaki Müslümanlarla sınırlı kalmasını istemiyordu. Buradan hareketle
Türkistan Genel Valisi’ne bir mektup göndererek sisteminin başarılarından söz edip
bu okulların Türkistan’da da açılmasını talep etti. Teklifi redde-dilince Gaspıralı,
1893 yılında Türkistan’a gitti. Gaspıralı’nın Türkistan’da ilk durağı Buhara oldu.
Oradan Taşkent’e geçen Gaspıralı, burada da umduğunu bulamayarak Semerkand’a
geçmiştir. Gaspıralı, Semerkant’daki temaslarında beklentisini karşılayacak bir
gelişme sağlayamasa da bir tane Cedit Okulu açabilmeyi başarmıştır.
Gaspıralı’nın Türkistan’a yaptığı bu ilk seyahat somut olarak pek başarılı
sonuçlar doğurmamıştır. Ancak kendisi ile aynı fikirde olan insanlarla da arasında
bir bağ kurarak sonraki yıllarda Türkistan’a yapacağı ikinci seyahati için bir zemin
hazırlamıştır. Nitekim sonraki dönemlerde Türkistan’da Cedit Okulları gittikçe
artarak eğitimde önemli bir noktaya gelmiş olacaktır.
Rusların
ve
özellikle
İlminsky’nin
Usûl-i Cedit
Okulları’na
yönelttiği
eleştirilerin
temelinde
bu
okullarda
uygulanan
müfredatın
millî
karakterde
olması yatar.