36
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
sonuçlar doğuracağını belirterek, verilen kurbanın,
harcanan levazımat ve enerjinin heba olmaması
için dikkatli olunması gereği üzerinde durmuştur.
Şeref, uzun bildirisinde konuyu bütün yönleriyle
tartışmış ve esaslı bir şekilde ortaya koymuştur.
Azerbaycanlı bilginleri, eski alfabelerini ıslah edip
kendi dillerine uygunlaştırmak yerine değiştirmeyi
tercih ettikleri için eleştiren Şeref, aynı eleştiriyi
Moskova ve Leningrad’tan gelen bazı Rus
profesörlere de yöneltmiştir.
On birinci oturumda da alfabe konusu
tartışılmaya devam ediliyor. Bu oturumun ilk
bildirisi Kazak temsilcilerden Türekulov’a aittir
ve Türekulov, farklı alfabe taraftarları arasındaki
mücadeleyi bir savaşa benzetiyor ve Arap alfabesi
taraftarlarının artık silahlarını bırakıp teslim
olmaları gerektiğini söylüyor. Kuzey Kafkasya
temsilcisi Umar Aliyev de Latin yazısı lehinde bir
konuşma yapıyor ve konunun bir ideolojik meseleye
dönüştüğünü, “Artık emekçilerin düşüncelerine
baş kesen ve yalancı imam Gatsinskiler, Uzun
Hacı gibi şeyhler önderlik etmiyor.”
10
ifadeleriyle açıkça belirtiyor. Türkmenistanlı
Berdiyev de konuşmasında açıkça Galimcan Şeref’i hedef alarak Latin taraftarlığını
ortaya koyuyor. Oturumun son sözünü Tataristanlı Galimcan İbrahimov alıyor ve
bazı raporlar sunduktan sonra alfabe konusunda Tataristan’da yapılan çalışmalara
değiniyor, adeta özür dilercesine Tataristan’da çoğunluğun Galimcan Şeref gibi
düşünmediğini, Latin taraftarlarının daha çok olduğunu anlatma ihtiyacı duyuyor.
Galimcan İbrahim, konuşmasının sonunda ise her halkın kendi şartlarında
değerlendirilmesinin daha doğru olacağını, aynı şeyi herkese dayatmanın yanlış
olduğunu ve kendince en uygun yolun Arap yazısının ıslah edilmesi olduğunu
belirtiyor.
Cebiyev tarafından yönetilen on ikinci otuırumda da alfabe konusu tartışılıyor
ve Agazade’nin kısa konuşmasından sonra sözü Özbekistan temsilcisi Rahim
A. İnogamov alıyor ve Arapçılar olarak nitelendirdiği Tatar temsilcilerine adeta
yükleniyor. Daha sonra söz alan Sultan Mecit Efendiyev’den de benzer bir tavır
görüyoruz. Efendiyev’e göre “yeni Türk alfabesinin” kabul edilmesi, eski alfabeyi
kullanmaya ve ondan yararlanmaya engel değildir, Latin alfabesi yanında Arap
alfabesi de kullanılabilir.
“Ümit
ediyoruz ki
Türkoloji Kurulta-
yı’ndan sonra
önümüzde
Latin
yahut Arap alfa-
besinin üstünlüğü
problemi değil,
diğer Türk dille-
riyle
birlikte,
Yakutça
için de
faydalı
olan ortak
Türk alfabesini
oluşturmak için
perakende te-
şebbüslerin bir-
leştirilmesi
görevi
duracak.”