33
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
bu iki bildiriyle ilgili ciddi tartışmalar yapılmış
ve farklı kişilerce devrin bilim düzeyini gösteren
değerlendirmeler olmuştur. Bu oturumda ayrıca
Ali Şir Nevâî’nin doğumunun 500. yılıyla ilgili bir
toplantı düzenlenmesi karar altına alınmış ve bunun
için bir komisyon kurulmuştur.
Beşinci oturumda bütün Türkoloji tarihinin
üç büyük bilgini diyebileceğimiz Samoyleviç, Malov
ve Aşmarin ile bildirisi Ermeniler tarafından hâlâ
tartışılan ve kendisi de Ermeni olan Açaryan birer
bildiri sunmuştur.
Samoyloviç; Türk Dillerinin Araştırılmasının
Günümüzdeki Durumu ve En Yakın Görevleri
başlıklı bildirisinde lehçelerle ilgili bilgi birikiminden,
çalışmalardan ve alan araştırmalarından bahsetmiş,
tek tek bütün lehçelerin araştırılma durumlarını
değerlendirmiştir. Bildiri, o gün için son derece değerli
bilgiler içermektedir. Malov da Eski Türk Dillerinin
Öğrenilmesi başlıklı bildirisiyle Samoyloviç’in
yaşayan lehçelerle ilgili yaptıklarını tarihi lehçelerle
ilgili yapmıştır. Aşmarin’in bildirisi Türkolojinin Tarihi ve Günümüzdeki Durumu
Hakkında Bazı Bilgiler başlığını taşımaktadır. Bu bilginin şu cümleleri kendi zamanı
için yön gösterici niteliktedir: “Şu anda Türkolojinin kahramanlık dönemini, fikrimce
bitmiş sayabiliriz ve ayrı ayrı diyalektlerin dikkatle öğrenilmeye başlanmasının
tam zamanıdır. Bunun için taşrada ayrı ayrı yerli diyalektleri, bu halkın hayatı ve
varlığının tüm özellikleriyle birlikte öğrenmeye adayan çalışkan araştırmacılar
gereklidir.”
6
Türkçe ile Ermenicenin karşılıklı etkileşmesi üzerinde duran Ermeni dilci
Açaryan, iki dilin birbirini etkilemesi noktasında Türkçenin bariz üstünlüğünden
bahsediyor ve Ermenicedeki Türkçe kelimelerin sayısını 4000 olarak tespit ettiğini
söylüyor. Açaryan, Türkçenin Ermenice üzerindeki etkisinin çok fazla olmasının
göstergesi olarak Türkçe sayılar, zarflar ve bağlaçların bile Ermeniceye geçtiğini,
hatta bütünüyle Türkçe kelimelerden oluşan cümleler kurulduğunu belirtiyor.
Açaryan, Ermenicenin Türkçeye verdiği kelime sayısını da 200 olarak belirtmiştir.
Altıncı oturumdan on dördüncü oturuma kadar imla, terminoloji ve ağırlıklı
olarak alfabe konuları tartışılmıştır. Altıncı oturumun ilk konuşmacısı Rus Türkolog
Şçerba’dır. Bu bilginin konuşmasında ağırlıklı olarak dildeki sesler ve bu seslerin
yazıda gösterilmesi, yani dille yazının uyumu konusu işlenmiş, ciddi bir bildiridir.
Delegelerde
alfabe
ile ilgili iki
değişik görüşle
karşılaşıyoruz.
Birincisi; pek
çok Türk halkı
tarafından hâlen
kullanılan Arap
alfabesinin
Türkçenin ses
yapısına uygun-
laştırılarak yani
ıslah
edilerek
kullanılması,
ikincisi
de Latin
yazı
sisteminin
kabul edilmesidir.