Değerli Etem Aydın ve ben



Yüklə 493,01 Kb.
səhifə7/7
tarix25.06.2018
ölçüsü493,01 Kb.
#51111
1   2   3   4   5   6   7

Ek

Editörün Notu: Aşağıdaki mektup bu kitap matbaaya teslim edildikten sonra elime geçmiştir. Bu sebeple bölüm sonuna ek olarak verilmiştir.

Ethem Aydın, çöp kutularından gazete kağıdı toplayan Ali Canpulat isimli bir delikanlıyı alıp okumaya teşvik etmişti. Önce İstanbul’a yollamış sonra hayatına şekil vermesi için tavsiye ve telkinlerde bulunmuştu. Ethem Aydın ile Ali Canpulat’ın yazışmalarını 158.inci sayfada, Ali Canpulat’ın kısa hayat öyküsünü aşağıda bulacaksınız:


Değerli Murat ağabey, rahmetli Ethem amca için ne diyeceğimi bilemiyorum.

İnanki sizden daha çok üzüldüm, haberi duyunca ben şok oldum. Allah rahmet etsin, nur içinde yatsın. Onun için her şey yapmaya değer. O, belkide Allahın emriyle ölmüştür, ama o, hep bizim kalbimizde yaşayacak. Ve inanıyorum ki siz bunun en iyisini yaparsınız. Eserleriyle ve insanlara yardımseverliğiyle ve o mükemmelliğiyle herşeye değer. Ben uzun süredir yurt dışındaydım ve o yüzden bilgim olmamıştır. Ben sürekli telefon açıyordum ama bir türlü ulaşamıyordum, telefon hep meşgul, bakan yok. Yurt dışına çıkmadan önce telefon açardım, biz telefonla anlaşamıyoruz bana mektup gönder derdi, ben sonra mektup gönderirdim. Ben mektup yazmayı sevmezdim. O, bana mektup yazmayı sevdirdi. Onun için ilk yapabileceğim ruhuna Kuran okumak ve okudum şu hayırlı günlerde. Yurt dışında arıyordum ve ulaşamıyordum ben. Rusya'nın Sibirya bölgesindeydim. Mektubu gönderme imkanım hiç yoktu. Ben bir ara Türkiye'ye giriş yaptım, bir süre dinlendikten sonra askere gitmeden önce ziyaret etmeyi düşünüyordum, nasip olmadı ve yine Rusya'ya gittim. Toplam 3 sene kaldım. Türkiye'ye döndüğümde bir süre dinlendikten sonra birliğime teslim oldum. Dağıtımdan eve gitmeden Ethem amcayı ziyaret edecektim, ona bir sürpriz yapacaktım. Telefonla ulaşamıyordum, 118'den yeni numarasını istedim, bana eski numarayı verdi ve mektup gönderdim, siz cevabı gönderdiğinizde, rahmetli Ethem amcanın ismini mektubun üzerinde görmeyince birşeyler olduğunu anlamıştım. Ama yinede cevabınınız geldiği için çok sevinmiştim. İkinci satırında bir şok oldum, benden kitap için birşeyler istemiştin, bunları yazmam için bana zaman lazımdı. Şu an çok rahatım ama zamanım çok az. Belki biraz geciktim, yetişmese dahi tüm gerekenleri gönderiyorum. Ben ilk önce kendimden biraz bahsediyorum.

Çünkü nasıl oraya geldiğimi anlatacağım.

Ben Kars’ta hep inşaat üzeri çalışıyordum. 93den 99'a kadar belli bir ortamdaydım. Belli bir süreden sonra insan bıkıyor, bende öyle olmuştum. Bir arkadaşın tavsiyesiyle Adana'ya gitmeyi düşündük, daha doğrusu onun fikriydi. Benimde aklıma yattı ve Adana'ya gittik. Ben biraz fazla para almıştım, arkadaşımın ise sadece bilet parası vardı, sözde Adana’da onun tanıdığı bir ortam bulacaktık. Ama hiç de düşündüğümüz gibi olmadı. Otellerde, yiyecek ne varsa benim paramla idare ettik, daha iş bulamamıştık. Bunun boş birşey olduğunu anlamıştım. Lokantalarda ve kahvelerde çalışmıyorduk, illede inşaat olacak, artık işportacılar bizi tanımıştı, bize bazı işler tavsiye ettiler ve ben bir süre Pazarlamada çalıştım. Pazarlamanın ne olduğunu biliyordum. Biraz çalıştıktan sonra ordan da çıktım. Tabiki ondan önce eşyalarımızda çalındı. Ben biraz kaliteli takılıyordum. Benim bir sürü eşyalarım çalındı, sadece üstümdekiler kaldı. Baktım arkadaşım kağıtçıların bir arabasını almış kağıt toplayacağız dedi. Ben yapamam dedim, hiç duymadığım işlerdi. Biraz da çekingenim yapamazdım. Arkadaşım sen sadece yanımda ol yeter dedi. Tamam dedim ve başladık. Üstümde levis t.short, ayağımda adidas ayakkabı herkesin dikkatini çekiyorum. Hadi kağıtçılara kendimizi ispatladık, ya polise nasıl inandıracaksın. Biz de bilmiyorduk, meğer kağıtçıların çoğu hırsızmış ve daha değişik işlerle uğraşırlarmış. Her yerde polis bize kimlik soruyordu, sicilimiz temiz olduğu için yine serbest bırakıyordu.

O sırada Ethem amca ile tanıştım. O’nun bulunduğu sokaktan çok gidip geliyormuşuz, o da bir kaç gündür beni takip ediyormuş. Akşam üstüydü, hava kararmıştı, oğlum bakarmısın dedi, baktım, elinde bir dilim karpuz yorulmuşsun şu karpuzu ye dedi bana o yaşına rağmen ve bana öyle sıcakça yaklaşmasını unutamıyorum. Adana'da böyle bir insanı bulamam sanıyordum, hayret ettim. Ben çok ısrar ettim, o benden daha ısrar etti, ben aldım karpuzu, Adana'nın o aşırı sıcaklığında o buz gibi karpuz bana ilaç gibi geldi. Memleketimi sordu önce, niye okumuyorsun dedi. İmkanlarım kısıtlı olduğundan dolayı dedim. Kars deyince biraz düşündü, çok güzel memleket dedi. İnsanları misafirperver ve çok sıcaklar, ben orda öğretmenlik yaptım 1970lerde. Seni fazla bekletmeyeyim, arkadaşların bekliyor, yarın bana uğra, şurda Aydın Sanat evi yazıyor ben oradayım, bu saatlerde seni bekliyorum, haydi kendine dikkat et dedi. Gitti.

Ben yaşlı insanları çok seviyorum, konuşmalarını ve eskiden, tarihten bahsetmeleri, onları dinlemeyi çok seviyorum. Ben rahatsız etmemek için beni beklediği gün gitmedim. Aradan bir kaç gün geçti özledim sanki, çok ısınmıştım, o kadar kısa süre olmasına rağmen ve yine gittim, baktım masada oturuyor. Oh geldin mi dedi, ayağa kalktı. Ben bundan çok rahatsız oluyordum, çünkü ben ona hizmet etmeyi, saygı göstermeyi istiyordum. Ama kabul etmiyordu ve bana dolaptan yine meyve getirdi. Erik, bir de kiraz vardı yanlış hatırlamıyorsam. Ben hep ısrar ederdim yemem diye, ama ikna edemiyordum. Biraz oturdum Kars'tan bahsetti. Baya sevmişti Kars'ı, buna bende çok memnun olmuştum tabikide. Ben O’na durumu anlattım. Buraya nasıl geldiğimi, neden okumadığımı, ben bir aile sorumluluğu taşıyorum, benden başka çalışanımız yok, çalışmam gerekiyordu dedim. Daha önce hissetmiştim bana ne tavsiye edeceğini. Seni okutmak istiyorum, her konuda yardımcı olurum, bana hemen cevap verme iyice düşün ve daha sonra gel bana söyle. Bu imkansızdı, düşünmeme gerek yoktu, çünkü çalışmam gerekiyordu.

Bir süre sonra yine gittim. Baktım dışarda, git içerde otur, birde buraya göz kulak ol geliyorum dedi. Bir kaç dakika sonra geldi. Baktım elinde bir paket, ayağa kalktım, otur otur evladım dedi ve bana pasta getirmiş, al şunları ye. Yine aynı şey ben çok ısrar ettim, ısrar etme ben severek yapıyorum, bende ne diyeceğimi bilemiyorum. Bunların karşılığını ödemek istiyordum ama o zaman hiçbirşey yapamazdım. Bana sadece zaman lazımdı. Allahın izni olsaydı buna inanıyordum ki rahmetli Ethem amca için gerekeni yapardım ve buna da hazırdım askerlik engel oldu. Askerlik olmasaydı da Allahın izni yokmuş. Ama bundan sonra gerekeni, üstüme düşeni yaparım ve buna hazırım. Yeterki siz bana söyleyin gerekeni ve onun için yine okumaya çalışırım.

O bir dahiydi.Bunu hissederdim.Yine gittim okumayacağımı söyledim. Bak oğlum iyi düşün, ben durumu yine izah ettim. Bak oğlum benim öğrencilerimden biri şu an profesördür Ankara'da.Sonra pişman olursun. Ben zaten pişmandım ama ailemi aklımdan atamıyordum. Bana sordu, amacın ne dedi ve ben söyledim, inşaat ustayım. Askere gitmeden önce bir miktar para kazanmak ve askerlik konusu açıldı. Biran önce askerliğini yap dedi. Beni birazda olsa yanlış biliyordu, herhangi bir örgütle ilgim olduğunu sanıyordu, oysa alakası yoktu. Bazen de insan memleketiyle yargılanıyor, iyi veya kötü.

Adımı, soyadımı, annemin ve babamın isimlerini aldı. artık ne yapacağını bilmiyordum ama galiba benim temiz olup olmadığımı ortaya çıkaracaktı. Bende yol düzeltip İstanbul’a gideceğimi söyledim. Orda ne yapacaksın dedi. Durumu anlattım. Hep çalıştığım bir ortam var, yine oraya gideceğim dedim. Birde bakarsın olmadı şu adresi al istersen uğra sana yardımcı olur dedi. Bu adresi al dedi. Baktım Mecidiyeköyİstanbul yazıyor ve inşaatçıdır. Ben buna çok sevindim.

Artık yol paramı tamamladım, Ethem amcanın yanına gittim, bana O da para verdi. Hatta, eşyamız çalınmıştı bana elbise verdi, bir çanta verdi çünkü hiçbirşeyimiz kalmamıştı, bir de benim hakkımda bir mektup yazmıştı. O adrese giderken bu mektubu verirsin, sana gereken yardımı yapar. Artık bileti kesmiştik. Yine Ethem amcaya gittim, bu sefer elini öpmeye gittim elini öptüm ve çok üzgün bir şekilde ayrıldım. Bana süslü güzel bir saat verdi. Telefonla beni ara dedi. Çok merak ettim, mektubu arabada açtım okudum, benim hakkımda bir şeyler yazmış. Tertemiz, biçilmemiş bir kumaş sana gönderiyorum, buna iyi bak, ben araştırdım temiz çocuktur ve hakkımda birçok güzel şeyler yazmış. İstanbul'a vardıktan sonra birkaç gün tanıdıklarda kaldım. Daha sonra Cumhur abiye gitmeyi düşündüm ve adrese gittim. Sora sora buldum, durumu anlattım. Ona ulaşmakta zormuş. Mektubu verdim okudu. Ethem amca beni kötü bir zamandan tanıdığı için biliyordum biraz güvensizlikleri vardı bana karşı. Ama ne olduğumu ispatlamak istiyordum. Cumhur abide o gün zaten gazeteye ilan vermişti, bir sürü insan geliyor iş için. Benimde durumdan haberim yoktu. Artık Cumhur abiyle aramızda olanları fazla anlatmıyorum. Bazı konularda anlaşamadık, durumu mektupla Ethem amcaya izah ettim. Zaten telefon imkanımız yoktu. Onu Ethem amcaya şikayet gibi birşey yaptım. Önce normal bir tepki geldi. Yine birşeyler yazdım, bu sefer bana inanmadı. Önce oğlu olduğunu bilmiyordum, bunu mektuptan anlamıştım, durumu izah etmek istiyordum ama bana inanmıyordu. Siz daha iyi bilirsiniz belkide, hiç düşünmediğim bir şekilde Cumhur abiyle ayrıldık. Değişik işlerde çalıştım. İnşaata ara verdim bir süre.

Ben İstanbul'dayken eve telefon açtım, bilirsiniz Kars kaşarı yani peyniri meşurdur ve Ethem amcanın adresini vererek peynir yollattırdım. Bana mektup geldi, bana gönderdiğin paketi aldım demişti ve buna çok sevinmişti. O’na ticaretle uğraştığımı söyledim, inanmamıştı ve öyle oldu da, çünkü ben de kandırıldım. Daha sonra bana telefon geldi, ablam acil bir şekilde pasaport çıkartmamı istedi. Onu da Ethem amcaya anlattım yine inanmamıştı. Yurt dışına gidip döndüğümü anlattım telefonla, yakında ziyaret edeceğimi söyledim. Tamam tamam, askere git dedi. Biran önce asker olmamı istiyordu. Bende tamam dedim ama nasip olamadı, yine yurt dışına çıktım. Bu sefer uzun bir süre kaldım, evden çok Ethem amcayı arıyordum, ama ulaşamıyordum ve Türkiye'ye geldiğimde yine aradım, baktım boş birşey. Dağıtımda ziyaret etmeyi düşünüyordum, ziyaretten önce bir mektup göndereyim dedim ve bana gelen cevap sizin mektubunuzdu.

Geciktiğimi biliyorum ama kusuruma bakmayınız, askerlikte bazı imkanlar kısıtlıdır ve Ethem amcanın bende olan tüm mektuplarını topluyordum ama sonra hepsini kaybettim, olsaydı size gönderirdim, ama kopyasını. Çünkü bende saklardım onları ve onunla ilgili sizden muhakkak bir cevap bekliyorum.Bunlar kitaba yazılmasa dahi şuan bana düşeni gönderiyorum. Lütfen bana bir cevap gönderin, sormak istediğiniz birşey varsa ya da başka birşeyler

Ethem amca kalbimizde, onu yaşatacağız. Askerlikten sonra inşallah sizi görürüm. En azından rahmetli Ethem amcanın mekanını görsem dahi yeter bana. Herşey için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakınız, size daha büyük başarılar diliyorum. Hoşçakalın, saygılarımla.

Ali CANPOLAT, 07Ekim2003


------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali: http://geocities.com/ethemaydin ve http://www.ethemaydin.com adreslerinde sergilenmektedir.

Eserin orjinalinin ücretsiz temini: Aydın Sanat evi: Kurtuluş mh 19 sk. Ful apt 50/c Adana 322-4584683 ethemaydin@yahoo.com



Yüklə 493,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə