*dipnotlar yazıda nerede kullanılmışsa oraya parantez içinde yapıştırılmıştır


PARTİLEŞME GÖREVİ VE LENİNİST PARTİ



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə13/24
tarix08.04.2018
ölçüsü1,58 Mb.
#36691
növüYazı
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   24
PARTİLEŞME GÖREVİ VE LENİNİST PARTİ

Ertan GÖKSU

GİRİŞ

Devrim ve iktidar isteyenlerin çok olduğu, ama bir o kadar da bunun araçlarına yabancılaşıldığı bir ülkede yaşıyoruz.

Devrimi ve iktidarı isteyenler, onun araçlarını da istemek, daha ötesi de yaratmak zorundadır.

Devrim kendiliğinden ortaya çıkıyor, ancak onu zafere kavuşturmak, meyvelerinden yararlanmak bilinçli, planlı bir çalışmanın sonucu olarak gerçekleşiyor. Burada iradi güç belirleyici bir rol oynuyor.

Komünistler için devrimci iradenin en yoğunlaşmış hali, devrimci sınıf partisinde somutlaşıyor. Çünkü, devrim ancak, devrimci sınıf partisinin bilinçliliği, örgütlülüğü ve yığınları harekete geçirme gücüyle doğrudan bağlantılı olarak gerçek amaçlarına ulaşabilir.

Tarih, sınıfın en militan, bilinçli ve örgütlü gücü olarak komünistler için parti dışında iradenin yoğunlaştırılacağı bir alanın olmadığını ortaya koyuyor.

Parti kendiliğinden bir sürecin ürünü değildir. Demek oluyor ki, çelişkilerin, olayların, zayıflıkların ve güçlü yanların bilincinde olan komünistlerin çabası dışında partiye ulaşmak olanaklı değildir.

Komünist hareketin tarihinde, parti sorunu her zaman temel bir sorun olarak marksistlerin gündeminde yerini almıştır. Özelliklede içinde yaşadığımız yüzyılın başından bu yana, marksist hareket içinde ortaya çıkan bölünme ve birleşmelerde kilit bir rol oynamıştır. Çünkü parti sorunu, tarihsel deneyimlerle de kanıtlandığı gibi, proletaryanın iktidar savaşının nasıl sürdürüp sürdüremeyeceği sorunudur.

İçinde yaşadığımız koşullar devrimci sınıf partisi sorununu daha da önemli hale getirmektedir. Çünkü, dönem Marksizm-Leninizme saldırıların zirveye ulaştığı bir dönemdir ve parti sorunu bu saldırıların yoğunlaştığı en kritik halkayı oluşturuyor.

Öte yandan, devrimci sınıf partisi anlayışı sadece burjuvazinin, liberal döneklerin saldırılarının yoğunlaştığı bir alan değil, Leninizm iddiasındaki grup ve kişilerin de, kabalaştırarak gerçek içeriğinden uzaklaştırdığı alanların başında gelmektedir.(144)

Bugün devrimci sınıf partisi anlayışının savunusu, en başta burjuvazinin saldırılarına karşı direnmeyi zorunlu kıldığı gibi, Leninizm adına, leninist parti anlayışının kabalaştırılarak çarpıtılmasına da karşı durmakla olanaklıdır.

Türkiye komünistleri için sorun, sadece devrimci sınıf partisi anlayışına karşı sürdürülen saldırılara karşı durma sorunu da değildir. Devrimci sınıf partisini yaratma sorunu, komünistlerin en acil sorunu durumundadır. Bu görev başarılmadan saldırılar karşısında gerçek bir direniş kalesi yaratmak olanaklı değildir. Bu bakımdan parti sorunu pratik bir sorundur.

Çok sınırlı bir azınlığı oluşturmakla birlikte, bugün Türkiye'de kendine parti diyen ve bu bakımdan da parti sorununun çözülmüş olduğunu savunanlar çıkacaktır. Gerçekten de adı parti olan, politik olarak ise fazla bir anlam ifade etmeyen, bir mezhep örgütü olmanın ilerisine geçmeyen bir dizi grup vardır. Bu grupların kendisi de, sınıf hareketine önderlik edememekten yakındığına ve yaygın bir devrimciler kitlesi ve sınıf bilinçli işçilerin parti arayışına yanıt verilemediğine göre, parti sorunu günümüzün en acil sorunu olmaya devam ediyor.

Parti sorununun acil bir sorun olduğunu anlamak yetmiyor, “nasıl bir parti?” sorusuna da doğru bir yanıt vermek gerekiyor. Yıllardır bir dizi grup parti sorununu gündemine almış olmasına rağmen, “nasıl bir parti?” sorusuna doğru bir yanıt veremediği ve gereğine uygun davranmadığı için, sorun bütün yakıcılığı ile gündemdeki yerini koruyor.



***

Tarih, sosyalizm adına bir dizi parti anlayışına şahit oldu. Fakat leninist parti anlayışı dışında hiçbir parti teorisi ve pratiğinin proletaryayı iktidara taşımadığı da yine tarihin ortaya koyduğu bir gerçektir.

Leninist parti anlayışı ve pratiği Rusya'da doğdu ve 1917 Ekim Devrimiyle iktidar oldu. O günden bu yana leninist parti anlayışı, Rusya sınırlarının dışına çıkarak, uluslararası düzeyde örnek alınan parti anlayışı oldu.

Bugün Sovyetler Birliği'nde ve diğer bir dizi ülkede karşı-devrimin kesin zaferiyle birlikte, burjuvazi ve liberal dönekler Leninizmin, leninist öncü parti anlayışının iflasını ilan ediyor. Onlara göre, tarih leninist öncü parti anlayışının işçi sınıfını zafere götüremeyeceğini kanıtladı. Leninizmin iflasını ilan edenler, tarihin eskittiği teoriler dışında hangi parti anlayışının proletaryayı zafere götüreceğini ortaya koymuş değiller. Leninist parti anlayışı dışında, hiçbir parti anlayışının proletaryayı zafere götürdüğüne tarih şahit olmadığına göre, proletarya, liberal döneklerin “yeni” parti anlayışını ortaya koymasını beklemelidir!

Oysa yaşam durmuyor, yaşam durmadığı gibi, proletaryanın burjuvazi karşısındaki savaşımı da durmuyor. Leninist parti pratiğinin proletaryanın iktidara gelmesinden sonraki akibeti ne olursa olsun, o proletaryayı iktidara götürecek tarihin şahit olduğu tek parti anlayışıdır.

Leninist parti anlayışı, koşullardan kopuk bir reçete olmadığına göre, onun iktidar sonrası akibeti, onun iktidara götürmedeki başarısını karartamaz. Ayrıca,(145)iktidar sonrası uygulamaların leninist parti anlayışıyla ne derece bağdaştığı ise sorunun bir başka boyutunu oluşturuyor.



Proletaryanın devrimci savaşçıları için, dün olduğu gibi bugün de, leninist parti anlayışı, teori ve pratikle temel yol gösterici olarak kalmaya devam edecektir.
Fakat bunun kendisi bile, leninist parti anlayışını yaşanmış deneyler ışığında yeniden ortaya koymayı zorunlu kılıyor. Çünkü, iktidar olmuş veya iktidar adayı komünist partilerinin akibetini ve Leninizm adına yıllardır marjinal muhalefet akımları olmanın dışına çıkamamış bir dizi grubun teorisi ve pratiğini açıklama ve gerçek leninist parti anlayışını teoride ve pratikte yeniden varetme gibi bir görev vardır komünistlerin önünde.
Bütün bunlar parti sorununun dar anlamda parti sorunundan da öte bir dizi boyutu olduğunu, tarihsel deneyimleri de gözeterek tekrar tekrar incelenmesi gereken kapsamlı bir konu olduğunu ortaya koyuyor. Yazı her bakımdan konuya açıklık getirmeyi değil, soruna yaklaşım ve kapsam bakımından güncel görevlerle ilişki içinde en önemli yanlarıyla dikkat çekerek bir genel çerçeve oluşturmayı hedefliyor.
I-Yöntem Üzerine
Her sorunda olduğu gibi parti sorununda da yöntemsel açıklığa kavuşmak önem taşıyor.
Yıllardır Leninizmin, leninist parti anlayışının bir dizi yoruma tabi tutulduğu, Leninizm adına iktidar olmuş veya iktidara aday bir dizi partinin yozlaşarak dağıldığı, bir çoğunun burjuva düzenin savunucusu haline geldiği, Leninizm adına bir dizi grubun faaliyet sürdürdüğü günümüz koşullarında, leninist partiyi teoride ve pratikte yeniden canlandırma göreviyle karşı karşıya olanların sorun konusunda yöntemsel açıklığa kavuşmaları özellikle önemlidir.
Yöntemimiz doğal olarak materyalist diyalektik yöntem olacaktır. Daha somut olarak, Lenin'in Marx-Engels'in teori ve pratiğine yaklaşım yöntemi, bizim de leninist parti anlayışı ve pratiğine yaklaşım yöntemimiz olmalıdır.
Lenin, Marx'in teorisine nasıl yaklaşmak gerektiğini şöyle açıklıyordu:
Biz Marx'in teorisini, bitirilmiş ve dokunulmaz bir şey olarak asla görmüyoruz; tersine bizim inancımıza göre, bu teori yalnızca, sosyalistlerin yaşamın gerisinde kalmak istemiyorlarsa, her yönde daha da geliştirmek zorunda oldukları bilimin temelini atmıştır. Bizim kanımızca, Marx'in teorisini bağımsız olarak daha çok geliştirmek, özellikle Rus sosyalistleri için zorunludur, çünkü bu teori yalnız, ayrı ayrı İngiltere 'de Fransa 'da olduğundan başka türlü, Almanya 'da Rusya'da olduğundan başka türlü uygulanan genel ilkeleri verir." (Programımız, İşçi Sınıfı Partisi Üzerine, Marx-Engels-Lenin, s.165)
Leninizm, doğru olarak, emperyalizm ve proleter devrimler çağının Marksizmi olarak tanımlanır. Lenin, Marksizmin genel ilkeleri ışığında, öncelikle de onun yöntemini alarak, içinde bulunduğu toplumun, Rus devriminin teori ve pratiğini ortaya koymuş, yaşadığı dönemin ekonomik ve politik gelişmelerini de(146)kucaklayarak Marksizmi, Marksizm-Leninizm düzeyine çıkarmıştır.
Marksizm-Leninizm de bir bilim olduğuna göre o tamamlanmış, dokunulmaz bir teori değildir. Yaşamın gerisinde kalmamak için komünistler, onun temel ilkeleri ışığında, öncelikle de yöntemini benimseyerek içinde bulunduğu koşulları yorumlamak zorundadır.
Parti teorisi de, marksist-leninist teorinin en temel taşlarından biridir. Önce onu doğru anlamak, sonra da içinde bulunduğumuz koşulları doğru analiz ederek somut koşullara uygulamak gerekir.
Leninist parti teorisinin temel özellikleriyle ortaya çıkmasının üzerinden 90 yıl geçti. Leninist parti teorisinin mimarı olarak Lenin, Rus devriminin gelişim seyri içinde onu sürekli derinleştirmeye ve geliştirmeye çalıştı. Ama buna da tamamlanmış gözüyle bakılamaz. Tersi ortaya konup kanıtlanmadıkça, onun temel çerçevesi komünistler için temel yol gösterici olmaya devam edecektir. Çünkü o, emperyalizm ve proleter devrimler çağının, proleter devrimin güncelliğine yanıt veren devrimci sınıf partisi anlayışının pratikte kanıtlanan en olgun halini oluşturmaktadır. Ama Lenin bile, 1921'de örgüt teorisi konusunda kendilerinin daha öğrenmeye gereksinimleri olduğunu söylediğine göre, soruna tamamlanmış bir “model” olarak yaklaşılamaz.
Bolşevikler, proletaryanın iktidar savaşımında zafer kazanmasını olanaklı kılacak düzeyde parti teorisi ve pratiğinde bir olgunluğa ulaşmışlardı. Ne var ki, gelinen noktada bolşeviklerin proletarya diktatörlüğünün de aracı olarak teoride ve pratikte parti sorununu çözmeyi başardıklarını söylemek olanaklı değildir. Rusya'da proletaryayı iktidara götüren bolşevik parti, belli bir dönem sonra sosyalizmi başarıyla inşa etmenin aracı olmaktan çıktıysa eğer, parti sorununa bu gözle de bakmak gerekiyor.
Kuşkusuz, bu leninist parti anlayışının, iktidar olmuş proletaryanın zaferi pekiştirmesinin aracı olmadığı gibi, liberallere özgü iddiayı asla kabul etmeyi gerektirmez. Ama rahatlıkla şu söylenebilir; leninist parti teorisi koşullardan kopuk olarak ele alınacak tamamlanmış bir “model” değildir. Değişik koşullarda farklı bir biçimde uygulanan, her fırsatta zenginleştirilmesi gereken genel çerçeveden oluşur.
Leninist parti teorisi, genelde sanıldığı gibi, ne “Ne Yapmalı?" da, “Bir Adım İleri İki Adım Geri"de, ne de başka bir makalede tam olarak ortaya konmuştur. Leninist parti anlayışı, marksist teorinin temelleri üzerinde, 1900'ün başlarından, Ekim Devriminin zaferine kadar bir dizi deneyden hareketle ortaya konmuş genel ilkelerden oluşur. Onun ötesinde, Lenin'in, şu veya bu makale ve kitaptaki söylediklerini veya değişik olaylar vesilesiyle ortaya koyduğu tutumları ve söylenenleri kendi koşullarından kopararak taklit edileceğini söylemek berbat bir dogmatizm ve Lenin'i anlamamak olacaktır.
Somut toplumsal-politik koşullardan kopuk bir örgüt (parti teorisi) olamaz. Lenin 'in, kendi örgüt teorisinin bir “model” haline getirilerek başka ülkelerde de uygulanabileceğini düşünen bolşeviklere ve onu bir “model” olarak eleştirisiz benimseyen değişik ülkelerin komünistlerine karşı tutumu konumuz bakımından(147)öğreticidir.
Lenin, III.Enternasyonal 4.Kongresi'nde, 3. Kongre 'de örgüt konusunda benimsenen kararları sözkonusu ederek şunları söylüyordu:
"... 1921'de, III.Kongre'de, Komünist partilerinin örgütsel yapısı ve çalışmalarının içeriği ile izlenecek yöntemler üzerine bir kararı kabul etmiştik. Karar harikuladedir; ama neredeyse tümüyle Rusçadır; yani her şey Rusya’daki ilişkilerden çıkartılmıştır... Rus deneyimimizden edindiklerimizle yabancılara nasıl yaklaşacağımızı bilememişiz. Kararda söylenen her şey havada kalmıştır. Oysa bunu kavramadan daha ileri gidemeyeceğiz. Hepimiz için, yabancı yoldaşlar için olduğu kadar Ruslar için de öğrenmek zorunda oluşumuzdur. Öğrenme imkanını ancak şimdi ele geçirdik. Bu imkana ne kadar süreyle sahip olacağımızı bilmiyorum. Kapitalist güçlerin bize daha ne kadar sakin sakin öğrenme imkanı tanıyacaklarını bilmiyorum. Ama mücadele faaliyetlerinden ve savaştan arta kalan her anımızdan öğrenmek hem de temelden başlayarak öğrenmek için yararlanmalıyız,"(III.Enternasyonal, Belgeler, s.65-66, Belge Yayınları)

Ne yazık ki, sonrası gelişmeler, Lenin'in bu öğüdüne fazla uyulmadığını, öğrenmenin yerini koşullardan kopuk şemaların aldığını gösterdi. Lenin alınan kararlara yanlış demiyor, onu sadece Rus deneyinden hareketle hazırlandığını, öğrenmeyi önleyecek formüllerle yaşamdan koparıldığını ve bu gerçeği anlamadan ileri gidilemeyeceğini söylüyor.

Marksizmin ortaya çıkışından bu yana 150, Lenin'in örgüt teorisinin ortaya çıkışının ise üzerinden 90 yıla yakın bir süre geçti. Bilimsel sosyalizmin teorisi, özelde parti teorisi o dönemden bu yana sınıflararası ilişki ve kurumlardaki, bilim ve teknikteki gelişmeyi gözetmek zorundadır. Bu gelişmeleri kucaklamayan, ona uygun çalışma ve örgüt biçimlerini geliştirmeyen bir parti proleter hareketin gelişmesinde gerekli devrimci rolü oynayamaz. Nasıl ki, burjuva devletin örgütlenme biçimi, sınıfların eğitim ve kültür düzeyi, bilim ve teknikteki gelişmelerin sınıf savaşımı alanına yansıtılması yüzyıl öncesiyle aynı değilse, mevcut gelişme düzeyini temel alarak savaşım ve örgütlenme biçimini oluşturmak zorunda kalan proletaryanın örgütlenme biçim ve araçları da aynı kalamaz.

İkinci olarak, devrimci sınıf örgütlenmesi, her ülkenin ekonomik, toplumsal-politik koşullarını gözetmek zorundadır. Bilimsel sosyalizmin teorisi her ülkeye aynı şekilde uygulanmak zorunda olan bir reçete değil, farklı ülkelerde farklı “uygulanan genel ilkeler”den oluşur. Bilimsel sosyalizmin teorisinin her yerde aynı şekilde uygulanan bir reçete olarak görülmesinin sonucu, teoride kısırlık, politikada ise darkafalılıktır.

“Somut koşulların somut tahlili” marksist diyalektiğin temeli olduğu kadar, revizyonizmin de çıkış noktasıdır. Tarihte Marksizme, Leninizme saldıranlar, onu revizyona tabi tutanlar çıkış noktası olarak “somut koşulların somut tahlilin”den hareket etmişlerdir. “Koşulların değişikliği” revizyonistler için temel parola olmuştur.

Bugün de, burjuvazi ve liberal sol, koşulların değiştiğini, Marksizm-Leninizmin “çağdışı bir ideoloji” ve “dogmalar yığını” olduğunu, leninist parti teo(148)risinin “Rus koşullarından çıktığını”, “evrensel bir değer taşımadığı”nı, Marx’a dönmek gerektiğini söyleyerek Marksizm-Leninizme saldırıya geçmiş bulunuyor.



Onlara göre, leninist parti fikri, bilimsel sosyalizmin bir temel taşı değil, Marksizme suni olarak girmiş, Rusya’nın koşullarıyla bağlantılı bir özgünlüktür. Böylece Marx ile Lenin arasındaki süreklilik reddedilmekle kalınmıyor, devrimci parti teorisi de reddedilerek proletaryanın iktidar savaşımı yadsınmış oluyor.
Bu saldırılar karşısında direnmek gerekliliğine inananlar çoğunlukta, “hayır hiçbir şey değişmemiştir, Marx'in, Lenin'in görüşleri de bütünüyle doğrudur” gibi bir savunma çizgisi izliyorlar.
Şunu unutmamak gerekiyor: Marksizme, Marksizm-Leninizme saldırılar, onu içerden çökertme girişimleri yeni değil, Marksizmin ortaya çıkmasıyla başlamış ve bugün en şiddetli biçimini almıştır. Marx ve Lenin'in bu saldırılara yanıtı, birinci olarak “teoriyi bilimsel olarak çürütün” şeklinde meydan okumak; ikinci olarak da, teoriyi her somut gelişme karşısında derinleştirme, düzeltme ve geliştirme yolunu tutmak olmuştur.
Örneğin, 1890'ların sonlarında Bernstein'ın başını çektiği, Marksizme yönelik bir saldırı başladığında Lenin'in Marksizmi savunma yöntemi, marksist-leninistlerin soruna yaklaşımını ortaya koyuyor.
Bernştayncı revizyonizmin Marksizme saldırısının özü, onun parti teorisi de dahil, sınıf savaşımları alanındaki görüşleriydi. Kanıtı ise, ekonomik alandaki gelişmelerin Marx'in teorisini doğrulamadığıydı. Bu gelişme karşısında, Lenin bir yandan, Marx'in yöntemini ve teorisinin temel ilkelerini savunma ve yeniden kanıtlama yolunu tutmuş, bir yandan ise, onun boşluklarını ve zayıf yanlarını doldurarak teoriyi geliştirmiştir. Bu yöntem sayesinde, Bernştayncı revizyonizmin Rus biçimi olan ekonomizmi tasfiye etmeyi başarmış ve bolşevizmin temelini atmıştır. Lenin'in bu yöntemi yaşamı boyunca başarılı bir şekilde kullandığının bir dizi örneği vardır. Leninizm bu yöntem sayesinde ortaya çıkmıştır.
Bugün de Marksizm-Leninizme yönelen saldırıları göğüslemede marksist-leninistlerin yöntemi aynı olmak zorundadır. Bu saldırıları göğüslemek, proletaryanın savaşını zafere ulaştırmak için, marksist-leninistler, öncelikle teorinin özünü ve yöntemini anlamalı, sonra eleştirel bir bakışla kendi kavrayışını gözden geçirmeli, bu zemin üzerinde de, son gelişmeleri hesaba kalarak teoriyi zenginleştirip, geliştirmelidirler. Ancak bu yapıldığı ölçüde, Marksizm-Leninizmin ilkelerinin, onun özünü oluşturan materyalist diyalektik yöntemin dün olduğu gibi, bugün de tek bilimsel teori olarak, proletaryanın iktidar savaşımında bir silah olduğu gösterilebilir.
Burjuvazi ve onun işçi hareketi içindeki sosyalizm maskeli uzantılarını oluşturan reformistler her zaman Marksizm-Leninizme saldırmışlardır. Bugün bunun şiddetli bir şekilde sosyalist ve işçi hareketinde hissedilmesinin nedeni, Lenin'den sonra gelişmeler ışığında marksist teorinin geliştirilip, zenginleştirilememesidir. Bilime bilim olarak yaklaşılmaması, varolanla yetinilmesi, yeni olguların gerektirdiği yeni açılımların yapılmaması, kaçınılmaz olarak onun(149)deforme edilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu en başta leninist parti teorisi için geçerlidir.

***
Leninist örgüt teorisinin oluşumu bir sürecin ürünü olduğu kadar, bolşevik örgüt ve bireylerin bolşevikleşmesi de bir sürecin ürünüydü.
Lenin, 1920'de bolşevizmin, “siyasal bir düşünce akımı olarak ve siyasal bir parti olarak” 1903'ten beri varolduğunu söylüyordu, ama geçen 17 yılın güçlüklerle dolu bir süreç olduğunu da ekliyordu.
Bolşevik bir teori ve örgüte belli bir zaman kesitinde sahip olmak, her sorunu çözen bir sihirli değneğe sahip olmak değildir. Önemli olan her koşulda ve dönemde bolşevizmin yöntemine ve iktidar perspektifine sahip olmaktır.
Iskra'nın çıkışıyla bolşevik örgüt yapısı biçimlenmeye başlıyor, 1903'de menşeviklerle ayrılık sonrasında şekilleniyor ve resmi bir biçime kavuşuyor. Ama iki yıl sonra, 1905 Devrimiyle örgütlenme biçiminde köklü bir değişiklik yapmak gündeme geldiğinde, buna en başta bazı bolşevik kadrolar direniyor. Örneğin Lenin, illegal çekirdeği koruyarak, daha fazla legal ve yarı-legal örgüt biçimlerine geçilmesini, örgütün daha fazla demokratikleştirilmesini, sınıfa daha geniş açılmayı, komitelerdeki işçi üye sayısınn arttırılmasını istiyor, ama bir kısım bolşevikler bunun örgütü bozacağını düşünerek karşı çıkıyor. Aydın kökenli bolşevikler partinin yeni işçi üyelerle genişletilmesini savunurken komite üyeleri karşı çıkıyor. Lenin, III.Kongre'de partide işçiler ve aydınlar arasında ilişkiyi düzenleyen karar görüşülürken müdahale etme gereksinimi duyuyor ve şunları söylüyor:
"Komitelerde çalışmaya uygun hiçbir işçi olmadığı söylendiğinde yerimde zorlukla durabildim. Sorun uzatılıp duruyor, Partide bir şeyin sorun olduğu açık. Komitelerde işçilere yer verilmelidir. Kongre'de sadece üç yayıncının olması tuhaf; diğer yandan her ne kadar yayıncılar işçilere yer verilmesi fikrine taraftar görünüyorlarsa da, komite üyeleri, bilinmeyen nedenlerden dolayı bu konuda oldukça telaşlandılar."(İlk Bolşevik Kongre, s.l 10, Tan Yayınları)
Bu, Lenin'in II.Kongre öncesi ve sırasında, profesyonel devrimciliğin sınıfsal kökeninin önemli olmadığı vurgusundan hareketle komite üyelerinin partinin toplumsal kimliğini yeterince gözetmeme gibi bir hataya düşebildiklerini, “komitecilik” eğiliminin gelişebileceğini gösteriyor.
Oysa, Lenin’in sınıfsal kökeni ne olursa olsun partinin profesyonel devrimcilerden oluşması gerektiği fikrini vurgulu tarzda ortaya koymasının nedeni, partinin toplumsal kimliğini, sınıf hareketiyle birleşmesini önemsiz görmesinden değil, sınıf hareketiyle birleşmenin de temel koşulunu, sağlam bir teoriye, merkezileşmiş ve etkin bir işbölümüne sahip, faaliyetin sürekliliğini güvence altına alacak bir örgüt yaratmaktan geçtiğini görmesidir.
Profesyonel devrimci bir çekirdek oluşturma görevi başarıldıktan sonra, Lenin’in vurgusu da değişmiş, her fırsatta sınıf hareketiyle güçlü bağlar kurmanın(150)önemine dikkat çekmiştir.

Bu diyalektik gelişme ve koşullar anlaşılmadığında, Lenin’in 1905’de söylediği bazı sözleri temel alarak uvriyerizme, 1902’deki söylediği bazı sözleri temel alarak da komploculuğa savrulmak kaçınılmazdır.


Aynı şekilde, Lenin'in 1905 Devrimi koşullarında boykot taktiğini savunması, 1905 Devrimi'nin arkasından gelen gericilik yıllarında, partinin bütün legal olanakları kullanmaktan vazgeçmesi gerektiğini savunan otzovist bir eğilimin gelişmesinde etkili olduğu anlaşılıyor.
Bolşevizm yanlış eğilimlerin yeşermesine engel olan bir sigorta değildir. Yukarda örgütsel-politik alandan verdiğimiz iki örnek bunu açıkça gösteriyor.
Benzer bir durum, ideolojik alanda 1917 Şubat Devrimi'nin arkasından gündeme geliyor. Şubat Devrimi Çarlığı yıkıyor, ama bolşeviklerin öngördüğü gibi, işçilerin köylülerin devrimci diktatörlüğü gerçekleşmiyor. Gerçekleşiyor; ama bir başka biçimde ve iktidara egemen olmayan Sovyetlerde. İkili iktidarın diğer kesiminde.
Bekledikleri gerçekleşmeyen bolşevik partinin yöneticileri “İki Taktik”te formüle edilen sloganlara bağlı kalmaya, demokratik devrimi savunmaya devam ediyorlar. Sorun, Lenin'in İsviçre'den dönüp "Nisan Tezleri"yle müdahalesiyle ancak çözülüyor. Lenin, yeni durum ve koşulları hesaba katmayanları, bu nedenle de bolşevizmin özüne bağlı kalma yeteneği gösteremeyenleri “eski bolşevikler” olarak niteliyor.
Bu örnekler bolşevizmin teoride ve örgütte Türkiye'de yaygın olarak sanıldığı gibi, bir reçete, dogmalar yığını olmadığını, bolşevizmin her şeyden önce, somut koşulların somut tahlili, her fırsatta kendini yenileme ve iktidar tutkusu olduğunu anlatıyor. Bunlar aynı zamanda, Lenin sonrası bolşevizmin teori ve pratiğini doğru değerlendirmek, onun özüne, yöntemine ne derece bağlı kalındığını anlamak bakımından da önemlidir.
II-Leninist Parti Anlayışı ve Devrimci Hareket
Lenin'in parti anlayışı nedir? Bugün her şeye rağmen önemli bir kesimin Leninizmde direndiği, o iddiayı taşıdığı göz önüne alındığında, bu soruya doğru yanıt vermek, partinin potansiyel güçlerini maddi güce dönüştürmek, sosyalizmi işçi hareketiyle kopmaz bağlarla bağlamak, bütün bunların sonucu olarak devrimci sınıf partisini inşa etmek bakımından önem taşıyor.
Kuşkusuz genel çerçeve sözkonusu olduğunda, devrimci saflarda leninist parti tanımına pek itiraz edileceğini sanmıyoruz. Bu genel çerçeve somut sorunlara yaklaşım zemini üzerinde üretildiği ölçüde yolaçıcı olacak, yanlışlar daha çarpıcı olarak görülebilecektir.
Önceden de belirtildiği gibi, leninist parti teorisi, şu veya bu kitap veya makalede bütün sınırları çizilmiş bir teori olarak yer almıyor. Eğer öyle olsaydı, bu bir teori değil (teori, uluslararası hareketin deneyimlerinin genelleştirilmesi), bir reçete olurdu.(151)

Leninist parti teorisi, tüm uluslararası hareketin ve Rus deneyiminin eleştirel bakışla genelleştirilmesinden oluşuyor. Öyleyse, bu teoriyi anlamak için, bütün bir bolşeviklerin deneyimleri, Lenin'in söyledikleri, koşullardan koparılmadan, iç bağlantıları gözardı edilmeden eleştirel bir şekilde gözden geçirilmelidir.



Leninist parti teorisini anlamak, onun her şeyden önce ortaya çıkış koşullarını anlamak demektir. Leninist parti teorisi, tam haliyle olmasa da, sistematik olarak 1900'ün başlarında ortaya çıkıyor.
Lenin her şeyden önce bir marksisttir ve parti teorisinde de Marksizmin temel fikirlerinden yola çıkıyor. Ama o, Marx-Engels'in söylediklerini olduğu gibi taklit etmiyor, her şeyden önce söylenenlerin koşullarını kavramaya çalışıyor, daha da önemlisi Marksizmin özü olan materyalist diyalektiği somut koşulları değerlendirmede temel alıyor.
Rusya'da komünist hareket önce narodnik teori ve pratiklerle Marksizmin ilkeleri temelinde hesaplaşarak şekilleniyor. Bu gelenek ideolojik ve pratik olarak aşılırken, onda sınıf hareketi için olumlu olan ne varsa alınmasına titizlik gösteriliyor. Toptan bir inkar değil, diyalektik bir inkar sözkonusu.
Lenin narodnik hareketle aralarındaki farkı ve ondan neyin alınacağını şöyle açıklıyordu:
Naradnoya Volya 'nın hatası, bütün hoşnutsuzlukları bu örgüt içinde toplamaya ve bu örgütü otokrasiye karşı kesin mücadeleye yöneltmesi değildi; tam tersine, bu, onun büyük tarihsel erdemiydi. Hata, özünde hiç de devrimci olmayan bir teoriye dayanmaktan ileri geliyordu, ve Naradnoya Volya üyeleri, gelişmekte olan kapitalist toplum içindeki sınıf mücadelesiyle kendi hareketlerini ayrılmaz bir biçimde bağlamayı ya bilmiyorlardı, ya da bunu başaramıyorlardı."(Ne Yapmalı?, Lenin, Sol Yayınları, s.165)
Bir başka yerde de, Lenin, “önceki bütün devrimci hareketin geleneği, sosyal demokratların bugün bütün gücünü partinin örgütlenmesinde, iç disiplininin güçlendirilmesinde ve illegal çalışma tekniğinin geliştirilmesinde yoğunlaştırmalarını gerektirmektedir,"(Rus Sosyal-Demokratlarının Bir Protestosu, Marx-Engels Marksizm, s.131)demektedir.
Rus marksistlerinin Narodnik harekete karşı ideolojik savaşımı yoğunlaştırmaları, tersten bir eğilimin gelişmesine yolaçıyor. Bu eğilim legal Marksizm ve ekonomizm olarak kendini ortaya koyuyor. Partinin kurulması, marksist hareketin birleştirilmesi için ekonomizmin ideolojik olarak ezilmesi gerekiyor.
Lenin, ekonomizmin temel özelliklerini şöyle açıklıyor:
"Bu akım genellikle ekonomizm (sözcüğün en geniş anlamıyla) olarak adlandırılır. Başlıca özelliği geride kalmanın, yani daha önce açıkladığımız üzere, bilinçli önderlerin, kitlelerin kendiliğinden uyanışının gerisinde kalmasının kavranmaması, hatta savunulmasıdır. Bu akımın karakteristik özellikleri kendini şunlarda ifade eder: İlkeler açısından, Marksizmin kabalaştırılmasında ve günümüzdeki oportünizmin yarattığı, modern ‘kritisizm’ in karşısında çaresizlik; siyaset açısından, siyasi ajitasyon ve siyasi mücadeleyi sınırlamaya ya da bunları küçük eylemlere indirgeme çabalarında, Sosyal Demokratların genel demokratik hareketi kendi ellerine almadığı sürece, otokrasiyi deviremeyeceklerini kavrayamamakta taktikaçıdan kesin kararsızlık(...); ve örgütlenme açısından,(152)hareketin kitle karakterinin azalmayıp yükselmekte olduğunu, hazırlık mücadelesini, her beklenmedik isyanı ve nihayet tayin edici saldırıyı yönelebilecek devrimcilerin güçlü ve merkezi bir örgüt kurma zorunda olduğunu kavrayamamak." (Ekonomizm Taraftarlarıyla Konuşma, Yurt (kitap-yayın), s.75-76)
Leninist parti anlayışının temellerinin ortaya konduğu “Ne Yapmalı?”, ekonomizmin eleştirisi temelinde komünist hareketin görevlerinin açıklanmasına ayrılıyor.
Lenin bu eserinde sadece devrimci örgüt fikrini geliştirmekle kalmıyor, bununla da bağlantılı, ama sonuçları itibariyle daha geniş bir çerçeveye oturan Marksizmin kabalaştırılmasının da eleştirisini yapıyor. Ekonomik ve politik savaşım, kendiliğinden hareket, sosyalist hareket, parti, sınıf, madde, bilinç gibi marksist sınıf savaşı teorisinin temel kavramları yeni dönemin koşulları da gözetilerek, yeniden tanımlanarak Marksizm geliştiriliyor.
Son olarak, Lenin'in parti teorisini şekillendirmede önemli bir etken Çarlık Rusyası'nın koşullarıdır. Lenin herhangi bir yerde değil, Rusya'nın somut koşullarında teoriyi geliştirmeye çalışıyor. Lenin'in örgüt fikrine Rusya koşulları doğal olarak siniyor, bu ise o dönemde ve sonrasında iki türlü yanılgı yaratabiliyor. Birincisi, Lenin'in örgüt (parti) teorisinin Rus koşullarının ürünü olduğu, onda evrensel olan bir şeyin bulunmadığı; ikincisi ise, Rusya koşullarıyla bağlantılı söylenenlerin de evrensel bir teori gibi, değişikliğe uğratmadan alınıp uygulanması gerektiği.
Lenin marksist parti anlayışının genel çerçevesini şöyle ortaya koyuyor:
"Marksizm, bize, kök salmış geleneklerin, siyasal entrikaların, anlaşılmaz yasaların, ve muğlak öğretilerin kara örtüsü altındaki şeyi -sınıf mücadelesini, her türden mülk sahibi sınıflar ile, mülksüz yığınlar, mülksüzlerin başında bulunan proletarya arasındaki mücadeleyi- sezmeyi öğretmiştir. Devrimci bir sosyalist partinin gerçek görevini açıklığa kavuşturmuştur: Toplumu yeniden biçimlendirmek için planlar kurmak değil, işçilerin aldığı payı iyileştirmek konusunda kapitalistlere ve onların çanak yalayıcılarına öğüt vermek değil, komplo planları hazırlamak değil, ama proletaryanın sınıf mücadelesini örgütlemek ve nihai amacı proletaryanın siyasal gücü ele geçirmesi ve sosyalist bir toplumun örgütlenmesi olan bu mücadeleye önderlik etmek.”(Programımız, Marx-Engels Marksizm, s.133)
Marksist-leninist parti, öncü ve devrimci bir partidir. Ama bu kadarının kabulü yeterli değildir. Öncülüğün somut araçlar ve örgütlenme biçimiyle, program ve taktiğiyle ortaya konması, devrimciliğin somut bir iktidar perspektifiyle birleşmesi gerekir. Lenin'i diğer çağdaşlarından ayıran budur.
II.Enternasyonal partileri de, somutta menşevikler veya leninist parti anlayışının karşısına dikilen Troçki ve R.Luxemburg'da partinin öncü ve devrimci olmasını reddetmiyorlardı. Ama tarih onların değil, leninist partinin proletaryayı iktidar savaşımında zafere götüreceğini kanıtladı. (Bugün, S. Birliği’nde sosyalizmin ve Bolşevik Partisi’nin olumsuz akibetinden bakılarak, Troçki ve Rosa Luxemburg gibi leninist örgütlenmeye karşı çıkmış muhaliflerin, 1900'ün başlarında söyledikleri bazı sözlerden hareketle leninist parti anlayışının tarihsel haklılığı inkar edilmeye çalışılıyor. Bugünden bakıldığından “kahince” sayılabilecek sözler, bir uyarı olarak anlamlı olmakla birlikte, hiç de leninist parti anlayışının temel özellikleriyle evrensel karakterini, Troçki ve R. Luxemburg’un ise kendiliğindenci bir parti anlayışını savunduğunu, bu açıdan da tarihsel haksızlıklarını ortadan kaldırmaz. Kendisi leninist olmayan, tarihçi M. Liebman “kahince sözler”in altında yalan faktörleri açıklarken, bu sözleri söyleyecek düzeyde, “gerçekliğin henüz sağlam bir temel sunmadığı”nı belirtiyor ve şunları ekliyordu: "Eleştirel çözümlemeden çok burun kıvırma ve çamur atmanın ağır bastığı, kötü niyetin, kin ve nefret beslemenin politik yargılardan daha büyük bir rol oynadığı açıklamaların paradoksal biçimdeki kahince niteliğini açıklayan budur."(Lenin Döneminde Leninizm, C.l, s.39, Belge Yay.))Soyut bir devrimcilik,(153)somut örgütlenme biçim ve araçlarıyla birleşmeyen bir öncülük, proletaryaya iktidar savaşımında önderlik görevlerini yerine getiremez. Leninist parti anlayışı sadece örgütlenme biçimiyle değil, nasıl bir program, nasıl bir taktik sorusuna verdiği yanıtla da diğerlerinden ayrılıyordu.
Nasıl bir program ve nasıl bir taktik sorusunun yanıtı bu yazının konusu değildir. Biz burada nasıl bir parti (örgüt) sorununu ele alacak ve Leninizm adına sol harekette egemen olan yanlış yaklaşım ve pratiklere dikkat çekeceğiz.
Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə