Dr. Emeran Mayer Beyin-Bağırsak


depresyon ve kaygı gibi strese duyarlı bozuklukların gelişim ine neden



Yüklə 5,78 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə58/173
tarix11.12.2023
ölçüsü5,78 Mb.
#148344
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   173
Emeran Mayer - Beyin-Bağırsak Bağlantısı - Paloma Yay cs

depresyon ve kaygı gibi strese duyarlı bozuklukların gelişim ine neden
olabileceğini ve IBS gibi sindirim sistem inin ağrılı sendrom lannda rol
oynayabileceklerini de biliyoruz. Fakat anket verileri ve psikolojik ku­
ramlar, etkilenen bireylere yardımcı olmak için yeterli değil. Hastalardaki
bu erken programlamayı tersine çevirm eyi amaçlayan yeni tedaviler
geliştirmek için, yaşadığımız en eski deneyimlerin çeşitli stres durum­


SAĞLIKSIZ ANILAR 117
larındaki tepkimizin altında yatan, beynimizdeki nöral devreleri nasıl 
değiştirdiklerini bilmemiz gerekiyordu. Bu bilgi, sadece hayatın erken 
dönemlerinde yaşanan sıkıntılarla ilgili olarak hayvan modellerinde ya­
pılan temel araştırmalardan elde edilebilirdi.
1980’lerde psikiyatri ile ilgili araştırmacıların stresin insanlar üzerin­
de yaptığı etkilerin aynısını sıçan, fare ve maymun gibi hayvanlar üze­
rinde de yaptığını fark etmesi, bu konuda bir atılımın habercisiydi. Söz 
konusu hayvan çalışmalarının ilgi odağı, anne ve yavruları arasındaki 
etkileşimlerin rolü üzerineydi, çünkü sözlü ve duygusal istismar ya da 
evlilikte uyuşmazlık gibi insana özgü olan durumlarla karşılaştırıldı­
ğında, laboratuvarda bu tür etkileşimlerin modellenmesi daha kolaydır.
Örneğin kemirgenler de insanlar gibi farklı mizaçlara sahiptir: bazıları 
çekingen, bazıları ise daha sosyaldir; bazıları gözü kara maceracı iken, 
diğerleri yuvalarından pek ayrılmaz. Bazı anne sıçanlar kendi yavrularını 
yetiştirme konusunda başkalarından (genetik olarak kendilerine özdeş 
olan hayvanlardan bile) çok daha iyidir. Anaç bir sıçan, yavrularının 
üzerine çok düşer, onları şımartır. Sırtını kamburlaştırıp, bacaklarını 
her iki yana genişçe açarak alttaki yavruların emerken bir memeden di­
ğerine geçebilmesine olanak tanır ve zamanının büyük bölümünü mi­
nik yavrularını yalayıp ve tımar ederek geçirir. Daha ihmalkâr bir anne 
sıçan ise yavruları meme em m ek için mücadele ederken yan yatar ya 
da yavrularının üstünde uzanır. Bu, yavru sıçanların oynaşmalarına ve 
annelerini emerken arada bir meme değiştirmelerine (ikisi de yavrular 
için iyidir) engel olur.
1980’lerin sonunda başlayan ve çığır açan deneylerde, Montreal’deki 
McGill Üniversitesi’nden sinirbilimci Michael Meaney, anne sıçanlar 
ile yavruları arasındaki etkileşimin yavruların yaşamlarında nasıl rol 
oynadığını inceledi. Araştırma ekibi, genetik olarak özdeş olan anne 
sıçanları aldı ve yavruları daha bebekken onlara karşı davranışlarını vi­
deoya çekerek inceledi. Sonra yavruların büyümesine izin vererek anaç


118 BEYIN-BAGİRSAK BAĞLANTISI
davranışlar sergileyen annelerin yavruları ile stresli annelerin yetiştirdiği 
yavruları karşılaştırdı.
İyi bakım almış, yoğun ilgi görmüş yavrular büyüdüklerinde daha 
rahat, strese daha az tepki veren ve örneğin bolca alkol ya da kokain ve­
rildiğinde bunları abartılı şekilde tüketmek gibi bağımlılıkla ilgili dav 
ranışları daha az sergileyen yetişkinlere dönüşmüşlerdi. Ayrıca, diğer 
sıçanlarla daha çok sosyalleşiyorlardı, daha girişkenlerdi ve yeni yerler 
keşfetmek için daha fazla istekliydiler. Stresli, ihmalkâr annelerin yav­
ruları ise sıçanlardaki kaygı, depresyon ve bağımlılıkla ilgili davranış­
ların karşılığı olan özelliklere yatkınlık gösteren, yalnız bireyler hâline 
gelmişlerdi. Anne maymunlar ve bebekleri üzerinde yapılan araştırmalar 
da benzer sonuçlar vermiştir. Anneleri tutarsız, istikrarsız ve bazen de 
dışlayıcı olan makak yavruları, daha iyi bakılmış olan akranlarına göre, 
çekingen, teslimiyetçi, korkak, daha az sokulgan ve depresyona daha 
yatkındılar. Bu bulgular, çocukluk çağındaki deneyimlerimizin sağlı­
ğımızı nasıl etkileyebileceğini ve bağırsak ile beyin arasındaki diyalogu 
anlamamızı sağlayacak olan köklü bir değişimin başlangıcıydı.
Başka bir hayvan araştırmasında, Emory Üniversitesi nden sinir bi­
limciler Paul Plotsky ve Michael Meaney, anneleri mizaç olarak anaç 
veya ihm alkâr olan yavru sıçanları incelediler. Yavrular büyüdükten 
sonra onları birkaç dakika boyunca küçücük, sıkışık kafeslere koyarak 
strese soktular. Daha iyi bakılan sıçanların stres hormonu olan korti- 
kosteron düzeyleri düşüktü (kortikosteron, insanlardaki stres hormonu 
olan kortizolün karşılığıdır). Bunun yanında, vücudun stres tepkisinin 
kontrolden çıkmasını engellemek amacıyla kanlarında ve beyinlerinde 
hormonal değişiklikler deoluşmaktaydı. Anneleri tarafından yalanmış 
ve kucaklanmış yavrularda, büyüme hormonu gibi genç beynin gelişimi 
için gerekli olan bazı hormonların salgılandığı ortaya çıktı.
Bu arada, annenin stres düzeyi ile yavrusunun sinir sisteminin hayatın 
ilerleyen dönemlerinde strese tepki verme şekli arasındaki yakın ilişkiyi



Yüklə 5,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   173




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə