118
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Yukarıdaki beyitlerde de görüldüğü üzere ona göre altmış üç yaşında kabre
girmek Rasûlullah’ın sünnetidir.
Kabre girmek Rasûlullah sünnetleri
İbadet eylemek HakkRasulû’nün adetleri
56
Ahmed Yesevî, “O sebepten altmış üçte girdim yere” nakarat mısralı ikinci
hikmetinde Hz. Muhammed ile olan özel ilişkisini ve altmış üç yaşından son-
ra hayatının geri kalan kısmını yer altında geçirmesinin sebebinin bir kısmına
işaret etsek de daha geniş şekilde bunu şöyle anlatmaktadır:
“Rahim içinde belirdim, ses geldi;
“Zikir söyle!” dedi, organlarım titreyiverdi,
Ruhum girdi, kemiklerim Allah” dedi,
Dört yüz yıldan sonra çıkıp ümmet olacak
Nice yıllar dolaşıp halka yol gösterecek
On dört bin âlim kendisine hizmet eyleyecek
Dokuz ay ve dokuz günde yere düştüm,
Dokuz saat duramadım, göğe uçtum,
Arş ve Kürsü derecesini varıp kucakladım.
Arş üstünde namaz kılıp dizimi büktüm;
Dileğimi söyleyip, Hakk’a bakıp gözyaşı döktüm.
Bir yaşımda ruhlar bana pay verdi;
İki yaşımda peygamberler gelip gördü
Üç yaşımda kırklar gelip halimi sordu;
Dört yaşımda Hak Mustafa verdi hurma
Yol gösterdim nice günahkâra yola girdi
Nereye varsam Hızır Babam bana yoldaş oldu.
(…)
Yedi yaşımda Arslan Babam beni arayıp buldu,
(…)
56
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 373 (Hikmet 184)
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
119
Sekizimde sekiz yandan yol açıldı;
“Hikmet söyle” diye başıma nurlar saçıldı;
Allah’a hamdolsun Pir-i kâmil mey içirdi
57
(…)
On sekiz yaşımda Kırklar ile şarap içtim;
Hak Mustafa’nın güzelliklerini gördüm.
(…)
Yaşım yetti yirmiye, geçtim makam
Allah’a hamd olsun, pir hizmetini eyledim tamam
58
(…)
Ben yirmi sekiz yaşıta âşık oldum
59
(…)
Otuz birdeHızır Baba’m mey içirdi.
(…)
Otuz üç yaşımda saki olup mey paylaştırdım.
(…)
Otuz altı yaşta oldum kemal sahibi oldum;
Hak Mustafa gösterdiler bana cemal
60
(…)
Altmışüçte çağrı geldi; “Kul yere gir!..”
Hem canınım, cananınım, canını ver.
Hu kılıcını ele alıp nefsini kır…
(…)
Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, nefsi teptim;
Ondan sonra cananımı arayıp buldum;
Ölmeden önce can vermenin derdini çektim.
61
Netice olarak Ahmed Yesevî’nin Hz. Peygamber’in vefat yaşıyla birlikte
toprağın altına girmesi, sünnet bilincinin ayrı bir boyutunu yansıtması açı-
sından önemlidir. Fakat onun bu durumu yalnız kendisine ait özel bir haldir.
Bunda duygusallık ve coşkunluk zirvededir. Dolayısıyla bu halin diğer insan-
lar için ne sünnet ne de bağlayıcı bir tarafı vardır. Zaten Ahmet Yesevî kendisi
57
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 66-68 (Hikmet 2)
58
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 70 (Hikmet 3)
59
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 73 (Hikmet 4)
60
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 75 (Hikmet 5)
61
Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet, s. 79 (Hikmet 7)
120
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
toprak altına girmiş, ama hiç bir müridine bunu tavsiye etmemiş, uygulayan
da olmamıştır.
3. Peygamberliğinin Alameti Olarak Hz. Peygamber’in Mucizeleri ve
Miraç Mucizesi
Ahmed Yesevî eserinde Hz. Peygamber’in mucizelerine yer verir. Üzerinde
durulan mucizeler Kur’ân ve tabiatıyla Allah’ın Peygamber’e âyetlerini, kadri-
nin, birliğinin nişanlarını göstermek istediği Hak’tan başka kimsenin olmadı-
ğı bir makamda gerçekleşen miraç mucizesidir.
62
Bunlar arasında Miraç muci-
zesine ayrı bir yer verir.Miraciye türünde yazıldığı anlaşılan 80. Hikmette Hz.
Muhammed’in miraç mucizesi şöyle anlatılır:
Ey dostlar, bildireyim HakkRasûlû’nden
Ümmet olsan, işitip salât-selam söyleyin dostlar.
O büyük ve küçük âlemler için rahmettir
Ümmet olsan, işitip salât-selam söyleyin dostlar.
Allahım armağan eyledi O’na Mirac
Rahmet denizi dolup aşırı dalgalandı
Koydu O’nun başı üzere “la-emruk” tac;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Önce Cebrail alıp geldi O’na Burak;
Burak’a binip kıldı Hazret bin tumturak;
Burak uçup havalandı hinde’l-Irak;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Aksa’ya varıp indi görün orada Server;
Yığıldılar bütün ruhlar, O peygamber
Mübarek nefes verdi ruhlar orada yekser
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Cebrail alıp o Hazreti havalandı;
O Sidretu’l-müntehâ’ya ulaştılar hemen
Mustafa’yı Cebrail eyledi güzel ser-efraz
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
62
Fatih M. Şeker, İslamlaşma Sürecinde Türklerin İslam Tasavvuru, Ankara 2010, s. 448.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
121
Makamından geçemeyip Cebrâil kaldı;
Yularını o Mikâil gelip aldı;
Son zamanda Mikâil yorulup kaldı;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
O İsrâfıl O’nu alıp uçtu cennete
O makamda Rasûl eyledi değişik bir sefer
O hem kaldı makamında eyleyip figan
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Arş’a bakıp adım attı Rasûlullah;
Na’leyni koyayım dedi Hakk Mustafa;
Nida geldi: Na’leyn ile sen adım at ha;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Hakk tarafından nida geldi: “Erinî beni”
Ey Habibim, bana yakın gel beri
Mahrem eyleyim has sırrıma şimdi seni...
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Hakk’a bakıp adım attı Rasûlullah;
Hak’tan başka kimse yoktur orada yoldaş
Böyle makam kimseye yok, vallah-billah
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Gerçek ümmetsen, bu sözleri iyi bilip al;
Bu sözler seçkin ümmete bal benzeri
Münafıka uymaz bu söz, gelir melal;
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Münafıklar şüphe edip oldu münkir
Sabaha cehennemde dimağından çıkar bil duman
Sonra duyulan pişmanlıktan sana ne fayda
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Mustafa’nın Mirac’ına sal kulak;
Kim işitse, gönlü olur hoş sudan ak;
Gerçek ümmetsen, işitip ağla pınar misali
Gerçek ümmetseniz; işitip salât selâm söyleyin dostlar
Dostları ilə paylaş: |