Felsefe ve d n b L mler anab L m dali



Yüklə 0,51 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/25
tarix19.10.2018
ölçüsü0,51 Mb.
#74762
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25

 

4

düzenin  son  kırıntılarına  karşı  duyduğu  isyanı  daha  da  şiddetlendirmeye  yarar.  Bu 



yüzden de çağımızın simgesi olan “homme revolte” (asi insan) haline gelmiştir

7



Aşkın  ilkelerden  ve  dolayısıyla  da  semavi  olana,  uymaktan  mahrum  kalan  Batı 

modernitesi  “insaniliğimiz”in  çöküşünü  hızlandırmış  ve  sonuçta  evrensel  felaket 

tehdidini  beraberinde  getiren  bir  nihilizmle  sonlanmıştır.  Burada  belirtmek  gerekir  ki, 

slam uygarlığı, kendi varolma mantığına ters düşmeden asla böyle bir şey yapamazdı 

ve bu da, modern dünyanın neden  slam topraklarında değil de Avrupa’da doğduğunu 

yeterince  açıklamaktadır

8

.  Ve  adına  da  “Batı  medeniyeti”  ya  da  “Batı  modernitesi” 



denilmektedir. Bunun böyle adlandırılması, modernitenin sadece bilimsel ve teknolojik 

gelişmeler  anlamında  değil,  aynı  zamanda  felsefi  temelleri  itibariyle  de,  Avrupa’dan 

kök salıp dünyaya yayılması sebebiyle oldukça mantıklıdır

9

.  



Modernizmle  meydana  gelen  dinin  çöküşü  ya  da  kutsalın  yitirilişi,  aslında  insanın  ve 

doğanın  mahiyetine  ilişkin  bakış  açısında  meydana  gelen  kökten  değişimin  bir 

parçasıdır.  nsanoğlunun Din-veya daha geniş bir çerçevede Gelenek-içinde yaşadığı her 

devirde  suistimaller,  hurafeler,  anlayışsızlıklar,  karşı  çıkışlar,  günahlar  vs.  olmuştur; 

lakin  hiçbir  zaman  cennet  ve  cehennemin  gerçekliği  sorgulanmamış,  Allah  da  alemin 

kendisiyle açıklandığı basit bir varsayım olarak görülmemiş ve şeytan da modası geçmiş 

bir  “façon  de  parler”  olarak  telakki  edilmemiştir.  Bu  devirlerde  dünyevi  hiyerarşi, 

biçimini ve ispatını kendisinden aldığı Semavi hiyerarşinin bir yansıması olarak kabul 

edilmiştir. Bunun zıddı bir bakış açısının ortaya çıkışı ancak yakın zamanlara rastlar. Bu 

bakış açısını en  yalın  bir  biçimde  profan (din-dışı, dünyevi, seküler)  perspektif  olarak 

adlandırabiliriz.  Bu  bakış  açısı  anti-geleneksel,  ilerici,  hümanist,  akılcı,  materyalist, 

deneyci,  ferdiyetçi,  eşitlikçi,  serbest  düşünceci  ve  aşırı  duygusal  bir  bakış  açısıdır. 

Böyle  bir  bakış  açısı  şu  ya  da  bu  biçimde  her  zaman  varolmuştur;  yeni  olan  onun 

ş

imdilerde  dünya  çapına  yayılmış  ve  hemen  hemen  tüm  beşeri  hayat  ve  düşünce 



alanlarını kaplamış hakimiyetidir

10



ş

te  bu  profan  bakış  açısı  ya  da  dünya  görüşü,  Batı  medeniyetinin  ben-idrakinin 

oluşmasını  sağlayan  nihai  etkendir.  Batı  insanının  böyle  bir  bakış  açısına  sahip 

olmasını,  sadece  kilise  ile  yaşadığı  problemlere  indirgemek  doğru  değildir.  Öncelikle 

                                                 

7

 Pasquier, a.g.e. s.16 



8

 Pasquier, a.g.e. s.122 

9

  Thomas  Michel  SJ,  “Zihinler  Maneviyata  Yabanileşmiş”  Yeni  Asya  Gazetesi,  27  Ekim  2004. 



(bkz.http//www.yeniasya.com.tr) 

10

 Lord Nortbourne, Modern Dünyada Din, Çev. Şahabeddin Yalçın,  nsan Yayınları,  stanbul, 1995, s21 




 

5

onun, Tanrı ve dünya ile olan zihnî tahayyülat ilişkilerinde yaşadığı süreçlere bakmak 



gerekir (Teizm, Deizm, Panteizm, Ateizm. vs…). 

Profan dünya görüşünün oluşmasında birçok etken olabilir. Ama bunların içinde Deizm 

düşüncesi, belki de en önemli etkendir. Çünkü, Deizmin iddiaları bu profan bakış açısını 

(dünya görüşünü) açık bir şekilde desteklemektedir.  

Yerleşik kavramlar çoğu zaman görüntülerinin gerisinde felsefeler gizlerler. Sözgelimi 

“ilerilik”,  “uygarlık”,  “çağdaşlaşma”,  “modernizm”,  “sekülerizm”,  “laiklik”, 

“demokrasi”,  “sosyalizm”,  “ slam  sosyalizmi”,  “tutuculuk”,  “özgürlük”,  “sağcılık”, 

“solculuk”,  “feminizm”,  “milliyetçilik”,  “sınıf”,  “feodalite”,  “bilimsellik”  vs…  slam 

medeniyeti açısından bu kavramlar en azından tartışmalıdır. Bunların modern içerim ve 

uzantılarıyla  geleneksel  kültürümüzün  hiçbir  ilişkisi  olmadığı  söylenebilir.  Bu 

kavramlar  yeni  ve  modern  kimlikleriyle  ayrı  iklimlerin,  başka  medeniyetlerin  dünya 

görüşlerini  yansıtmakla  birlikte,  gerek  bizim  gerek  tüm  toplumların  hayatında  son 

derece etkili bir yere sahiptirler.

11

 



Bugün  Batı  medeniyeti  denildiğinde  akla  ilk  gelen  “modernite”,  “modernizm”  ve 

“sekülerizm”  kavramlarıdır.  Çünkü  bu  kavramlar  bir  yaşam  tarzını  sembolize 

etmektedirler. Her insanın ve her toplumun bir yaşam tarzı, bu yaşam tarzını belirleyen 

temel  bir  dünya  görüşü, bir felsefesi  ve genel  ilkeleri    olduğuna  göre; “modernite”  ve 

“sekülerizm”  kavramlarının  yukarıda  bahsettiğimiz  profan  bakış  açısının  bir  ürünü 

olduğunu açık bir şekilde görebiliriz. Bu da bizi “Deizm” düşüncesi ile “modernite” ve 

“sekülerizm” arasında bir ilişki kurulabileceği sonucuna götürecektir. Çünkü, Deizmin 

iddialarıyla “modernite” ve “sekülerizm” kavramlarının içerdikleri anlamların örtüştüğü 

görülecektir.  Veya,  deistik  din  ve  Tanrı  anlayışının,  moderniteyi  ve  sekülerizmi 

doğurduğunu söyleyebiliriz.  

Tarihte  meydana  gelen  paradigma  değişmelerinin  -ister  bilimde  olsun  ister  toplum 

hayatında- altında yatan bazı temel ve anahtar kavramlar vardır. Modern paradigmanın 

omurgasını  oluşturan  “seküler”  kavramı  da  böyle  anahtar  kavramlardan  biridir.  Bu 

kavramdan  oluşturulan  “sekülerizasyon”  (dünyevileşme)  ve  “sekülerizm”  (dünyevilik) 

                                                 

11

 S.Nakib Attas,  slam, Sekülerizm ve Geleceğin Felsefesi, Çev. M.Erol Kılıç,  nsan Yayınları,  stanbul, 



1995, s.44; Ali  Bulaç, Çağdaş Kavramlar ve  Düzenler, Endülüs Yayınları,  stanbul, 1992 (12.  Basım), 

s.169. 



Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə