1584
* TAED
57
Hakan SARAÇ
deyimleri incelerken “kültürdilbilimsel analiz”
4
yöntemini kullanmıştır. V.N. Teliya’ya göre
toplumların mantaliteleri ve karakteristik özellikleri kalıplaşmış söz ve söz öbeklerinde daha
ziyade deyimlerde ortaya çıkmaktadır. Çünkü deyimler ulusal ve kültürel imgeleri bünyesinde
bulunduran, yaşatan ve onları en açık şekilde yansıtan kültür hazineleridir. Araştırmacı,
halkların dil dünya görüşünün oluşumunda etkin rol oynayan kültürel anlamların dilde
yansımasını şu şekilde açıklamaktadır: “Herhangi bir kültür toplumunun düşünce yapısının
karakteristik özelliklerini gösteren ulusal ve kültürel stereotipler, mitolojik düşünceler,
semboller vb. mecazi ifadeler dilin iç yapısına yansımakta ve orada kaydedilmektedir” (Teliya,
1996, s. 233).
1.
Çalışmanın amacı ve yöntemi
Bu çalışmada, hedef dildeki ulusal bilinci, milli ruhu, duygu-düşünce yapısını ve
kültürel değerleri ortaya çıkarmak için detaylı ve derin bir araştırma imkânı sunan
kültürdilbilimsel analiz yöntemi uygulanmıştır. Bu metot araştırmacılara sadece bir kültür
toplumunun milli değer ve yargılarının ortaya konulmasına imk
â
n sağlamamakta, aynı zamanda
o toplumun tarihsel ve kültürel belleğine nüfuz etme olanağı sunmaktadır. Kültürdilbilimsel
analiz yöntemini bilim dünyasına kazandıran V.N. Teliya, bu yöntemin önem ve amacını şu
şekilde açıklamaktadır: “kültürdilbilimsel analiz yönteminin amacı, dil işaretlerinde daha çok
deyimlerde yansıyan ve kaydedilen herhangi bir toplumun kendine özgü arketipleri, sembolleri,
mitleri, dini inançları, halk düşünceleri, kültürel değerleri (gelenek-görenek) vb. kültürel
anlamların belirlenmesi ve tasvir edilmesidir” (Teliya, 1993, s. 310). V.N. Teliya ve
öğrencilerinin geliştirmiş olduğu bu yöntem, dünyanın birçok yerinde ses getirmiştir. İngiliz
dilbilimci olan A.P. Cowie, “Teliya ve meslektaşları belirlemiş oldukları birçok Rusça söz
öbeğini analiz ederek, deyimlerde bulunan kültürel anlamların betimlenmesi için teorik zemin
hazırlamışlardır. Bu araştırmacılara göre, deyimler kültürdilbilimsel analizin en önemli bilgi
kaynaklarıdır” demektedir. (Cowie, 1998, s. 8)
Dağ sözcüğü, dildeki asıl anlamı olan “çevresine göre daha yüksekte olan toprak veya
kayalık yeryüzü şekli” (Doğan, 2011, s. 335) dışında simgesel, imgesel ya da metaforik
anlamlara da gelebilmektedir. Gerçek anlamından uzaklaşarak bu tarz mecazi anlamlara
bürünmesi dağ kavramının kişinin dil bilincinde doğanın bir parçası olma özelliğinin yanı sıra
bir kültür nesnesi olarak algılanmasını sağlamaktadır. Bu yüzden, dağ kavramı akla gelen ilk
4
Rus. «Лингвокультурологический анализ».
Rus ve Türk Dil Dünya Görüşünde “Dağ” Kavramı (Kültürdilbilimsel Analiz)
TAED
57* 1585
anlamının dışında çeşitli kültürel anlamlara bürünmektedir. Bu kültürel anlamalar toplumdan
topluma farklılık göstermekle
birlikte, benzer sonuçları da beraberinde getirmektedir.
Çalışmamızın amacı; derin bir tarihe, kültürel zenginliklere sahip olan Rus ve Türk
halkının ana dillerinde dağ sözcüğüne yüklenmiş olan kültürel anlamların kalıplaşmış söz
öbeklerinden çıkarılması ve betimlenmesidir. Rusça ve Türkçe analizi gerçekleştirilen
deyimlerin metin içerisinde kullanımının gösterilmesi için güncel dilin aktif bir şekilde
kullanıldığı Türk Dil Kurumu resmi sitesinden, Rusça Ulusal Derlemeden ve gazetelerden
seçilmiş örnekler verilmiştir.
2.
Türk dilinde ‘dağ’ kavramı
a) Türk mitolojisine göre, Türkler Tanrı’nın yaşadığı mekanlar olarak kabul ettikleri
dağları ilahlaştırmışlar ve onlara tapmışlardır. Eski Türklerde dağ kavramı “ulu başlangıç, kök,
soyun temeli ve anayurdun sembolü” olarak kabul edilmiştir (Beydilli, 2005, s. 145). Türk
halkının mitolojik düşünce sisteminde dağ; vatanın, toprağın ve milletin koruyucusuydu. Bunun
dışında, Türk mitolojisinde “dağlarda birtakım ruhların iyilikte bulunduğuna, iyi ruhların
insanları kötü ruhlardan koruduğuna ve yol gösterdiğine” inanılmaktaydı (Erdoğan, 2007, s. 83).
Bu yüzden, Türkler herhangi bir bela veya musibetle karşı karşıya kaldıklarında, dualarında
bunları dağlara gönderirlerdi. Bunun sebebi ise, yalnızca bu belaları tanrılara ev sahipliği yapan
kutsal dağların bertaraf edebileceğiydi. Böylece, yukarıda belirtmiş olduğumuz eski Türklerdeki
mitolojik inanç ve düşünceler ışığında dağ kavramının Türklerde ‘kutsal gücü, kutsal mekanı ve
anayurdu’ simgelediğinin sonucuna varılabilir. Türk halkının bilincinde dağ kavramının bu
şekilde algılanmasının Türkçedeki ‘dağlara taşlara’ deyiminde ortaya çıktığını söylenebilir:
Örnek 1) Dağlara taşlara: Kötü bir durum söz konusuysa ‘bizden ırak olsun’
anlamında söylenir (Özdemir, 2000, s. 109).
– Allah vermesin…!Bizim Sıdıka Hanımın kardeşini meyhanede vurmuşlar!
– Aman yarabbi, dağa taşa! Evlerimizden uzak olsun.! [Ahmet Rasim – Fuhş-i Atik, 13.
Bölüm, 59];
Bizden uzak,
Cehenneme direk;
Allah vermesin,