Rus ve Türk Dil Dünya Görüşünde “Dağ” Kavramı (Kültürdilbilimsel Analiz)
TAED
57* 1589
Nilüfer’in o meşhur ‘Erkekler ağlamaz, sil göz yaşını…’ şarkısını mırıldanırken
gözümüzün önünden geçen film sahnelerini bir sıralayalım dedik. Hani bir vurdular mı dağları
deviren o sert ağabeyler var ya; işte onların salya sümük ağladıkları sahneleri anımsamaya ne
dersiniz?(https://www.sinemia.com/sosyal/sinema-galeriler/daglari-deviren-sert-agabeylerin-
salya-sumuk-agladigi-18-unutulmaz-film-sahnesi, 19.05.2016);
O artık yoktu, üzerine toprak atıldı. Tek bir karesi dışarıdan görünmeyene kadar
örttüler üstünü. O çok sevdiği çukuru toprakla doldurdular. Sesim o kadar güçlü çıkıyordu ki,
tek çığlığım yeterdi dağları devirmeye ama ben dağları devirmek değil, onun gövdesini toprak
altından çıkarmak istiyordum (http://www.asiyeakcay.com/soguk-bir-olumu-sicak-gozyaslari-
karsilar.html, 19.05.2016).
f) Daha çok
yapısal metaforlar üzerinde araştırma yürüten Amerikalı dilbilimci George
Lakoff ve Mark Johnson, konum belirlememizde bizlere yardımcı olan yön ifadelerini alan
metaforları olarak adlandırmış ve çalışmalarında bu metaforlarını şu şekilde sıralamışlardır:
“yukarı – aşağı’, ‘içinde – dışında’, ‘ön taraf – arka taraf’, ‘yüzey altı – yüzey üstü’ ve ‘merkezi
– dış” (Lakoff, Johnson, 1980, s. 35). Bu çalışmada yürütülen kültürdilbilimsel analiz
yönteminde yukarıdaki yaklaşımın temel alınması özellikle kültürel anlamların belirlemesi
konusunda fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Çünkü kültürel anlamların oluşumunda büyük
rol oynayan metaforların, farklı dil ve kültüre sahip halkların dil dünya görüşlerini meydana
getirdiği savunulmaktadır. Son olarak, Türkçede dağ kavramının ‘yukarı – aşağı’, ‘büyük –
küçük’ gibi nitelik ve alan metaforlarını bünyesinde bulundurduğu söylenilebilir. Bu nitelik ve
alan metaforlarının yansıdığı deyimler şu şekilde sıralanabilir:
Örnek 1) ‘Aralarında dağlar kadar fark olmak’: Aralarında her yönden büyük
ayrılıklar bulunmak, benzer nitelikleri çok az olmak:
Hümeyra dizide, eşini erken yaşta kaybetmiş ve kızına çok düşkün bir anneyi oynuyor.
Hümeyra şunları söyledi: ‘Annem bana gençken birtakım sözler söylerdi. Bir kulağımdan girer
diğerinden çıkardı. ‘Anne olunca anlarsın’ derdi. Anne olduktan sonra bunu çok iyi anladım.
Kadın olmak ile anne olmak arasında dağlar kadar fark var’ (http://www.milliyet.com.tr/kadin-
olmak-ile-anne-olmak-arasinda-daglar-kadar-fark-
var/cafe/haberdetayarsiv/24.12.2008/1031811/default.htm, 19.05.2016).
Meseleye biraz da şuradan bakmaya başladım, her zaman söylerim: ‘İyi bir müzisyen
olmakla, iyi bir prodüktör olmak arasında dağlar kadar fark var…’ Daha önce de iyi müzik
1590
* TAED
57
Hakan SARAÇ
yapabiliyordum ancak dışarıdan bakıp, resmin bütününü göremiyordum. Şimdilerde, bu konuda
ne yapacağımı biliyor, bütününü görebiliyor ve ‘ben bir prodüktörüm’ diyebiliyorum
(http://www.anadolujet.com/aj-tr/anadolujet-magazin/2010/agustos/makaleler/her-zaman-
sakin-beduk.aspx, 19.05.2016).
Örnek 2) ‘Küçücük/Alçacık dağları ben yarattım demek’: Çok kurumlu olmak,
kendini çok beğenmek;
İnsanın topraktan yaratılmasına, Kur’an neden durmadan dikkat çeker acaba? Bazen
de onun bir damla sudan yaratılmışlığına değinir. Çünkü insana, sakın ola böbürlenme
demektir. Yürüyüşünde mütevazı olmasını istemektedir. Çünkü dağlar insandan daha büyük,
daha sağlamdır. Kısacası, insanın haddini bilmesi gerekmektedir. İşte bu, kişilik inşasıdır.
Topraktan/çamurdan yaratıldığını hiç aklından çıkartmayan insan, küçük dağları ben yarattım
havasında olmaz (http://nidadergisi.com/genel/musluman-benlik-ve-sahsiyet-dusuncesi.html,
19.05.2016);
En sık rastlanan kendini beğenme biçimi, ‘aklımı seveyim’ şeklindedir. ‘Aklı pazara
çıkarmışlar, herkes kendi aklını almış’ bir Türk özdeyişidir. Herkeste az çok var olan ‘ben çok
akıllıyım’ duygusu, eğer bir de, ‘sen hiç yanılmadın’; ‘o hep doğruyu söyler’ diyen bir çevre
tarafından fıştaklanırsa, hem kendisine hem de çevreye zarar veren bir saplantıya dönüşebilir.
Ve şu yukarıda anlattığım insanlık hallerinin birkaçı bir insanda birleşirse, ortaya ‘klinik’ bir
tablo çıkar. Atalarımız bu kişileri tanımlarken, ‘adam küçük dağları, ben yarattım, büyükleri
babamdan kaldı diyor’ derler (http://www.birgun.net/haber-detay/kucuk-daglari-ben-yarattim-
9063.html, 19.05.2016).
Örnek 3) ‘Burnu Kaf dağına çıkmak/varmak’: Kibirlenmek şımarmak; burnu
büyümek (Türk Dil Kurumu resmi sitesi – http://www.tdk.gov.tr/, 19.05.2016).
Başbakan Erdoğan acaba kimi kastediyor?: Öyle burnu Kaf dağında olan adaylarla
yola devam etmek istemiyoruz. Bunları bir kenara koymak istiyoruz ama tabii bunların
değerlendirmesini yaparken, zaman zaman şartların bizi belli şeylere zorladığı da olabilir.
Çünkü, bir yarışın içindeyiz (http://www.radikal.com.tr/politika/erdogan-burnu-kaf-daginda-
aday-istemiyoruz-915489/, 19.05.2016);
Bu hafta tüm zorluklarına rağmen sevdiği işi yapmaktan vazgeçmeyen, ilk günkü
hevesini hali hazırda korumayı başaran, ekranların güzel yüzü, otoriter sesi; Hümeyra Yılmaz
Ardzınba ile çok keyifli bir söyleşi yaptık. Düzce’de basının ‘hasta adam!’ olduğunu söylediği