1606
* TAED
57
Cengiz GÖKŞEN – Rukiye GÖKŞEN
kimi zaman yârinden uzak kalan bir kişinin sitemini, kimi zaman haksızlıklardan dolayı dağa
çıkan bir eşkıyanın kurtuluşunu, kimi zaman da coşkun duyguların ifadesini (Bir of çeksem
karşı ki dağlar yıkılır) belirterek bir anlam kazanmaktadır (Gürbüz-Şahin, 2012, s. 1644-1645).
Sevda çekmenin en çok özdeşleştiği kelimelerden biri ateştir. Sevda ateştir, insanı yakar,
sevdalı yanar, yüreği yangın yeridir, içi ateş ile doludur, içindeki ateşten ciğerleri ve yüreği
kebap olmuştur, yüreği ve ciğerleri yana yana köze dönmüştür. Bunca yanık yüreğin bir araya
gelmesiyle oluşan dağlar kömürdendir. Sevda sadece insanı yakmaz aynı zamanda ömrü de
bitirir. Zaten feleğin kastı insanadır. Felek insanı kandırır, sevda feleğin bir oyunudur, feleğin
bir kuşu vardır ve tırnakları demirdendir, insanı yakaladıktan sonra kurtulmak imkânsızdır.
Dağlar, tabiatın en güzel parçalarındandır. Her dağ üstünde taşıdıkları ve içinde
barındırdıklarıyla aynı zamanda estetik bir varlıktır. İhtişamın, güvenin, sağlamlığın, sertliğin,
vs. sembolüdürler. Bu yönleriyle birçok şiire, türküye ve sanat eserine konu olmuşlardır.
Bunların yanında yukarıda belirtildiği üzere dağlar, Türk kültürü içinde birçok farklı kültürel
olgunun içinde yer alan varlıklardır.
Türküler, halk hayatının ve hafızasının iz düşümüdür. Bu yüzden millî kültür
unsurlarının en iyi yansıdığı edebi ve kültürel ürünlerin başında gelirler. Bu bağlamda, Türk
kültürü içinde simgesel ve inanç unsuru olarak birçok fonksiyonda yer alan dağlarla ilgili
yansımalar türküler içinde açıkça görülür.
Dağ(lar)ın Yüce Kutsal Bir Varlık Olarak Görülmesi
2
Türkülerde en sık karşılaşılan durumlardan biri, dağların yüce bir varlık olarak
algılanmasıdır. Bu durumla ilgili çok sayıda örnek görmek mümkündür. Aşağıdakiler bunlardan
sadece birkaçıdır.
Duman eksilmeyen dağlar
Ah dağlar ah ulu dağlar
Yüce dağ başından indiremedim
Yönünü yönüme döndüremedim
Bir yârin aklını kandıramadım
2
Bu çalışmada kullanılan bentler ve dörtlükler,
www.türküler.com/sözler 25.05.2016
sitesinden alınmıştır.
“Dağ”ın Türkülere Mitik Bir Öge Olarak Yansıması
TAED
57* 1607
Aşağıdaki mısralarda dağların yüceliğinin vurgulanması yanında, yol vermesi için
yalvarma da söz konusudur. Dağlarda tanrısal bir güç görülmekte ve kendilerinden medet
beklenmektedir.
Başı duman pare pare
Yol ver dağlar yol ver bana
İslamiyet öncesinde yüksek dağların zirveleri Tanrı mekânı olarak tasavvur edilir.
İslamiyet sonrasında ise bu tür yerlerde yatırların bulunduğu, evliya veya şehitlerin yattığı,
buralara geceleri gökten yeşil bir ışık/nur indiğine dair anlatılar halk arasında yaygındır.
Aşağıdaki bentte benzer bir inancın bulunduğu söylenebilir.
Yüce dağ başında yanar bir ışık
Düşmüşüm derdine olmuşum âşık
Ağ buğday benizli zülfü dolaşık
Aşağıdaki bentlerde ise dağların başını mesken tutma, Tanrı’yla olma durumu
görülmektedir.
Yüce dağlar başı meskenim yurdum
Kadir Mevlam etsin (aman) bizlere yardım (ey)
Üç değil beş değil şu benim derdim (yâr yâr yâr)
Derdimin dermanı (aman) bilen olmadı”
Uca dağlar başında ceyran yol eyler
Ceyran yol eyler balam ceyran yol eyler
Su duran yerlerde ördek göl eyler
Ördek göl eyler balam ördek göl eyler
Dağların yüce ve kutsal bir varlık olarak algılanmasının yansımalarından biri de birçok
türküye “yüce dağ” veya “ulu dağ” gibi ifadelerle başlanmasıdır. İnsanlar Allah’a dua ederken
nasıl ilk önce yaratıcının adıyla cümleye başlıyorsa benzer bir durumun türkülerde de dağlar
için yapıldığı söylenebilir. Bu bağlamda dağ ile ilgili birçok inanç türküleri oluşturan
dörtlüklerin ilk mısralarında zikredilmektedir. Örneğin dağların yüceliği doğrudan mitik bir
1608
* TAED
57
Cengiz GÖKŞEN – Rukiye GÖKŞEN
inanç ögesidir. Bu tür ifadelerden kastedilen ya dağların doğrudan kendi yücelikleri ya da tanrı
mekânı olmaları hasebiyle kutsanmalarıdır.
Yüce dağdan bir yol iner
Gelir dolanı dolanı
Yüce dağdan aşan bilir
Aşıpta dolaşan bilir
Yüce dağda kar olmaz mı?
Sevende efkâr olmaz mı?
Aşağıdaki mısralarda ise kutsal veya tekin olmayan yer kabul edilen dağlardan aştıktan
ve uzak düştükten sonra başa istenmeyen şeylerin gelmesi anlatılmaktadır.
Yüce dağ başından aşırdın beni
Tükenmez dertlere (aman aman) düşürdün beni (oy oy)
Madem güzel meylin yoğudu bende
Niye doğru yoldan (aman) şaşırttın beni
Barış Manço’ya ait aşağıdaki mısralarda ise hem dağların yol kesiciliği hem kendini
kurban sunma hem de yalvarma görülmektedir. Burada dağların kudret ve irade sahibi
olduklarına dair inanç olgusu burada açıkça görülmektedir.
Dağlar dağlar,
Kurban olam yol ver geçem,
Sevdiğimi son bir olsun yakından görem.
Yukarıda da belirtildiği üzere birçok türküde dağlar “yüce” kelimesiyle nitelenmişlerdir.
Bu kelime, söylenişteki vurguya göre, nida veya sıfat olabilir ki bu durum dağlara bakışı
değiştirir ve kelimenin tevriyeli olarak kullanıldığı görülür. “Yüce” kelimesi seslenme, hitap
ifadesi olarak kullanıldığında kişileştirme, yüceltme, ululama manasında kullanıldığında ise
sıfat görevi görmektedir. Ögel’e göre dağlara gitme, dağlarda ibadet etme eski Türk kültüründe
olgunluk ifadesidir (Ögel, 1995, s. 426). Geçmişteki bu anlayışın yansıması olarak dağları