Kazan Tatar Mânilerinde Kadınların Talihsiz Kaderi
TAED
57* 1631
Etkey de kargagandır,
Babam da beddua etmiştir,
Enkey de kargagandır;
Annem de beddua etmiştir;
İké kargış bérge kilép,
İki beddua bir araya gelip,
Bextémné kaplagandır (1375)
Bahtımı örtmüştür.
Zor yaşam şartları ve özellikle kızların çektiği sıkıntılar onları yaşamdan soğutmuş,
içlerini umutsuzlukla doldurmuştur. Mutsuz, talihsiz olduğunu düşünen kızlar ve kadınlar,
onlara kimsenin acımadığını görüp mânilerde kendilerine kendileri acımış ve kaderlerinden
yakınmışlardır:
Min bexétséz, min bexétséz,
Ben bir mutsuz, ben bir mutsuz,
Min bexétséz kız bala;
Ben bir mutsuz kız çocuğu;
Kızganam yeş gomérémné
Acıyorum genç ömrüme
Kaygı bélen uzganga (1406)
Dert ile geçti diye.
Nige tudım bu dönyaga
Neden doğdum bu dünyaya
Bulmagaçtın bexétém;
Madem olmadı bahtım;
Belki bér bulır bexétém,
Belki bir gün olur bahtım,
Tik üter yaş vakıtım (1418)
Ama geçer genç ömrüm.
Kendilerini şanssız, talihsiz bulan Tatar kızları, kendi tecrübelerinden yola çıkarak
mânilerde anne babalara seslenir ve kız çocuklarıyla ilgili çeşitli öğüt nasihatte de bulunurlar:
Béznéŋ avılnıŋ urmanı
Bizim köyün ormanı
Vak kına, kuak kına;
Çok ufak, hep çalılık;
Kız balaga süz eytmegéz,
Kız çocuğuna laf etmeyin,
Kız bala kunak kına (1413)
Kız çocuğu yalnızca konuk.
Kicelé çarşav, komaç bavnı
Keçe perde, kumaş bağı
Kor disegéz de kormam;
Kurun deseniz de kurmam;
Üsép buyga citkeçténnen,
Büyüyüp serpilince
Tor disegéz de tormam (1415)
Kal deseniz de kalmam.
Kız balaga süz eytmegéz,
Kız çocuğuna laf etmeyin,
Al yözén kızartmagız;
Al yüzünü kızartmayınız;
Satıla torgan brilliant tik
Satılacak pırlanta gibi
Kız balanı saklagız (1410)
Kız çocuğunu koruyunuz.
Kız bala bér zarlı koştır –
Kız çocuğu dertli kuştur,
Bérvakıt üsép citer;
Gün gelir büyür serpilir;
Elé kızım yeş dimegéz,
Henüz kızım genç demeyiniz,
Tiz citer ul, tiz kiter (1399)
Çabuk yetişir çabuk gider o.
1632
* TAED
57
Çulpan ZARİPOVA ÇETİN
Kız balası bulgan kéşé
Kız çocuğu olan insan
Kakmasın ul balasın;
İncitmesin yavrusunu;
Uylasın ul balasınıŋ
Düşünsün o yavrusunun
Kadérsézge kalasın (1400)
Değersize kalacağı günü.
Kadınların talihsiz kaderini bildiren mânilerin ilk iki mısrasında sıkıntılı hayata hazırlık
olarak, dehşetli doğa olayları ve görünümlerinden de bahsedilmektedir. Örneğin, karanlık gece,
rüzgâr uğultusu, kar yağışı, kırağın düşmesi gibi:
Tönner moŋsu, kön karaŋgı,
Geceler hüzünlü, gün karanlık,
Cil sızgıra, kar yava;
Yel uğuldar, kar yağar;
Kız bala yazmışın bélsem,
Kız çocuğu kaderini bilsem
Tumas idém dönyaga (1401)
Doğmaz idim dünyaya.
Bolında kibenner tora,
Çayırda ot yığınları,
Alarnı cil tuzdıra;
Onları yel dağıtır;
Nik bexétséz şul kız bala, -
Neden mutsuz kız çocuğu, -
Yılap gomér uzdıra (1402)
Ağlayarak ömür geçirir
.
Kız bala bér matur göldér –
Kız çocuğu, güzel güldür,
Bérvakıt çeçek atır;
Gün gelir çiçek açar;
Nurlanıp atkan çeçekke
Nurlanıp açan çiçeğe
Bérvakıt kırav yatır (1398)
Bir gün kırağı düşer.
Toplum içinde ezilmek zorunda kalan kadınlara doğadaki bütün canlılar sanki eşlik
etmekte ve kızların acıklı kaderine acımaktadırlar:
Bu dönyada kém bexétlé?-
Bu dünyada kim mutlu ki?
İŋ bexétlé ir bala;
En mutlu erkek çocuğu;
Sayrıy torgan sandugaç ta
Bahçede öten bülbül de
Kız balanı kızgana (1383)
Kız çocuğuna acır.
Mânilerde kadınların talihsizliğine bildiren söz ve ifadelere de sık rastlarız. Örneğin,
kızlar, “bahtsız”, “monlı” (hüzünlü), “biçare”, “miskin”, “kaygılı kız bala”, “zarlı koş”(dertli
kuş) olarak anılır ve kendileriyle ilgili “sagış hasret tulı gaziz baş” (Hüzün hasret dolu aziz baş)
derler.
Tatar kadınlarının zor kaderini anlatan mânilerde sözü geçen ağaç ve kuşlar dahi sanki
özenle seçilmiş çünkü onlar da kendi başlarına bir talihsizliğin ve hüznün abidesidir. Örneğin,
küke (guguk kuşu), tehetsez sandugaç (tahtsız bülbül), kayın ağacı, tal ağacı (salkım söğüt),
meyveleri acı olan miläş (üvez) ve balan (kartopu) ağaçları: