Büyük Dinleri Tanımak


Hıristiyanlıkta Eskatoloji



Yüklə 379,11 Kb.
səhifə39/52
tarix01.08.2018
ölçüsü379,11 Kb.
#59924
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   52

27. Hıristiyanlıkta Eskatoloji


Eskatoloji konusu Yahudilikten Hıristiyanlığa kalan bir mirastır ve İslami ilimlerdeki ric’at ve kıyametle aynıdır.

Evet, Hıristiyanlık Yahudilerin Mesiha’yı bekleme düşüncesi üzerine kurulmuştur. Hıristiyanlar, İsa Mesih’in gidişinden sonra sürekli onun tekrar dönüşünün ateşiyle bir dönem geçirdiler. Miladi 1000 ve 2000 yıllarının yaklaştığı dönemde Hıristiyanlar arasında Hz. İsa’nın zuhur heyecanı zirveye çıkmıştır. 2000 yılının geride bırakıldığı ve Hz. İsa’nın gelmediği bu dönemde ise onların bazıları çarmıha gerilmenin 2000. yılına ve kabirden kalkmasına yani miladi olarak 2030 yılına ümit bağlamışlardır. Onların düşüncesine göre Hz. İsa o tarihte gökten inecek ve yeryüzünde kıyameti gerçekleştirecektir. Ardından halk arasında hüküm verecek, bazılarını Cehenneme ve bazılarını da Firdevs Cennetine gönderecektir. İncillerde ruhani dirilişten bahsedilmektedir (Matta, 22:30).

Hıristiyanlık toplumu başlangıçta Hz. İsa’nın çok yakında büyük bir azametle döneceğine inanmaktaydı. Bu nedenle bu toplum sabırsızca son günü beklemekteydi. Bahsedilen bekleyiş ve Mesih’in dönüş heyecanı, Yeni Ahit’in Selaniklilere birinci ve ikinci mektubunda olduğu gibi, daha eski bölümlerinde de geçmektedir. Ancak Timoteyus’a mektup, Titus’a mektup ve Petrus’un mektupları gibi son mektuplar, bu dünyadaki Hıristiyan toplumu ve yaşamına önem göstermişlerdir.

Hıristiyanlar yeni vahiy kitapları yazdılar. Aynı şekilde Yahudilerin bazı vahiy kitaplarını da değiştirerek Hıristiyanların vizyonuna uygun hale getirdiler. Yeni Ahit’in sonundaki Yuhanna’nın vahiy kitabının Hıristiyanlar için çok önemi vardır. Hıristiyanların inancına göre Hz. İsa’nın küçük yaştaki bir havarisi olan Yuhanna, yaşlılık dönemindeki rüyalarını bu kitapta şerh ediyor ve sonunda şöyle diyor:

“Bunlara tanıklık eden: “Evet tez geliyorum” diyor. Âmin. Gel Ya Rab İsa! Rab İsa’nın kayrası hepinizle olsun. Âmin.” (Yuhanna’nın Vahyi, 22:20-21).

Yuhanna’nın vahyi kitabında, yaklaşık 2000 yıldır insanları sıkıntıya sokan ve Hıristiyanlığın eskatolojini oluşturan çok karmaşık konular bulunmaktadır.

Hıristiyanların çoğu, zamanla Mesih’in dönüşünün yakın olmadığını anladığı halde onların azınlık grubu bu inançlarını korudular. Onlar, Yuhanna’nın vahiy kitabındaki hayır ve şerrin savaşı konusunu sözel olarak tefsir ediyorlardı. Bu yüzden Hz. İsa’nın yakın dönüşünü bekliyorlardı. O gelecek ve 1000 yıllık bir devlet kuracaktı ki, bu devlet insanlar arasında hüküm verme gününde son bulacaktı. Eskilerden beri Adventist adındaki küçük gruplar Hıristiyanlık içerisinde vardı. Onlar ahir zamanda Mesih’in gelişi için hazırlık yolunda bütün çabalarını göstermektedirler.

Bu konuda birçok terim vardır. Örnek:

İsa’nın Dönüşü (The Second Coming of Jesus),

Mesiha’yı Bekleme (Messianism),

Rabb’ın Günü (The Day of the Lord),

Vahiy (Apocalypse),

Mihnet (Tribulation),

Zuhur (Epiphany),

Varlık (Parousia),

Cezbe (Rapture),

Kadercilik (Dispensationalism)

Rab Geldi (Maran-atha) vb…


28. Hz. İsa’nın Dönüş Heyecanı


Hıristiyanlardan bir grup Hz. İsa’nın dönüşünü şiddetle arzuladıkları için tevehhümlere kapılmış ve bu olay hakkında bir takım tarihler öngörmüşlerdir. Bu öngörüler diğer dinlerdeki benzeri öngörüler gibi, tutmamış ve sonuçta dini liderler halkı bu işten sakındırmışlardır. Bu tevehhümler üzere kurulmuş, zuhuru bekleyen çeşitli fırkalar meydana gelmiştir. Mesela; 1840’ın başlarında William Miller adındaki bir şahıs, Hz. İsa’nın 1843’te veya 1844’te döneceğini ilan etmişti. Bu öngörü gerçekleşmeyince onun kendisi bir daha böyle bir öngörüde bulunmayacağına dair söz vermişti. Buna rağmen onun doğru çıkmayan öngörüleri sonucunda günümüze kadar devam eden yedinci günün Adventistleri fırkası meydana geldi.

XVI. asırda Anabaptistler’den bir grup Hz. İsa’nın 1000 yıllık saltanatının altyapısını oluşturmak için ayaklandılar ve bir süreliğine bazı şehirleri ele geçirdiler. Ancak onların bu isyanı acımasızca bastırıldı. Irvingiteler, Hz. İsa’nın zuhurunu çabuklaştırmak için 12 havari belirlediler. Ancak bu girişimden bir sonuç alamadılar ve o havariler tek tek dünyadan göçtüler. Onların Yeni Irvingiteler adındaki bir grubu, o havarilere halef tayin etti ve bu hareketi devam ettirdi. Yahova’nın şahitleri Hz. İsa’yı ve önceki peygamberleri karşılamak üzere Amerika’da bir apartman hazırladılar. Mormonlar, Christadelphianler ve buna benzer Hıristiyanlığın bazı tuhaf fırkaları Hz. İsa’nın zuhurunu çabuklaştırmak için bu tür eylemlere başvurdular. Daha önce de denildiği üzere Hıristiyanlardan bazı gruplar Siyonizm’in kurulmasından önce bile Hz. İsa’nın ahir zamanda dönmesi için Yahudilerin Filistin’e dönmeleri gerektiğine inanmaktaydılar.


Onuncu Bölüm İslam ve Dinler[*]


Giriş bölümünde de belirttiğimiz gibi bu kitap İslam’ı tanıyan ve detaylı bilgilere ihtiyacı olmayan kimseler için yazılmıştır. İslam hakkında geniş bilgi vermek yerine bu bölümde bir takım İslami inançlar diğer dinlerle mukayese edilecektir.

1. Nur ve Karanlık


Dinler iki kısımdır; Tevhidi dinler yani tek tanrılı dinler ve çok tanrılı dinler. Çok tanrılı dinlerin tevhit, nübüvvet ve yeniden diriliş inancının İslam’daki inançla hiçbir benzerliği yoktur. Onlar tevhit yerine şirke, nübüvvet yerine putperestliği bile öven bir hikmete![1] ve yeniden diriliş yerine reenkarnasyona inanmışlardır. İslam dinini bu tür dinlerle mukayese etmek mümkün değildir ve mantığa da uymaz.

Ancak tevhidi dinler (Yahudilik, Hıristiyanlık, Zerdüştlük ve İslam) üç asıl olan tevhit, nübüvvet ve yeniden dirilişe inanmaktadırlar. Bu açıdan birbirleriyle yakınlıkları vardır (tıpkı Hinduizm, Caynizm ve Budizm’in birbirine olan yakınlığı gibi). Ancak Hıristiyanlık tevhidi teslis ile ve Zerdüşt tevhidi de seneviyet (iki tanrı inancı) ile beraberdir ve her iki din de teslis ve seneviyet inançlarını ne pahasına olursa olsun tevhit ile uyumlu bir hale getirmeye çalışmaktadır. Onların bu uyumu sağlama hususundaki başarı oranı, karar veren kimseler açısından değişir. Bazıları hiç beklemeden bunu kabul ederler. Ancak inançlı kimseler onların bu yorumlarını kabul etmezler ve Kuran’ın yolunu takip ederek teslisi reddederler. (Maide/17, 72-73)

Tevhit dinleri içerisinde içerik açısından İslam’a benzeyen din, Yahudiliktir. Müslümanların Peygamber Efendimiz (saa) döneminden günümüze kadar en çok Yahudilerle sorun yaşamasının nedeni inançtan daha çok onların olumsuz davranışlarından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte unutmamak gerekir ki, Yüce Allah, Yahudileri Kuran’a karşı ilk kâfir olarak nitelemiştir (Bakara/41).

Bu yüzden İslam âlimleri “غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّيِنَ”[2] ayetini tefsir ederken “Gazaba uğramışların” Yahudiler olduğunu ve “Sapmışların” da Hıristiyanlar olduğunu belirtmişlerdir. İki sıfatı aslında her iki gruba da verebilirlerdi. Ancak bu ayrımın nedeni şudur; Fatiha suresi kitabın anasıdır yani Kuran-ı Kerim’in özetidir. Bu kutsal kitabın içeriğine baktığımızda şunu görüyoruz; Yüce Allah yapmış oldukları birçok kötü işten dolayı Yahudilere gazap etmiştir.[3] Hıristiyanları da teslise ve Hz. İsa’nın ilahlığına inanmaları yüzünden sapmışlardan saymıştır.[4] Aynı şekilde Yahudileri ve müşrikleri Müslümanların en katı düşmanı olarak tanıtmıştır ama Hıristiyanları Müslümanların dostu olarak nitelemiştir.[5] Görüldüğü gibi Fatiha suresinin son ayeti bu bilgiler esasınca tefsir edilmiştir.

Yüce Allah Kuran’da bir takım batıl inançları Yahudilere nispet vererek onları kınamıştır:

1- Üzeyir Allah’ın oğludur.[6]

2- Allah fakirdir ve biz zenginiz.[7]

3- Allah’ın eli bağlıdır.[8]

Yahudiler her üç konuyu da inkâr etmektedirler. Bu yüzden Kuran müfessirleri şöyle demiştir:

“Bu sözler muhakkak bazı Yahudilerin sözüydü ve Allah diğer Yahudilerin bu söze rıza göstermesinden dolayı hepsine isnat etmiştir.»[9]

Her hâlükârda Yahudiler bu üç batıl inançtan (ve Cebrail’e olan düşmanlıklarını dolaylı olarak kendilerine isnat edilmesinden)[10] beri olduklarını söylemektedir.

Diğer taraftan Hıristiyanlara da bir takım batıl inançlar isnat edilmiş ve onlar da batıl inançlarından ötürü kınanmışlardır:

1- Mesih Allah’ın oğludur.[11]

2- Tanrı Meryem oğlu Mesih’in kendisidir.[12]

3- Tanrı üçün ilkidir.[13]

Hıristiyanlar her üç konuyu da tamamen kabul etmekte ve üzerinde durmaktadırlar (onlar sadece Hz. Meryem’in[14] ilahlığı nispetini kabul etmemektedir).

Yahudilik üç temel olan tevhit, nübüvvet ve yeniden diriliş konularının yanı sıra bazı hükümlerde de İslam’a yakındır. Hatta Cebrail ve Mikail gibi İbranice olan bazı melek isimleri Kuran-ı Kerim’de geçmektedir.[15] Aynı şekilde bu mukaddes kitap, Kuran öğretilerinin İsrailoğulları âlimlerinin ilimleriyle uyuşmasının onun doğru olduğunun bir göstergesi olduğunu müşriklere hatırlatmaktadır.[16] Buna ilaveten biz Müslümanlar da Kuran’ın bazı ayetlerini tefsir etmek için İsrailoğullarının hak ve batıl olan inançlarından haberdar olmalıyız. Zira Kuran-ı Kerim’de Hz. Musa’nın adı 136 defa geçmiş ve İsrailoğullarının birçok olayına değinilmiştir.[17]

Her halükarda Yahudilik, Hıristiyanlık ve Zerdüştlük mensupları İslam’ın gölgesi altında huzur içerisinde yaşamışlardır. Bu yüzdendir ki, İran İslam Cumhuriyetinin Anayasası düzenlendiğinde onların temsilcileri de kendi haklarını ifade etmeleri amacıyla davet edilmiştir ve İslam Konseyi Parlamentosunda her zaman temsilcileri olmuştur.



[1] Hinduların nübüvvetin inkârı hususundaki şu sözleri meşhurdur: “Peygamberlerin öğretileri ya akla uyar ya da akla ters gelir. Üçüncü bir şık yoktur. Eğer akla uygun olursa bizim aklımız yeterlidir ve bir peygamberin gelmesine gerek yoktur. Eğer akla ters geliyorsa, bizim akla aykırı bir şeye ihtiyacımız yoktur.” Ancak nübüvvete inananlar bu iddia karşısında üçüncü şıkkı da sunmuş ve şöyle demişlerdir: “Peygamberlerin öğretileri hem aklın ulaşabildiği konuları hem de aklı aşan konuları kapsamaktadır.”

[2] Fatiha/7

[3] Bakara/61, 90; Âl-i İmran/112; Maide/60; Araf/152.

[4] Nisa/171; Maide/17,72-73,77, 116; Tövbe/30-32.

[5] Maide/82.

[6] Tövbe/30.

[7] Âl-i İmran/181.

[8] Maide/64.

[9] el-Mizan: Tövbe/30.

[10] Bakara/67.

[11] Tövbe/30.

[12] Maide/17 ve 72.

[13] Maide/73.

[14] Maide/116.

[15] Cebrail, “Allah adamı” anlamında ve Mikail de “kim Allah gibidir” anlamındadır. Meleklerin her hangi bir dilde isimleri olabileceği açıktır.

[16] Şuara/197.

[17] Bazen birileri Yahudileri kendi dinlerini, Hıristiyanlığı ve İslam’ı tahrif etmekle suçluyorlar ve sonradan Müslüman olan ve İslami konular hakkında görüş belirten Ka’bul Ahbar ve Vahab b. Münebbeh gibi Yahudilerin kültürel etkilerini büyük göstererek israiliyat konusunu gündem etmektedirler. Bu insanlar ne zaman bir hadisi beğenmeseler onu İsrailiyattan sayıyorlar. Hadislere bu şekilde yaklaşmak ve İsrailiyat terimini kullanmak araştırma ölçüleriyle uyuşmamaktadır ve geçmişte âlimler arasında böyle bir terim yaygın değildi.

Yüklə 379,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə