Erdem ve mutluluk



Yüklə 32 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə34/77
tarix14.05.2018
ölçüsü32 Kb.
#43822
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   77

mışlar, gizlenmişlerdir; çünkü önemli olan şey, bir insanın kendi 
güçlerini kullanarak kendini gerçekleştirmesi değil, güçlerini 
satmada başarılı olmasıdır. Güçleri de, bu güçlerin yarattığı 
şeyler de kendisine yabancılaşmış, kendisinden farklı bir şey, 
başkalarının kullanacağı ve yargılayacağı bir şey halini almıştır; 
böylece, özdeşlik duygusu tıpkı kendine verdiği değer gibi sal-
lantılı bir hale gelmiştir; bir insanın oynayabileceği bütün rollerin 
bir toplamı olmuştur: "Nasıl olmamı istiyorsanız, ben oyum." 
İbsen, Peer GynÜe böyle bir benliği anlatmaktadır: Peer 
Gynt, kendi benliğini keşfetmeye çalışır ve bir soğana benze-
diğini görür -kat kat soyulabilir ve ortada çekirdek diye bir şey 
yoktur. İnsan kendi özdeşliğinden şüphe ederek yaşayamayaca-
ğı için, pazarlama yönelişinde bu özdeşliğe kendisiyle ve kendi 
güçleriyle birleşerek değil de, başkalarının kendisi hakkındaki 
düşüncelerini benimseyerek ulaşmak zorundadır. Saygınlığı, 
mevkii, başarısı, başkalarının gözünde belli bir kişi olması, ger-
çek bir özdeşlik duygusunun yerini almıştır. Bu durum onu baş-
kalarının görüşüne son derece bağımlı hale getirmiştir ve bir za-
manlar başarılı olduğu rolü sürdürmek zorunda bırakmıştır. Ben 
ve benim güçlerim birbirinden ayrılabiliyorsa, o zaman gerçekten 
de benliğim satış fiyatımdan başka bir şey değildir. 
İnsan kendini nasıl görüyor ve değerlendiriyorsa, başka-
larını da o şekilde görmekte ve değerlendirmektedir.
9
 Başkala-
rını da, tıpkı kendisi gibi, bir mal olarak görmektedir; onlar da 
kendilerini değil, satılabilir olan yanlarını ortaya koymaktadırlar. 
İnsanlar arasındaki fark, yalnızca az ya da çok başarılı ya da 
çekici, dolayısıyla az ya da çok değerli olmak gibi nicel bir farka 
dönüşmüştür. Bu süreç, pazardaki malların başına gelen şey-
den farklı değildir. Bir resim ve bir çift ayakkabı alım-satım de-
9
 insanın kendisiyle ve başkaları ile olan ilişkileri arasındaki bağ, IV. Bölümde 
açıklanacaktır. 
95 
ğeri ile, yani fiyatı ile belirlenir ve bundan başka bir anlamı 
yoktur; birçok ayakkabı bir resme eşittir. Aynı şekilde, insanlar 
arasındaki fark da ortak bir unsura indirgenmiştir: Pazardaki 
fiyatına... Bireysellikleri, onlara özgü ve biricik olan şey değer-
sizdir ve gerçekte, atılması gereken bir yükten başka bir şey de-
ğildir. Kendine-özgü kelimesinin taşıdığı anlam bu tavrı çok iyi 
bir şekilde dile getirir: Bu kelime , acayip kelimesiyle hemen he-
men eş anlama gelmektedir. Eşitlik kelimesinin de anlamı de-
ğişmiştir. Bütün insanların eşit olarak yaratıldığı fikri, bütün in-
sanların araç olarak değil de kendi başlarına birer amaç olarak 
görülmesini gerektiren aynı temel hakka sahip olmalarını zorun-
lu kılmaktadır. Oysa bugün eşitlik değiş-tokuş edilebilirlik anla-
mına gelmektedir ve bireyselliğin inkâr edilmesi demektir. Eşitlik, 
her insanın kendine-özgü bir biçimde gelişmesinin şartı olacak 
yerde, bireyselliğin ortadan kalkmasını ve "benliğin yitirilmesi"ni 
dile getirir; bu ise pazarlama yönelişinin ayırt edici bir niteliğidir. 
Eşitlik farkla ilgiliydi, oysa artık "farksız olmak"la eş-anlama gel-
miştir ve gerçekten de "benim için fark etmez" gibi bir tutum, bir 
kayıtsızlık ya da ilgisizlik davranışı, çağdaş insanın kendisiyle ve 
başkalarıyla olan ilişkisini belirleyen bir özellik olmuştur. 
Bu şartlar ister istemez bütün insan ilişkilerine belli bir renk 
vermektedir. Bireyin benliği bir yana itildiği zaman, insanlar 
arasındaki ilişkilerin yüzeyde kalması zorunludur, çünkü bu 
ilişkilerde kendileri değil, değiş-tokuş edilebilen mallar söz 
konusudur. İnsanlar birbirlerinde tek ve biricik olan, "özel" olan 
şeyle ilgilenmezler ve buna güçleri de yetmez. Bununla birlikte, 
pazar, kendine-özgü bir arkadaşlık şekli de yaratmıştır. Herkes 
aynı yarışma savaşı içerisindedir, başarıya ulaşmak için aynı 
çabayı gösterir; hepsi aynı pazar şartları altındadır (ya da hiç 
* Yazar burada difference (fark) kelimesiyle kayıtsızlık ya da ilgisizlik anlamına 
gelen indifference kelimesinin türeyiş biçimi (in-difference) arasındaki yakınlığa 
dikkati çekmiştir. (Çevirenin notu.) 
ı
 127 


değilse bunun böyle olduğuna inanır). Her biri başkalarının ne 
hissettiğini bilir, çünkü hepsi aynı gemidedir: Yapayalnız, başa-
rısızlık korkusu içerisinde, kendini beğendirmeye çalışarak... Bu 
savaşta hiçbirine ayrı bir yer verilmemiştir, ayrı bir yer almayı da 
hiçbiri beklemez. 
İnsan ilişkilerinin yüzeysel niteliği, birçok kişiyi, derin ve 
şiddetli duyguları ancak tek bir insana duyulan sevgide bula-
bileceğini umut etmeye götürmüştür. Oysa tek bir insana karşı 
duyulan sevgi ile insanlığa karşı duyulan sevgi bölünmez bir 
bütündür; herhangi bir kültürde, tek bir kişi ile olan sevgi ilişkileri, 
o kültürde yaygın olan insan sevgisinin, insanın insana duyduğu 
ilginin yalnızca daha şiddetli bir ifadesidir. Bunun için, insanın 
pazarlama yönelişinden kaynaklanan yalnızlığını tek bir insana 
duyulan sevgi ile giderebileceğini beklemek, bir yanılgıdan baş-
ka bir şey değildir. 
Duygu alanı gibi düşünce alanı da pazarlama yönelişi ile 
belirlenmiştir. Düşünce, olayları ve nesneleri çarçabuk kavra-
mak, böylece onları kullanma yeteneğini sağlamak gibi bir fonk-
siyon görmektedir. Yaygın ve etkili bir eğitimle desteklenen böy-
le bir düşünce, yüksek bir zekâ derecesine ulaşmıştır, ama akla 
değil...
10
 Kullanma amacı için bilinmesi gereken şeyse, yalnızca 
nesnelerin yüzeyde kalan özellikleridir, yani yüzeysel olan 
şeydir. Olayların özünü kavrayarak ışığa çıkarılacak "gerçek", 
eskimiş, modası geçmiş bir kavramdan başka bir şey değildir; 
yalnızca bilim-öncesi anlamda, gözlem ve deneyimlerle elde 
edilen verilere dayanmadan, dogmatik bir şekilde kabul edilen 
"mutlak" gerçek için değil, aynı zamanda, insan aklının kendi 
gözlemlerine uygulanması ile ulaşılan ve yeniden gözden 
geçirmeye açık kapı bırakan gerçek için de söz konusudur bu. 
10
 Zekâ ile akıl arasındaki fark üzerinde daha sonra, 119 ve daha sonraki 
sayfalarda, durulacaktır. 
96 
Birçok zekâ testi, böyle bir düşünce biçimine uygun gelecek 
şekilde hazırlanmıştır; akıl ve anlayış yeteneğini ölçmekten çok, 
belli bir duruma çarçabuk uyma yeteneğini ölçmektedir; onlara 
"zihinsel uyum testi" demek daha doğru olurdu.
11
 Bu çeşit bir 
düşünce için önemli olan şey, belli bir olayın ve bu olayın 
niteliğinin derin bir incelemesi değil, karşılaştırma ve nicel ölçme 
kategorilerinin uygulanmasıdır. Bütün problemler aynı derecede 
"ilgi çekici'dir ve aralarında önem bakımından pek az bir fark 
vardır. Bilgi de bir mal hâline gelmiştir. Burada da, insan kendi 
güçlerine yabancılaşmıştır; düşünmek ve bilmek, birtakım so-
nuçlara ulaşma aracı olarak görülmektedir. İnsanın kendini tanı-
ması ve bilmesi demek olan psikoloji de -Batı düşüncesinin o 
büyük geleneği içerisinde erdemin, doğru yaşamanın, mutlulu-
ğun şartı olan bu bilim de- pazar araştırmalarında, politik propa-
gandada, reklamda, vb. kendini ve başkalarını daha iyi kullan-
mak için bir araç haline gelecek şekilde yozlaşmıştır. 
Böyle bir düşünce biçiminin, eğitim sistemimiz üzerinde de-
rin bir etkisi olacağı açıktır. İlkokuldan başlayarak uzman yetiş-
tiren üniversiteye varıncaya kadar, öğrenmenin amacı genellikle 
pazar amaçları için yararlı olacak bilgiler toplamak ve mümkün 
olduğu kadar çok toplamaktır. Öğrencilerden o kadar şey öğren-
meleri isteniyor ki, düşünmeye hemen hiç zamanları ve enerjileri 
kalmıyor. İnsanları daha fazla ve daha iyi bir eğitim görmeye 
götüren başlıca itki, öğretilen konulara, bilgiye, olayların özünü 
kavramaya duyulan ilgi değil, bilginin, alım-satım değerinde 
sağlamış olduğu artıştır. Günümüzde bilgi ve eğitim için çok 
büyük bir coşku duyulduğunu görüyoruz; ama aynı zamanda, 
"yalnızca" gerçekle ilgilenen ve pazarda geçer olabilecek bir 
alım-satım değeri olmayan, yararsız olduğu ve gündelik hayata 
" Bakınız: Ernest Schachtel, "Zum Begriff und zur Diagnosis der 
Persoenlichkeit in 'Personality Tests'", Zeitschrift für Soziallorschung (Jahrgang 
6, 1937), ss. 597-624. 
ı
 127 


Yüklə 32 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə