İMÂm ali (A. S) R sûresi Rahman, Rahim Allah'ın Adıyla "Şüphesiz biz, sana Kevser'i verdik. Şu hâlde Rabbin için namaz kıl ve tekbir alırken, namazda ellerini boğazına kadar kaldır. Doğrusu asıl soyu kesik olan, sana kin duyandır


- İMÂM ALİ (A.S), MÜMİNLERİN EMİRİDİR



Yüklə 238,23 Kb.
səhifə39/56
tarix01.08.2018
ölçüsü238,23 Kb.
#59922
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   56

131- İMÂM ALİ (A.S), MÜMİNLERİN EMİRİDİR


638- Resulullah (s.a.a): "Ali Müminlerin Emiridir."711[711]

639- Resulullah (s.a.a): "Eğer insanlar Ali'nin ne zaman Emirü'l-Müminin olarak adlandırıldığını bilselerdi, onun faziletini inkâr etmezlerdi. Henüz Âdem ruh ve ceset arasındayken Ali, Emirü'l-Müminin olarak adlandırıldı. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler."712[712] Bunun üzerine melekler 'evet' dediler.' Allah-u Teâlâ da şöyle buyurdu: "Ben sizin Rabb'inizim, Muhammed sizin peygamberiniz ve Ali de sizin veliniz ve emirinizdir."713[713]

640- Senetli bir hadiste, Resulullah'tan (s.a.a.) şöyle ri-vâyet edilmiştir:

"Ben geceleyin semaya çıkarıldığımda, Rabb'ime iki yay kadar veya daha yakındım. (Maksat manevi yakınlıktır.) Rabb'im bana vahyetmesi gerekeni vahyetti. Sonra şöyle buyurdu: "Ey Muhammed, Ali b. Ebî Tâlib'i Emirü'l-Müminin diye çağır; ben ne ondan önce başka birisini bu isimle isimlendirmişim, ne de ondan sonra."714[714]

641- İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakledilmiştir:

"Velâyet, (Allah tarafından) indirildiğinde ve Resulul-lah (s.a.a.) Gadîr-i Hum'da (Müslümanlara) 'Ali'ye Emi-rü'l-Müminin unvanıyla selâm verin' buyurduğunda, iki kişi şöyle dediler: 'Bu söz Allah'tan mı, yoksa Allah Resulü'nden mi?' Allah Resulü cevaplarında şöyle buyurdu: 'Evet, hem Allah'tan ve hem de Resulü'nden; o, hak olarak Müminlerin Emiri, muttakilerin imâmı ve yüzü akların önderidir; Allah onu Kıyâmet gününde Sırât'ın üzerinde oturtacak ve o, sevenlerini cennete ve düşmanlarını da (cehennem) ateşine sokacaktır…"715[715]

642- Büreydetü'l-Eslemî'ye dayandırılan bir rivâyete göre diyor ki:

"Allah Resulü (s.a.a) ashabına, Ali'yi (a.s) Müminlerin Emiri unvanıyla selâmlamalarını emretti. Ömer b. Hattab 'Ya Resulallah dedi, bu emir Allah'tan mıdır, yoksa Allah'ın Resulünden mi?' Allah Resulü şöyle buyurdu: 'Hem Allah'tandır hem de Resulü'nden."716[716]

643- İmâm Cafer-i Sâdık (a.s), babaları kanalıyla, Resulullah'tan (s.a.a) nakletmiştir; buyurdu:

"Ya Ali, sen Müminlerin Emiri ve muttakilerin imâmısın; sen vasîlerin efendisi, peygamberlerin ilminin vârisi ve gönderilmiş elçilerin en iyisinin halifesisin. Ya Ali, sen müminlerin mevlâsısın. Ya Ali, sen benden sonra, bütün insanlar üzerindeki hüccetisin."717[717]


İMÂM ALİ'NİN (A.S) VELÂYETİ

132- İMÂM ALİ'NİN (A.S) VELÂYETİ


644- Hâfız'dan Südeyy'e dayandırılan bir hadiste Allah Resulü'nün (s.a.a) "Hangi şeyden sorup duruyorlar birbirlerine? * O büyük haberden mi?"718[718] âyetlerinin tefsirinde şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

"Kabirlerinde Ali'nin velâyeti kendilerine sorulacaktır. Doğuda veya batıda, karada veya denizde bulunan her ölüye öldükten sonra Münker ve Nekîr isimli melekler mutlaka Emirü'l-Müminin'in velâyetini soracaklar. Onlar ölüye şöyle hitap edecekler: 'Rabb'in kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir? İmâmın kimdir?"719[719]

645- Ebû Basîr, İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakletmiştir:

"Allah-u Teâlâ'nın, 'Kim Allah ve Resulü'ne itâat ederse, hiç kuşkusuz, büyük bir kurtuluşa ermiş olur'720[720] âyetinin manası şudur: 'Kim Allah ve Resulü'ne Ali'nin ve ondan sonraki imâmların velâyeti konusunda itâat ederse, hiç kuşkusuz büyük bir kurtuluşa ermiş olur."721[721]

646- Yine senetli bir hadiste Abdurrahman b. Kesir, babasından, o da İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s), o da babalarından, Resulullah'ın (s.a.a) bir gün ashabına hitaben şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Ey ashabım, hiç kuşkusuz Allah (celle celaluhu) size Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini ve ona uymayı emrediyor. O hâlde benden sonra, o sizin veliniz ve imâmınızdır; ona muhalefet etmeyiniz ki kâfir olursunuz; ondan ayrılmayın, yoksa yolunuzu şaşırırsınız. Şüphe yok ki, Allah (celle celaluhu) Ali'yi benim vasîm ve benden sonra hidâyet vesilesi kılmıştır. O, benim sırrımın (saklandığı) yer, ilmimin heybesi ve ehlim arasındaki halifemdir. Ümmetimden ona zulmedenleri, Allah'a şikâyet ediyorum."722[722]

647- İbn Abbâs, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir:

"Ali b. Ebî Tâlib'in velâyeti Allah'ın velâyetidir; onu sevmek, Allah'ın ibâdeti ve ona uymak Allah'ın farizasıdır; onun dostları, Allah'ın dostları ve onun düşmanları, Allah'ın düşmanlarıdır; onun savaşı, Allah'ın savaşı ve onun barışı, Allah'ın barışıdır."723[723]

648- Ammâr b. Yâsir, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir:

"Bana Allah tarafından şöyle vahyedildi: 'Kim bana ve Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine iman ederse, cennette benimle birlikte olacaktır; binaenaleyh, kim onu severse, beni sevmiştir ve kim beni severse Allah'ı sevmiştir."724[724]

649- Senetli bir hadiste, İmâm Ali Rızâ (a.s), babaları kanalıyla Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir:

"Kim kurtuluş gemisine binmeyi, "ürvetü'l-vuskâ"ya (Allah'ın sağlam kulpunu) sarılmayı ve Allah'ın muhkem ipine tutunmayı istiyorsa, Ali'yi sevsin ve onun düşmanına, düşman olsun ve onun evladından olan hidâyet imâmlarına uysun; hiç kuşkusuz onlar benden sonra benim halifelerim, vasîlerim ve Allah'ın halkın üzerindeki hüccetleridirler; onlar ümmetimin efendileri ve takvalıları, cennete götüren önderlerdirler; onların hizbi benim hizbimdir ve benim hizbim, Allah'ın hizbidir; onların düşmanlarının hizbi ise, Şeytan'ın hizbidir."725[725]

650- Yine Ammâr b. Yâsir'den nakledilmiştir; Resu-lullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

"İnsanlardan bana iman eden ve beni tasdik eden herkese Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini vasiyet ediyorum; kim onu kendisine veli edinirse, beni veli edinmiştir ve kim beni veli edinirse, Allah'ı veli edinmiştir; kim onu severse, beni sevmiştir ve kim beni severse, Allah'ı sevmiştir; kim ona düşmanlık beslerse, bana düşmanlık beslemiştir ve bana düşmanlık besleyen ise, kesinlikle Allah'a düşman kesilmiştir."726[726]

651- Senetli bir hadiste, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle rivâyet edilmiştir:

"Kim benim gibi yaşamayı ve benim gibi ölmeyi ve Rabb'imin bana vaat ettiği ebedilik cennetinde yerleşmeyi arzuluyorsa, Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini kabul etsin. Hiç kuşkusuz o sizi hidâyetten çıkarmaz ve herhangi bir dalalete de sürüklemez."727[727]

652- Resulullah'tan (s.a.a) nakledilen bir hadiste şöyle geçmektedir:

"Ey insanlar, bu, Allah'ın hazinesi olan Ali b. Ebî Tâlib'dir; kim bu gün ve bu günden sonra onu sever ve velâyetini kabul ederse, Allah ile olan ahdine vefa etmiş ve üzerine farz olanı yerine getirmiştir. Yine kim bu gün ve bu günden sonra ona düşmanlık beslerse, Kıyâmet günü kör ve sağır olarak gelecektir ve Allah indinde hiçbir hüccet ve dayanağı olmayacaktır."728[728]

653- Senetli bir hadiste, Câbir b. Abdullah, Abdullah b. Mes'ûd'dan şöyle duyduğunu nakletmektedir: Allah Resulü (s.a.a) buyurdu ki:

"Bana iman eden ve Ali'yi sevip onun velâyetini kabul eden kimse, ateşe haram kılınmıştır. Ali ile münakaşa eden ve ona düşmanlık besleyen kimseyi ise Allah lanetlemiştir. Ali bana yakınlıkta iki göz ile kaş arasının derisi gibidir."729[729]

654- Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilmiştir:

"Allah-u Teâlâ buyuruyor ki: 'Kim bana, benim peygamberime ve velime iman ederse, onu cennete sokarım; ne durumda olursa olsun."730[730]

655- Senetli bir hadiste, Ebûzer-i Gıfârî, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir:

"Kim, benim gibi yaşamayı, benim gibi ölmeyi ve Rabb'imin hazırladığı Adn cennetinde yer almayı istiyorsa, benden sonra Ali'nin velâyetini kabul etsin. Onu seveni sevsin ve ondan sonraki imâmlara uysun; hiç kuşkusuz onlar, benim itretimdirler; Allah onları benim etim ve kanımdan yaratmıştır; onlar benim idrak ve ilmime sahiptirler; ümmetimden onların fazilet ve üstünlüklerini inkâr edenlerin vay haline! Allah onları benim şefaatime ulaştırmasın."731[731]

656- Resulullah (s.a.a): "Sizden her kim, benden sonra kurtuluşa ermek istiyorsa, Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine sarılsın; hiç kuşkusuz en büyük sıddık ve en yüce fârûk odur; o, benden sonra her Müslümanın imâmıdır."732[732]

657- Senetli bir hadiste, İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s), o da babalarından, onlar da Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmişlerdir:

"Kim Sırât'tan fırtına hızıyla geçmeyi ve sorgusuz bir şekilde cennete girmeyi istiyorsa, benim veli, vasî, arkadaşım ve ailem ve ümmetim üzerindeki halifem olan Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini kabul etsin; kim de cehennem ateşine girmek isterse, onun velâyetini terk etsin; Rabb'imin izzet ve celaline andolsun (ki bu böyledir). Hiç kuşkusuz o, tek giriş yeri olan Allah kapısıdır. Sırât-ı Müstakîm (dosdoğru yol) odur; o, o kimsedir ki, Allah Kıyâmet günü onun velâyetinden (insanları) hesaba çekecektir."733[733]

658- Muhammed b. Fuzayl, Ebulhasan'dan (a.s) şöyle nakletmiştir:

"Ali'nin velâyeti peygamberlere ait 'Suhuf'un hepsinde yazılıdır; Allah seçtiği her peygamberi, Muhammed (s.a.a) 'in nübüvveti ve Ali'nin (a.s) vesâyeti (vasîliği) ile göndermiştir."734[734]

659- Esbağ b. Nübâte'den Hz. Emirü'l-Müminin'in (a.s) hutbelerinin birisinde şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

"Ey insanlar, ben yaratıkların imâmı, yaratılmışların en iyisinin vasîsi ve tertemiz hidâyetçiler olan (Peygamber) itretinin babasıyım; ben Resulullah'ın kardeşi, vasîsi, seçtiği ve sevdiği habibiyim; ben Müminlerin Emiri, yüzü akların imâmı ve vasîlerin efendisiyim; benim harbim, Allah'ın harbidir ve benim barışım, Allah'ın barışıdır; benim itâat'im Allah'ın itâati ve benim velâyetim, Allah'ın velâyetidir; bana uyanlar, Allah'ın velisi ve bana yardımda bulunanlar, Allah'ın yardımcılarıdırlar."735[735]

660- Senetli bir hadiste, Hz. Ali (a.s), Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir:

"Kim Ali'nin velâyetini kabul ederse, benim velâyetimi kabul etmiştir ve kim benim velâyetimi kabul ederse, Allah (azze ve celle)'nin velâyetini kabul etmiştir."736[736]

661- Resulullah (s.a.a): "Ben kimin velisi (velâyet sahibi) isem, Ali de onun velisidir."737[737]

662- Zeyd b. Erkam, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle rivâyet etmiştir:

"Bilin ki, hiç kuşkusuz Allah benim velimdir, ben de her müminin velisiyim ve ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır."738[738]

663- Resulullah (s.a.a): "Ali, Allah'ın Resulü'nden sonra insanlara onların kendilerinden daha evlâdır (onların üzerinde aynı Resulullah gibi tasarruf ve velâyet hakkına sahiptir)."739[739]

664- Resulullah (s.a.a): "Allah'ım, kim bana iman edip beni tasdik ederse, Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini de kabul etmesi gerekir; zira onun velâyeti, benim velâyetim, benim velâyetim ise, Allah'ın velâyetidir."740[740]

665- Muhammed b. Sa'di'l-Ensârî, Ömer b. Abdullah b. Ya'lâ b. Mürre'den, o da babasından, o da kendi babası Ya'lâ'dan şöyle nakletmiştir: Resulullah'tan (s.a.a) duydum ki, şöyle buyuruyordu:

"Ya Ali, sen benden sonra bütün insanların velisi (velâyet sahibi)sin. O hâlde kim sana itâat ederse, bana itâat etmiştir ve kim sana karşı gelirse, bana karşı gelmiştir."741[741]

666- İbn Abbâs, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir:

"Allah (celle celaluhu) buyurmuştur ki: 'Eğer insanların hepsi, Ali'nin velâyeti üzerinde birleşselerdi, ben (cehennem) ateşini yaratmazdım."742[742]

667- Câbir b. Abdullah-i Ensârî diyor ki; Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum:

"Kim (cennette) Halil'in ev komşusu olmak ve (cehennem) ateşinin hararetinden korunmak istiyorsa, Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini kabul etsin."743[743]

668- Resulullah (s.a.a): "Ey insanlar, kim asla kopmayan ürvetü'l-vüska'ya (Allah'ın sağlam kulpuna) sarılmak istiyorsa, Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine sarılsın; zira hiç kuşkusuz, onun velâyeti benim velâyetimdir ve ona itâat etmek bana itâat etmektir."744[744]

669- Senetli bir hadiste, İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) Allah-u Teâlâ'nın "Müjde ver, iman edenlere; onlar Rab'lerinin yanında sarsılmaz ayaklara sahip olacak-lar"745[745] ayetinin tefsirinde şöyle nakledilmiştir: "Yani Ali'nin velâyetiyle."746[746]

670- Resulullah (s.a.a): "Kim benden sonra kurtuluşa ermek ve fitnelerden selamette kalmak istiyorsa, Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine sarılsın; zira hiç kuşkusuz o, en büyük sıddık ve en yüce fârûktur; o, benden sonra, her Müs-lümanın imâmıdır; kim dünyada ona uyarsa, benim Kevser havuzumun başında bana varacaktır; kim de ona muhalefet ederse, Kevser havuzunu ve beni görmeyecektir. Benim önümden kayıp gidecek ve sol taraftan onu (cehennem) ateşine götüreceklerdir!"747[747]

671- İbn Zarîf, İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s), o da Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir; buyurdu:

"Bilin ki, Cebrâîl bana gelerek şöyle dedi: 'Ey Muhammed, Rabb'in sana Ali b. Ebî Tâlib'in sevgisini emretmektedir."748[748]

672- Yine Câbir, İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s), o da Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir:

"Ali'nin velâyetini terk edip onun faziletini inkâr edenler ve düşmanlarına destek çıkanlar, eğer bu durum üzere ölürlers, İslam'dan dışarı çıkmış sayılırlar!"749[749]

673- İbn Mes'ûd diyor ki: "Resulullah'ı (s.a.a) gördüm ki, Ali'nin elinden tuttu ve şöyle buyurdu: 'Bu her müminin velisidir; ben de onun velisiyim."750[750]

674- Resulullah (s.a.a): "Ali, dünyada da, ahirette de Allah Resulü'nün dostudur."751[751]

675- Selmân-ı Fârisî ve Ebûzer-i Gıfârî, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmişlerdir:

"Ben kimin velisi isem, Ali de onun velisidir ve ben kimin imâmı isem, Ali de onun imâmıdır."752[752]

676- Uzun bir hadisin bir bölümünde, Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakledilmiştir:

"Sizden hanginiz Allah'a ve Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine razı olarak sabahlarsa, muhakkak Allah'ın korku ve azabından emanda kalır."753[753]

677- Senetli bir hadiste İmâm Cafer-i Sâdık (a.s), babasından, o da babalarından şöyle nakletmişlerdir:

"Bir gün Resulullah (s.a.a), ashabına hitaben buyurdu ki: 'Ey benim ashabım, hiç kuşkusuz, Allah (celle celalu-hu) size Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini ve ona uymayı emrediyor; zira benden sonra sizin veliniz ve imâmınız odur; ona muhalefet etmeyin ki, kâfir olursunuz ve ondan ayrılmayın ki, yolunuzu şaşarsınız."754[754]

678- Mufazzal, İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Şüphesiz, Allah-u Teâlâ, Ali'yi kendisiyle yaratıkları arasında açık bir nişane olarak belirlemiştir; aralarında ondan başka bir nişane yoktur. O hâlde kim onun velâyetini ikrar ederse, mümin olur ve kim onu (inatla) inkâr ederse, kâfir olur; kim onu bilmezse, yolunu şaşar ve kim ona düşmanlık güderse, müşrik olur; kim onun velâyetiyle (Kıyâmete) gelirse, cennete girer ve kim onu inkâr ederse cehennem ateşine girer."755[755]

679- İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s) "Ey iman edenler, Allah ve Resulü'ne icabet edin, sizi, size hayat veren şeye davet ettiğinde…"756[756] âyetinin tefsirinde şöyle nakledilmiştir: "Sizi, Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine davet ettiğinde…"757[757]

680- Sabâhü'l-Müznî, İmâm Cafer-i Sâdık'tan (a.s) şöyle nakletmiştir:

"Peygamber (s.a.a) yüz yirmi defa miraca götürülmüştür. Allah-u Teâlâ, her defasında Peygamber'e (s.a.a) (diğer) farizaları tavsiyesinden daha çok Ali'nin (a.s) ve ondan sonraki İmâmların velâyetini tavsiye etmiştir-üstelemiş-tir."758[758]

681- Zeyd b. Erkam'dan nakledilmiştir; Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:

"Kim, benim gibi yaşamayı, benim gibi ölmeyi ve Rabb'imin bana vaat ettiği cennete girmeyi istiyorsa, benden sonra Ali'nin velâyetini kabul etsin. Zira, o, sizi asla bir hidâyet (çizgisinden) çıkarmaz ve asla bir helakete de sürüklemez."759[759]

682- Senetli bir hadiste, İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir:

"Allah-u Teâlâ'nın 'Topluca Allah'ın ipine sarılın ve dağılmayın'760[760] âyetinde bahsettiği ip, Ali b. Ebî Tâlib'in (a.s) velâyetidir. O hâlde kim ona sarılırsa mümin olur ve kim onu bırakırsa, imandan çıkar."761[761]

683- Resulullah (s.a.a): "Kim ölür de Ali b. Ebî Tâli-b'in velâyetini inkâr ederek Allah'a kavuşursa, Allah-u Teâlâ'nın şiddetli gazabına uğramış hâlde ona kavuşur. Allah onun amellerinden hiç birisini kabul etmez."762[762]

684- Resulullah (s.a.a): "Ali, benden sonra her erkek ve kadın müminin velisidir."763[763]

685- Senetli bir hadiste, İmâm Cafer-i Sâdık (a.s) Re-sulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmiştir:

"Ben her mümine, onun kendi nefsinden daha evlayım (onun üzerinde tasarruf hakkında sahibim) ve Ali de benden sonra ona daha evladır…"764[764]

686- Yine Ammâr b. Yâsir'den, Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

"Bütün insanlardan, bana iman eden ve beni tasdik eden herkese, Ali, b. Ebî Tâlib'in velâyetini tavsiye ediyorum."

Yine şöyle buyurdu: "Kim onun velâyetini kabul ederse, benim velâyetimi kabul etmiştir ve kim benim velâyetimi kabul ederse, Allah'ın velâyetini kabul etmiştir. Kim ona buğz ederse, bana buğz etmiştir ve kim bana buğz ederse, hiç şüphesiz Allah (azze ve celle)'ye buğz etmiştir."765[765]

687- Resulullah (s.a.a): "Ben kimin peygamberi isem, Ali de onun velisidir."766[766]

688- Resulullah (s.a.a): "Ben kimin velisi idiysem, o hâlde Ali de onun velisidir."767[767]

689- Resulullah (s.a.a): "Ali, benden sonra her müminin velisidir."768[768]

690- Resulullah (s.a.a): "Kim (Allah'ın) asla kopmayacak sağlam kulpuna sarılmak istiyorsa, kardeşim ve vasîm olan Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetine sarılsın; zira, hiç kuşkusuz onu seven ve onun velâyetini kabul eden, helak olmaz ve ona buğz eden ve düşmanlık besleyen, kurtuluşa ermez."769[769]

691- Resulullah (s.a.a): "Ali, Allah'ın velisidir."770[770]

692- Bir hadiste, İmâm Muhammed Bâkır (a.s), Resulullah'tan (s.a.a) şöyle nakletmektedir:

"Ali'nin velâyeti üzerinde, ancak muttaki olanlar (takva sahipler), sabit kalırlar."771[771]

693- Bir hadiste, İmâm Cafer-i Sâdık'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

"…Hiç şüphesiz, Ali'nin velâyetini (hakkaniyetini bildiği hâlde inatla) inkâr eden kimse, puta tapan kimseye benzer."772[772]

694- Resulullah (s.a.a): "Ya Ali, Allah ancak benimle, sonra da seninle tanınmıştır; kim senin velâyetini, (bilerek) inkâr ederse, Allah'ın rubûbiyyetini inkâr etmiş gibi olur!"773[773]

695- Sâlih b. Meysem, babasından, İbn Abbâs'tan, o da Resulullah'tan (s.a.a) şöyle duyduğunu nakletmiştir:

"Kim Ali b. Ebî Tâlib'in velâyetini inkâr ettiği hâlde Allah-u Teâlâ'ya kavuşursa, onun gazabına maruz kaldığı hâlde kavuşmuş olur. Allah, onun amallerinden hiçbir şeyi kabul etmez. Allah-u Teâlâ, yetmiş bin meleği onun yüzüne tükürmeleri için görevlendirir ve (Kıyâmet gününde) Allah onu siyah yüzlü ve mavi gözlü olarak haşr edecektir!…"774[774]


Yüklə 238,23 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   56




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə