Kiş 2012 / sayi 60 01-18 bilig



Yüklə 3,67 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə28/115
tarix24.12.2017
ölçüsü3,67 Kb.
#17770
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   115


 Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü 

 
70 
• 
bilig 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
Kadınlar birbirlerine tutunup yürüyorlar 
Ne kadar mümkünse o kadar mahzun insanlar 
.................................................... 
Aç İstanbul tok İstanbul’a doğru taşınıyor (Berk 1994b: 54-56)
 
Emekçi sınıfın, geniş halk kitlelerinin karşısında onları yoksul ve aç bıra-
kan “dükalar” vardır. Berk için İstanbul dükalık kentidir ve Berk, şiiriyle 
bu dükalık kentini yıkmak ister. Berk bu konuda şöyle der: “Bu dükalık 
kentini yıkmak istiyordum. Yani İstanbul’u yıkmak için şiir şartmış diye 
düşünüyordum. (…) Ben kente bakarken, kent düşmanın elindeymiş gibi 
bakıyordum. Halk sürünüyordu dükaların elinde. Sınıfsız bir toplum öz-
lemi içindeydim. İstanbul’u ancak öyle sevebilirdim.” (Andaç 2004: 23-
25). Dolayısıyla dükaların, ezen, sömüren kapitalizmin ortadan kalktığı; 
yoksul bırakılan emekçilerin, işçilerin, geniş halk kitlelerinin dükaların 
elinden aldığı sınıfsız bir İstanbul, Berk’in ‘sosyalist ütopyası’dır.  
Berk,  İstanbul’da/İstanbul Kitabı’nda geniş halk kitlelerini anlatırken yalnız 
İstanbul’u değil bütün bir Anadolu coğrafyasını sınıfsal boyutta değerlendirir 
ve toplumcu gerçekçi hassasiyetle, alnının teriyle kazanç sağlayan yoksul insan-
ları, proletaryayı sosyo-ekonomik şartların belirlediği bir sınıf olarak dikkate 
sunar. Örneğin; Zonguldak’ta kömür madenlerinde çalışan işçilerden ilhamla 
yazdığı “Bu Şiir Kömür Kokar”da kömür işçilerinin sınıf olarak içinde bulun-
dukları sosyo-ekonomik koşullar dramatik bir anlatımla dikkate sunulur: 
Bu şiir kömür kokar 
Kapkara buram buram kömürdür 
Dağlar nehirler göller tren yolları 
Bir yarım asrın ipe dönmüş insanları 
Kederleri ümitleri buruk boyunlarıyla 
Bu şiirden geçerler. 
………………………….. 
Boyuna insanlar geçiyordu 
Sanki hiç bitmeyeceklermiş 
Sanki hiç tükenmeyeceklermiş gibi 
Kahrın ve zulmün önünde dimdiktiler 
Bu şiir kömür kokar 
Bu şiirde ölüm iki kaş arasıdır (Berk 1994b: 71-75). 



 Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü 

 
71 
• 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
bilig 
Dolayısıyla İstanbul’da/İstanbul Kitabı’nda kentlere (İstanbul ve Zonguldak), 
ekonomik ve toplumsal yapı bağlamında bakan, ekonominin belirlediği sınıf-
ları gören Berk, toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla emekçilerin, işçi sınıfının, 
sömürülen işgücünün yaşamını şiirlerine taşır. Emekçilerden, işçi sınıfından, 
sömürülen işgücünden yana tavır alarak onların sözcülüğünü yapar. 
Emeğin Şiirselleştirilmesi 
Toplumcu gerçekçiliğin, bir yönüyle, Marksizmin ekonomi odaklı ilkele-
rine dayandığını (Oktay 2003: 82) yukarıda izaha çalıştık. Bu bağlamda 
toplumcu gerçekçi yazın, felsefesi itibariyle emeği, en önemli unsur olarak 
ele alıp işler. Emeği yüceleştirir, emek bağlamında proletarya başta olmak 
üzere emekçi geniş halk kitlelerinin yaşamına yönelir; emekçi kesimin 
sözcülüğünü yapar.  
Gorki’nin şu ifadeleri toplumcu gerçekçi yazının emeğe verdiği önemi 
vurgulaması açısından önemlidir:  
Emeği, kitaplarımızın baş kişisi yapmalıyız. Yani emek süreçleri içinde 
örgütlenen insanı, ülkemizde çağdaş teknolojinin sağladığı olanaklarla 
donanmış ve emeği, daha kolay ve daha üretken yaparak, onu bir sanat 
düzeyine çıkarmakta olan örgütlü insanları anlatmalıyız kitaplarımızda. 
Emeği, bir yaratıcılık olarak görmeyi öğrenmeliyiz (1978: 81). 
İlhan Berk de toplumcu gerçekçiliği benimsediği dönemde, emeği, çalış-
mayı, emekçileri, şiirlerinin baş tacı eder, emeği şiirselleştirir. Berk’in top-
lumcu gerçekçi çizgideki şiirleri; alın terine, çalışmaya, ‘emek’e övgüdür. 
“İstanbul” şiirinde vurguladığı şekliyle Berk, çalışmanın, alın terinin, eme-
ğin, emekçileri, işçileri, “küçük insanları”, “büyük ve ölümsüz” yaptığı 
inancındadır ve şiiriyle bu inancı dile getirir: 
Mercan yokuşu tıklım tıklım 
Sabahla işe giden o insanların hepsi ayakta 
Ben bu sokağın öğle paydosundaki halini bilirim 
Ellerinde ekmekleriyle işçiler  
Yan sokaklara çöküvermişlerdir 
............................................................... 
Hiçbir zaman büyük ve ölmez olduklarını bilmezler  
Dünyaya sade çalışmaya ve  
cefa çekmeye geldiklerine inanmışlardır 
Bütün bu fukara sokaklarda kalabalık halk mahallelerinde  
Durgun ve düşünceli yüzleriyle onlar vardır  



 Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü 

 
72 
• 
bilig 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
…………………………………………  
Ben arkamda bir gömlekle insanların arasındayım 
Bu saatte İstanbul küçük insanlarındır 
Hepsi işin ve çalışmanın o hür ve kardeş dünyasına doğru yola çık- 
mışlar (Berk 1994b: 39-40)
 
“İstanbul”da çalışma tapıncının erkeklik ideolojisiyle bitiştiği dizelerde 
(Koçak 1992: 167) sonsuz çalışmanın o “erkek sesi” şaire büyük bir mut-
luluk verir: 
Uzun fakat ölümsüz bir uykudan sonra 
Yeniden çalışan insanların sesleri 
Ovalar denizler üstünde 
Demir dövenin ray döşeyenin 
O erkek sesi sonsuz çalışmanın 
Yedi tepeden birden (Berk 1994b: 37)
 
Berk için “
Dünyada işlerine giden insanları görmek kadar güzel bir şey yok-
tur.” (Berk 1994b: 37). 
Berk’e göre emek, çalışmak toplumsal yapı içerisinde insanları birbirinden 
ayıran, sınıfsallaştıran başlıca öğedir ve çalışan sınıf’ın; çalışmayanlar, ya-
tanlar üzerinde büyük hakkı vardır: 
Dünya dümdüzdü 
Kim çalışıyor kim çalışmıyor belliydi 
Bu defa daha açık görülüyordu 
Yatanın yürüyene borcu vardı (Berk 1982: 47)
 
Şiirin Kapılarını Geniş Halk Kitlelerine Açmak 
Toplumcu gerçekçilik; geniş halk kitlelerine açılan, kitlelerin anlayacağı bir 
sanat yaratmanın zorunluluğunu öngörür (Suçkov 1992: 147). Toplumcu 
gerçekçilik, yalnızca geniş halk kitlelerinin rahatlıkla anlayabileceği bir 
edebiyat yaratmanın, onların sözcülüğünü yapmanın peşinde koşmamıştır, 
aynı zamanda kitle hareketlerini de yazının konusu haline getirmiştir. 
Brecht’in ifadeleriyle toplumcu gerçekçilik; işçi sınıfının, ezilen emekçilerin
geniş halk kitlelerinin yaşamını “gerçeğe sadık kalarak çizebilme” gereksinimin-
den dolayı gerçekçiliği kendisine seçmiştir. Toplumcu gerçekçilikte, ‘gerçekçi-
lik’ ile ‘halkçılık’ birbiriyle kaynaşır ve edebiyat, kapılarını geniş halk kitlelerine 
açar. Halka dönmek, emekçilerin yaşamını yansıtmak, çalışan, ezilen insanların 
diliyle konuşmak edebiyatın başlıca görevlerindendir (1980: 92). 


Yüklə 3,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   115




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə