Kiş 2012 / sayi 60 01-18 bilig



Yüklə 3,67 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə29/115
tarix24.12.2017
ölçüsü3,67 Kb.
#17770
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   115


 Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü 

 
73 
• 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
bilig 
İlhan Berk toplumcu gerçekçi anlayışla yazdığı şiirlerinde halka dönük 
edebiyatı benimser, ezilen, sömürülen işçilerin, köylülerin yaşamını top-
lumculuk ruhu içinde dikkate sunar ve onların sözcülüğünü yapar. “Va-
tandaş”ın, “küçük insanları”n hayatını ekonomik düzeyde anlatmayı gaye 
edinir, onların hayatı bilinsin ister. Şiir(ler)i “şehirlerin yüreğini dinler” ve 
“küçük insanlar” için “daha iyi bir hayat adına” konuşur: 
Bir şiir başını alıp çıkmıştı 
Bir şiir şehirlerin yüreğini dinledi 
Senin bulunduğun şehrin yüreği paramparçaydı. 
Bir sabah hava dayanılmayacak kadar güzeldi 
Bir sabah kaya oyuklarında yaşayan insanların 
Yürekten dostu bir kişi 
Bir sabah daha iyi bir hayat adına 
Başını alıp çıkmıştı (Berk 1982: 52-54)
 
Diğer pek çok toplumcu gerçekçi çizgideki şiirinde olduğu gibi “İstanbul” 
şiirindeki dizelerde de geniş halk kitlelerinin içinden biri olmak, onlara 
katılmak isteği sezilir. Kapitalist düzenin dişlileri arasında öğütülen, sömü-
rülen, yoksulluğa mahkûm edilen insanlar adına gören, duyan, konuşan ve 
üzülen şairin kendisidir (Özcan 2009: 39, Oktay 2002: 208). Berk, emeği 
yücelten bir tavırla açıkça, bir sosyalist olarak yoksulların, alın terinin, 
sömürülen işgücünün safındadır (Koçak 1992: 166): 
Vatanları milletleri hudutları birleştiren bir akşamüstüdür 
İstanbul çalışmaktan yorulmuş dönüyor 
Her yerde sıcak bir ter kokusu halkımın 
Her yanda gürültüler 
Dört yanın akşam 
Üsküdar’da gaz lambaları yandı 
Fatih daha yakınına sokulmuş insanların 
Daha çözülmez olmuş insanlar 
Yeniden açlığımızın şehri İstanbul’dasın 
................................................................. 
Elini uzatsan fakir Üsküdar’dasın (Berk 1994b: 47-48). 
İlhan Berk, toplumcu gerçekçi anlayışı benimsediği dönemde, kitlelerin 
sözcülüğünü yaptığı; kitlelerin anlayacağı bir sanat yaratmanın peşinde 
koştuğu gibi kitle hareketlerini ve kitleleri ilgilendiren olayları da eserleri-



 Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü 

 
74 
• 
bilig 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
nin konusu hâline getirmiştir. Özellikle toplumsal güçlerin aralarındaki 
çatışmalara odaklanmış, tarihin toplumsal güçlerin bir savaş alanı olduğu 
tezini ortaya koymaya çalışmıştır. “Tarih” adlı iki dizelik şiiri, toplumsal 
yapıyı tarihî süreç içerisinde değerlendirişinin özeti niteliğindedir: “
Neler 
çekmiş halkım / Türküler şahit” (Berk 1982: 111)
 
İlhan Berk, “İstanbul” şiirinde kentin tarih boyunca toplumsal güçler ara-
sında sürekli bir savaşıma sahne olduğunu ve bu savaşım içerisinde sosyo-
ekonomik koşulların yarattığı sınıfların çatışıklığını ortaya koyar: 
Bir sen eskisin 
Bir eskimeyen çalışan insanların emeği 
Bir onların emeği göz nuru alın teri yenidir 
Bir onların elinde güzelsin 
........................................... 
Sen çalışkan halkın şehri 
Devletler milletler vatanlar geçti, sade iyi olan kaldı 
Arabalar, sırmalar peşleri sıra boyunları buruk insanlar geçtiler 
Ticaret siyaset tarih bir avuç iyilik, her dölden insanlar geçtiler  
………………………………………… 
Sen en bahtsızı şehirlerin 
Yığın yığın kötülükler pislikler kendine göre her yerde çözüldüler 
Krallar padişahlar imparatorluklar geçtiler 
................................................................. 
Bir sen sonu gelmeyen kederler kinler zulümler içinde  
Bir sen aptalları budalaları uşaklarını peşin sıra sürüyorsun (Berk 
1994b: 59-61)
 
Bu dizelerden de anlaşılacağı üzere İstanbul’da Berk’in çizdiği kent, sömürü-
nün, adaletsizliğin ve talanın egemen olduğu, yönetenlerin yönetilenleri 
ezdiği bir mekândır. Berk’e göre İstanbul’un bugünü de dün gibi yanlış 
kurulmuştur, bugün de çarpık bir düzen söz konusudur (Özcan 2009: 180). 
Bu bağlamda Berk, fabrika işçileri, yol ameleleri, duvarcılar, hamallar, 
ırgatlar, eskiciler, balıkçılar, kunduracılar, kısacası yoksul halk adına konu-
şurken onların ayaklanmalarını, “dükaların” elindeki İstanbul’u almalarını 
ister. Bir yönüyle şiiriyle halka bilinç-kazandırma isteğindedir. Berk, bu 
isteğini şöyle ifade eder: “Biçim de içerik de değişiktir İstanbul Kitabı’nda. 
Asıl da yaklaşım. Sanki bir sosyal bilimci kesilmiştim: Marksist bir kitaptır 
o. İstanbul’un ayaklanmasını istiyordum. Yeni bir kılık taşımalı diyordum. 



 Demir, İlhan Berk’in Şiirlerinde Toplumcu Gerçekçiliğin İzdüşümü 

 
75 
• 
KIŞ 2012 / SAYI 60 
bilig 
Kısaca, ayaklansın, halkın bir kenti olsun diyordum. İçerikte, biçimde 
bunu yaptım.” (Andaç 2004: 21). 
‘Ayaklanma’ya dair isteğin “Köroğlu”nda en açık biçimde dillendirildiğini 
görmekteyiz. “Köroğlu Kitabı’nda, İstanbul Kitabı’ndaki protestonun 
yerini ayaklanma fikri alır ve kahramanlar aktivist bir kimliğe bürünürler.” 
(Özcan 2009: 43). Ahmet Oktay’ın, şiirde Köroğlu’nun ezilen halkın gö-
zünde neyi sembolize ettiğinin gösterilmediği; toplumculuğun verileri 
içinde onun halka bağlanmadığı şeklindeki tespitlerini (2001: 132) de 
dikkate alarak diyebiliriz ki Berk, “Köroğlu”nda bireysel bir öç alma olayı 
ile (Köroğlu’nun Bolu Beyi’nden babasının öcünü almak istemesi) zulme 
karşı yapılan bir halk ayaklanmasını ilişkilendirir. Zulmün kaynağı Köroğ-
lu için de halk için de aynıdır: Bolu Beyi. Şair, Köroğlu’nun destansı öykü-
sü içinde Çamlıbel halkının zulmü bitirmek, özgürlüğe kavuşmak, kardeş-
liği tesis etmek adına Bolu üzerine yürüyüşünü anlatmıştır. “Köroğlu”nun 
“Ne Kadarsaydık Dağlarla Ovalarla Hep Birden Bolu Üstüne Yürüdük” 
başlıklı bölümünde, zulmün üzerine yürüyüş şöyle ortaya konur: 
Önümüzde dağlar, önümüzde Arkot, Sündürce, Seben 
Benli Ovası, Yünlü, Kızık Yaylası 
Yanımızda kestane, kayın 
......................................... 
1500 tezgâh, bez, çarşaf, heybe, çuval, kilim 
Hepsinden önce buğday gerimizde. 
Bizimle ovalar, gökyüzü, pirinç, orman, sapan demiri, örs, balta, çekiç 
 bizimle. 
En önde Köroğlu’nun atı, Kiziroğlu Mustafa, Koca Arap, Tekeli Bey, 
 Bıyıklı 
Yusuf. 
700 at, 366 bey, en önde 
En önde Mudurnulu köylünün dört ölçek kendiri, yensiz gömleği 
Dul yetim hakkı 
En önde (Berk 1955: 23).
 
Dağlar, ovalar, gökyüzü, balta, çekiç, çuval, kilim, heybe, buğday, kısacası 
bütün tabiat, bütün nesneler/şeyler zulme karşı “kutsal halk ayaklanma-
sı”nın yanındadır. 


Yüklə 3,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   115




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə