Kızılkaya / Fıkıh Usulünde Sahabe Fetvasının Kaynaklık Değeri Cilt / Volume: • Sayı /Issue: • 2012



Yüklə 7,06 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə103/111
tarix16.08.2018
ölçüsü7,06 Mb.
#63317
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   111

223
Değerlendirme / Review
kurumları, DPT-siyasetçi çekişmeleri zaman zaman şiddetlenerek devam etmiştir. 
Siyasal istikrarsızlığın yoğun olduğu bu dönemde DPT müsteşarları sık sık değişmiş, 
istifa etmiş veya görevden alınmışlardır. Adalet Partisi ve Süleyman Demirel planla-
maya ve beş yıllık kalkınma planlarına genel olarak soğuk bakmakla birlikte, Bülent 
Ecevit’in de başbakanlığı döneminde dış borç alınması ve IMF ile ilişkiler gibi konular 
nedeniyle DPT ile anlaşmazlığa düşmesi dikkat çekicidir. Diğer önemli bir gelişme, 
Turgut Özal’ın ilk DPT müsteşarlığı döneminde DPT bünyesinde Teşvik ve Uygulama 
Dairesi kurularak teşvik işinin DPT’ye verilmesidir. 
Bu dönemde 2., 3. ve 4. Beş Yıllık Kalkınma Planları (BYKP) hazırlanmış; ancak, bu 
planlar yoğun tartışma konusu olmaya devam etmişlerdir. Özellikle Ecevit hükümeti 
tarafından değiştirilip tekrar yapılan 4. Beş Yıllık Kalkınma Planı, çok ciddi tartışmalara 
neden olmuştur. 1978’e gelindiğinde, uygulanmakta olan ithal ikameci ve korumacı 
politikalar çalışmamaya başlamış, döviz rezervleri tükenmiştir. Bu dönemde IMF ve 
Dünya Bankası gibi kuruluşlar özellikle 4. Beş Yıllık Kalkınma Planında değişikler yapıl-
masını istemiş, DPT ise bu taleplere karşı çıkmıştır. Uluslararası kurumların yönlendir-
mesi ile kurulan DPT, bu tarih itibariyle onlarla çatışan bir duruma gelmiştir.  
Bu süreç, Özal’ın 1979 sonunda başlayan 2. DPT Müsteşarlığı ve alınan 24 Ocak (1980) 
kararlarına kadar sürmüştür. Bu kararlar o zamana kadar uygulanan ekonomik modelin 
değişimini hızlandırmıştır. 1980 sonrası dönem, “ithal ikameci/içe dönük” modelden 
“ihracata dayalı/dışa dönük” modele geçişin yaşandığı dönem olmuştur. Yazar, DPT’nin 
ekonomi yönetimindeki etkinliğinin giderek azaldığını, ancak, 1970 yılında DPT’den 
alınan teşvik işinin bu dönemde tekrar DPT’ye verildiğini, bu durumun 1991 yılında 
bu yetki tekrar elinden alınana kadar DPT’nin ekonomi yönetimindeki etkinliğini 
korumasına yardımcı olduğunu ifade etmektedir. Bu tespiti doğrular şekilde, 1961 
Anayasası’nda kurum olarak yer alan DPT’ye 1982 Anayasası’nda yer verilmemiş, 
sadece planlama fonksiyonundan bahsedilmiştir. Böylelikle anayasallık statüsünü 
kaybeden DPT’ye ilişkin diğer bir önemli gelişme de YPK’daki teknokrat/siyasetçi 
dengesinin siyasetçiler lehine değişmiş olmasıdır. Son bölümde, ayrıca DPT’de görev 
yapmış “plancıların” mevcut duruma ilişkin görüşlerine yer verilmiş olup bu kişilerin 
tamamının planlamanın önemini kaybetmediğine inandıkları, büyük kısmının da stra-
tejik planlama yapılması gerektiğini düşündükleri görülmektedir.   
Kitapta; planlama kavramının ortaya çıkışı, uluslararası ve yerel aktörlerin süreçteki 
etkileri, dünyada sermaye birikim modellerinin değişimi, bunların Türkiye’ye yansıma-
ları, DPT’nin bu süreçlerdeki yeri ve tarihsel gelişimi konusunda önemli bilgilere yer 
verilmektedir. Ancak, kitap boyunca ipuçlarına rastlanmakla birlikte, kimi kesimlerce 
kurtarıcı rolü atfedilen “planlı” ekonomiye ilişkin tartışmaları açıklığa kavuşturabilecek 
analizlerin yer almadığı, konunun bu derinlikte irdelenmediği görülmektedir. Yazar, 
kitabın ana hedefini, “planlı kalkınma kavram ve pratiğinin sermaye birikim süreci teme-
linde ve DPT’nin kurum tarihi çerçevesinde Türkiye’de kapitalist toplumsal ilişkilerin gelişim 
sürecindeki yerinin ve işlevinin açığa çıkarılması” olarak tanımlamıştır. Ancak, böylesine 


224
İnsan ve Toplum
önemli bir konuyu inceleyen bir çalışmanın, DPT’nin tarihinin ötesine geçerek bu soru-
lara daha doyurucu cevaplar sunamaması önemli bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır. 
Kitabın içeriği değerlendirildiğinde bazı kısımların çok özet olarak anlatıldığı, bazı 
önemli gelişmelerden hiç bahsedilmediği, ve/veya anlatılan süreçlerin ampirik veri-
lerle desteklenmediği dikkat çekmektedir. Örneğin birinci bölümde II. Dünya Savaşı 
sonrası ekonomik gelişmelerden bahsedilirken, hangi ülkenin ne kadar yardım aldığı, 
planlamanın hangi ülkeler tarafından benimsendiği, ülkeler arasında uygulama farklı-
lıklarının neler olduğu, diğer ülkelerde DPT gibi merkezi planlama teşkilatlarının kuru-
lup kurulmadığı gibi bilgilere ve verilere yer verilmemiştir.  İkinci bölümde, çok önemli 
gelişmenin yaşandığı 1970-2000 dönemi çok özet şekilde incelenmiş, bu durum süreci 
anlamayı zorlaştırmıştır. Örneğin, ilk bölümde üstünde durulan soğuk savaşın sona 
ermesinin sonuçları üzerinde durulmamış, ekonomik politikaları etkileyen deregülas-
yon gibi çok önemli bazı gelişmelerden bahsedilmemiştir. Benzer şekilde, 1970’lerde 
çıkan krizin nedenleri, sonuçları ve yaşanan süreç yeterli ayrıntıda incelenmemiş, bu 
krizin özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisi, bu ülkeleri yapısal uyum poli-
tikalarına zorlayan ekonomik ortam verilerle ortaya konmamıştır. Planlama anlayışı 
ve yaklaşımındaki değişim Dünya Bankası politikalarına odaklanarak verilmiş, ancak 
Dünya Bankası’nın başarısız olarak tanımladığı ifade edilen 1970 öncesi planlı ekonomi 
uygulamalara ilişkin örnek ve verilere yer verilmemiştir. Üçüncü bölümde, Türkiye’deki 
ticaret sermayesinin üretim (sanayi) sermayesine dönüşümü süreci anlatılmış ancak, 
konuya ilişkin herhangi bir veri veya herhangi bir örnek sunulmamıştır. 
Kitabın büyük kısmını teşkil eden dördüncü ve beşinci bölümde ise DPT ve planlama 
tarihi, sürece dâhil olan taraflar temelinde etraflıca anlatılmakla birlikte, bazı önemli 
sorular cevapsız kalmış ya da yeterince cevaplanmamıştır. Bunlara örnek olarak aşağı-
daki hususlar sayılabilir: 
- DPT tarafından hazırlanan planlar toplumun hangi kesimlerini öncelemiştir? 
Zannedildiği gibi planlama, bilimsel tekniklere dayalı, objektif ve adil bir sistem öner-
miş midir? 
- Söz konusu planlar ne kadar uygulanabilmiş, uygulanan planlar nasıl sonuçlar ortaya 
çıkarmıştır?
- DPT tarafından hazırlanan planların kendilerini desteklediği ifade edilen üretim 
sermayesi planlamaya hangi nedenlerle soğuk bakmıştır? Bu durumun ne gibi etkileri 
olmuştur?
- Uluslararası kurumların yönlendirmesi ile kurulan DPT, 1962- 1980 döneminde bu 
kurumlara niçin mesafeli durmuş, hatta 1970’lerin sonunda çatışır duruma gelmiştir? 
Bu çelişkili konumun ne tür sonuçları olmuştur? Veya DPT’nin tavrı çelişkili bir konumu 
mu göstermektedir?.


Yüklə 7,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə