Microsoft Word turkcess ozet kitap docx



Yüklə 2,88 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə68/115
tarix19.10.2018
ölçüsü2,88 Mb.
#74851
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   115

 
 
 125
 
IV. Uluslararası Türk Kültür Coğrafyasında Eğitim ve 
Sosyal Bilimler Sempozyumu  
27-30 Haziran 2018/Bakü-Azerbaycan
 
IV. International Symposium on Educational and 
Social Sciences in Turkish Cultural Geography  
27-30 June 2018/Baku-Azerbaijan
 
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Programı Ve Dini Tutumu 
Dr. Sinan ATEŞ 
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara/Türkiye, 
 sinanates84@gmail.com 
Özet 
Cumhuriyet  tarihinde  önemli  bir  yere  sahip  olan  Terakkiperver  Cumhuriyet  Fırkası,  Türkiye 
Cumhuriyetinin ilk resmi muhalefet partisidir. Beyannamesi, nizamnamesi ve programı bulunan fırkanın siyasi 
hayatı oldukça kısadır. Fırkanın siyasi hayatı yedi ay gibi kısa bir süre olsa da siyasi ve sosyal etkileriyse uzun 
yıllar devam etmiştir. Kurulduğunda ülke sathında geniş yankı uyandırmayı başarmış olan fırka, sonraki dönemde 
kurulan muhafazakâr cenahtaki bazı siyasi partileri de etkilemiştir.  
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluş nedenini, dönemin şartları içerisinde kurucularının neyi 
amaçladıklarını  ve  yeni  dönem  adına  neyi  düşündüklerini  daha  iyi  anlayabilmek  için  programda  bulunan 
maddelerin ve bu maddeler içerisinde yer alan dini yaklaşımların çok iyi anlaşılması gerekmektedir. Fırkanın 
programında toplam 58 madde bulunmaktadır. Bu 58 madde; esaslar, iç siyaset, iktisadi konular, itibar, mali 
hususlar, eğitim ve sosyal konulardan oluşmaktadır. Fırkanın programında bulunan bu maddelerin bazısında bir 
takım  dini  fikirler  ve  söylemler  yer  almaktadır. Programda  yer  alan 3.  maddede, kanunların vazedilip  ortaya 
konması  hususunda  adalet  prensibinin  hâkim  olacağı  hususu  belirtilmektedir.  Yine  6.  maddede,  fırkanın 
düşüncelere ve dini prensiplere hürmetkâr olacağı beyan edilmiştir. Fırka programının iç siyasetle alakalı olan 
bölümündeyse kamu ahlakının korunması gerektiği ifade edilmiştir.  
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılmasında da hiç kuşkusuz parti programındaki maddelerde 
yer alan dini fikirler ve yaklaşımlar ve özellikle de 6. madde büyük rol oynamıştır. Terakkiperver Cumhuriyet 
Fırkası’nın çalışmaları karşısında, tek partili düzene bir süre daha devam mı edileceği yoksa demokrasiye mi 
devam  edileceği  hususunda  bir  karar  vermek  zorunda olan  Atatürk ve  arkadaşları  neticede  partiyi  kapatmayı 
uygun  bulmuşlardır.  Dolayısıyla  fırkanın  dini  tutumunun ne olduğu  anlaşıldığında  niçin kapatılmış  olduğu  da 
daha iyi anlaşılacaktır. 
Bu çalışmada Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın programında yer alan maddeler üzerinde durulmuş, 
programda bulunan maddelerde yer alan dini yaklaşımlar ve söylemler ele alınarak Fırka’nın dini tutumunun ne 
olduğu hususu değerlendirilmiştir. Bunların yanı sıra fırkanın kurucuları ve önde gelenlerinden bazılarının dini 
konular  bağlamında  yapmış  oldukları  konuşmaları  tahlil  edilerek  fırkanın  dini  tutumunun  daha  bütüncül 
anlaşılmasına gayret edilmiştir. 
   Anahtar Kelimeler: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Muhalefet Partisi, Fırka Programı, Dini Tutum 
 
 
 


 
 
 126
 
IV. Uluslararası Türk Kültür Coğrafyasında Eğitim ve 
Sosyal Bilimler Sempozyumu  
27-30 Haziran 2018/Bakü-Azerbaycan
 
IV. International Symposium on Educational and 
Social Sciences in Turkish Cultural Geography  
27-30 June 2018/Baku-Azerbaijan
 
Adakale’nin Osmanlı Devleti’nden Romanya Krallığı’na Geçiş Süreci 
Doç. Dr. Şaban ORTAK 
Afyon Kocatepe Ün. Eğitim Fak.  
sortak33@yahoo.com 
Adakale;  Tuna  Nehri'nin  içinde  Romanya'ya  ait  olan  Orsova  yerleşim  birimi  yakınlarında,  yaklaşık 
büyüklüğü 160.000.m² büyüklüğünde bir adadır. Romanya ve Yugoslavya'nın 1964-1972 yıllarında yaptıkları İron 
Gates  I  Barajı  suları  altında  kalan  adadaki  kale,  Romanya  tarafından  Turnu    Severin  yakınlarındaki  Simian 
Adasına nakledilmiştir. 1960'larda adada yaklaşık 1000 civarında Türk yaşamaktaydı.  
Osmanlı  Devleti'nin  Rumeli'deki  fetihleri  sırasına  zaman  zaman  Osmanlı  birlikleri  tarafından  ele 
geçirilmiş  ise  de  Adakale'nin  fetih  tarihi  1691  senesi  kabul  edilmektedir.  18  ve  19.  yüzyıllarda  Avusturya-
Macaristan'ın işgal girişimlerine maruz kalan Adakale'nin bu durumu 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'na kadar 
devam  etmiştir.  Bu  savaşın  sonunda  imzalanan  Ayastefanos  Antlaşması’nın  3.  Maddesinde  “Adakale’nin 
boşaltılması ve tahrip edilmesi” hükmü yer almaktaydı. 
Ancak  diğer  Avrupa  devletlerinin  soruna  müdahale  etmeleri  neticesinde  Berlin  Konferansı  toplandı. 
Ayastefanos  Antlaşması  maddeleri  yeniden  görüşülecek  ve  düzeltmeler  yapılacaktı.  Görüşmelerin  sonunda 
imzalanan anlaşmada; Tuna Nehri üzerinde taşımacılığın kontrolü ve güvenliğin sağlanması için uluslararası bir 
komisyon (Tuna Komisyonu) kurulacak, Demirkapı’dan (İron Gates) Tuna Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü yere 
kadar olan kısmı üzerindeki kale ve istihkamlar yıkılacak ve yenileri yapılmayacaktı (52.madde). Yine Demirkapı 
civarında  deniz  nakliyesi  inşaat  yapma  görevi  Avusturya-Macaristan’a  verilecekti  (57.madde).  Ancak 
Demirkapı’nın batısında yani nehrin üst bölgesinde yer alan Adakale’den bu anlaşmada bahsedilmemekteydi. Bu 
sonuçta;  konferans  sırasında  Adakale’nin  Avusturya-Macaristan  tarafından  işgal  edilmiş  olmasının  da  etkisi 
düşünülebilir. Bu antlaşmada Adakale hakkında açık bir hükmün yer almaması, Lozan Konferansı görüşmelerinde 
bu adanın diplomatik temaslarda unutulduğu yorumlarına neden olacaktır.  
Berlin Anlaşması’ndan sonra Adakale’nin nahiye statüsünde Osmanlı toprağı olma özelliği devam etti. 
Bir  Müdür  atandı  ve  idare  meclisi  oluşturuldu.  Bu  hukuki  statü  I.  Dünya  Savaşı’na  kadar  sürmüştür.  Savaş 
sonunda Adakale’nin hukuki durumu ile ilgili belirsizlik sürerken Romen birlikleri Adakale’yi ve nehrin kuzey 
kıyısındaki Orsova’yı işgal ettiler.  
I.  Dünya  Savaşı  sonrasında  imzalanan  Saint  Germain  Antlaşması’nın  305.  maddesine  göre;  Berlin 
Antlaşması’nın 57. maddesi ile Adakale üzerindeki Avusturya-Macaristan mandası kaldırılacak, adadaki Macar 
askerleri  geri  çekilecekti.  Aslında  Berlin  Antlaşması’nın  Osmanlıca  ve  İngilizce  metinlerinde  Tuna  Nehri’nin 
Demirkapı bölgesinde inşaat görevi verildiği görülmektedir. Yani Adakale’nin yönetiminin Avusturya-Macaristan 
mandasına bırakıldığına dair bir açık hüküm yer almamaktadır. 
Macaristan’la  İtilaf  Devletleri  arasında  imzalanan  Trianon  Antlaşması’nın  45.maddesi  göre;  bu 
anlaşmanın 27.maddesi ile çizilen sınırlar dışında kalan topraklar Romanya’ya bırakılacaktı. Yani açıkça isim 
geçmemekle beraber Adakale Romanya’ya bırakılmış oluyordu. 
Osmanlı Devleti'ne imzalatılan Sevr Antlaşması'nda Adakale ile ilgili açık bir hüküm bulunmamaktadır. 
Ancak bu antlaşmada; Osmanlı Devleti'nin belirlenen sınırları dışında kalan topraklar üzerindeki haklarından 
feragat edeceği (md.132), İtilaf Devletleri ile Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan arasında imzalanan 
anlaşmaları  kabul  ettiği  (md.133-134,  348)  hükümleri  yer  almaktadır.  Buna  göre  Adakale'nin  Romanya'ya 
geçtiğini zımmen kabul etmiş oluyordu.  
Sevr  Antlaşması  hukuken  ve  fiilen  uygulanamayan  bir  antlaşma  olduğu  için  Türkiye,  Adakale'yi 
yönetmeye devam etmiştir. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'nde bulunan belgelerden anlaşıldığına göre; Adakale 
kadısı ve sulh mahkemesi TBMM Hükümeti ile yazışmaya devam etmiştir. Adakale Nahiyesi halkı adına memurlar 
ve  Nahiye  Müdür  Vekili  Kadı  Osman  Niyazi  Efendi  tarafından  14  Kasım  1922  tarihinde  gönderilen  telgrafta 
zaferin kazanılması dolayısıyla duyulan sevinç dile getirilmektedir. Aynı duygularla bu telgrafa Meclis tarafından 
cevap yazılmıştır.  
Diğer taraftan Edirne Mebusu Mehmed Şeref Bey, Adakale'de görevli memurların maaşlarının TBMM 
Hükümeti bütçesinden ödenmesi için önerge vermiştir. Nitekim, TBMM'nin 22 Mart 1924 tarihli toplantısında 
değişiklik yapılan Hariciye Vekâleti'nin 1923 Yılı Bütçesi'nde Adakale Nahiye Müdürü'ne aylık 20 lira maaş tahsis 
edilmiştir.  
Lozan  Barış  görüşmeleri  sırasında  Adakale'nin  hukuki  durumunun  ne  olacağı  gündeme  gelmiştir. 
Amasya  Mebusu  Ömer  Lütfi  Bey,  TBMM  Başkanlığı'na  sunduğu  önergede;  Berlin  Antlaşması'yla  Türkiye'ye 
bırakılan  ve  o  tarihlerde  600  civarında  Türk  ahalisi  ve  camisi  bulunan  Adakale  üzerindeki  haklarımızın 
korunmasını  temenni  etmiştir.  Aynı  şekilde  Başvekil  Rauf  Bey  ile  Lozan  Konferansı'na  katılan  İsmet  Paşa 
arasındaki telgraf haberleşmelerinde de Adakale üzerindeki haklarımızın korunmasından bahsedilmiştir. 
Lozan Barış Konferansı tutanaklarında da yer aldığı üzere, TBMM Hükümeti Temsilcisi olan İsmet Paşa 
Adakale'nin  Türkiye'ye bırakılması  yönündeki ısrarlı tutum dikkati  çekmektedir. Ancak  İtilaf  Devletlerinin  sert 
tutumları ve diğer konularda büyük ölçüde anlaşılmış olunması nedeniyle, barışın önünü tıkamamak için Türkiye 
Adakale  üzerindeki  ısrarından  vazgeçmek  durumunda  kalmıştır.  24  Temmuz  1923  tarihinde  imzalanan 


Yüklə 2,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   115




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə