sırasında bile erişilebilir. Buradaki fikir sadece beyin
şebekesini dikkat dağıtıcılardan kurtarmak ve ardından
marşa basıp ne tür bağlantılar yapabileceğini görmekten
ibarettir. Elbette beyin şebekesi kötü günlerde, dünyevi
meselelerden bitkin düştüğü, sağlık sorunları yüzünden
dikkati dağıldığı, umutsuzluk ve korkudan donakaldığı için
veya sadece akşamdan kaldığı için marşa basmayı
reddedebilir. Kimi zaman görünürde hiçbir amaç yokken
zayıfça titreşebilir. Ama tıpkı atletlerin ne zaman "olaya
kaptırdıklarını" bilmeleri gibi, beyin şebekesinin tamamen
uyuma eriştiği, bu uyumun farkında olduğu ve yeni bağlantılar
kurmak üzere oluşunun heyecanlı titreşimleriyle mırıldandığı,
kumar makinelerinin üç simgenin yan yana gelişinde coşkuyla
sarsılıp markaları kusuverdiği an misali anları vardır. Bu,
gerçek Evraka anı, zihnin orgazmıdır.
Geçmişin birçok düşünürü gibi, sinirbilimciler de amaca
yönelik düşünce ya da düşünceyle duygu ve düşünceyle
bellek arasındaki bağlantılarla daha çok ilgilenmişlerdi. Ama
yakın dönemde Evraka olayına ilgi duymaya ve kavrayış
üstünden kavrayış aramaya başladılar.
[193]
Beynin birbirinden çok farklı işlevlere sahip iki yarıküreden,
sağ ve sol yarıküreden oluştuğu, bu yarıkürelerinse prefrontal
korteks tarafından düzenlendikleri sonucuna vardılar. Sol
beyin normal bilinçlilikten, biteviye kaygı dırdırından ve
sağlığa, faturalara ve kariyere yönelik gereksiz telaştan ve
aralarında dil anlama, görüntü işleme gibilerinin bulunduğu
diğer birçok işlevle doğrusal, rasyonel düşünceden
sorumluydu. Sağ beynin belirli işlevleri daha azdı ve yeni
ilişkilendirmeler
(temaları,
metaforları
ve
esprileri
anlayabilmek dahil) kurabilmesine ve ayrıntılardan ziyade
büyük resmi görebilmesine olanak tanıyan bağlanırlığı daha
yüksekti. Yani sol beyin ağaçları, sağ beyinse ormanı
görüyordu. Başka bir deyişle sol beyin dırdırcı bir gerçekçi,
sağ beyinse kopmuş bir düşçüydü.
Bir sorun analiz yoluyla çözüldüğünde işi halleden
muhtemelen sol beyindir. Ama kavrayışın kolaylaşması için
prefrontal korteks strateji değiştirmek, sol beyine sesini
kesmesini emretmek ve sağ tarafı ilişkilendirmede serbest
bırakmak zorundadır. Zihni saplandığı noktayı bırakmaya ve
dolaşmaya çıkmaya teşvik eden tuhaf bir yoğunlaşma
biçimi... Beynin kavrayışı sağlayacak ilişkilendirmeyi
yapabilmesi için tamamen gevşemesi gereklidir ki ilhamın
yoğun odaklanma anlarından çok duşta veya sabaha karşı
dörtte çiş edip yatağa dönerken gelmesinin nedeni budur. Ve
başarılı ilişkilendirme gerçekleştiğinde kavrayış kör edici
parlaklıkta ve apaçıktır çünkü panayır misali tüm ışıkları
yanıveren prefrontal korteks tarafından tanınmıştır. Bu başka
birisinin kavrayışının anlaşılmasında da gerçekleşir ve
prefrontal korteksin ışıldaması sağ beyni geçmiş deneyimlere
yönelik yeni anlayışa ve gelecek davranışlara yönelik yeni
algılayışa iter. Kişinin kendisine veya başkasına ait ilham veya
kavrayış, beyni ve evreni, benlik ve dünyayı, geçmiş ve
geleceği ama hepsinden öte bugünü aydınlatıveren muazzam
bir ışık çakmasıdır.
Özgün kavrayış veya ilhamlar elbette nadirdir ama Evraka
anları olmasa bile dırdırcı, saplantılı, espriden anlamayan sol
beyni susturup sağ beyni devreye girmeye teşvik etmek,
müthiş haz vericidir. Spinoza'nın zihnin işleyişiyle ilgili pek çok
haz ifadesiyle kastettiği kesinlikle budur: "Zihin kendisini ve
gücünü incelediğinde haz duyar ve haz duydukça kendisini
daha net anlar."
[194]
Ve bu tür düşünmeler sadece gündüz
düşü kurmak, gerçek hayattan kaçmak hatta gerçek hayatı
reddetmek gibi görünseler bile aslında hayata duyulan
minnetin en derin ifadeleridir. Hannah Arendt'in tişört sloganı
ürettiği nadirdir ama hiç üretmemiş de değildir: "Düşünmek,
şükretmektir."
[195]
Derin düşünmek ve dalıp gitmenin güzelliği, herhangi bir
uzmanlık ya da eğitim, ayin, jargon, özel yer veya şart
gerektirmemesidir. Herhangi bir yerde, her zaman
düşüncelere dalıp gitmek mümkündür. Yalnızlık bile şart
değildir. İşyerimde bazı toplantılarda başarıyla dalıp
gitmişliğim var (ani ve beklenmedik bir soru, zorluk
çıkarabiliyor gerçi). Ama en iyi sonucu almak için huzur,
sessizlik ve rahat bir koltuğu tavsiye ederim. Bir ağaç, tek
başına, kente sürgün edilip betona kök salmış, yapayalnız ve
hain, kindar kent rüzgârının saldırısı altında ama saldırıyı
karşılayıp saldırıdan hışırdamak, dalgalanmak, titreşmek ve
salınmak için faydalanan bir ağaç manzarası da çok işe
yarayacaktır.
9
Deneyimin Körelmesi
Kasım sonu, kapkara bulutlarla dolu bir akşamüzeri. Işık
mücadeleyi çoktan bırakmış ve gün boyu tehdit edip
boşalacak enerjiyi bir türlü toplayamamış yağmur, grilikte asılı
kalmakla yetiniyor. Ölmeye yüz tutmuş mesleğinin kapı
eşiğindeki dükkân sahibi, süpermarketleri aşırı pahalı ve az
çeşitli şarküterisine yeğ tutan dünyayı şaşkınlıkla izliyor.
Önündeki kaldırımda okul çocukları, iç bayıcı evlerine
dönüşü geciktirme arzusu ve alışkanlığıyla itişip kakışıyor.
Birbirlerine aksi yönlerden iki kadın pusetlerini sürerek
yaklaşıp duruyorlar...
"Kapanmış" diyor biri, öfkeyle. "Tuvalette mi ne, sorun
varmış. Sağlık güvenliği şeyi... Ne diye ana Merkez'deki
tuvaleti kullanmazlar, anlamıyorum."
"Zahmet etmiyorlar" diyor diğeri körüklercesine. "Benim
oğlanın kaka eğitimi var ama oraya ne zaman gitsek altına
yapıyor. Bakın, dedim, çocuğun kaka eğitimi var ama
tuvalete gitmesini hatırlatmanız gerekiyor... Kendin hatırlat o
zaman dediler! Ee, bu personel ne işe yarıyor o zaman,
dedim. Yani niye maaş alıyorlar, değil mi?"
Dostları ilə paylaş: |