117
kamusal alanda Kürtçe konuĢması, bölgede pek çok halkın bir arada
yaĢaması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.
Ġlerleyen süreçte, Yunan, Roma, Selçuklu, Sasani idaresinde geçen
yüzyıllar boyunca, Irak Yahudileri, kendi benliklerini korumayı baĢarmıĢlardır.
Bu dönem boyunca pek çok mücadele ve çatıĢmaya sahne olan Filistin‟de
yok olma tehli
kesi altındaki Yahudilerin durumu dikkate alındığında,
diasporadaki Yahudiler, Yahudiliğin ve Yahudi hayat tarzının devamı için çok
önemli hale gelmiĢlerdir (Rejwan, 2004: 211).
Yeni Çağda Kürtler ve Irak‟taki yerel Yahudiler arasındaki yakın
iliĢkilerin, 16. yüzyılın sonu ve 17. yüzyılın baĢı olarak ifade edilen dönemde,
birkaç Kürt aĢiretinin ġah Abbas tarafından, Ġran sınırını korumak üzere
Horasan bölgesine yerleĢtirilmesi ile baĢladığı ifade edilmektedir. Bu
dönemde bölgede bulunan Yahudiler de bu aĢiretlerle birlikte bölgeye
yerleĢtirilmiĢ ve birlikte yaĢamaya baĢlamıĢtır. Bu dönemde, bölge Yahudileri
arasında ilk defa yine bir haham olan Samuel Barzani‟nin kızı Asenath
Barzani
10
, hahamlık unvanı alan ilk kadın olarak tarihe geçmiĢtir (Minasian,
2007: 17-18).
1534‟te Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethinin ardından bir süre
Ġran hâkimiyetinde kaldıktan sonra 1638‟de tekrar Osmanlı Hâkimiyetine
geçen ve 1917‟ye dek Osmanlı hâkimiyetinde kalan bölgede Yahudilerin
durumu durağan olmuĢtur (Rejwan, 2004: 214). Geleneksel Osmanlı
politikası gereği, bu bölgedeki Yahudilerin sosyal ve dini yaĢantısına
dokunulmamıĢ, bölge büyük bir baskıya maruz kalmamıĢ, böylece bu
dönemde de benliklerini korumalarına imkân tanınmıĢtır. Zira 19. yüzyılda
Osmanlı‟da gerçekleĢtirilen pek çok reformla da Osmanlı bünyesindeki
azınlıklıklar ve farklı dini görüĢe sahip topluluklar gibi Irak Yahudileri de
önemli sosyal haklara sahip olmuĢlardır.
10
Samuel Barzani ve Asenath Barzani‟nin günümüzde Irak‟ın Kuzeyindeki Barzani aĢireti
ilebağlantısına dair herhangi bir belge bulunamamıĢtır. Bu sebeple çalıĢmada iki grup
birbiriyle ilintilendirilmemiĢtir.
118
Irak Kürtleri ile Ġsrail arasında, tarihi sürecin getirdiği stratejik iĢbirliği
dıĢında, bazı tarihsel bağların da bulunduğu ifade edilmektedir (Özdağ, 1999:
225). Antik dönemde baĢlayan ve pek çok Yahudi‟nin, Ģu andaki Kürtlerin
yaĢadıkları bölgelere yerleĢmesi ile sonuçlanan süreçte, Yahudiler doğal
olarak bölge halkları ile yoğun iletiĢime geçmiĢtir. Bu noktada, bölgede
yerleĢik Kürtlerle de iletiĢim kurmuĢ olmaları muhtemeldir. Ayrıca bu süreçte,
Yahudiliğin de bölge halkları arasında yayıldığı ifade edilmektedir.
Osmanlı Ġmparatorluğunun dağılmasını izleyen süreçte Iraklı Kürtler,
he
m Ġngiliz politikalarının kıĢkırtmaları hem de Wilson ilkelerinde yer alan,
self-
determinasyon ilkesinin kendilerinde oluĢturduğu duygu ve düĢüncelerle,
aĢiret temeline dayalı ancak ulusal talepler içeren, ayrı bir devlet olmak
amacıyla bir hareket baĢlatmıĢtı. Bu süreçte aĢiret temeline dayalı politikaları,
belirsiz hedefleri ve amaçlarına ulaĢmada yabancı devletlerden aldıkları
desteklere bağımlı kalmaları, silahlı mücadele ve ayaklanmayı temel yöntem
olarak belirlemeleri hareketin temel özellikleri olarak belirdi. Kürt hareketi,
bünyesinde barındırdığı farklı görüĢler ve aĢiret yapısı sebebiyle dağınık
vaziyette sürdürülmüĢtü (KurubaĢ, 2003: 21).
Iraklı Kürtler, Irak‟ın Osmanlı‟dan ayrıldığı 1922‟den itibaren Bağdat
rejimini uğraĢtırmıĢ ve merkezi yönetimle çatıĢmalar her dönemde var
olmuĢtur. Bu süreçte büyük güçler kadar bölge devletleri de Kürtleri
kullanarak Irak‟ı baskı altında tutma politikası gütmüĢtür. Bu doğrultuda Ġsrail,
Ġran ve Suriye, Iraklı Kürtlere yönelik politikalar geliĢtirmiĢtir (Erdeml
i, 2000:
221). Bu devletler Kürtler konusunda tek taraflı politikalar geliĢtirdiği gibi
zaman zaman da ittifaklar halinde politikalar üretmiĢtir.
1897‟de toplanan 1. Dünya Siyonist Kongresinde, Modern Siyonizmin
kurucusu Theodore Herzl, “Nil‟den Fırat‟a Ġsrail Devleti” hedefini iĢaret etmiĢti
ve bu hedef doğrultusunda Kürtlerle de temas kurmuĢtu. Herzl, Kürtleri çok
önemli görmekte ve iletiĢimin sürdürülmesi gerekliliğine inanmaktaydı
(Söylemez [web], 2003). Bu amaçla Yahudiler ve Kürtler arasındaki en
önemli iliĢki, 1930‟lu yıllarda Yahudi terör örgütü olan HAGANAH üyesi,
119
Reuven ġiloah (Zoslanski) tarafından kuruldu. Ben Gurion tarafından
görevlendirilen ve ilerde Ġsrail gizli servisi MOSSAD‟ın baĢına geçecek olan
ġiloah, Orta Doğu‟nun siyasi ve demografik
yapısını incelemek; potansiyel
tehditler ve ittifak yapılabilecek kiĢi ve gruplar hakkında bilgi toplamakla
görevlendirilmiĢti. Bu görevi sırasında Irak‟ı gezmiĢ ve Irak‟ın kuzeyindeki
dağlık bölgede Kürtlerle tanıĢma fırsatı bulmuĢtu. ġiloah, Arap olmaya
n ve
Araplarla sorunları bulunan bu grupla ittifakın, Ġsrail Devleti için çok önemli
olabileceği sonucuna varmıĢ ve bu yönde planlar hazırlamıĢtı (Eroğlu, 2003:
81-82).
ġiloah çalıĢmaları ile bir ajanlar ağı oluĢturmuĢ ve Irak‟ın dağlık ve
Kürt nüfusunun yaĢadığı bölgelerinde bağlantılar edinmiĢti. Bu bağlantıları,
Iraklı Yahudilerin Filistin‟e, Irak‟ın kuzeyinden, Türkiye ve Ġran yolu ile
götürülerek yerleĢtirilmesi için çok faydalı olmuĢtu (Minasian, 2007: 22).
Bu dönemde, Irak Kürtleri arasındaki milliyetçi hareket içinde Barzani
AĢireti sivrilmeye baĢladı. Irak Kürtleri, aĢiretler halinde örgütlenmiĢ iki ayrı
siyasal görüĢ etrafında kümelenmeye baĢladı. Dağlık kesimde yaĢayan
Kürtler, aĢiretler halinde Kürt milliyetçiliği ve kendi sahip oldukları topra
klar
üzerindeki egemenlik hakları için mücadele etmekte ve düzensiz bir görünüm
arz etmekteydi. ġehirdeki Kürtler ise, dağlık kesimde yaĢayan Kürtlerin aĢiret
biçimindeki yaĢantısını kabul etmiyor; Kürt milliyetçiliğine odaklanmayı ve
Kürtlerin self
-determ
inasyon hakkına sahip olmasını istiyorlardı. Ġki görüĢün
de ortak noktası Irak merkezi yönetimine karĢı olmalarıydı. Bu ortam içinde
iki görüĢü de birleĢtiren Molla Mustafa Barzani, Kürt Demokrat Partisini
(Sonradan Kürdistan Demokrat Partisine dönüĢmüĢtür) 16 Ağustos 1946‟da
kurdu (Stansfield, 2006: 2-
3). Bu tarihten sonra Barzani aĢireti Irak‟ta Kürt
isyanları ve ayrılıkçı hareketlerin liderliğini üstlenmiĢtir.
Yahudilerin (Yahudi Kürtler dahil) Irak‟ın kuzeyinde yaĢadıkları
bölgelerden Filistin‟e göç etme süreci de 16. yüzyılda baĢlamıĢ ve bu göç,
dönemin en önemli dini merkezlerinden birisi olan Galile‟deki Safed‟e
yönelmiĢtir. Ondan sonraki üç yüzyıl boyunca herhangi bir göç bilgisi
Dostları ilə paylaş: |