Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 377
büyük rağbet görmüĢtür. Türkçe'ye olan hakimiyeti ve dilinin berraklığı ile
geniĢ kitlelerin beğenisini kazanmıĢtır.
Irak Türkleri'nin edebiyatçıları arasında, eski tarza iltifat etmeyen ve
bu yolda Salah Nevres ile birlikte Nesrin Erbil, yeni bir dönemin müjdecisi
olmuĢ, Irak Türk edebiyatında yeni bir edebi çığırın açılmasında önemli rol
oynamıĢtır. ġiirlerinin çoğunu "KardaĢlık" dergisinde yayımlamıĢtır.
Millî duyuĢlar, geçmiĢe özlem, yalnızlık, hüzün ve ayrılıklar Ģiirlerinin
baĢlıca teması sayılır. “Yaralı kuĢ” Ģiirinde olduğu gibi geçmiĢinden kopmayan
ve anıları ile avunan Ģair, yaĢadığı topraklara bağlılığını her seferinde ön
planda tutar. Ata TerzibaĢı‟nın ifadesiyle “Ģiirlerinde baba yurdu Erbil‟i, ana
yurdu Kerkük‟ü ve mensup bulunduğu millet ve kahramanları anarak coğrafî
iklimi fazlaca geniĢletir”. YaĢadığı toprakların acılar içinde kıvranması, Nesrin
Erbil‟in son dönem Ģiirlerine de sinmiĢ ve yeni edebî ürünlerine yansımıĢtır.
Nitekim Kerkük ve Erbil‟de meydana gelen geliĢmeler, Irak‟ın iĢgal altında
çektiği acılar, Ģairimizi derinden etkilemiĢtir.
Evli ve bir erkek çocuk annesi olan Erbil‟in
3
Ģiirleri en fazla kardaĢlık
dergisinde yayımlanmıĢtır. Hatta kardaĢlık ilk yıllarında hemen hemen bütün
sayılarında Ģiirleri çıkmıĢtır. Bunun yanında (deniz rüyası) üç Ģiir kitabı da
vardır. Bu kitap 1969 yılında Ankara'da basılmıĢtır. ġairimizin (Ġki Ģehir) kitabı
1998 Ġstanbul'da yayılmıĢtır. Ayni zamanda (Geleceğim) kitabı 2004'te Irak
Türkmen Cephesi Kültür müdürlüğü tarafından yayınlanmıĢtır. Merkezi
Azerbaycan‟da olan Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği tarafından Türk Ģiirine
hizmet ödülüne layık görülmüĢtür.
Halk ozanları, Türk toplum hayatı içinde önemli görev
yüklenmiĢlerdir. "Yüksek zümrenin" içine kapanarak halkın anlamadığı, halkı
söylemeyen "mazmunlar ve kalıplar" içinde sanat yaptıkları devrede halkın
derdini, devasını, acısını, sevincini söylemiĢtir. Halk, ümidini, ümitsizliğini,
isyanını, isteğini, kavgasını halk ozanları aracılığı ile, onların mısraları ile
söyleye gelmiĢtir.
Toplumun sosyal düzeyi ve geleneklerin katılığı yüzünden, kadın
edebiyatçıların ortaya çıkması gecikmiĢtir. YenileĢme hareketinin baĢladığı 20.
Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türkmen edebiyatında gözle görülür bir
canlanma olmuĢtur. Özellikle Kerkük‟te yayın hayatına baĢlayan Afak ve BeĢir
gazeteleri, 1960 yılında Bağdat‟ta yayın hayatına baĢlayan KardeĢlik dergisi,
3
Erbil, Nesrin, Ġki Ģehir, Ġstanbul 1998, s.1.
378
/ Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
verimli bir dönemin de habercisi olmuĢtur. Bu dergi ile birlikte Türkmen
Hanım edebiyatçılarının varlığı da ortaya çıkmıĢtır.
Nesrin Erbil, Irak Türkleri arasında yeni Ģiirin önderliğini yapmağa
çalıĢan orijinal bir Ģair olup, kendi alanında bir akımı temsil eden edebi bir
okulun kurucusu sayılır. Sade ve yumuĢak üslubuyla Türkmen Ģiirine yeni bir
soluk getiren Erbil, hasret, gurbet, acı, keder, ayrılık ve ümit imgeleriyle hep
memleket sevgisini terennüm etmiĢtir. Doğduğu topraklarda yaĢayan
insanların uğradıkları haksızlıkları dile getirerek, toplumun dileklerini, arzu ve
ümitlerini haykırmıĢtır.
Ġki Ģehir Ģiiri Türkmen toplumunun manifestosu olmuĢtur.
Ġki Ģehir bilirim
Candan bağlı
Yürekten dağlı
Bir Altınköprü‟yle
Kalpleri bağlı
Biri mavilikler içinde
Öbürünün yanar ufukları
Geceler onları boğmazsa
GüneĢli günlere varacaklar
Görecekler ümitli ıĢıkların doğuĢunu
ġafakla beraber
Silinecek acılar
Kurtulacak iki Ģehir
Serap ümitlere koĢmaktan
Sonuç
ModernleĢme ile birlikte kadınların toplum içindeki statülerinde
önemli değiĢmeler olmuĢtur. Özellikle eğitim ve iĢ hayatına katılma konusuna
değiĢmeler oldukça fazladır.
Kadın, birçok alanda varlık göstermektedir. Zira kadın, evine bizzat
maddî getirisi olsun ya da olmasın artık sadece evinin hanımı değildir, sadece
çocuğunun annesi rolünü, sadece kocasının karısı rolünü icra eden biri
konumunda değildir. O, aynı zamanda örneğin bir iĢçidir, bir yöneticidir, bir
öğretmendir, bir sivil toplum örgütü üyesidir, bir siyasetçidir.
Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 379
Yapılan mülakatta, Türkmen kadınlar arasında okuma yazma oranı
çok yüksektir. Kadınların dörtte biri üniversite düzeyinde eğitim almıĢtır. Kız
çocuklarının eğitim alması aileler tarafından desteklenmektedir.
Türkmenlerde kadın dindarlığının, kadının toplumsal hayatın hemen
her alanında varlık göstermesine paralel olarak, ailenin içiyle veya daha baĢka
dar alanlarla sınırlı kalmadığı, toplumsal etkisini gün geçtikçe daha yoğun ve
baskın bir biçimde hissettirdiği görülmektedir. Kadınların kitabî dindarlıktan
öte geleneksel halk dindarlığına daha eğilimli oldukları sosyo-psikolojik bir
gerçeklik olarak dikkat çekmektedir. Ayrıca kadınlarda sağlıklı ve nitelikli dinî
bilgi düzeylerinin zayıf kalması, onların bu tür uygulamalara rağbet etmesini
artırabilmektedir. Özetle, kadın dindarlığının hem bireysel (fiziksel ve
duygusal) hem de çevresel (sosyo-kültürel ve ortamsal) faktörlerden
beslendiği söylenebilir.
Mülakata göre, Türkmen kadınlar arasında komĢuluk iliĢkisi yoğun
yaĢanmaktadır. Ayrıca aile içi iliĢkilerdesıkı bir bağ vardır.
Kadının eğitim düzeyinin artması, ekonomik hayata katılması,
toplumsal hareketlerin içinde yer alması, siyasete aktif olarak iĢtirak etmesi
gibi önemli hususlar arasında bağlantılar vardır.
Ayrıca, Irak türkmen kadınları eğitim, siyaset gibi edebiyat alanında da
kendini göstermektedir. Bunun bir örneği de Nesrin Erbil‟dir. Erbil, Irak
Türkmen edebiyatının yenileĢme döneminin en çok ilgi çeken ismi olmuĢtur.
ġiirlerinde göndermeler yaptığı imgeleri, sıcak ve anlaĢılır simgelerle ifade
eden en baĢarılı Ģair olmuĢtur. ġiirlerinde dilin musiki yanını da ihmal
etmemiĢtir. Böylece Ģiirlerini kazandırdığı bir akıcılık sayesinde okuyucu ile
sıcak bir bağ kurmuĢtur.
IġĠD‟in 2014 Haziran‟ında Musul‟u ele geçirmesiyle baĢlayan ve halen
devam eden süreçte özellikle Türkmenlerin ve Türkmenlerin yaĢadığı
bölgelerin güvenliğinin, Türkmenler açısından birincil önemde olduğu
görülmektedir. IġĠD nedeniyle 300-350 bin arasında Türkmen‟in yerlerinde
göç ettiği söylenmektedir. IġĠD‟in Telafer ve Musul‟u ele geçirmesiyle
buradan göç eden Türkmenler dağınık bir biçimde göç etmek zorunda
kalmıĢtır. Türkmenlerin güvenliğinin sağlanmadan Türkmenlere tanınacak
siyasal, sosyal, ekonomik vb. bir takım hakların fayda getirmeyeceği, öncelikli
meselenin Türkmenlerin güvenliğinin sağlanmasının olduğu düĢünülmektedir.