Ün ey m im arlı



Yüklə 1,2 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə28/43
tarix18.06.2018
ölçüsü1,2 Mb.
#49336
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   43

Günümüzde  ise  tamamen  farklı  toplumsal  ve  teknolojik  koşullarda, 

aynı tip camilerin inşa edilmesi, düşünsel bir çarpıklığın ifadesidir ve 

modern  kent  imajını  olumsuz  etkilemektedir.  Bugünün  malzeme  ve 

teknolojisi ile 500 yıl öncesini taklit etme çabalaması anlaşılır bir tu-

tum değildir.

Mimar Sinan bugün yaşasa, bu yapılanları nasıl karşılardı ya da bugünün 

koşullarında bunları mı yapardı? Ya da ülkemizde mimarlık, teknoloji 500 

yıldır hiç mi gelişemedi?

Fransa’da Notre Dame Katedrali, Almanya’da Kölner Dom (Köln Katedrali) 

ya da İngiltere veya İtalya’da bulunan diğer önemli kiliseler, yeni kilise ta-

sarımlarında taklit ediliyorlar mı?

Peki, biz içinde bulunduğumuz çağda, 500 yıl öncesine öykünerek, hâlâ 

Ankara Kocatepe, Adana Merkez, ya da İstanbul Çamlıca vb. camileri mi 

tasarlamak zorundayız. 

Eğer  Dalokay  ve  arkadaşının  Kocatepe’de  tasarladığı  cami  uygulanmış 

olsa idi, belki de ülkemizde cami mimarisinin gelişiminde bir eşik olabilir-

di ve değişlik denemelere yol açabilirdi diye düşünüyorum.

1986-89 arasında inşa edilen TBMM Camisi kompleksi, neoklasik tarzda 

yapılmış olan Meclis binasının bir parçası olarak ele alınmış, anıtsallıktan 

uzak, sade, son derece modern tasarlanmış, minaresiz, kubbesiz, saydam 

kıble duvarı ile olumlu-olumsuz eleştirilere hedef olmuştur.

2000’li yıllardan sonra cami tasarımlarının modern anlayışla ele alındığı 

örneklerde az da olsa artma eğilimi görülmektedir. Ancak, günümüzde 

yapılan cami örneklerinde çoğunlukla, kütle oranları, malzeme seçimi ve 

yer seçimi ile ilgili olumsuzluklar öne çıkmaktadır. Diğer yandan belirli bir 

dönemin üslubunu kopyalamaya dayanan anlayışla başarısız bir biçim-

de tasarlanan camiler, büyük bölümü modern yapılardan oluşan çağdaş 

kentlerde ironik bir görüntü yaratmaktadır.

Tarihî camiler, kendi zamanlarının toplumunun düşünce ve yaşam tarzla-

rının yansımalarıdır. O dönemin malzemesi olan taş, tuğla ve ahşap ve o 

dönemin yapım teknolojisi ile şekil bulmuşlardır. Zaman içerinde kendini 

geliştirmiş ve mükemmele erişmişlerdir. Bu nedenle de içinde bulunduk-

ları koşullarla uyum içerisinde olmuş ve tarih içerisinde var olmuşlardır. 

Çukurova  Üniversitesi  Mühendislik  Mimarlık 

Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim üyelerin-

den Prof. Dr. Erkin Erten, Doç. Dr. Duygu Saban 

Ökeşli,  Öğretim  Görevlisi  Dr.  Özlem  Şenyiğit 

ve  mimarlık  bölümü  öğrencilerinden  Abdul-

lah Can işbirliği ile 14.05.2013 tarihinde “Gele-

nekten Geleceğe Cami Mimarisi” başlıklı panel 

düzenlenmiştir.

Panelde  konuşmacı  olarak:  Ortadoğu  Teknik 

Üniversitesi’nden  Prof  Dr.  Suha  Özkan,  Mi-

mar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Cen-

giz  Bektaş,  İstanbul  Şehir  Üniversitesi’nden 

Prof.  Dr.  Murat  Güvenç,  Abdullah  Gül 

Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nur Urfalıoğlu, Yük-

sek Mimar Emre Arolat ve Mimar Nevzat Sayın 

yer almıştır.

Suha Özkan’ın moderatörlü’nde geçen pane-

lin  ilk  bölümünde;  Cengiz  Bektaş “Cami  Mi-

marisinde Çağdaşlık”, Emre Arolat “Öz”, Nevzat 

Sayın “Ne Yapmalı”, Prof Dr. Nur Urfalıoğlu “Ge-

lenekten  Geleceğe  Camilerde  Bezeme”,  Prof. 

Dr. Murat Güvenç ise “Osmanlıdan Günümüze 

Cami Kavramı, Caminin Kent İçerisindeki Yeri 

ve Yer Seçimi” başlıklı sunumlarını görsellerle 

destekleyerek yaptılar. Panel dinleyicilerin kat-

kılarıyla oluşan verimli bir tartışma bölümüyle 

sona erdi.

Güney  Mimarlık  dergisi  olarak  paneldeki 

sunuşları  sizlerle  paylaşmak  ve  bu  önemli 

konunun  daha  geniş  bir  çevrede  tartışılma-

sına olanak vermek istedik. Panel’in açılışında 

Çukurova  Üniversitesi  Bölüm  Başkanı  Prof. 

Dr.  Erkin  Erten’in  yaptığı  açış  konuşmasını 

ve Cengiz Bektaş’ın sunuşu bu sayımızda yer 

veriyoruz.  Diğer  sunuşlara  da  elimize  ulaş-

tıkça sizlere aktarmayı planlıyoruz. Dileğimiz 

ülkemizdeki  cami  mimarisinin  ülkemizdeki 

yapı  kültürüyle,  mimari  birikimimizle  uyum-

lu  olabilmesi,  bize  yakışan  çağdaş  mimari 

çözümlerin  cami  yapılarında  daha  sık  görü-

lebilmesidir.



“GELENEKTEN GELECEĞE CAMİ MİMARİSİ” PANELİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

İslamabad Kral Faysal Camisi.

TBMM Camisi.

GÜNEYMİMARLIK | EYLÜL2013 | SAYI 13 | 



41


“Süleymaniye’ye baktığınız zaman 

yapısal açıklık görürsünüz: taşıyan 

bellidir, taşınan bellidir. Tümüyle 

yapısal bir olaydır, kesinlikle biçim 

olayı değildir. Yapım yöntemi 

bu coğrafyadaki gereçlerle 

yapılabilecek bir yöntemdir. 

Oylum, “Mekânsal algılama” hem 

tinseldir, hem de duygusaldır. 

Bu nedenle Sinan’ı, halk yapı 

sanatının ilkeleriyle çakışan 

kamusal sanatıyla iyi anlamağa 

çalışmak gerek. İnsanından 

hiç kopmamışlığını anlamak 

gerekiyor...” 

Cengiz BEKTAŞ

Mimar / Ozan

CAMİ

Önce En Azından Bilinmesi 



Gerekenler

Hazreti Muhammed’in örneklediği, tanımladığı 

bir tapınma yeri-yapısı yoktu diye biliyorum. Bu 

işlev için ilkin onun evi kullanılmıştı. Bilal-i Ha-

beşi de ezanı duvarın üzerine çıkıp okumuştu 

diye öğrettiler bize.

İslam’da  tanrıya  ulaşma  yollarının  ayrılmaları, 

yayıldığı ülkelerde var olan mimarlıktan etkilen-

meleri ile cami yapıları çeşitlendi.

Namazda İmam’ın arkasındaki ilk safta yörenin ileri 

gelenleri yer alıyorlardı. Bu onurlu safta yer alanla-

rın elden geldiğince çok olması için cami oylumu 

enlemesine  biçim  aldı.  Bunun  en  güzel  örneği 

Şam’daki Emevviyye Camisi’dir. Böyle bir oylumun 

ne denli etkili olabileceğini ilk bu yapıda algıladım.

Ayrıca mihrab duvarında beş ayrı mihrab olma-

sı da düşünce boyutlarım genişletmişti. Öyle ya 

beş ayrı “tarikat” neden tek oylumu paylaşma-

sınlar ki?

İNCELEME

Resim 1-3. Emevviyye Camisi, Şam.



42

 | GÜNEYMİMARLIK | EYLÜL2013 | SAYI 13




Yüklə 1,2 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə