topluluklarının sınırlarını belirlemek gerekir. Türk, bir milletin adıdır. Millet,
kendisine özel bir kültüre sahip olan topluluk demektir. O halde, Türk'ün
yalnız bir dili, bir tek kültürü olabilir.
Oysa ki Türk'ün bazı kolları Anadolu Türklerinden ayrı bir dil, ayrı bir kültür
yapmağa çalışıyorlar. Mesela, Kuzey Türkler'inden bir kısım gençler bir Tatar
dili, bir Tatar kültürü oluşturmaya çalışmaktadırlar. bU hareket, Türklerin
başka bir millet, olması sonucunu verecektir. Uzata bulunduğumuz için,
Kırgızların ve Özbeklerin nasıl bir yol izleyeceklerini bilmiyoruz. Bunlarda
birer ayrı dil ve edebiyat, birer ayrı kültür oluşturmaya çalışırlarsa, Türk
milletinin sınırı daha daralmış olur. Yakıtlarla Altay Türkleri daha uzakta
bulundukları için, bunları Türkiye Türkler'in bulundukları için, bunları
Türkiye Türkleri'nin kültürü dairesine almak daha güç görünüyor.
Bugün kültürce birleşmesi kolay olan Türkler, özellikle Oğuz Türkleri yani
Türkmenleredir. Türkiye gibi, Azerbaycan, İran, Harzem ülkelerinin
Türkmenleri de Oğuz uyruğundandır. Bundan dolayı, Türkçülükteki yakın
idealimiz (Oğuz Birliği) yahut, (Türkmen Birliği) olmalıdır. Bu birlikten
amaç nedir? Siyasi bir birlik mi? Şimdilik, hayır! Gelecek hakkında bugünden
bir yargıya varamayız. Fakat bu günkü idealimiz Oğuzların yalnız kültürce
birleşmesidir.
Oğuz Türkleri, bugün dört ülkede yayılmış olmakla beraber, hepsi birbirine
yakın akrabadırlar. Dört ülkedeki Türkmen illerinin adlarını karşılaştırırsak,
görürüz ki, birinde bulunan bir ilin veya boyun diğerlerinde de dalları vardır.
Mesela, Harzem'de Tekeler'le Sarılar'ı ve Karakalpaklar'ı görüyoruz.
Yurdumuzda Tekele, bir sancak teşkil edecek kadar çoktur; hatta, bir bölümü
zamanında Rumeli'ye yerleştirilmiştir. Türkiye'deki Sarılar, özellikle
Rumkale'de otururlar. Karakalpaklar ise, Karapapak ve Terekeme adaların
alarak Sivas, Kars ve Azerbaycan yörelerindedir. Harzem'de Oğuz'un Salur ve
maralı boylarıyla Çavda ve Göklen (Karluklardan Kealin) illeri vardır. Bu
adlara Anadolu'nun çeşitli yerlerinde rastlanır. Göklen, kendi adanı Van'da bir
köye Gök oğlan şeklinde vermiştir.
Oğuz'un Bayat ve Afşar boyları da gerek Türkiye'de gerek İran'da ve
Azerbaycan'da vardır. Akkoyunlular ile Karakoyunlular bu üç ülkede
yayılmışlardır. O halde Harzem, İran, Azerbaycan ve Türkiye ülkeleri, Türk
etnografyası açısından aynı uruğun yurtalırdır. Bu dört ülkenin bütününe
Oğuzistan (Oğuz ili) adanı verebiliriz. Türkçülüğün yakın hedefi, bu büyük
ülkede yalnız bir tek kültürün hakim olmasıdır.
Oğuz Türkleri, genellikle oğuz Han'ın torunlarıdır. Oğuz Türkleri, birkaç
yüzyıl öncesine gelinceye kadar, birbiriyle yakından ilgili bir aile biçiminde
yaşarlardı. Mesela Fuzuli, bütün Oğuz boyları içinde bilinen bir Oğuz şairi
idi. Korkut Ata Kitabı Oğuzlar'ın resmi Oğuznamesi olduğu gibi, Şah İsmail,
Aşık Kerem, Köroğlu kitapları gibi hak eserleri bütün oğuz iline yayılmıştır.
Türkçülüğün uzak ideali ise, Turan'dır. Turan, kimilerinin sandığı gibi,
Türklerden başka, Moğolları, Tunguzları, Finuvaları, Macarları da içine alan
kavimler karması değildir. Bu zümreye bilim dilinde Uralo - Altay topluluğu
denilir. Bununla beraber, bu sonuncu topluluğun içindeki kavimlerin dilleri
arasında bir akrabalık bulunduğu da henüz ispat edilememiştir. Hatta bazı
yazarlar Ural kavimleriyle Altay kavimlerinin bir birinden ayrı iki topluluk
oluşturduğunu ve Türklerin Moğollar ve Tunguzlarla beraber Altay grubunu
Finuvanlarla Macarların da Ural gurubunu oluşturduklarını iddia ediyorlar.
Türklerin Moğollarla ve Tunguzlarla dil akrabalığı olduğu da henüz ispat
edilmemiştir. Bugün bilim açısından tartışılmaz olan bir gerçek varsa, o da
Türkçe konuşan Yakut, Kırgız, Özbek, Kıpçak, tatar, Oğuz gibi Türk
boylarının dilce ve gelenekçe kavmi bir birliğe sahip olduğudur. Turan
kelimesi, Türlar yani Türkler demek olduğu için, sadece Türkleri içine alan
bir birliğin adıdır. O halde, Turan kelimesini bütün Türk boylarını kapsayan
Büyük Türkistan'a karşılık kullanmamız gerekir. Çünkü Türk kelimesi,
bugün, yalnız Türkiye Türkleri'ne verilen bir isim haline gelmiştir.
Türkiye'deki Türk kültür dairesinde olanlar elbette yine bu adı alacaklardır.
Benim inancıma göre bütün Oğuzlar, yakın bir zamanda bu isimde
birleşeceklerdir. Fakat, Tatarlar, Özbekler, Kırgızlar ayrı kültürler oluştururlar
ise ayrı milletler durumuna geleceklerinden yalnız kendi isimleriyle
anılacaklardır. O zaman, bütün bu eski akrabaları kavmi bir topluluk halinde
birleştiren müşterek bir isme gerek duyulacak, iste bu ortak isim Turan
kelimesidir.
Türkçülerin uzak ülküsü Turan adı altında birleşen Oğuzları, tatarları,
Kırgızları, Özbekleri, Yakutları, dilde, edebiyatta, kültürde birleştirmektir. Bu
idealin bir gerçek haline geçmesi mümkün mü, yoksa değil mi? Yakın idealler
için bu yön aranırsa da, uzak idealler için aranmaz. Çünkü uzat ideal
ruhlardaki heyecanı sonsuz bir dereceye yükseltmek için, ulaşılmak istenilen,
çok çekici bir hayaldir. Mesela, Lenin, Bolşeviklik için kayın ideal olarak
"Kollektivizmi", uzak ideal şeklinde de "Komünizmin ne zaman
uygulanacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. Bu Hazret-i
Muhammed'in cenneti gibi, ne zaman ve nerede görüneceği bilinmeyen bir
şeydi."
İşte, Turan ideali bunun gibidir. Yüz milyon Türk'ün bir millet halinde
birleşmesi, Türkçüler için en güçlü bir heyecan kaynağıdır. Turan ülküsü
olmasaydı, Türçülük bu kadar hızla yayılmayacaktı. Bununla beraber, kim
bilir? Belki, gelecekte Turan idealinin gerçekleşmesi de mümkün olacaktır.
Ülkü geleceğin yaratıcısıdır. Dün Türkler için hayali bir ülkü olan milli
devlet, bugün Türkiye'de bir gerçek halini almıştır.
O halde Türkçülüğün, idealinin büyüklüğü noktasından, üç dereceye
ayırabiliriz:
1) Türkiyecilik
2) Oğuzlar veya Türkmencilik
3) Turancılık,
Bugün, gerçekli sahasında, yalnız "Türkiyecilik" vardır. Fakat, ruhların büyük
bir özleyişle aradığı Kızıl Elma, gerçeklik sahasında değil, hayal sahasındadır.
Türk köylüsü, Kızıl Elma'yı hayal ederken, gözünün önüne eski Türk
ilhanlıkları gelir. Gerçekten, Turan ülküsü geçmişte bir hayal değil, bir
gerçekti. Milattan 210 sene önce Kun hükümdarı Mete Kunlar (Hunlar) adı
altında bütün Etürkelir birleştirdiği zaman Turan ülküsü bir gerçek haline
gelmişti. Hunlardan sonra Avarlar, Avarlardan sonra Göktürkler,
Göktürklerden sonra Oğuzlar, bunlardan sonra Kırgız-Kazaklar, daha sonra
Kur Han, Cengiz Han ve sonuncu olmak üzere Timurlenk Turan idealini
gerçekleştirmediler mi?
Turan kelimesinin anlamı bu şekilde sınırlandırıldıktan sonra, artık
Macarların, Finuvaların, Moğolların, Tunguzların Turan ile bir ilgilerinin
kalmaması gerekir. Turan, Türklerin geçmişte ve belki de gelecekte bir gerçek
olan büyük vatanıdır.
Turanlılar, yalnız Türkçe konuşan milletlerdir. Eğer Ural ve Altay ailesi
gerekten varsa, bunun kendisine özel bir ismi olduğundan "Turan" adına
ihtiyacı yoktur.
Bir de bazı Avrupalı yazalar, Batı Asya'da aslen Samilere veya Arilere
mensup olmayan bütün kavimlere "Turani" adını veriyorlar. Bunların anacı bu
kavimlerin Türklerle akraba olduğunu belirtmek değildi. Yalnız Samilerle
Arilerden başka kavimler olduğunu anlatmak içindir.
Bundan başak, bazı yazarlar da, Şehname'ye göre "Tür" ile "İrec" in kardeş
olduğuna bakarak, Turakh'ı eski İran'ın bir kısmı saymaktadırlar. Oysa ki,
Dostları ilə paylaş: |