H aç ve Hilal Altı nda Ortaçağda Yah u d i ler 1 2 5
Ömer Pakh ve Avrupa Beratları
Ömer Pakh, Avrupa'da Yahudilere verilen ayrıcalık beratla
rından farklı işledi. Latin berah, lordlann kendi egemenlik alan
larındaki grupların -kiliselerin, manashrlann, kentlerin ve Ya
hudiler gibi savunmamış bağımlıların- yükümlülük ve ayrıcalık
larını ifade ettikleri normal bir araçh. Tahta geçen her yöneticinin
kendi patentini tekrarlaması normaldi. Bu durum, Yahudiler için
bir miktar güvensizlik yarahyordu; zira, yeni kral ya da impara
tor, keyfine göre güvenlik garantisini yenilemeyebilirdi. Ya da
sık sık olduğu gibi, yönetici önceki korumaları kaldırarak ya da
yeni kısıtlamalar ekleyerek (ya da bu bakımdan yeni ayrıcalıklar
-başka bir keyfilik örneği) ayrıcalıkları değiştirebilirdi. Benzer
şekilde, papalığın
Constitutio pro Judeis' i
her yeni papa tarafından
yeniden yayınlanmak zorundaydı ve bu durum, Yahudi aracıla
rın omuzlarına periyodik olarak Yahudi hakl
arının
yenilenmesi
için ricada bulunma yükünü bindiriyordu.
İslam fıkıhçıları, zimmi'lerin ba2ı kabahatleri nedeniyle
Pakt'ın iptal edilmesi durumunda, Ömer Pakh'nın hükümlerinin
(Şuruj)
bir imam tarafından yenilenmesinin gerekip gerekmedi
ğini tarhşhlar. İbn Kayyım el-Cevziyye'nin hocası muhafazakar
fıkıhçı İbn İaymiyya, yeni anlaşma yürürlüğe koymanın gerekli
olmadığını -aslında hukuksal olarak işe yaramaz- belirtti: Halife
Ömer tarafından çıkarılan ve ondan sonra da "ünlü halifeler" ta
rafından yürütülen orijinal Pakt, daha sonraki bütün kuşaklar
için yeterliydi. Aynı gerekçeyle, bir yönetici, Pakt'ın kısıtlamala
rından herhangi birinden zimmi'leri muaf tutamazdı.ı3o Müslü
manların kabul edilemez "yenilik"e (Arapça
bid'a)
karşıtlığı ne
deniyle, Gayri-Müslimlerin toplumun çoğunluğuyla ilişkilerini
düzenleyen himaye ve yükümlülük düsturundan yöneticiler ne
vazgeçebileceklerdi ne de yenilerini ekleyebileceklerdi. Benzer
şekilde, daha karmaşık ve kaynaşık hukuk sistemiyle Latin Hı
ristiyanlığı da
innovatio'ya
(elbette Latince bir sözcük) karşıydı.
Fakat, amaca uygun eski emsallere ve gerekçelere dayanılarak
1 2 6 Mark R. Cohen
Yahudilerin hukuksal statüsünde değişiklikler yapılabilmiş gö
rünüyor. Bunun çok açık bir örneğinde on üçüncü yüzyılda Al
man hukukunun yasalarını yazanlar, Alman, imparatorunun.
"imparatorluk saraylarının serfleri" olarak Yahudiler üzerindeki
hükümranlığını ve serf statülerini, Josephus'un anlattığı eski bir
öyküye dayanarak hakli gösterebildiler; söz konusu, Öyküye, gö
re, Roma'nın Kudüs kuşatmasında sağ kalan Yahudiler, muzaf
fer Roma imparatoru Vespasian'a (ya da, diğer adıyla Titus'a)
köle olarak satıldılarpı
Zaman zaman, Ömer Pakh'ndaki kısıtlamaları ya da ihmal
edilen bazı kısıtlamaları yürürlüğe koymak gerekli olduğunda,
otoriteler, anlaşmayı ihlal edenlere bir hahrlatma olarak Pakt'ın
tamamını yeniden ilan edip yürürlüğe koyabiliyorlardı. örneğin
geç ortaçağda, zimmi'lerin devlet görevlerinden dışlanması tale
bini de içine, alarak Pakt'ı yeniden ilan eden Memluk sultanları
na rastlıyoruz.132 Devlet görevlerinden dışlama maddesi, bir ye
nilik değildi; zira gördüğümüz gibi, bu düzenleme sekizinci
yüzyıldan beri kısıtlayıcı hükümlerin bir parçasıydı ve bir yöne
tici ya da din bilgini gayri-Müslimleri yönetim aygıhndan dış
lamayı istediğinde sık sık gündeme getiriliyordu.
Geleneksel hükümlerden en eksantrik ayrılış, Fahmi halife
EI-Hakim'in
(996
-
3021)
Mısır ve Suriye'deki ayrımsız zulmü sı
rasında oldu. Diğer yeniliklerin yanı sıra, Yahudilere ve Hıristi
yanlara boyunlarının etrafına aşağılayıcı bir simge de takhrdı
(Yahudilere, "atal
arının
taphğı" ağır bir ağaç alhn dana imgesi;
Hıristiyanlara uzun bir ağaç haç). Müslüman vakanüvisler, "de
li" halifenin bu ve diğer acımasız dayatmalarını, Halife Ömer ibn
el-Hattab Pakh'nın hukukunu aşmak olarak kabul ettiler -"El
Hakim'm Ömer hükümlerine
eklediği
hükümler"i, bir ortaçağ
Arap tarihçinin soğuk bir tavırla belirttiği gibi.133
Bu nedenle, gayri-Müslimler için, hukuksal statüleriyle ilgili
temel hukukun zaman içindeki göreli istikrarı, bu önemli mese
lede dikkate değer ölçüde bir süreklilik sağladı. Dahası, İslam
Haç ve H i lal Altı nda Ortaçağda Yah u d i l e r
1 2 7
kadıları, taraflar gönüllü olarak kendilerine başvurmadığı süre
ce, Yahudilerin iç sorunlarına karışmama ilkesine sadık kaldılar.
Sık sık olduğu gibi, başvurulduğunda bile, örneğin
zimmi
evlilik
hukukuyla ilgili bir tarhşmada ortaya çıkan
lanata arrad fi dhalika
(ya da
lahum) li mekan aqd el-Zimmi ("Zimmi
pakh yüzünden bu
meseleye (ya da size) karışmayız") ifadesinde kanıtlandığı üzere,
sorun kişisel statüyle ilgili olduğunda kadılar karışmama kuralı
nı
özellikle gözettiler.134
Son olarak, çok iyi bildiğimiz gibi Hıristiyan topraklardaki
Yahudiler, bireylerin sözde ya da gerçek kabahatleri yüzünden
toplu cezalandırmaya sık sık maruz kaldılar. Daha kah bir İslam
mezhebi olan Maliki mezhebinin görüşü şöyledir: Diğer gayri
Müslirnler hareketi kınarsa ya da baskıyla kabahat işledikleri an
laşılırsa İslam, bir kişinin Pakt'ı ihlal etmesi yüzünden toplu ce
zalandırmayı dayatrnaz.135 Bir tek Yahudi Pakt'ı ihlal ettiği için
bütün bir Yahudi cemaatine kitlesel saldırı örnekleri, gerçekten
de son derece enderdir. Karşı-mit revizyonistlerinin gözdesi, fa
kat yine de klasik İslam dönemindeki kuralın bir istisnası olan
1066'da Grenada' daki soykırım da bunlara dahildir.
Dostları ilə paylaş: |