1 5 8 Mark R. Cohen
kü, Tevrat'ta emredildiği gibi, Yahudinin sahip olduğu bir hay
van Sebt günü dinlendirilmelidir.63
Meymun'un bir fetvası; başka bir türü temsil eder:
Bir işyerinde ortak olan bazı kişiler, bazıları Yahudi bazıları
Yahudi olmayan [yani, Müslüman] olmak üzere aynı zanaatla
uğraşırlar. Ortaklar, cuma [gününün hasılah] Yahudiye cumar
tesi Yahudi olmayana ait olması konusunda anlaşırlar. İşyerinin
aletleri ortakhr ve zanaat, ya gümüşçülük ya da camcılıkhr.
[Aletler] cumartesi günü kullanılmış olsalar bile [Yahudinin] kan
bölüşmesine izin verilir mi? Ya da, işin yapıldığı günlerin. hesa
bını tutup, [Yahudi ortağın işyerini] Yahudi olmayan [ortağa]
terk ettiği günün [cumartesi günü] oranını kesmeli midirler?
Meymun, ortakların üzerinde anlaşhğı düzenlemenin doğru-
luğuna karar verdi. Cumartesi gününün karı Müslümana, cuma
gününün kan Yahudiye ait alacaklı ve anlaşma, ortak sahip olu
nan araçların cumartesi günü kullanıldığı gerekçesiyle ortaklığı
sona erdirmeyecekti.64
İslam hukuku da, bir gayri-Müslimle ortaklık, ya da
commen
da,
sorununu tarhşır. Egemen görüş, neyin alınıp satılacağı ko
nusunda Müslümanın denetimini koruması koşuluyla ortaklığa
izin verir. Başka bir ifadeyle, Müslüman temsilci ve aktif ortak
olmalıdır. Hukukçular, temsilci olarak gayri-Müslimin, domuz
ya da şarap gibi Müslümanlara yasak malları alıp satabileceği ya
da İslam hukukuna göre geçersiz bir sözleşme yapabilecekleri
uslamlamasını yaparlar. Başka bir kaygı da, gayri-Müslimlerin
faizcilik yapması ve bir Müslü
manın
, İslam hukukunun böyle
bir ihlaline taraf olmaması gereğinden kaynaklanıyordu. Daha
kah bir görüş ise, inançlar arası ortakli.kları, dostluğa yol açlığı
için, -kınayarak mahkum eder.65 Bu son görüş, Müslüman ile
gavur ortaklar arasındaki sosyalliğin, inançlar arası iŞ ilişkileri
nin genel bir yan ürünü olduğunu gösterir.
Haç
ve
H i lal Altında Ortaçağda Yah u d i l e r l 5 9
Bir Yahudi ve onun Müslüman iş ortağı ile ilgili bir konuda
Meymun'a yöneltilen bir soru, inançlar arası ortaklığa giren
Müslümanların, mal giriş çıkışını düzenleyen temsilci olma İs
lami koşuluma gözetmelerinin zorunlu olmadığım gösterir. Bu
rada,
Müslüman
yatırımcı, Yahudi ise onun temsilcisidir.
Commenda olarak Yahudi olmayan birinin [yani bir Müs
lümanın] parasını elinde bulunduran bir Yahudiyle ilgilidir.
[Yahudi temsilci] biraz mal satın almış ve bunu, Yahudi alıcıya
bir dinara [burada peşin parayla satmak kastediliyor] satmak is
temiş. Yatırımcı [Müslüman], peşin parayla satmaya izin verme
yip, bunun yerine daha yüksek bir fiyattan vadeli satmak islerdi.
Yahudi temsilci için, ek parayı kabul etmek caiz midir, değil mi
dir?
Yahudi hukuk otoritesinin önündeki konu, aslında inançlar
arası ortaktık değil, Yahudiler arasında faizcilik sorunuydu
("faiz" vade farkından oluşuyordu). Yahudi temsilci, Tevrat
hükmünü ihlal edip başka bir Yahu diden faiz alan kişi olarak
görülebilir. Meymun, gerçek salıcının Yahudi temsilci değil
Müslüman yahrımcı olduğunu uslamlayarak işleme izin verdi.66
Ekonomideki Kredi
Y akındoğu pazannın inançlar arası parasal ekonomisinde
kredi işlemlerinin reddinin kökleri vardı. Tüccarların pratiğine
uygun olarak hem Yahudiler hem Müslümanlar, faizcilik görün
tüsüne karşın, kredi işlemlerine geniş ölçüde girdiler.
Bu durumun, Latin Bah ile karşılaşhrılması gerekir. İlk bakış
ta, Hıristiyanlıktaki kargılığına benzer, görünüyor. İslam'ın faiz
cilik görüşü, Hıristiyanlığınkine eştir. Arapça söylenildiği şekliy
le
riba,
Kuran'da zaten yasakhr. "Ey inananlar! Faiz yemeyin."
(Sure
1: 130)
Başka yerde (Sure
4: 161),
Yahudilerin aldığı faiz bi
le mahkum edilir. Yine de, Ortadoğu ticaret devrimi sırasında
uygulandığı ve "tüccarlar hukuku" bilgisine sahip tüccar-
l
60 Mark R Cohen
bilginlerin derlediği şekliyle İslam hukuku, çeşitli hukuksal kur
gularla riba yasağının sınırlandırılmasına izin verdi. Gözde yön
temlerden biri, borçların Sermaye ya
hrımı
kılığı altında verilme
siydi.
Commenda,
çoğunlukla bu amaca hizmet etti. Pratikte, temsil
ci, zaman ve emek yahrdığı için kendi kar payını alıyordu. Baş
langıç sermayesiyle yahrımcıya geri verilen getiri oranı, borç fai
zine çok benziyordu; fakat, İslam'ın açık faizcilik yasağından
kurtulmaya yetecek kadar dolaylıydı.67
İslam' da hukuku iktisada uydu
rmanın
karakteristiği olarak
fıkıhçılar, yüzyıl Müslüman fıkıhçının sözleriyle:
Kredili salışın tüccar "pratiğinin bir parçası olduğunu, tücca
rın
amacı olan
kar
elde etmenin en etkili yolu olduğunu kabul et
tik. Pek çok durumda, peşin sahşla' değil sadece kredili satışla
kar elde edilebilir.68
Neredeyse Müslüman fıkıhçıyla aynı dille konuşan büyük
Meymunlar da, Yahudiler arasındaki işlemlerde yüksek fiyattan
vadeli sahş olayını kabul ettiler: "İnsanların iş ilişkilerinde adet
budur ve bu olmasaydı, geçim sağlamanın pek çok yolu ortadan
kalkardı." 69
Yahudiler kendi aralarında,
isqa
denilen Yahudiler 'arası faizi
sınırlamak amacıyla Talmud'daki benzer bir araçtan daha esnek
olduğu için, uzun vadeli ticari girişimlerinde İslami
commanda'yı
benimsediler. Yahudi dinsel mahkemeler, ''Yahudi olmayan
commenda'yı·
geçerli kabul ettiler. İslam hukukçuları gibi onlar
da, daha yüksek bir fiyat karşılığında başka bir Yahu diye vadeli
mal sahşını -Yahudiler arasında faizle borç verme yasağını del
menin bir yolu- hoş gördüler
Tefeci ve Borçlu Olarak Yahudiler
Avrupa'dakiler gibi İslam denizindeki Yahudiler de tefecilik
işine girdiler. Ne var ki, Avrupa'dakiyle açık bir karşıtlık içinde,
Dostları ilə paylaş: |