1 84 Mark R. Cohen
Etnisite
Yahudi-Yahudi olmayan ilişkilerini başka bir sosyolojik lens
le, etnisite lensiyle inceleyerek, Yahudilerin İslam' daki daha el
verişli konuml
arının
nedenlerine ışık tutulabilir sanırım. Etnik
heterojenlik, tarihsel olarak, ortaçağ Bah1dan çok daha fazla orta
çağ Doğu1nun karakteristiği olmuştur. Araplar; İranlılar, Türkler,
Kürtler, Berberiler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Zerdüştler ve diğer
leri topluma zengin bir insan ve kültür dokusu vererek toplum
sal m
anzar
ada yerlerini aldılar. Dahası,
zimmi
grup, aynı alanda
bir arada bulunan iki (ve bazı yerlerde üç) ayrı dinle, kendi için
de de heterojenlik sergiliyordu. Hakim grubun ayrımcılığı ye te
olojik küçümsemeciliği, bu nedenle daha geniş bir alana yayıldı
ve dolayısıyla bir bakıma serpildi ve bu durum, hoşgörüsüzlüğü
her grup için daha az külfetli hale getirdi. Etnik farklılık -ne tür
den olursa olsun 11ulusal11 homojenlikte asli olarak var olan dışla
yıcılığa bir karşı güç- Yahudi1lerin ve Hıristiyanların Arap dün
yasına yerleşmişliğini korumada ve bunların toplumsal düzen
den bütünüyle dışlanmalarını önlemede önemli bir etken oldu.
Ortaçağ İslami toplumsal düzenin etnik betimlemesi, çağdaş
geleneksel Müslüman toplumların antropolojik incelenmesinden
gelir. Ortadoğu konusunda yazan ilk antropologlardan biri olan
Carleton S. Coon, Ortadoğu toplumunun etnik doğasını 11mo
zaik11 metaforuyla tanımlayıp niteledi.42 Pek çok çağdaş antropo
log, mozaik modelinin gruplar arası ilişkilerin dinamik doğasını
hesaba katamadığını, gerçekliği aşırı basitleştirdiğini ve etnik
grup oluşumuna yol açan tarihsel .süreçler konusunda fazla bilgi
vermediğini bulgulayarak, bu terminolojiyi yetersiz görür.43 Yi
ne de birçoğu, geleneksel Arap-İslam toplumunda etnik etkenin
etkisini betimlemek bakımından Coon'un çözümlemesindeki
kimi özsel sezgilerin yararlı olduğunu kabul eder.
Irka gönderme yapmanın uygunsuzluğunu bir tarafa bırakır
sak, Müslümanlar ile Yahudiler (ve Hıristiyanlar) arasındaki or-
Haç ve H i lal Altı n d a Ortaçağda Yah u d i l e r 1 8 5
taçağ ilişkileri konusunda Coon'un betimlemesinden çok şey öğ
renebiliriz;
Eski Ortadoğu kültüründe ... ideal olan, bir ülkenin bir bü
tün olarak vatandaşlarının bir biçimliliğine değil, her bir özel
parçanın bir biçimliliğine vurgu yapmaktı ve parçalar arasındaki
olası en büyük kontrastlı. Her etnik birimin üyeleri, kendilerini
bir simgeler toplantıyla özde�leştirrne gereksinimi duyar. Eğer
tarihleri nedeniyle ırksal bir özgüllüğe sahipseler, özel biçimde
saç kesme ve benzeri yollarla bunu pekiştirirler; farklı giysiler
giyer, farklı bir biçimde davranırlar. Bir kez simge kümelerini
öğrendikten sonra, pazarda gezintiye çıktığınızda, karşılaştığınız
kişiyi tanımlamakta güçlük çekmezsiniz. Bu insanlar tanımlan
mayı isterler. Kim olduklarını bilirseniz, onlardan ne bekleyece
ğinizi ve onlarla nasıl ilişki kuracağınızı da bilirsiniz ve kalabalık
bir mekanda
insani
ilişkiler pürüzsüz işler ... Simgesel aygıtların
bu abartılması, parçalı bir toplumda iş ve toplumsal etkileşimi
büyük ölçüde kolaylaştırır, ihsanları can sıkıcı sorulardan, "ko
puşlar"dan, kızgınlıktan ve şiddetten kurtarır. Mozaiği işlevli kı
lan mekanizmanın özsel bir parçasıdır.44 Fredrick Barth'ın etnisi
te üzerine çalışması, Ortadoğu bağlamında gruplar arası düş
manca davranışı düzenlemede etnisitenin rolünü açıklayan
önemli bir ayrıntıyı buna ekler;
Etnik ayrılıklar, hareket, bağlantı ve bilgi yokluğuna dayan
maz; fakat, dışlama ve bütünleştirme toplumsal süreçlerini ge
rektirir ve bu süreçlerle, bireysel yaşam tarihlerinin seyri içinde
değişen katılıma ve üyeliğe karşın, ayrık kategoriler korunur.
İkincisi, durağan, kalıcı ve çoğunlukla yaşamsal önemde top
lumsal ilişkilerin böylesi sınırların ötesinde korunduğuna ve ço
ğunlukla çatallı etnik statülere dayandığına rastlanır.
Ve,
hişki içindeki etnik grupların varlığını sürdürme direnci sa
dece özdeşleşme ölçütlerini ve işaretlerini değil, kültürel farklı-
l
86 Mark R. Cohen
lıklann varlığını sürdürmesine olanak veren yapılandırıcı bir et
kileşimi de ima eder ... Etnisiteler arası durağan ilişkiler? böyle
bir yapılandırıcı etkileşimi gerektirir: İlişki ortamlarını yöneten
ve bazı faaliyet sektörlerinde ya da alanlarında eklemlenmeye
izin veren bir emirler kümesi ile diğer sektörlerde etnisiteler ara
sı etkileşimi önleyen ve böylece kültür parçalarını karşı karşıya
gelmekten ve değişmekten alıkoyan toplumsal ortamlarla ilgili
bir emirler kümesini gerektirir. Toplumsal kimliklerin, böylesi
ilkelere göre örgütlendiği ve bölümlendiği yerde, bu nedenle et
kileşimin yönlendirilmesine ve standartlaştın imasına ve geniş
kapsayıcı toplumsal sistemler içinde etnik çeşitliliği koruyan ve
üreten sınırların ortaya çıkmasına yönelik bir eğilim olur.45
Barth'ın formülasyonu, ortaçağ Ortadoğu'sunun durumuna uy
gundur. İslami toplumsal düzende insanlar, ayırt edilebilir etnik
özelliklerle nitelenen gruplara mensuptular. Diğer etnik gruplar
la yan yana yaşıyorlardı. Farklı etnik kökenden Müslümanlar
için İslam ümmetine mensupluk, etnik kimliği tamamlıyordu.
Etnisiteyi pekiştiren ve diğer etnik gruplarla ilişkileri düzenleyen
sınırların yarahlması ve sürdürülmesi, toplumsal düzeninin bir
hedefi ya da mekanizmasıydı ve bu
dhimma
sistemini de kapsı
yordu. Dinsel ve etnik özgülükleriyle Yahudiler, toplumsal dü
zenin temel bir nörmuna uydular: Tıpkı öteki gruplar, Yahudile
re ve kendilerine benzemeyen diğer gruplara karşıtlık içinde
kendilerini tanımlamaları gibi, Yahudiler de kendilerini ötekilere
karşıt olarak tanımladılar.
Udovitch ile Valenci, klasik Yahudi-Arap etnik bir arada ya
şarlığının modem bir görüntüsünde alan çalışması yaparak ge
leneksel İslam toplumundaki bu kültürel farklılıkları gösterdiler.
"Bu kadar yoğun ve bütünlüklü Yahudi olan ve aynı zamanda,
kültürel bakımdan Müslüman Kuzey Afrika'ya bu kadar derin
lemesine yerleşmiş olan bir cemaatin paradoksu, hem Yahudiler
ve Müslümanlar hakkında hem de şimdi ve geçmişteki etkile
şimleri hakkında önemli bir şeyler anlatması gerekirdi" diye ya
zarlar.46
Dostları ilə paylaş: |