l 94 Mark R. Cohen
Genel olarak Avrupa kentlerindeki Yahudiler* çoğunlukla
"Jewry," "Wüdengasse" ya da "rue des Juifs"* denilen bir sokak
ya da kesimde Hıristiyanlardan ayn yaşadılar. Rahat ve daha
fazla güvenlik duygusu verdiği için bu şekilde yaşadılar. Özel
likle on üçüncü yüzyıldan sonra Hıristiyanlarla Yahudilerin iliş
ki kurmasını engellemek isteyen kilise Yahudilerin yaşamasına
izin verilen yerleri saptayan yasalar çıkarınca, ikametgah inziva
sı Hıristiyan-Y ahudi ilişkilerini etkilemeye başladı.10 Özellikle
Yahudilerle ilgili popüler korku ve nefretin yoğunlaşhğı ve po
püler antisemitik basmakalıpların mantar gibi bittiği geç orta
çağda, Yahudi mahalleleri gizemli, korkulu yerler halini alıp, gi
derek daha fazla ürkmüş, antisemitik Hıristiyan kalabalıkların
hedefi haline geldi; Yüksek ve geç ortaçağda Yahudilerin Hıris
tiyan kentlilerden yabancılaşmasının bir işareti, olarak, bazı
kentler kendi derebeylerinden Yahudileri hoş görmeme ayrıcalı
ğı almaya çalıştılar. Kısaca, Hıristiyan kentlilere Yahudilere dış
lama ya da sürme izni verildi.
Peki Yahudi cemaatleri korporasyon, kent içinde bir tür kent
miydi -beratlanyla, liderleriyle, yardımlaşmalarıyla ve rabbinik
hukuk mahkemeleriyle? Öyle olsaydı, bu olgu statülerini nasıl
etkilerdi? Baron, Yahudi cemaatinin, "sadece salt dini faaliyetleri
düzenleme yetkisine değil, kendi gereksinmelerine ve gelenekle
rine uygun birçok sivil ve siyasal işi düzenleme, hakkına da sa
hip, ayrı bir tüzel bütünlük olarak yasayla tanındı"ğı görüşünü .
(Yahudi tarihiyle ilgili göz yaşarhcı kavrayışa karşıtlığının bir
parçası) eklemledi.11 Baron, Yahudilerin, Hıristiyanlann elinden
çektiği bazı dezavantajları bu durumun defettiğine inanır
.
Baron,
aynı zamanda, Yahudilerin bu tüzel konumun "normalleş
me"den alıkonulan özgül konumunun -deyim uygunsa, tabi ol-
•
Sırasıyla İngilizce, Almanca ve Fransızca olmak özere, "Yahudi ma
hallesi, ya da sokağı anlamına galeri ifadE!ler-çv.
Haç ve H i lal Altı n da Ortaçağda Yah u d i l e r
l
9 5
duklan farklı "yasaların üst üste binen, bazen keyfi ve öz-çıkara
dayalı uygulanmasının karmaşıklığıyla kuşatılmış- başka şekilde
verilmiş olabileceğini de kabul eder:
Diğer tüzel, gruplar gibi, Yahudiler de, ayrıntıları ve uygu
lamayı yerel ananelere bırakarak
hak
ve ödevleri düzenleyen
özgül ayrıcalıklar temelinde yaşıyorlardı. Kural olarak, Yahudi
cemaati diğer korporasyonlardan daha tam öz-yönetimden ya
rarlanıyorlardı. A
yru
zamanda, haklan çoğunlukla daha
az
açık
lıkla tanımlanırken, ya da iradi olarak göz ardı edilirken, yü
kümlülükleri yöneticilerin isteklerine uygun olarak keyfi bir şe
kilde genişletiliyordu ... Kısaca, geç ortaçağ Yahudi cemaati, eş
zamanlı olarak, Avrupa tüzel sistemi içinde birçok korporas
yondan biri ve genel toplumun çerçevesinin dışına konulan ve
birçok yönüyle kendi basma bir korporasyon olarak göründü.12
Kenneth Stow, ortaçağdaki Yahudi cemaatinin bir korporas-
yon
oluşturmadığını
ileri sürer. Dışsal denetimden bağımsızlığa,
özgürlüğe, özerkliğe ve güvenliğe sahip olmak anlamında, diyor
Stow, ortaçağ tüzel toplumunun normal yapısına entegre olma
dılar.13 Bununla birlikte, ne Kisch ne Baron, böylesine aşırı iddia
larda bulunur. "Gelişimsel olarak," diye ileri sürüyor Kisch, "Ya
hudi 'tüzel bütünlüğü' zanaatçı loncal
arına
ya da diğer ortaçağ
korporasyonlanna benzer görüngüleri temsil etmez. Aksine, hu
kuksal ve siyasal statüleri, siyasal gücü ellerinde tutanlar tara
fından onlara verilen ya da dayatılan hak, ayrıcalık ve yükümlü
lükler topl
amın
dan çıkh."14
Tüzel kimlik, cemaat olarak yanlış yapanlara karşı dava açma
ayrıcalığına kadar genişlemedi.15 Tüzel kimlik, birçok yönüyle
tersine işledi: Tüzel görüntü, Hıristiyan otoriteleri sık sık, birey
lerin gerçek ya da hayali düşmanca hareketlerinden ötürü bütün
bir cemaate kolektif sorumluluk, hatta kolektif ceza yüklemeye
teşvik etti.16 Daha da genel olarak Yahudi tüzel statüsü, yönetici
lerin kendi Yahudi tebaalarından önemli miktarda para -bir bü-
1 96 M ark R. Cohen
tün olarak cemaaten alınan- sızdırmalarına olanak sağladı.17 Ni
hayet, korporasyon, Katolik kilisesinin Yahudileri ayırma ve
böylece aşağı statülerini pekiştirme arzusuna da uygundu .
. Midi Yahudileri
Güney Avrupa ile, özellikle Midi ile (Languedoc ve Proven
ce) ilgili birkaç söz yerinde olur. Buradaki Yahudiler, kuzeydeki
kent ortamında olduğundan daha iyi bir muamele gördüler. Bu
karşıtlık, bir sonraki bölümde İslam dünyası için belirtilecek
farklılıkları çağrıştırır.
,
Roma İmparatorluğu'nun Akdeniz eyaletlerinde kentsel top
lum hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmadı, Kuzey Avru
pa'daki benzerlerinden farklı olarak Güney Avrupa soyluluğu,
kent yaşamından kopmadı.ıs Kentsel yaşamın sürekliliği, kent ile
kır
arasında kah toplumsal sınırların olmayışı ve kent ananeleri
ne duyarlı bir aristokrasi, güneyde Yahudilere yönelik daha bü
yük bir açıklıkla bağınhlı görünüyor. Burada, kentçilik daha or
ganik bir şekilde toplumsal düzene uygundu. Kentin geleneksel
toplumsal yaşam kalıbında ve örgütlenmesinde bir kesintiyi
temsil ettiği kuzeyde Yahudi kentli ideal örneği daha fazla tehdit
edici görünmüş olabilir.
Akdeniz Roma . İmparatorluğu'ndaki kent toplumu, kuzeyin
başına gelen süreklilikte radikal bir kesintiye maruz kalmadığı
için, erken Roma imparatorluk döneminden beri güneye kök
salmış olan Yahudiler kent ortamının daha organik bir parçasını
oluşturdular. On ikinci ile on dördüncü yüzyıllarda Languedoc
kentlerinde yerleşim ayrılığı önemsiz düzeydeydi. Toulouse'da
ki evlerin bitişikliğiyle ilgili kanıtlar, Yahudilerin yoğun olarak
bir tek bölgede yaşadıklarını, fakat Hıristiyanların dışlanmadığı
nı gösterir; bu bölgedeki diğer kentlerin de tipik özeliğiydi.19
Noel Coulet'in göstermiş olduğu gibi, Provence kentlerindeki
Yahudiler, Hıristiyanlara uygun görülen özgürlükleri; onurları,
ayrıcalıkları ve ananeleri de kapsayan sahici vatandaşlığa sahip-
Dostları ilə paylaş: |