Haç ve Hilal Altında Ortaçağda Yahudiler



Yüklə 8,12 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə55/122
tarix08.09.2018
ölçüsü8,12 Mb.
#67654
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   122

Haç ve  H i lal Altı nda Ortaçağda Yahudiler 1 8 1 
birbirine bağlayan sadakati gösteren t
anım
lanabilir grupları na­
sıl  oluşturduklarını  betimler.33  Mottahedeh'in adlandırdığı şek­
liyle bu "kategoriler", kah kuralları bulunan Avrupai türden lon­
calar değildi. Aslında, Müslüman dünyasının, ortaçağ Bah'sının 
loncalarına benzer bir şeyi yoktu. 
İslam toplumunun neredeyse  bütün kategorilerinde, dinleri 
bakımından kendilerinden üstün olan Müslümanlarla yan yana 
çalışan zınınıi'lere rastlanabildiğini belirtmek  önemlidir.  Tüccar, 
zanaatçı,  çiftçi,  doktor,  katip  ve meslekleriyle  tanımlanan diğer 
sayısız kategoriden biri (on birinci yüzyıl ortalarında Müslüman 
Grenada' da vezirliğin  yanı  sıra, Berberi ordusunun komutanlı­
. ğım  da yapan Samuel  ha'Hagid  istisnasıyla,  ordu hariç)  olarak 
ortaya çıkarlar.  Böylesi  durumlarda, 
ghiyar, 
kimin gayri-Müslim 
kimin Müslüman olduğunu herkesin bilmesini sağlar. Mottahe­
deh'in  terminolojisini kullanırsak,  Müslüman-gayri-Müslim  ay­
rımını  aşan  "kategorinin  sadakatleri",  kuşkusuz, 
şaghar 
kavra­
mında kapsanan ayrımcılığı  yumuşath.  Genellikle  prestijli  olan 
bu kategorilerde bir Yahudi (ya da bir Hıristiyan) olmak, bütün­
sel hiyerarşik şemadaki düşük statülerini bir bakıma dışladı. 
Arapça  kaynaklar,  Yahudilerden  çoğunlukla 
taifat  el-yahud, 
ya da 
şeriat el-yahud 
olarak söz eder. Ortaca Arapçasında çok kul­
lanılan 
taife 
terimi, bir tür toplumsal kategoriyi anlahr.34  Genel­
likle Müslüman toplumun brr alt grubunu, ortak bir çıkarla bir­
birine  bağlı  bireyleri  çağnşhnr  ve  siyasal  bağlamlarda,  çoğun­
lukla  "hizip"  olarak  çevrilir.35  On birinci yüzyılın başında çöktü­
ğünde Kordoba'daki Emevi halifeliğini paylaşan küçük yönetici­
lere, 
nıuluk  el-tawaif 
(beylikler)  denilir.36  Musevi-Arapça  Geni­
za'da  ve başka yerlerde,  İslam'ın klasik çağlarında iki temel Ya­
hudi  hizbine,  Rabbanit'ler  ve  Karait'ler,  "iki 
taife"  (el-taifatayn), 
olarak işaret edilir. Bir İslam mahkemesindeki bir tanıklık kaydı 
liderden, Müslümanların bakış açısından toplumun Yahudi ola­
rak bilinen alt  grubun  reisi  anlamına gelen 
el-reyis ala  taifat el­
yahud, 
"Yahudi  cemaatinin  reisi"  olarak  söz  ettiğine  göre,  terim 



82  Mark R. Cohen 
Yahudi  cemaatinin  tamamını  da anlatabilir.37  Yahudileri  anlat­
mak  için  aşağılayıcı  olmayan  böyle  bir  generik  terimin  kullanıl­
masa 
şağhar 
gibi  terimlerde  kapsanan hiyerarşik  ilişkiyi  yumu­
şatmış görünüyor. 
İslam  Yahu dil erine  işaret  etmek  için  kullanılan  daha  çarpıcı 
bir  terim  de, 
şeriat el-yahud, 
"Yahudilerin  şeriah"  terimidir. 
Şeria, 
"tarz"1  ya  da  "yol"  dernektir.  İbrani  halakha1ya  eşdeğer  olan  te­
rim,  İslarn'ın kutsal  din hukukunu;  anlahr 
(şeriat el-İslami). 
Müs­
lüman metinlerde  Museviliğe  işaret  edilirken bu  terimin kulla­
nılması,  Musevilik  ile  İslam  arasında  belli . bir  dini  eşdeğerliğin 
kabulünü  yansıhr.  Bu, bizzat Peygarnber1in, Museviliğin -ve Hı­
ristiyanlığın- ilahi  esinli  dinler  olarak  İslarn'la  eşdeğer olduğuna 
dair düşüncesine de uygundur. 
Musevilik  ile  İslam  arasındaki  niteliksel  ayrılıkların  benzer 
bir flulaşrnası Yahudi metinlerinde de görülebilir. Yahudi bilgin­
ler,  Musevi-Arapça  yazılarında  İslami  dini terminolojiyi  rahatça 
kullandılar.  Arapça  yazan;  ilk  büyük  rabbinik  şahsiyet  Saadya 
Gaon;  Tevrat1a 
şeria, 
İbrani  Kutsal Kitap1a 
Kuran, 
dua  sırasında 
Kudüs'e  dönmeyi 
kıble, 
ibadeti  yönetene 
(hazzan)  imam 
olarak 
işaret  edebiliyordu.38  Andrew  Rippin1in,  Saadya1nın  Kutsal  Ki­
tap1ı Arapça çevirisindeki bir bölüme işaret ederek gösterdiği gi­
bi,  Gaon hedef  dili,  çevredeki  Arap-İslam  kültürüne  yönelik 
bir 
bütünleşme tutumunu sergileyecek şekilde kullandı.39 
Halakhic  sorular  ve  yanıtlar,  İslami  fetvalarda  rastlanana 
benzer  Arapça  anlahrn  biçimini  kullanıyorlardı.  Soru,  fetva  is­
minin 
fiil  biçimi  kullanılarak, 
ma yuftina, 
(bize  sorduğun  soru ... ) 
ile başlardı; Musevi-Arapça yanıt da, İslami yanıta özgü formül­
se! bir anlahrn tarzını  içerirdi  (İbranice  çeviri  biçiminde  de olsa -
gösterişli  bir  sirnilasyon  işareti).40  Goitein,  Geniza  belgelerine 
dayanarak, Yahudilerin,  yargıç 
(dayyan) 
kurumundan ayırıp,  İs­
larn1daki  müftü  ile  kadı  arasındaki  işlev  farkına  koşut  olarak 
müftülük kurumunu kabul ettiklerini ileri sürer.4ı Yahudi huku­
ku  ile  İslam hukuku arasındaki önernli benzerlik, her iki hukuk 


Haç ve  Hi lal Altı nda Ortaçağda Yah u d i le r  1 83 
sisteminin günlük yaşamdaki benzer işleyiş tarzları ve böylesine 
temel dinsel ve toplumsal alanlarda ortak dilsel söylem evreni -
bütün  bunların,  Yahudiler,  marjinal  durumlarında  asli  olarak 
var olan benzer meslek kategorisindeki, Müslümanlarla birleşme 
olanaklarından yararlanmaya kalkışhklarında, insani ilişkiler po­
tansiyelini güçlendirdiğini düşünebiliriz. 
Ortaçağda içinde  yaşadıkları  iki  toplumun  toplumsal  düze­
ninde Yahudilerin yerini kavramlaşhrrnaya  yeni bir teorik yak­
laşıma  ulaşmak  için hiyerarşi  ve marjinallikle ilgili değerlendir­
meleri konumuza uyguladım. Şimdiye kadar tartışılanı özetleyip 
değerlendirirsek,  şu  söylenebilir:  Ortaçağ  Hıristiyanlığının  ve 
Müslümanlığının "doğal" hiyerarşik toplumsal düzenleri içinde, 
çok  alt  bir  derecede  de  olsa  Yahudilerin  kabul  edilen  bir  yeri 
vardı. Eşitlikçi asimilasyon olası değildi; ne yöneten grup ne de 
bağımlı  Yahudiler  entegrasyonu  istediler.  Yöneten  grup,  bunu 
"hak  düzeni"ne  aykırı  görürken,  Yahudiler  de bunu,  cemaatsel 
ve dinsel dayanışmaya bir tehdit olarak gördüler. Yine de, hiye­
rarşiyle bağlanhlı  marjinal durum, sayısız olumlu  etkileşim ola­
nağı  sundu.  Bir  grup  olarak  Yahudiler,  ortaçağ  hiyerarşisinde 
tanınan,  düşük bir düzeyi işgal ettikleri halde, bireyler engelleri, 
geçebildiler. 
Hıristiyanlıktaki  Yahudiler  bakımından,  erken  ortaçağdan 
yüksek  ve  özellikle  geç  ortaçağa  kadar  uzanan  dönem  içinde, 
giderek daha fazla ikamet bölgelerine (henüz getto değil) sıkışh­
rıldıkça, fiziksel saldırılara uğradıkça, Musevilikten vazgeçmeye 
zorlandıkça, tek tek ya da gruplar halinde  öldürüldükçe  ve ko­
vuldukça, marjinallik dışlanmaya dönüştü. 
İslam tophımu, kendi hiyerarşik toplumsal düzeni içinde Ya­
hudilerin ve Hıristiyanların marjinal bir durumda yaşamalarına 
izin verdi. Burada marjinal durumun daha büyük bir gücü vardı 
ve kovma yoluyla dışlamaya dönüşmedi. , 


Yüklə 8,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   122




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə