7- Kentli Olarak Yahudi
Hem İslam topraklarından hem Avrupa'da bazı Yahudiler,
tarımla uğraştıkları kırsal alanlarda yaşıyorlardı. Ne-var ki, bü
yük çoğunluk kentlerdeydi. Hıristiyanlıktaki kentli olarak Ya
hudi ile İslam'daki kentli olarak Yahudinin karşılaştırılması, Ya
hudi-Müslüman ilişkilerinin, neden Hıristiyan-Yahudi ilişkile
rinde olduğundan daha az nefrete ve zulme yol açlığı konusun
da aydınlalıcı olur.
Hıristiyan Dünyasında
Bilim insanları, barbar istilalarının Roma İmparatorluğu'nun
kent yaşamını yok ettiğine arlık inanmıyorlar, İmparatorluğun
dağılmasıyla birlikte bir gerilemenin gerçekten de başlamış ol
masına karşın, kentler zayıflamış biçimde varlıklarını sürdürdü
ler. Roma kentçiliğinin mirası, ortaçağdaki kentsel büyümenin
temel bir öğesiydi.
Bir bütün olarak yaşam, esas itibariyle kırsal ve t
arıms
aldı.
Erken ortaçağda "eski Roma merkezleri, esas itibariyle kırsalla
şan bir dünyanın ortasındaki, adalara dönüştüler." "Bir yerleşim
merkezi olarak kent, Rhine, Meuse ve Moselle vadilerinin önem
li alanlarına kabile göçleri çağında hayatta kalmış" olmasına kar
şın ... "uygarlığa özgül katkısıyla ayrık kent yaşam tarzı, varlığı
m
sürdürmemişti." Merovenj ve Karolenj dönemlerinde
iki
yüz
yıl süreyle ortalıkta görünen ticaret merkezleri
(wiks...
denilen)
"özünde Karolenj dünyaya ait olmaktan çok, onun içindeki ya
bancı oyukları oluşturdular."ı
Kültürel ve siyasal önemlerinin yam sıra alan ve nüfus olarak
da epeyce küçülen yerleşim yerlerinde, Doğulu uzun mesafe
tüccarlarına (Yahudiler ve Suriyeliler, daha sonra sadece Yahu
diler) rastlanabiliyordu. Tüccarlar, kendisi toplumun geneli tara-
1 92 Mark R. Cohen
fından yabancı sayılan bir toplumsal çevre içinde yabancı, ticari
bir varlıklılar.
Ancak onuncu yüzyılda ticaret yeniden canlanmaya başla
yınca ve on birinci yüzyılda ticari devrim üstünlük sağlayınca,
ticari kent merkezleri yeniden türedi (ya da eski temeller üzerin
de yayıldılar). Bu yerleşim yerlerinde oturan Hıristiyanların ço
ğunluğu, meslekleri bakımından temel olan özgürlüğe epeyce
alışık tüccarlardı. Bir ananeler kümesiyle de -11Tüccar Hukuku11-
donanrnıştılar. Bu nedenle, birçok yerde tüccarlar, monarktan ya
da feodal senyörden, toplumun diğer kesimlerine tanınan özgür
lükleri aşan kentsel özgürlükler talep ettiler. Daha sonra, örgütlü
burgher'ler (kentliler) öz-yönetimin beratlar biçiminde resmileş
tirilmesini talep ettiler. Birçok merkezi otorite -ister kraliyet, ister
aristokratik ister dinsel olsun- kentlerin bağımsız 11korporas
yon"lara; kendi yasaları ve ananeleriyle ve efendinin mahkeme
sinden ayrı bir yargı sistemiyle hukuksal bütünlüklere evrilme
lerine karşı çıkh.2 Kentin lordundan kurtulma mücadelesi, on
ikinci yüzyılda başlamak üzere
kimi
başarılar kazandı -normal
feodal düzenlemeyi karrnaşıklaşhran bir süreç.3 İngiltere'de er
ken ortaçağda doğan ve gelişen kent modeli, kıtadakinden bir
bakıma farklı olmuş olabilir.4
1066
Norrnan Fethi'nden önce İn
giltere'de Yahudi yoktu. O sırada evrim ( bir ölçüde, resmi tüzel
bağımsızlık ve öz-yönetime doğru evrim) süreci, Kuzey Avru
pa'daki toplumsal gelişmeleri -bir bütün olarak toplumu endişe
lendiren ve İngiltere'de monarşi biçimini alan merkezi feodal
otoriteye yönelik eğilime karşı- andmyordu.
Kentin temsil ettiği yeniliğe bir meşurnluk atfedildi. Kentler,
11ortaçağda bu sıfata verilen en rezilane anlamda yeni şeylerdi11
ve 11feodal lordların iğrendiği utanılacak ekonomik faaliyetin bir
merkezi"ydi.5 Ennen'in gözlemlediği gibi, Kuzey Avrupa kenti,
soylu ile köylü arasında tarımsal bir ilişkiye dayanan ortaçağ
toplumunun klasik toplumsal düzenine uygun değildi. Kent be
ratlarında yasalaşan kentsel özerklik, kenti feodal hukukun dışı-
Haç ve H i lal Altı nda Ortaçağda Yah u d i l e r l 9 3
na yerleştiriyordu.
On
ikinci yüzyılda başlamak üzere, bütün
A vrupa'da kentsel işlerin denetimini ele geçiren yeminli tüccar
meclisleri ve kraliyetten ya da episkopal lordlardan talep edilen
haklar, devrimci bir gücü temsil ediyordu.6
Avrupa'nın yeni ortaya çıkan ve kuşku duyulan kentlerinde
yerleşik Yahudilerin varlığı, herhalde, Yahudi karşılı duygunun
dinsel ve ekonomik arka planına eklendi. Dahası, bizzat kentsel
yerleşimin içinde Yahudiler bir anomaliydiler. Diğer kentliler
kentin lordundan bağımsız olmaya çalışırken ve bundan onur
duyarken, Yahudiler kendi lordlarından beratlar almaya ve bazı
yerlerde beledi yargı hakkından dışlanmaya devam ettiler.7 Kra
la, bir barona, bir düke ya da başka bir otoriteye doğrudan ba
ğımlılık, yabancı olarak Yahudi imgesini pekiştirdi. Dahası, al
dıkları beratlar öz-yönetim ödünlerini içeriyordu ve bu durum,
kentli Hıristiyan burjuvazi ile bunların ortasındaki yarı-özerk
Yahudiler arasındaki farklılıkları arttırdı. Doğrusu, bazıl
arının
inandığı gibi, bazı kentlerdeki Yahudiler, Hıristiyan kentlilerin
haklarına kabaca eşdeğer haklar elde ettiler. Ne var ki, görmüş
olduğumuz gibi, Yahudilerin teknik "vatandaşlığa" sahipmiş gi
bi göründükleri yerlerde bile, beledi görevlerden dışlandılar ve
özel vergilere tabi oldular -onurun çok önemli olduğu bir top
lumda onurlarını zedeleyen handikaplar.
Fakat başka bir anomali de, Yahudilerin normal toplumsal
düzenden dışlanmasına katkıda bulundu. Kentsel öz-kimliğin
temel ritüeline, Hıristiyan kentlilerin yaphğı beledi otoriteye it
aat ve kent barışını sağlamak için saptanan yükümlülüklere sa
dakat yemininde yer alamıyorlardı.B Benzer şekilde, biat yemini
etmeleri de engellenen Yahudilerin, ne feodal sistemde, ne kent
topluluğunda sağlam bir yeri vardı.9
Dostları ilə paylaş: |