13
Tek ve ortak bir yasa olarak doğa yasası ve bu yasaya tabi olan tüm insanlık düşüncesi
sayesinde, mevcut hiçbir devlet biçimine onay vermeyen Stoacılar, yeni
bir toplumsal
ideal ortaya koyabilirler. “İnsan toplulukları tek tek kişilerde aklın eşitliğine
dayandığından bu topluluğu bir ulusla sınırlamak için neden kalmaz ortada.” “Bu aynı
yasaya bağlı olma yüzünden erdemli kişiler yalnızlıktan kurtulmuş, bir beraberlik içinde
toplanmış, buluşmuş olurlar. Böylece erdemli kişilerin bir topluluğunu,
bir devletini
isteyen Stoalıların toplumsal ideali de bir dünya yurttaşlığı olur” (Akarsu, 1982, s. 73).
Tüm insanlarda ortak olan akıl ve bu akla uygun eylemenin yani erdeme uygun davranışın
erişeceği son nokta olarak kozmopolitizm, Stoa felsefesinin varmayı hedeflediği bir nevi
ütopyasıdır. Bu son noktaya varana kadar ise var olan devlete, Kinikler gibi sırtını dönmez
Stoacı bilge. Onu bir nevi alın yazısı olarak kabul eder (Akarsu, 1982, s. 73) ve Stoa
ahlakının
gerektirdiği şekilde, en yakınından başlayarak en uzaktaki halkaya kadar,
erdemi öğretmeye, Stoa felsefesinin dinginliğine davete devam eder.
Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi erken dönem Stoa düşüncesi,
Kinik okulun
görüşlerine daha yakındır. Kozmopolitizm kavramının yazılı metinlerde ilk kullanımı
Sinoplu Diogenes’ten aktarılanlarla olsa da, kavramın asıl mucidinin Stoa Okulunun
kurucusu olan Kıbrıslı Zenon olduğu da iddia edilir (Douzinas, 2017, s. 161). Stoacı
siyaset felsefesinden geriye kalan tek eser olan Zenon’un
Politeia
’sı, içerdiği keskin
görüşler nedeniyle oldukça fazla miktarda sansüre uğrayarak alıntılanan fragmanlar
sayesinde bilinmektedir. Stoa felsefesinin erken dönem devlet anlayışını
ortaya koyarak,
klasik polis yurttaşlığına yani resmi eğitime, mülkiyete, evliliğe, okullara ve diğer tüm
geleneksel kurumlara karşı çıkan Zenon,
Politeia
’da, bunların yerine “eros” ve “erdem”
uygulamalarını geçirmeyi önermiştir. İdeal kent anlayışının anlatıldığı, kozmopolis
bağlamında ilk kapsamlı polis değerlendirmesi olarak görülen bu eseriyle Zenon, açık bir
şekilde kozmopolit olarak değerlendirilemese de, kavramın felsefi temellerini yazılı
olarak ortaya koyan ilk filozoflardandır (Douzinas, 2017, s. 162). Zenon’un
Politeia
’sında ki bu haliyle erken dönem Stoacı kozmopolitizm, Kinik kozmopolitizm
anlayışının bir devamı
niteliğinde, toplumsal kuralların ve devletin karşısında bir
kozmopolitizm olarak yorumlanabilir.
Erken dönem Stoacı kozmopolitizmin bu keskin hatlarının aksine geç dönem Stoacı
düşünürlerinin benimsedikleri kozmopolitizm anlayışı, çok daha ılımlı, devlet ve
14
toplumla uyumlu bir bakış açısı benimsemiştir. Bu yeni bakış açısı, dönemin yeni yeni
kabul edilen Hıristiyan ahlakı ve Roma İmparatorluğunun yönetim stratejileri ile uyum
içerisindedir. İnsanları, aralarındaki özgür-köle gibi ayrımları yok sayarak, sadece İsa’nın
takipçileri, bir bütünün eş parçaları olarak ele alan Hristiyan Ahlakı, Kiniklerden gelen
kozmopolitizm kavramını memnuniyetle benimsemiştir (Appiah, 2017, s. 12).
“Stoacı etki en çok, yetki, makam ve iş güç sahibi kişiler üzerinde hissedildi. Cicero,
popülist bir hatip, pragmatik bir hukukçu ve siyasetçiydi; Seneca Neron’un en yakın
sırdaşı, Marcus Aurelius ise bir imparator ve komutandı. Böylece kozmopolitanizm
Kinik bir felsefe ve Stoacı ontolojiden bir yönetim aracına dönüştü. Artık ideal bir
dünya felsefesi değil, dünya çapında bir güç stratejisi idi” (Douzinas, 2017, s. 165).
“Kariyerine ideal kent olarak başlayan
cosmopolis
,
sonunda gayet dünyevi ve
emperyal kentin hizmetkarı ve eklentisi olmuştur” (Douzinas, 2017, s. 166).
Bu yeni haliyle kozmopolitizm kavramının savunucuları arasında Cicero, Seneca, Marcus
Aurelius ve Epiktetos sayılabilir.
Dostları ilə paylaş: