Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Anabilim Dalı



Yüklə 1,65 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/37
tarix28.11.2023
ölçüsü1,65 Mb.
#134390
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   37
1.2 STOA OKULU ve KOZMOPOLİTİZM 
Felsefe tarihinde Kiniklerden sonra kozmopolitizm kavramına rastladığımız bir diğer 
felsefe okulu, kavramın gelişiminde tarihsel önemi büyük olan Stoa Okuludur. M.Ö. 300 
yıllarında Atina’da Stoa Poikile’de Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan ve köklerini 
Sokrates’in ve Kinik okulunun düşüncelerinde bulan Stoa okulu, genellikle üç döneme 
ayrılarak incelenir: M.Ö. 4. ve 3. Yüzyıllar arası görülen Eski Stoa, M.Ö. 2. ve 1. 
Yüzyıllar arası Orta Stoa ve 1. ve 2. Yüzyıllar arası, Stoa felsefesinin altın çağı kabul 
edilen, Roma’yı etkisi altına aldığı Geç Dönem Stoa. Konumuz bağlamında bu üç 
dönemden, Stoacı düşünüşün ve kozmopolitizm kavramının temellerinin ortaya konması 
açısından erken dönem ve kavramının gelişip, detaylı şekilde Stoacı düşünce çizgisinde 
yerini bulması açısından geç dönem önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, öncelikle Stoa 
Felsefesinde kozmopolitizmin yerinin ve öneminin anlaşılması için Stoacıların ahlak 
felsefesine dair bazı temel kavramları açıklanmaya çalışılacak, ardından bazı önemli Stoa 
filozoflarının kozmopolitizme dair görüşleri irdelenecektir. 


10 
1.2.1 Stoa Felsefesinin Temel Kavramları ve Oikeiōsis 
Stoa felsefesi temelde üç ana başlıkla ilgilenir: Mantık, fizik ve ahlak. “Stoacılar felsefeyi 
canlı varlığa benzetirler: Mantık kemik ve sinirlere karşılıktır, ahlak etli kısımlara, fizikte 
ruha” “ve bazı Stoacıların söylediği gibi, hiçbir parçası ötekinden ayrılmış değildir
tersine hepsi iç içedir” (Laertios, 2007, s. 316). Bu iç içeliğin temel sebeplerinden biri, 
tanrı, dünya, doğa ve akıl gibi kavramların birbirine paralel, birbirlerini içerir şekildeki 
kullanımdır.
“Dünya, gökyüzünü, toprağı ve burada bulunan canlıları, insanları ve tanrıları 
kapsar. Bu dünya akla uygun, canlı ve akıllı bir yaşayandır, yalnız tanrısal değil, 
Tanrı’nın kendisidir. Tanrı ve dünyanın böyle bir tutuluşu, öğretinin temel 
noktalarından biridir: bilgi, insan ve dünya arasında ussal bir uyumun 
gerçekleşmesine olanak sağlar, bilgelik dünyaya katılmalıdır, Tanrı’ya boyun eğişin 
ve yazgıya rıza göstermenin eşanlamlısıdır” (Brun, 2018, s. 52). 
Doğa, akıl ve tanrının bu şekilde bir arada bulunuşu, insanın konumunu da belirler. Stoa 
felsefesine göre insan, diğer hayvanlardan akıl ile ayrılmıştır. “Akıllı varlıkta, yani 
insanda, hayvanda bulunmayan, içgüdülere egemen olan akıl ortaya çıktığına göre, insan 
için doğaya uygun olma akla uygun olmadır” (Akarsu, 1982, s. 58). İnsanın doğaya yani 
akla uygun eylemesi, tüm bir Stoa ahlakının temelini oluşturur. Erdemli davranışların, 
Stoacı bilgeliğin özü, akılla belirlenen insan doğasına uygun eylemlerin belirlenmesinde 
yatar. Stoa felsefesinde bu temel noktayı belirten kavram ise 
Oikeiōsis
’tir.
Oikeiōsis
kavramıyla ilgili karşımıza çıkan ilk zorluk kelimenin nasıl çevrileceği ile 
ilgilidir. Türkçe metinlerde, ana itki, içgüdü, kendini koruma güdüsü gibi kavramlarla 
karşılanmaya çalışılsa da, bu kelimelerin Yunanca karşılığının 
oikeiōsis
değil, 
horme
kelimesi olduğu unutulmamalıdır. İngilizce çevirilerde ise “appropriation” ya da 
“familiarization” kavramlarıyla karşılanmış ancak her iki dilde de 
Oikeiōsis
’i tam olarak 
açıklayan bir kelimede fikir birliğine ulaşılamamış gibi gözükmektedir. Bu nedenle bu 
çalışmada kavramın Yunanca aslıyla devam edilecektir. 
Tam bir çevirisinin yapılamadığını düşündüğümüz bu kavramı açıklamak için öncelikle 
kelimenin köküne baktığımızda, kendine mal etme, sahiplenme, kendi evine getirme gibi 
anlamlara gelen Yunanca 
oikeiō
fiilinden geldiğini görürüz (Akt. Türkyılmaz, 2018, s. 
547). Buradan da hareketle, “kendine yakın kılma” olarak anlaşılabilecek olan 

Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə