413
Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı MERCAN
çan 3 000’den fazla gencin Türklere iltihak ettiği bilinmektedir. Fransız
Kralı’nın, bu sefer esnasında yanında bulunan papazı Odon de Deuil, Haç-
lıların Müslüman olmasından üzüntü duyarak: Ey hıyanetten de daha za-
lim olan merhamet! Müslümanlar Hıristiyanlara ekmek vererek dinlerini
satın alıyorlardı. Bununla beraber, Türkler onları Müslüman yapmak için
bir zorlamada bulunmadılar ifadesiyle dikkate şayan bir müşahedeyi de
belirtmeden edemez
7
.
Bu arada ihtida meselesi üzerinde de kısaca durmakta yarar vardır.
Doğru yolu bulmak; yol göstermek kökünden gelen bu kelime sözlüklerde
gerçeğe ulaşmak, doğru yolu bulmak anlamında kullanılmıştır. Terim ola-
rak da; İnançsız olan veya başka bir dine mensup iken İslâm dinine girme
anlamında kaydedilmiştir. Din değiştirmede etkili olan sebepler arasında
samimî bir duygu ile kendi dinî değerlerini bırakarak başka bir dinde ara-
dığını bulma veya farklı bir dinde iken Müslüman bir kişi ile evlenmek
isteyen bir kişinin zahiren dinini değiştirip zamanla içtenlikle yeni dinini
benimsemesi şeklinde ele alınmıştır
8
.
İslâm dinî Hz. Peygamber tarafından tebliğ edilmeye başlanınca
önce ekonomik yönden zayıf olanlar bu dine girmeye başlamışlar, zen-
ginler ile kendilerini üstün sınıftan gören kişiler İslâmiyet’e girmekte inat
ettikleri gibi girenleri de çeşitli yollarla engellemeye çalışmışlardı. Hz.
Peygamber’in Medine’ye hicret ederek orada dinî yayması ve Allah’ın
hikmeti ile başarılı olup Mekke’yi fethinden sonra bile bazı inatçı kişiler
inatlarında ısrar etmişlerdi. Hz. Peygamber ve İslâm dini, bu konuda hoş-
görüde bulunarak onları Müellefe-i Kulûb = Kalpleri İslâm’a ısındırılacak
kişiler olarak kabul etmişler hatta Tevbe Suresi’nin 60. ayetinde belirtildiği
üzere onlara Zekât’tan pay ayırtmıştı. Bütün bunlar İslâmiyet’in hoşgörü-
sünün bir örneğini teşkil etmektedir. İslâm’ın yayılması sırasında ise fet-
hedilen ülkelerin halkı veya milletleri İslâmlaşmalarında asla zorlamaya
gitmemişlerdir. Hz. Ömer döneminde Suriye fethedilmiş ve ordu komutanı
olan Ebû Ubeyde bölge halkından alınmış olan cizyeyi geri dağıttırmış-
tır
9
.
İhtidaların sebeplerini genelde kültürel etkileşim, iktisadî sebepler ve
psikolojik sebepler olarak ele alan araştırmacılarımız; Anadolu coğrafyası
7 Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye Siyâsi Tarih Alp Arslan’dan Osman Gâzî’ye (1071-
1328), 6. Baskı, İstanbul 1998, s.185-186.
8 Ali Köse, “İhtida”, TDV İslâm Ansklopedisi, C.XXI, İstanbul 2000, s.554-558.
9 T.
W.
Arnold,
İntişar-ı İslâm Taihi, 2. Baskı, Çeviren Hasan Gündüzler, İstanbul 1982,
s.74.
414
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
için şu görüşleri ileri sürerler ki bunlar aynı şehirde yaşayan insanların bil-
hassa Selçuklu şehirlerinde görülen dinamik sosyal, dinî ve ticarî müesse-
seler vasıtasıyla Müslümanlarla gayrimüslimlerin sıkı şekilde temaslarını
belirtirler. Bu arada Mevlâna faktörü tabii ki üzerinde durulması gereken
ana etkenlerden birisidir. Ayrıca Ahilik Kurumu ise ihtidalara etken olan
siyasî ve iktisadî sebeplerin başında gelmektedir
10
. Ahilik geleneğine bağlı
bu teşkilâta, birçok meslek gurubundan Müslüman sanatkârlar girmişler
fakat gayrimüslim meslek erbabı ise bu kurumun dışında kalarak sıkıntıya
düşmüşlerdi. Bu maksatla adı geçen kuruma girmek isteyenler, Ahilikte
ki Müslüman olma şartına istinaden ihtida etmişlerdir. Ortaçağ’da ve bil-
hassa, Anadolu coğrafyasında Selçuklu-Osmanlı zaferleri veya üstünlüğü
karşısında bunalan gayrimüslim unsurlardan birçoğu psikolojik olarak ih-
tidalara veya karşılıklı münasebetler ile evlenmelerin etkisi ile Müslüman-
laşmalarına sebep olan ana etkenlerden bazılarıdır. Gerçi ihtida olgusu iki
tarafl ı olmuştur. Zaman zaman Müslümanlardan da Hıristiyanlığa giren ki-
şilere rastlanmaktadır. Bu durum, Everekli Âşık Seyrânî’nin bir dizesinde
belirttiği üzere: Ermeninin Rumun yağlı ketesi kaypak Müslümanı dinden
çıkarır dediği gibi günümüzde de görüldüğü üzere İslâmiyet konusunda
bilgi noksanlığı olanlar cüzî dolarlar karşılığında misyonerlerin avına düş-
mektedir. Toplumda adından çok bahsettiren ve Yunanlı ile evlenen Balı-
kesirli Tuğçe Kazaz ve zengin bir işadamımızın kızı olup eski Alman baş-
bakanlarından Helmut Kohl’ün oğlu ile evlenen Çanakkaleli Elif Şahin’in
hadisesi de üzerinde durulması gereken hususlar arasında gelmektedir.
Ermenilerin Balıkesir’e ne zaman geldikleri veya nasıl geldikle-
ri hakkında çeşitli rivayetler vardır. Yukarda belirtildiği üzere, Bizansın
Anadolu’dan çekilmesi veya başka bir ifadeyle bahse konu coğrafyanın
Türkler tarafından vatanlaştırılmasından sonra önce Karesi Beyliği’nin
kurulmasına sahne olan bölge, Osmanlı idaresine girdiği XIV. yüzyıl baş-
larından itibaren yani Orhan Gazi zamanından itibaren, bilinen nüfusun
tamamen Türkmen-Yörük grupların yerleşim sahası haline dönüşmüştür.
Her ne kadar yerleşik hayat varsa da ağırlıklı olarak hayvancılıkla ve gö-
çebe tarzı bir hayatı tercih etmişlerdir. Hatta; bu bölgelere gelip hayvan-
cılıkla uğraşanlara Yörük-Türkmen, tarımla uğraşıp yerleşik hayatı tercih
edenlere manav adı verilmiş ve bu durum günümüze kadar devam ederek
adı geçen batı yörelerimizde Yörük-Manav ve daha sonraki yıllarda da bil-
hassa Rumeli’den Anadolu’ya yeniden göç eden vatandaşlarımız için mu-
10 Âşıkpaşazade, Âşıkpaşaoğlu Tarihi, Hazırlayan H. Nihal Atsız, İstanbul 1992. Ayrıca geniş
bilgi için bkz. Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik.