309
Arş. Gör. Hasan BAKTIR
Ermeni toplumunun lideri olarak gördüler
36
‘ ve başkentteki konumlarını
güçlendirdiler. Ermeni
Duzian ailesi buna iyi bir örnektir. Bu aile XVIII.
yüzyıl boyunca İmparatorlukta para basma işini elinde bulundurdu. Amira
sınıfından olan diğer bir Ermeni Hovsep (Yusuf) Çelebi İngiltere’den saat
ihracı ve imparatorlukta saat ticaretinde tekel idi
37
. Ayrıca Osmanlı yöne-
timinde mimarbaşı kadrosunda birçok Ermeni çalıştı. İmparatorluğun en
önemli mimarlarından Meldon Arabiyan, Sarkis Kalfa bunlardan bazıla-
rıdır
38
.
Osmanlı Ermenileri kendi bağımsız din işlerini ve sistemlerini de ge-
liştirdi. Rusya ve İstanbul’daki Ermeni kiliseleri birbirinden bağımsız idi.
Osmanlı toplumu Ermenileri İstanbul’daki kiliseye bağlı idi ve bu kilise
Amira sınıfının kontrolünde idi. Ermenilerin bu konumu Osmanlı idaresi
tarafından çok uzun süre korundu ve desteklendi. Charles Eliot’ın da dedi-
ği gibi Ermeniler imtiyazlı bir topluluktu:
Osmanlı Ermenilerin kendi meselelerine hiç müdahil olmadı. … Hiç-
bir zaman onları herhangi bir dil kullanmaya ya da dine zorlamadı ve
Osmanlı toplumu içinde hiçbir zaman kimliklerini kaybetmediler… En az
Musevîler kadar kendi dillerini, dinlerini ve özerkliklerini korudular
39
.
İki yüz binden fazla amira sınıfı Ermeni bu imtiyazlı durumu XVII.
yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar devam ettirdi. Onlar varlıklı ve refah için-
de oldular. Kendi dinî idarelerini, okullarını ve hastanelerini kurdular. Os-
manlı idaresi de onları birçok bakımdan İmparatorluğa yararlı gördü; dil,
din ve geleneklerine karışmadı. Başkentte yaşayan zengin Ermeniler tica-
reti kontrol ederken, fakir olanlar da Osmanlı konaklarında hizmet ettiler.
Ermeniler Osmanlı idaresi altında yaşamaktan uzun süre şikâyetçi olmadı.
Türkler her zaman onlara güvendi, bu yüzden de onlara sadık millet an-
lamına gelen millet-i sâdıka dedi
40
. Lady Mary Osmanlı ileri gelenlerinin
işlerini Musevî tüccarlara emanet ettiğini söylemişti. Bu durum Ermeniler
için daha doğru idi. Osmanlı ileri gelenleri sadece işlerini ve paralarını de-
ğil aynı zamanda çocuklarını da Ermenilere emanet ettiler. Ermeniler diğer
topluluklardan daha çok Türkler ile kaynaştılar. Kısacası başkentte Erme-
niler devlet idarecisi, tüccar ve ileri gelenlerin hizmetçisi olarak çalıştılar.
36 H. Barsoumian, Christians and Jews in the Otoman Empire, Vol.I, Holmes and Meier Pub-
lishers Inc., New York, London 1982, s.171.
37 Barsoumian, a.g.e., s.173.
38 Barsoumian, a.g.e., s.175.
39 Eliot, a.g.e., s.387.
40 Eliot, a.g.e., s.397.
310
HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER
Bunlardan başka Ermeniler de vardı. İmparatorluğun Batısında ve
Anadolu köylerinde yaşayan Ermeniler, her ne kadar imtiyazlı değilseler
de, doğuda yaşayan Ermeni köylülerden daha iyi durumda idiler. Batı ve
İç Anadolu bölgelerinde yaşayan Ermeniler Türkler ile iyi geçindiler ve
hayatlarından memnundular. Hatta zaman zaman Türkler ile dünür bile ol-
dular. Bunlar köylerde Türklerin arasında yaşadılar ama her zaman onların
dinlerine ve özerkliklerine saygı gösterildi. Bunun da ötesinde, bu Erme-
niler gelenek ve âdetler bakımından Türklere Hıristiyanlardan daha yakın
oldular. Ermeniler ve Türklerin hayatları birbirine birçok bakımdan benzi-
yordu. Köylerdeki toplumsal konumları ve yaşam şekilleri aynı Türklerin-
ki gibiydi. Eliot Ermeni evlerini şu şekilde anlatır:
Evlerinde geniş ve büyük ve yuvarlak avluları, içeriye ne Müslüman
ne de Hıristiyan ziyaretçi kabul ettikleri oturma odaları ve hayvanlarını
barındırdıkları ahırları vardır. Ayrıca evlerinde pişmiş çamurdan yapılı,
ağaç kaplamalı ayrı bir platform da vardır. Misafi rleri, iç açıcı bir yer
olmamasına rağmen, burada kabul ederler
41
.
Bu evler birçok açıdan tipik bir Türk köylüsü evi ile aynı tasarıma sa-
hiptir. Geniş aralıklar, avlu, ayrı oturma ve misafi r odaları Türk evlerinde
de aynıdır. Ermeniler de Türkler gibi misafi rlerini ayrı kabul ederler ve
Ermeni kadınlar aynı Müslüman Türk kadınlar gibi kendilerini göstermez-
lerdi. Ermeni erkekleri de Türk erkekleri kadar, hatta daha da kıskançtır.
Ermeni kadınlar, Türk kadınları gibi kapalı giyinirlerdi. Ayrıca Ermeniler
arasında Türklerde olduğu gibi gelin kocasının akrabalarına mahremdi
42
.
Benzer özellikler geliştiren Ermeniler ve Türkler bu köylerde uzun süre bir
uyum içinde hayatı paylaşmışlardı.
Ancak imparatorluğun doğusundaki Ermeniler için benzer şeyleri söy-
lemek oldukça zordur. Doğunun coğrafî yapısı, iklimi ve feodal özellikleri
orada yaşayan halkların hayatını olumsuz etkilemiştir. Uzun kış mevsimi
boyunca yollar ve dağlar karlarla kaplıdır, ‘insanlar koyun gibi bir köşede
pinekleyerek oturur ve ısınmaya çalışırlar
43
‘. Coğrafî koşullara ve mevsim
koşullarına ilâveten, burada yaşayanlar bölgeyi kontrol eden feodal Kürt
Beyleri ile de geçinmek gerekmekteydi. Ermeniler yaşamın zor olduğu bu
bölgede Kürt derebeylerine bağlı idiler. Yaşadıkları bölgedeki başlıca Kürt
reisleri tanıyorlar ve vergilerini onlara ödüyorlardı. Burada yaşayan Er-
41 Eliot, a.g.e., s.403.
42 K. Mikes, Türkiye Mektupları, Çeviren Aysel Kurucu, Tercuman 1001 Temel Eser, İstan-
bul.
43 Eliot, a.g.e., s.404.