Hazirlayanlar



Yüklə 3,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə98/189
tarix10.12.2017
ölçüsü3,37 Mb.
#15029
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   189

301

Arş. Gör. Hasan BAKTIR

Sembolleri bireyin ait olduğu sosyal dokuya yeniden ve doğru olarak 

yerleştirebilmek için o topluma ait olan ile olmayan kişilerin eylemlerin-

deki ayırımı yapmayı sağlayan bir bilgiye, yerlilerin (o topluma ait olan bi-

reylerin) bakış açısını anlama yeteneğine sahip olmak gerekir. Bu ayırımı 

yapmak özellikle sosyal veya duygusal bir yakınlığımızın olmadığı öteki 

insanların davranışlarını anlamak için çok önemlidir. Geertz, bu iki bakış 

açısını  Yerli Bakış Açısı: Antropolojik Anlayışın Doğası Üzerine (1990) 

adlı eserinde yakın-deneyim ve uzak-deneyim kavramlarını kullanarak 

açıklamaktadır:

Diğeri gibi hissedemediğimiz zaman nasıl anlarız? (bu soruya farklı 

bilimsel disiplinler farklı cevaplar vermişlerdir. İncelenen olguya içerden 

veya dışardan bakmak, birinci-kişi ya da üçüncü-kişi tasviri, öznel yada 

nesnel, zihinsel veya davranışsal teoriler; ahlâkî yada şüpheci analizler bu 

yaklaşımlardan bazılarıdır) Ne var ki bu duruma en basit ve anlaşılabilir 

örnek Duygusal-analizci Heinz Kohut’un yakın-deneyim ve uzak-deneyim 

olarak tanımladığı ayırımdadır

13

Yakın-deneyim en basit tanımla bir bireyin en doğal hali ile, çaba har-

camadan ortaya koyduğu davranışlardır. Birey, benzer durumlarda benzer 

davranışları hazır olarak algılar ve sergiler. Uzak-deneyim ise bir edebiyat 

eleştirmeninin, bir analizcinin, bir felsefecinin yada bilim adamının tezini 

savunmak için kullandığı davranış biçimidir. Aşk yaşayan için bir yakın-

deneyim, aşkı tanımlayan için ise uzak-deneyimdir. Herhangi bir sosyal-

olgu (örneğin din) uzak-deneyim iken, bu sosyal olguyu besleyen duygular 

(Budistlerin Nirvanası veya Hinduların Kast sistemi) yakın-deneyimdir. 

İnsanlar her iki tecrübeyi de eş zamanlı olarak ve hangi deneyimi yaşadık-

larının farkında olmadan yaşayabilirler. Yakın-deneyim durumunda ger-

çekler ve düşünceler ayrılmaz bir şekilde eylemi gerçekleştiren bireyde 

örtüşür ve bu durumu gözlemleyen veya eleştiren kişi eylemi tecrübe eden 

kişinin yaşadığı yoğunluğu yaşayamaz ve aynı şeyleri hissetmez. Gözlem-

ci dolaylı olarak, ancak bir vasıta sayesinde ötekinin eylemini tanımlar

14



Her iki deneyim arasında karşıtlıktan çok farklılık vardır. Yakın-de-

neyim, deneyimi yaşayanı içine alırken, uzak-deneyim, gözlemcinin çıka-

rımlarına dayanır. Öteki kültürün incelenmesinde asıl olan iki deneyimden 

birini tercih etmek değil, öteki kültürün bize yabancı gelen ve uzak oldu-

ğumuz boyutlarının anlaşılmasındaki rollerini belirleyebilmektir. Önemli 

13  Geertz, Local Knowledge: Further Essays in Interpretive Antropology, New Yort 2000,  

s.56–57.

14  Geertz, Local Knowledge, s.57–59.




302

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

olan eleştirmenin yerlilerin deneyimini ve yaşamını yerlilerin deneyimle-

rinin ait olduğu tonları görmezlikten gelmeden, onları kendine ait düşünce 

yapısının ve kültür söyleminin içine hapsetmeden incelemesidir. İşte bu 

yüzden bir kültür araştırmacısı için ötekinin deneyimini anlayabilmenin 

yolu kendi kavramsal çerçevesini bir tarafa bırakıp, ötekinin eylemlerini 

ona ait olan dünyanın değerleri içinde görmekten geçer

15

. Her bir kültürel 



yasayı eylemlerin ve bilincin, bireysel ve toplumsal deneyimlerin anlam 

kazandığı karmaşık kültür dokusu içinde görmek, toplumsal çatışmaları ve 

öteki kültürün tanımlanmayan formlarını anlamak için gereklidir. 

II. Lady Mary Wortley Montagu’nun Türkiye Mektupları’nda 

Ermeni Toplumuna Bakışı

Lady Mary, Osmanlı toplumuna kendinden önce gelen gezginlerden 

daha detaylı ve gerçekçi baktığını iddia etmiştir. Lady Mary İstanbul’da 

geçici de olsa yerleşik bir yaşam sürmüştür. Dostlarına gönderdiği mek-

tuplar birçok açıdan kültürel bir incelemedir. Sıradan insanlar ile karşıla-

şan ve Osmanlı kültürünü tanımayan kendinden önceki gezginlerin aksine, 

Lady Mary Osmanlının elit çevresine girebilmiştir. Özellikle Osmanlının 

elit tabakasından kadınlar ile yakın dostluklar kurmuş

16

, onların dünyası-



na katılmaktan, yaşamlarını gözlemlemekten zevk almıştır. Bu gözlemleri 

ona gezginlerin Doğu kadınları ve Harem üzerine söyledikleri birçok şeyin 

gerçek dışı olduğunu göstermiştir. Türk kadınları diğer dünya kadınları 

gibiydi; farklılıklar sosyal ve kültürel idi. Türk kadınlarının çarşaf sayesin-

de İngiliz kadınlarından daha özgür olduğunu düşünmüş ve çarşafın Türk 

kadınına saygınlık ve güven sağladığını iddia etmiştir. Lady Mary oldukça 

meraklı bir gözlemci idi ve onun Osmanlı kadınlarını olabildiğince gerçek 

yansıtması detaylı tasvir ve yakın-deneyim olarak tanımlanabilir. Ne var ki, 

başka sosyal çevrelere, kadınların arasına girdiği kadar rahat girememiştir. 

Osmanlı kadınlarının hayatlarını  kısıtlayan kurallar onun için de geçerli 

idi. Her ne kadar çarşafın güven ve saygınlık sağladığını iddia etse de, din 

Osmanlı toplumunda kadınlara erkekler kadar özgürlük tanımıyordu. Lady 

Mary de İstanbul’da yaşayan her kadın gibi kısıtlamalar ile karşı karşıya 

idi. Bu yüzden de Osmanlı toplumunun diğer yönlerini yakından ve detaylı 

inceleyememiştir; pazarlar, kahvehaneler ve siyasî yapı gibi farklı konu-

lar hakkında kendinden önceki gezginlerin söylediklerini tekrar etmekten 

15  Geertz, Local Knowledge, s.59.

16  Montagu, a.g.e., s.35, Desai.




Yüklə 3,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   94   95   96   97   98   99   100   101   ...   189




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə