66 Ali Şeriati
Belirtelim ki, çoğu batı ülkelerinde, hem de İsveç'te,
Norveç'te, hatta Fransa ve Almanya'da erkeklerde
ergenlik daha geç oluşur. Örneğin, 17-18 yaşındaki
erkek çocuklarda neredeyse kadına cinsel ilgi duymuyor.
Bu nedenle erkek çocuklara oranla, kızlar cinsel açıdan
daha agresif oluyorlar. Bu saldırganlık Avrupa erkeğini
tembelleştirir. Bu nedenle Avrupa sosyologları batı
erkeğinin tutkularını uyandırmak için çeşitli programlar
hazırlıyorlar.
Doğu'da böyle bir sorun yok. Doğulu oğlan çok çabuk
ergenlik dönemine ulaşır. Aksine, doğulu sosyologlar bu
sorunu düzeltmek konusunda
çare
düşünürler.
Tartışmalar ortaya çıkar. Gibb iffetli Müslüman kadını
ideal alıyor, bizimkiler de batılı kadını.
Avrupalılar doğu toplumunu değiştirmek istiyorlar.
Amaç, ekonomi ve maneviyatına hakim olmaktır. Hem
ağzımızın lokmasını alıyor, hem de insani değerlerimize
tecavüz ediyorlar. Ama ma’neviyatı boşa çıkarmadan,
ekonomiyi ele geçirmek olmuyor. Onlara göre, biz
öncelikle geçmişimizden, dinimizden uzaklaştırlmalı, bir
tür boşalmalıydık. Dinini önyargı, gelenek an’anesini
yıpranmış olarak algılayıp bu değerlere sırt çeviren
doğulu boş tulumu hatırlatır. Bu boş tulum sahibi
susadığı zaman, boşluktan özlediği zaman ona yeni
değerler verilmiştir. Demek, doğusu "kendinden"
ayırmadan ona sahip durmak olmaz. Onlar Türk’ü,
Arab’ı, Fars’ı aynı bir kalıba sokmak fikrindedirler. Bu
milletler dini de, kültürü de, ekonomisi de batıdan
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 67
öğrenmelidirler. Kısacası, onların düşünmeye hakkı
yoktur!
Ama gelenek an’aneler, dinler doğuyu korudu ve batının
önünde büyük engele dönüştü. Elbette ki, dini ve milli
kaygılarla hafife alınamaz. Doğu kendi tarihi, kültürü,
ilim adamları ve velileri ile batıdan çok daha yukarıda
duruyordu.
Batı komploya girişti. Karşılıklı mücadelenin mümkün
olmayacağını anlayan Avrupa Doğu içten zayıflatmaya
başladı. Aptal ve gururlu şarklılar bulup yatırımlar yaptı,
onlardan "kimlikler" oluşturdu. Artık, kendi içimizde
kendimizi
yıkıcımız
kesilmiş
avrupaperestler
yetiştirilmiştir.
TECAVÜZLERDE KADININ ROLÜ
Müslüman ülkelerde kadın oldukça tesirli bir nüfuza
sahipti. Kadın kendi zayıf doğası ile Avrupa'nın "yenilik"
provokasyonuna daha çabuk uydu.
Avrupalılara, Afrika'nın istismarı zamanı o kadar da fazla
masraf yapmak lazım gelmedi. Onlar sahte süs eşyaları
ile bedevileri kısa bir sürede efsunladılar. Düşünün ki,
bedeviler bir avuç renkli camın yerine bir sürü koyun
veriyorlardı. Bu muamelelerde bedevi kadınlar rol
oynuyorlardı.
İtiraf edelim ki, doğuda kadınlar birçok sosyal-siyasi
haklardan mahrum idiler. İslam dini kadını köle
68 Ali Şeriati
zindanından tahliye ederken, aynı dinin hükümleri adı
altında onların özgürlükleri sınırlandırılırdı. İslam gelene
kadar doğuda kadın insani kişilikten yoksun idi. İslam
geldi ve kadın kendi varlığını hissetti. Kadına hiçbir
zaman, hiçbir yerde görülmemiş mülkiyet hakkı verildi.
ZALİM VE MAZLUM
Ali aleyhisselâm buyuruyor: "Zulmün oluşumunda iki kişi
mes’uliyet taşıyor: zalim ve bu zulmü kabul eden kişi".
Bu iki şahsın işbirliği sayesinde zulüm ortaya çıkar. Zalim
havaya zulüm yapamaz. Zulüm çekiç ve örs arasında
dövülen demir parçasıdır. Zindanda, yeni zulmü kabul
eden yoksa, hangi zulümden konuşabilir ?!
Sadece zulüm yok, tüm çaresizlikler İşbirlikçiler doğur
(rüşveti veren yoksa, kim alacak?). Toplumu sakat eden
sadece zalim hakim değil, aynı zamanda ezilen
toplumdur.
Demeyin ki, hicri VII yüzyılda Cengiz bizi
yendi. Tarihi iyi gözden geçirin. Biz XI yüzyıllardan sonra
bu mağlubiyetle içten hazırlamıştık. Cengiz sanki içi boş
bir heykeli itip yıktı.
Kurt ağacın kapsamında hayat kuruyor, doğup-türüyor,
ağacı içinden mahvediyor. Diyorlar "Rüzgar ağacı
devirdi". Hayır, ağaç çoktan bu yıkıma hazırlanırken.
Sadece, rüzgar onun son bağlarını kırdı.
Eğer bugünkü kadın kendini Fransız oyuncağı gibi
süsleyip sahneye çıkıyorsa, batıdan uzanan eli ve
Fâtıma, Fâtıma’dır/Kadın 69
içimizden bu eli sıkan hiyanetkarları görmeliyiz. Kadın
elden çıkarılıp ve avlanıyor!
Biz kadını "erkeği için cariye", "ev kadını" küçülten
lakaplar koyduk, insani kimliğini alçalttık. Bazıları
kadının eğitimli olup yazı yazabilmesine karşı çıktı.
Yabancı erkeklere mektup yazan kadını ihanetle suçlayıp,
imkanlarından mahrum ederek rahatladılar.
Kadının iffet ve takvâsını duvarlar ve zincirlerle koruduk,
onu düşünerek insan olmak imkanından mahrum ettik.
Kadın toplumdan, okuldan, kütüphaneden mahrum ettik.
Oysa, İslam böyle slogan vermişti:
"Eğitim her Müslüman erkek ve kadına vaciptir."
Hz Peygamber sallallâhü aleyhi ve sellem daima
minberde bu konuda konuşurdu. Sanki erkekler bu
sözleri göz ardı vururdular. Sadece zengin Müslümanlar
eve
öğretmen
davet
edip,
hanımlarını
eğitim
verebiliyorlardı.
Kadın hiçbir dini, felsefi derslerde yer bulamazdı. Sadece
gündüz meclisleri istisna teşkil ediyordu. Bu meclislerde
de kadının konuşmak yetkisi de yoktur. O, sadece
Hatibin sözlerinin tesiri altında ağlıyordu.
Evet, evde çocuk «doğum» yapmak işi olan kadın,
dışarıda gözyaşı dökebilirdi.
Müslüman kadınının ideali Fâtıma aleyhisselâm şöyle
idi?
Kendi döneminin diktatörünü acımasız eleştiriler
Dostları ilə paylaş: |