73
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
ler. Bu düzen esastýr, üzerinde çeþitli toplumsal iliþkilerin, fikirlerin,
kurumlarýn belirip yükseldiði temeldir, çünkü üretim tarzý, sonunda
toplum yaþamýnýn bütün yönlerini belirler. Temel, ilkönce toplu-
mun sýnýf bileþimine baðlý olan hukuksal ve siyasal kurumlarý, yani
devlet örgütlenmesini, dinsel örgütlenmeleri, siyasal gruplaþmalarý
vb., kýsaca, toplumun siyasal üstyapýsýný belirler. Sonra, dolaylý ola-
rak, o belirli topluma özgü olan, toplumun ideolojik üstyapýsýný
oluþturan her þeyi, siyasal, felsefî, dinsel, edebî vb. çeþitli fikirleri
belirler.
Temelin yerini baþka bir temelin almasý, temeldeki deðiþiklik-
ler, kendilerine uygun olan üstyapýda, siyasal kurumlarda ve ideo-
lojide, kendilerini gösterirler. Ama her ne kadar temele baðlý ise de,
üstyapýnýn kendisi de, üretici güçler üzerinde bir etki meydana geti-
rir, onlarýn yerini baþka üretici güçlerin almasýný hýzlandýrabilir ya da
yavaþlatabilir.
Demek ki, toplumun tümü, belirli bir birim, bir üretim tarzý
ve buna özgü bir üstyapý ile tarihsel bir kuruluþtur, iktisadî ve top-
lumsal bir biçimlenmedir.
Köleci toplumun temeli, feodal ya da kapitalist toplumda
olduðu gibi, uzlaþmaz karþýttýr; üretim araçlarýnýn özel mülkiyet üze-
rine ve egemen sýnýfýn, maddî deðerleri üretenleri doðrudan doðruya
sömürmesi temeli üzerine kurulmuþtur. Böylece kölelik, iktisadî ve
toplumsal biçimlenme bütünü içinde, sömürüye dayanan uzlaþmaz
karþýt bir biçimlenmedir.
7. ASYA VE AFRÝKANIN ÇEÞÝTLÝ DEVLETLERÝNDE
KÖLELÝK ÝLÝÞKÝLERÝNDE GELÝÞMENÝN ÖZELLÝKLERÝ
Eski Mýsýr
MÖ 4. binyýlýn sonlarýna doðru, Mýsýr despotluðunun kuruluþu,
insanlýðýn eski tarihinde, en önemli evrelerden
[sayfa 83]
birini gösterir.
Bu, eski imparatorluk denen dönem (MÖ 3.000-2.400) oldu. Büyük
bir orduya sahip olan Mýsýrlýlar, Sina yarýmadasýný ve Nubyanýn ku-
zey bölgelerini ele geçirmek için, sistemli olarak savaþlara giriþiyor-
lardý.
Yönetimin tek merkezde toplanmasý, ülkede tarýmýn temeli-
ni oluþturan sulama sisteminin yetkinleþmesi ve geniþlemesi olana-
74
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
ðýný saðladý. Öteki uðraþlar arasýnda, balýkçýlýk ve avcýlýða çok büyük
bir rol düþüyordu. Hayvan yetiþtirme ise, geniþ otlaklarýn bulunduðu
Nil deltasýnda özellikle verimliydi.
Mýsýrda ilk iktisadî ve toplumsal birimler, köle sahipleri ta-
rafýndan acýmasýz bir biçimde sömürülen kýr topluluklarýydý. Daha
sonra tapýnaklara ait olan tarým iþletmeleri hýzla yayýldýlar. Týpký
Mezopotamyada olduðu gibi, kýr topluluðu kesin olarak sýnýflara
bölünerek ve köle sahiplerinin, rahiplerin ve tefecilerin, bu toplu-
luðun topraklarýna elkoymalarý sonunda daðýlýp parçalanmaya
baþladý. Yoksullaþmýþ özgür köylülerin durumu, kölelerin durum-
undan hiç de farklý deðildi.
Hükümdarlýðýn ve tapmaklarýn yurtluklarýnda olduðu kadar,
köle sahiplerine ve yüksek görevlilere ait olan büyük mülklerde de,
baþlýca el emeðini köleler saðlýyordu. Köle sayýsý durmadan artýyor-
du. Firavunlar, efendiler sýnýfýnýn yararýna yeni köleler, hayvanlar ve
baþka zenginlikler elde etmek için, sayýsýz savaþlarý sürdürüyorlardý.
Mýsýr Krallýðý, köle sahipleri iktidarýnýn saðlamlaþtýrýlmasýný
baþlýca görev sayýyordu. Aþýrý merkeziyetçi bir yönetim sistemi
kurulmuþtu. Büyük zenginlikler, krallýk hazinesine akýyordu. Savaþ
ganimetlerinin yanýnda devlet gelirinin baþlýca kaynaðý, kalabalýk
bir görevliler kitlesinin halktan topladýðý vergilerdi. Mahkemeler de
köle sahiplerinin çýkarlarýna hizmet ediyordu. Eyaletlerde, âdet ol-
duðu üzere, krallýðýn yargýçlýk görevini de, valiler üzerine alýyordu.
Yüksek yargýç, ülkenin yönetiminde firavunun baþlýca
[sayfa 84]
yar-
dýmcýsý idi. Firavunun kendisine gelince, o, ulu, tanrýsal yargýlama
yetkisinin temsilcisi olarak görülüyordu. Firavunlarýn, onlarla birlik-
te bütün efendiler sýnýfýnýn þanýna, halkýn ve kölelerin çabasýyla ko-
caman piramitler dikiliyordu.
Devlet yapýsý, daha sonra, Orta ve Yeni imparatorluklar za-
manýnda da hemen hemen olduðu gibi kaldý.
Eski Hindistan
Ýndüs vadisinde yapýlan arkeolojik kazýlar kanýtlýyor ki, MÖ 3.
ve 2. binyýllarda, Hindistan halklarý, yüksek bir uygarlýk düzeyine
ulaþmýþlardýr.
1. binyýlýn baþlangýcýndan baþlayarak birçok Hint kabile fe-
derasyonlarý, ilk köleci devletleri kurdular. Toplumsal farklýlaþma
75
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
belirginleþtikçe, askerî þef raca, giderek kabileye egemen oluyor
ve topluluðun yönetim örgütlerini buyruðu altýna alýyor. Kabile ari-
stokrasisi, onun çevresinde gruplaþýyor. Daha sonra yönetim örgüt-
leri, devlet aygýtýnýn halkalarýný oluþtururken, racanýn görevleri,
babadan oðula geçmeye baþlýyor. Ayný zamanda, brahmanlarýn du-
rumu da saðlamlaþýyor. Kýsa bir süre önce, basit birer dinsel elçi
olanlar, rahipliði uðraþ haline getiriyorlar.
Ama Hindistanýn despotik devletî, daha sonra ortaya çýktý;
Moryalar hanedanýnýn krallarý olan Çandragupta ve Azoka tarafýn-
dan temelleri atýldý. Moryalar Ýmparatorluðu, MÖ 4. yüzyýlda, kesin
olarak kuruldu.
Kölelik, Hindistanda oldukça yaygýndý, ama bazý özellikleri
vardý. Baþka yerlerde olduðu gibi, burada da, köleler, savaþ tutsak-
larý ve borcunu ödemeyen borçlulardan oluþuyordu. Özgür yurttaþlar
da eþit deðillerdi, iki deðil, dört gruba bölünüyorlardý; bu gruptan
varnalar, catilerin (daha sonra ortaya çýkan kastlarýn) ilkörne-
kleri oldular. Köleleþenler, her zaman alt-varnalarýn temsilcileriydi-
ler, oysa onlarýn efendileri üst-varnalara ait bulunuyordu.
[sayfa 85]
Köleler ayný zamanda devlete ve topluluða da ait olabiliyor-
lardý. Köle dvi-pada (iki-ayaklý mülk), evcil hayvan ise çatuþ-
pada (dört-ayaklý mülk) idi.
Köleler, ileri gelenlerin ve krallarýn hesabýna, ayrýca kamu
yapýlarýnýn yapýmýnda çalýþýyorlardý. Bununla birlikte, eski Hin-
distanda, büyük toprak mülkiyeti yaygýn deðildi. Kölelerin emeðin-
den daha çok ev ekonomisinde yararlanýlýyordu. Demek ki, köleler,
çoðunluðu ile efendilerinin hemþerileri olduklarýndan, kölelik, hafif
ataerkil izler taþýmaktaydý. Köleler arasýnda kadýnlar aðýr basýyordu.
Onlarýn çocuklarý da, ayný þekilde, efendinin mülkü sayýlýyordu.
Kölelik iliþkilerinin zayýf geliþmesi, özgür nüfusun ekonomik
ve toplumsal örgütlenme biçimi olan Hint kýr topluluðunun özel
dengesi ile açýklanýyordu. Sulama sistemini sürdürmek ve geniþ
cangýl alanlarýn deðerlendirme gereksinmesi, çabalarýnýn birleþtiril-
mesini zorunlu kýlýyordu. Topluluk üyeleri, ayný anda tarýma ve zan-
aatçýlýða atýlýyorlardý. Böylelikle topluluk, yalnýz baþýna kalmaya
mahkûm oluyordu, ülke içindeki ekonomik iliþkilerin geliþmesi de
gecikmiþ bulunuyordu.
Toprak, en yetkili kurum olan devlete ait bulunuyordu. Bu
mülkiyet biçimi, ileri gelenlerin yalnýzca köleleri sýnýrsýz olarak sömür-
Dostları ilə paylaş: |