15
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
atasýnýn çok karakteristik yapýsýdýr. Sonradan, bu olgu, kafatasý
boþluðunun ve beynin daha çabuk geliþmesini kolaylaþtýrmýþtýr.
Bugün, insanýn atalarýnýn, Afrika, Güney Avrupa, Güney Asya
ve Güney-Doðu Asyaya uzanan verimli yarýmay içinde yaþamýþ
olduklarý anlaþýlan bu taþýllaþmýþ maymunsulardan gelen kuþaklar
olduðu kabul edilir. Bu bölgelerde yalnýz insansýlarýn kalýntýlarý deðil,
çok eski insanlarýn da (pithecanthropus, sinanthropus, vb.) kemik
kalýntýlarý bulunmaktadýr. Özellikle bugünkü Transkafkasya bölgesi
de, bu alanýn içine giriyordu. Avustralyanýn verimli yarýmayýn
dýþýnda kalmýþ olmasý gerekir, çünkü Avustralya, yüksek memelile-
rin ortaya çýkýþýndan önce, büyük karalarýn geri kalan kýsmýndan
ayrýlmýþ bulunuyordu. Kuzey Asya ve Avrupada insansýlarýn ve ins-
anlarýn taþýllaþmýþ kemik kalýntýlarýnýn bulunmayýþý, bu bölgenin de,
insanlýðýn ilk yurduna dahil olmadýðýný tanýtlamaktadýr.
Demek ki, hayvanlar âleminin ilerleyen evrimi sonucu, uzun
ve aþamalý bir geliþme yolunda, yeryüzündeki yaþamýn bütün tarihi-
nin en önemli olayý olan insanýn en yakýn atalarýnýn ortaya çýkýþý,
1.500.000 yýl öncesine, yani Üçüncü Zamanýn sonuna kadar varýr.
Biyolojik bakýmdan insan, hayvanlar âlemini düzenleyen ve yöne-
ten doðal ve nesnel yasalara uygun olarak oluþtu.
[sayfa 13]
2. ÝNSANIN OLUÞUMUNDA EMEÐÝN ROLÜ
Ýnsanýn Ýlk Atalarýnýn Çalýþma Eylemleri
Ýnsanýn kökeni sorununu tam inceleyebilmek için, yalnýzca
biyolojik evrim sýnýrlarý içinde kalýnmamalýdýr. Bu biyolojik evrim,
tek baþýna, hayvan-atadan, en eski biçimiyle olsa bile, ön-insansýya
geçiþi belirleyen olgunun, nasýl bir olgu olduðunu açýklamaya yeter-
li deðildir. Hayvanlar âleminin, insanýn ortaya çýkýþýna kadarki evri-
mini damgalayan nitelik deðiþikliklerinin bulunuþunu Friedrich
Engelse borçluyuz; Engels, insaný hayvanlar âleminden ayýran þeyin,
inþanýn kendi eliyle yaptýðý iþ aletlerinin yardýmýyla gösterdiði to-
plumsal çalýþma faaliyeti olduðunu saptamýþtýr.
Evriminin bütünü içinde kesin bir rol oynamýþ olan insanýn
bu özelliði, birdenbire ortaya çýkmýþ deðildir. Ayaküstü duruþun sað-
ladýðý elveriþlilik ve bunun belirlediði üst üyelerdeki geliþme say-
esinde, ön-insansýlar, kendilerini büyük yýrtýcý hayvanlara karþý
16
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
savunmak, avlanmak, yenebilir bitkileri toplamak için her çeþit nes-
neyi taþ, kemik vb. kullanmayý öðreniyorlardý. Kazýlarla elde edi-
len bulgular, insanýn en uzak atalarýnýn, küçük hayvanlarý avlamak
için her çeþit aðýr nesneleri kullandýklarýný, çaðanoz ve kaplum-
baðalarýn baðalarýný taþla kýrdýklarýný keþfetmemize olanak saðlýyor.
Doðada bulunan aletlerin sistemli olarak kullanýlmasý, insa-
nýn atalarýný, bu nesneleri kendi gereksinmelerine göre deðiþtirmeye,
ve daha sonra, iþ avadanlýklarý yapmaya ve çalýþma faaliyetine geç-
meye götürdü. Bu eylem sýrasýnda, doðada bulunmuþ nesneleri,
kendi özel gereksinmelerini karþýlamak amacýyla deðiþtiriyorlardý.
Ýþ aletlerinin, en kabataslak olanlarýnýn bile yapýmý, insaný,
hayvanlar âleminden kurtarýr, çünkü, hiçbir hayvan, birazcýk da olsa
eylemini yönlendirme yeteneðine sahip deðildir, hiçbiri, en ilkel
þeyleri bile yapamaz. Doðada bulunan
[sayfa 14]
aletlerin (taþ ya da
rasgele ele geçirilen bir sopanýn) iþlenmeden, olduklarý gibi
kullanýlýþýndan, özel iþ avadanlýklarýnýn yapýmýna geçiþ, doðanýn evri-
minde çok büyük bir atýlým göstermiþ, insansý maymunlarýn insan
varlýðý haline dönüþümünün baþlangýcý olmuþtur.
Ýnsanýn atalarýnýn çalýþmaya yeterli hale gelmeleri, biyolojik
evrimin etkisiyle olmuþtur. Ama emek de, kendi yönünden, insan-
larýn evriminin gidiþim, sözkonusu biyolojik iliþkiler çerçevesi için-
de etkilemiþtir. Alt ve üst üyeler arasýndaki kesin görev ayrýmý, ancak
emek sayesinde olmuþtur. Eller, çalýþma iþlemlerinde uzmanlaþmýþ,
kývraklýk, kesinlik ve bu iþlemler için gerekli olan uyumlu hareket
yetisini kazanmýþlardýr. Emek, ayný zamanda, dikey yürüme
alýþkanlýðýný pekiþtirmiþ ve insanýn öteki organlarýnýn ve iç organla-
rýnýn geliþmesine de yardýmcý olmuþtur.
3. DÜÞÜNCENÝN VE DÝLÝN EVRÝMÝ
Düþüncenin Ýlerlemesinde Emeðin Rolü
Tarih-öncesi insanlar, doðanýn kendilerine sunduðu aletleri
kullanýrlarken, yiyeceklerin çeþidini de hissedilir ölçüde geliþtirdiler.
Bitkisel besinlerden ve kuþ yumurtalarýn dan baþka, artýk küçük
memelileri, kertenkeleleri, çaðanozlarý, giderek elveriþli durumda
avlayabildikleri büyük hayvanlarýn etlerini de yiyorlardý. Bu düzenli
etle beslenme sayesinde, ön-insansýlar, organizmanýn ve en baþta
17
Ýlkel, Köleci
ve Feodal Toplum
beynin geliþmesini saðlayan diðer maddeleri ve albümini bol miktar-
da alýyorlardý. Bu olgu da, onlarýn, kemik yapýlarýnýn ilerlemesine
katkýda bulunuyordu. Onlarýn içgüdüsel çalýþma faaliyetleri, gittikçe
daha düþünülmüþ ve bir amaca yönelmiþ nitelik kazanýyordu.
Yüzyýllar boyunca, insan, kendini çevreleyen nesnelerin öze-
lliklerine dikkat ediyor, iþ alýþkanlýklarýný biriktiriyordu; yavaþ yavaþ
olaylarý genelleþtirmeyi ve olaylar arasýndaki
[sayfa 15]
iç baðýntýlarý
bulup çýkarmayý öðrendi. Artýk çabalarýnýn sonuçlarýný önceden gö-
rebiliyordu, kendini kuþatan doðayý tanýmayý öðreniyordu. Çalýþýrken
ve çalýþmanýn içerdiði doðanýn etkin bir biçimde deðiþtiriliþi sýrasýn-
da, tüm organizma ve düþünme yeteneði, düzenli olarak geliþiyordu.
Zamanla, çalýþma eylemlerinin ilerlemesi, yalnýz ellerin çalýþmasýnýn
yetkinleþmesine ve incelmesine deðil, düþüncenin ve ayný zaman-
da atalarýmýzý bilinçli ve bir amaca yönelmiþ bir çabaya elveriþli
kýlan bütün yetilerin geliþmesine katkýda bulundu.
Emek, Rus fizyoloji bilginleri Setçenov ve Pavlovun beyinde
geçen fizyolojik görüngülere dayandýðýný tanýtladýklarý, insanýn ruh-
sal yapýsýnýn yetkinleþmesine yardým etti. Beyin maddesi ve bu mad-
de içinde oluþan fizyolojik süreçler olmaksýzýn, en kabataslak, en
ilkel ruhsal faaliyetlerin bile olmasý olanaklý deðildi.
D i l
Telâffuz edilen dil {langage articulé), gene çalýþma sýrasýnda
oluþtu ve geliþti. Düþünce, insan bilinci, soyutlama yetisi ile
bezenmiþtir; ya da baþka bir deyiþle, insan düþünce ve bilinci, çe-
vreleyen gerçekliði, sözcüklerle anlatýlabilen kavramlarda yansýtmak
ve sentez yapmak yeteneðine sahiptir.
Bu soyutlama yetisi, insanlara, düþüncelerini ve duygularýný,
sözcüklerle anlatma olanaðýný vermiþtir; öte yandan, dil de, toplu-
luðun baðrýnda, bilgilerin alýþveriþini olanaklý, kýlmýþtýr. Ama bu
olanak henüz tek baþýna, düzenli konuþmanýn doðmasý için yeterli
deðildir. Onun için, düþüncelerin baþkasýna iletilmesinin ilkin buyu-
rucu olmasý gerekir. Ve emir kipi ortaya çýkýyor ve ortaklaþa çalýþma
içinde geliþiyor.
Çalýþma, her zaman, toplumsal bir olgu olmuþtur. Tek baþýna
bir bireyin çabalarý, tüm topluluk yaþamýnýn ayrýlmaz
[sayfa 16]
bir par-
çasýný oluþturmuþtur. Topluluk üyelerinin çalýþma için biraraya gel-
Dostları ilə paylaş: |