Kızılkaya / Fıkıh Usulünde Sahabe Fetvasının Kaynaklık Değeri Cilt / Volume: • Sayı /Issue: • 2012


İnsan ve Toplum Uzmanların Benimsemiş Oldukları Terapi Kuram ve Teknikleri



Yüklə 7,06 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə48/111
tarix16.08.2018
ölçüsü7,06 Mb.
#63317
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   111

102
İnsan ve Toplum
Uzmanların Benimsemiş Oldukları Terapi Kuram ve Teknikleri
Görüşmeler boyunca katılımcıların terapi hizmeti verirken hangi kuram ve terapi tek-
niklerini benimsediklerine, dolayısıyla kendilerini nasıl ve nerede konumlandırdıklarına 
dair sorular sorulmuştur. Katılımcıların çoğu, bireysel terapi hizmeti sunarken bilişsel 
davranışçı yaklaşımları benimsediklerini vurgulamışlardır. Bunda bilişsel davranışçı 
ekolün, “her zaman daha tutarlı olması” (F.Y. Psikiyatrist] ve “insanların günlük hayatta 
karşılaştıkları patolojiye yakın problemlere daha uygun olması”nın [M.D., Psikolog] etkili 
olduğunu belirtmişlerdir. Bunun dışında bazı katılımcılar da psikoanalitik, varoluşçu, 
hümanistik, gestalt ve benönötesi (transpersonel) terapi yaklaşımlarını benimsedik-
lerini söylemişlerdir. Ancak, Türkiye’de varoluşçu, hümanistik ve gestalt terapi yakla-
şımlarının  detaylı eğitimini verecek kurumlar olmadığı için katılımcılar, bu yaklaşımları 
sadece problemleri değerlendirme aşamasında kullandıklarını belirtmişlerdir. Bunların 
dışında bir katılımcı, biyolojik psikiyatri yaklaşımını, bir diğeri ise “kendi tarih ve kül-
türüyle irtibatlı,yorumsama/yorumlama eksenine dayalı bir yöntem” [K.S., Psikiyatrist] 
olduğu düşüncesiyle hermönitik yaklaşımı benimsediğini söylemiştir. Transpersonel 
terapi yaklaşımını benimseyen bir katılımcı, bu yaklaşımın, özellikle terapiye gelen 
insanların “Niçin? ve Neden?”  sorularına yanıt ararken onları ego ötesi/üstü bir düzeye 
yönlendirme noktasında önemli bir işlevi olduğunu söylemiştir. Ayrıca katılımcıların 
büyük çoğunluğu, aile terapisi hizmeti verirlerken aileyi  bütünlük içerisinde bir sistem 
olarak ele alan  sistemik aile terapisi yaklaşımını benimsediklerini söylemişlerdir.
Katılımcıların çoğunluğu, terapi hizmeti verirken eklektik bir yöntem anlayışı benim-
sediklerini belirtmişlerdir. Bu katılımcılar, yalnızca bir kurama ya da tekniğe bağlı bağlı 
kalmak yerine, duruma, gelen danışanların ihtiyaçlarına ve terapinin seyrine göre 
terapi sürecinde birden fazla yöntemi kullandıklarını ifade etmişlerdir. Soru formların-
da da uzmanların kuramsal olarak psikanaltik kuram ve bilişsel davranışçı yaklaşım-
ları benimsedikleri, uygulamalarda ise çoğunlukla eklektik bir yöntem tercih ettikleri 
yönünde bilgiler elde edilmiştir.
Bununla birlikte, özellikle çocuklarla çalışırken gelen problemleri değerlendirme ve tanı 
koyma aşamasında dinamik yaklaşımı tercih ettiklerini belirten terapistler olmuştur. 
Dinamik yaklaşım sayesinde mevcut problemlere daha bütüncül bakabilme imkânı sağ-
ladıklarını belirten bazı katılımcılar, problemlere çok yönlü ve daha bütüncül bakmayı 
sağlayabilecek başka bir yöntemin eksikliği nedeniyle de dinamik yaklaşımları tercih 
etmek zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir. Ancak, dinamik yaklaşım benimsenerek uygu-
lanacak bir tedavinin çok uzun sürmesi ve dinamik yaklaşımın vakaları değerlendirirken 
esneklikten uzak, kesin bir çerçeve içinde hareket etme zorunluluğu getirmesi nedeniyle 
katılımcılar, uygulamalarda bu yaklaşımı pek tercih etmediklerini belirtmişlerdir. 
Katılımcılara, benimsemiş oldukları kuram ve tekniklerin kendilerine gelen problem-
leri değerlendirmede, bu problemlere çözüm üretmede eksik kalan yönlerinin olup 


103
Karagöz / Teori ya da Realite:  Hâkim Terapi Kuram ve Uygulamaları Karşısında Konumlanış ve Arayışlar
olmadığı, eğer varsa bu eksikliklerin nedenlerinin neler olabileceğine dair sorular da 
yöneltilmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu, mevcut kuram ve tekniklerin eksiklik-
lerinin olabileceği noktasında hemfikirdirler. Bazı katılımcılar, bu durumu “hiçbir kura-
mın insana dair hakikati tam manasıyla kavrayamayışına” [K.S., Psikiyatrist] bağlarken 
bir kısmı  ise özellikle bazı terapi alanlarındaki kuramsal/teorik çalışmaların azlığına 
dayandırmışlardır. Bunun yanı sıra mevcut kuramların kültürel olarak bu kültüre uyma-
dıklarından dolayı eksikliklerinin olduğunu ifade eden katılımcılar olmuştur. Buna 
mukabil, iki katılımcı mevcut “kuramsal bilgiler Batı’da üretiliyor olsalar da orada da 
insana yönelik üretildikleri için” [H.A.G., P. Danışman] bu bilgilerin kültüre uyumlu olup 
olmama gibi bir sorun teşkil etmeyeceklerini belirtmişlerdir. Dolayısıyla katılımcıların 
çoğu, asıl eksikliğin kuram ve tekniklerden değil, bu kuram ve teknikleri uygulayan 
terapistlerden kaynaklandığını, onların içinde bulundukları kültüre, danışanlarının kül-
türel özelliklerine duyarlı olmayışlarından kaynaklandığını belirtmişlerdir. 
“Terapi tekniği değil de o içinde bulunduğunuz kültürün gerçeklerini yadsıyarak 
ve yok sayaraktan çalışıp çalışmamanız önemli. Terapi tekniklerinin hiç birisinde 
o şeyleri yok saydığını sanmıyorum. yok sayan, orda o işi uygulayan terapistin 
kendisi, dünya görüşü, hayatı algılayışı” [H.A.G., P. Danışman]
“…yani insanlar tamam kültürel olarak getirdiği inanç, kültür falan biraz fark 
ediyor; ama o kadar da farklı değiller. yani insan dediğimiz şey aşağı yukarı aşırı 
derecede farklı olan insanlar değil. Ama zaten iyi bir terapist, hiç önemli değil 
hastanın kültürel şeyini hep göz önünde bulundurur.” [F.Y., Psikiyatrist]
Bu değerlendirmelerinin akabinde katılımcılara, bu kuram ve tekniklerdeki eksikliklerin 
bertaraf edilmesi için neler yapılması gerektiği ve kendilerinin bu anlamda kişisel ya da 
kurumsal çalışmalarının olup olmadığı sorulmuştur. Katılımcıların büyük çoğunluğu, 
terapide önemli olanın benimsenen kuram ve teknikten ziyade terapistin içinde bulun-
duğu toplumun, insanların gerçeklerini, kültürel özelliklerini, geleneklerini ve ananele-
rini iyi bilmek olduğunu vurgulamışlardır. Çünkü terapide asıl olanın “kullanılan teknik-
ten ziyade, danışanla kurulan güven ilişkisi” olduğu ve bu güven ilişkisi kurulmadığında 
tekniğin de “havada kalması”nın söz konusu olduğu vurgulanmıştır. 
Bazı katılımcılar, kuram ve tekniklerin eksik kalan yönlerinin eklektik bir yaklaşım 
benimsenip giderilebileceğini söylemişlerdir. Bu  şekilde bir yöntemin eksikliği diğeri 
ile giderilerek danışanın sorunlarına kısa sürede çözüm üretmenin mümkün olduğu 
belirtilmiştir. Bununla birlikte kuramlardaki eksikliği gidermek için kuramları destek-
leyecek ya da eksikliklerini ortaya koyacak bilimsel çalışmaların sayısının artmasının 
gerekliliğini vurgulayan katılımcılar olmuştur. Türkiye’de bilimsel çalışmanın yeterli 
düzeyde olmadığını, hatta bilime gereken önemin verilmediğini söyleyen bu katı-
lımcılara göre, mevcut kuramları eleştirel bir şekilde ele alıp alternatif yaklaşımlar 
geliştirmek için de bilimsel çalışma yapmak gerekmektedir. Dolayısıyla kuramların da 
değişebileceğini göz önünde bulundurup “hiçbir kuramın muhafazakârı olmadan” [F.Y., 


Yüklə 7,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə